...................
...................
ÇERKES BİRLİĞİ HAREKETİ VE İLANI

Georgy Chochıev
Çeviri: Soner Kocsav
İttihat Gazetesi, 1899, Kahire (*)

                         
 
...................
 
 
Çoğunlukla 1850 ve 1870’lerde artan Rus-Kafkas savaşlarının bitiminden sonra göç etmeye mecbur bırakıldıkları; vaktiyle Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarını oluşturan Yakın ve Ortadoğu’nun birçok ülkesi, yüz binlerce Kuzey Kafkasyalı için ikinci vatan olmuştur. Muhalefetteki Çerkeslerin ezici çoğunluğunun, etno-ulusal ve sosyal gelişimi kolaylaştırma için çözüm olarak feodel-mutlakıyetçi yasayı tasfiye etmek gerekliliğini dikkate aldıkları ortadadır. Bu gelişim, Genç Türkler tarafından deklare edilen, imparatorluğun tüm vatandaşlarının eşitlik ve birliğini savunan prensipler temelinde olacaktı. Bu Osmanlıcı doktrin, Osmanlı ülkesinde hem tarihi kökenler, hem de bölgesel-politik istekler bakımından yoksun olan Kuzey Kafkasyalı diaspora azınlığı tarafından tümden kabul edilebilir görünmekteydi.

Yinede bir takım eylem ve olaylar, etnik temelli birleşme ve işbirliğine yatkın olan Genç Türk Hareketi içerisinde yer alan bir kısım Kuzey Kafkasyalının etkisi altında geçen süreyi işaret etmektedir. Bunun en büyük ispatı, görüldüğü üzere, esasen bu araştırmamızın konusunu ortaya koyan Çerkes Birliği Hareketi (Çerkes İttihat Cemiyeti) ’‘SCU’‘ (13) kuruluşudur.

Bu kuruluşun ortaya çıkış koşulları hakkında malumatımız, öncelikle, 15 Ekim 1899’da (3 Teşrin-ievvel 1315 veya 9 Cemazi-el-ahir 1317) (14) Kahire’de ortaya çıkan ve bu hareketin bir yayın organı olan İttihat Gazetesi’nin (The Unity Newspaper) sekiz sayfalık ilk basımında yer alan dokümanlar üzerinedir. Başlık sayfasında, Kuzey Kafkasyalıların geleneksel özelliklerini yansıtan objelerle (kalpak, dağlı silahları ve giysileri, iki çapraz ok ve üç sıra halinde beşer adet yıldızlı sancak, v.s.) süslü bir resim, bunların üstünde de arka planda siyah bulutları boylu boyunca kıran güneş ışınları ile beraber Kuran’ca alıntılardan oluşan bir resim vardır. Bu resim muhtemelen zorbalık, baskı ve cehalete karşı mücadeleyi simgeliyordu.

Gazete, tüm Osmanlı ulusu ve Çerkes göçmenlerini uyandıran, gelişmelerini ve ilerlemelerini sağlayacak ortamın oluşturulması doğrultusunda bir arayış ile İslam’ın yükselişini servis etmeyi hedefleyen bir oluşum olarak ilan edildi. Genel yayın yönetmeni olarak Loh adında soylu bir aileden gelen, emekli polis binbaşısı Mehmet Emin Burak Bey (15), baş editör olarak da sarayın memuriyet departmanının eski katiplerinden güvenilir bir şahıs olan Kudsi Zade Kadri Bey’in oğlu Mehmet Fazıl Bey atandı. Gazetenin haftalık yayınlanacağı ve hem Osmanlı ülkesi, hem de onun dışındaki bölgelerde de dağıtılacağı bildirildi. Tüm basımlar içerik olarak, yazarlarının oldukça yüksek bir kültür seviyesinde olduğunu gösteren, iyi ve çoğu zaman harfi harfine uygun şekilde zengin ve süslü bir Osmanlıca ile yazıldı.

Mehmet Emin (16) imzalı ‘‘Saygın Okuyuculara’‘ adlı söylev, filanca bir derneğin-birliğin kurulması gerekliliğine işaret etti ve buna öncelik verecek olaylar kısaca belirtildi. Mehmet Emin, Çerkes sürgünü döneminde daha bir çocuk iken Osmanlı topraklarına geldi ve sonradan, kural tanımayan Çerkes karakteri ile kıta komutanı ve sonrasında polis memuru ve emeklisi olarak akrabalarıyla birlikte İzmit civarlarına yerleşti. Bu zamana kadar, Mehmet Emin, imparatorluğun Avrupa ve Asya coğrafyasındaki tüm taşralarına, kısacası Çerkes göçmenlerinin oldukça dağınık bir şekilde yerleştikleri, nerede ve nasıl olursa olsun, onların felaketine tanıklık eden hemen her yere gitti.

Yokluk ve sefalet içinde çırpınan yurttaşlarına yardım etmek için gerekli tüm faaliyetleri üstlenmeyi göze aldı. Ancak, mühim resmi görevler ve sert politik yönetim uzunca bir süre bu amaçları uygulamaktan onu men etmişti. Trablusgarp’a gönderildiği 1892 veya 1893 yıllarında süresinde dahi, onun bazı davranış ve faaliyetleri otoritelerin şüphelerini üzerine çekiyordu. O dönemler Trablusgarp, II. Abdulhamid döneminde, hain ilan edilen askeri ve sivil erkan için başlıca sürgün yerlerinden biriydi.

Şunu da söylemekte fayda vardır ki, birimleri-düşüncelerini açıklamakta ve fikir üretmekte oldukça özgür olan bireylerden oluşan bu derneğin, sayısal olarak hızlı bir büyüme içersinde olması; 1890’ların ikinci yarısında, hükümet eliyle gerçekleşen muhalefetçilerin bu eyalete gönderilmesi ve bunların bazılarının da nüfuzlu mevkilere atanması uygulamasının bir sonucu idi.

Ayrıca, önemli olan şudur ki; bu karmaşa döneminde oraya transfer edilen tanınmış Genç Türk Hareketi sempatizanları arasında göze çarpan, üst rütbeden Çerkesler de vardı; daha önce adını andığımız Mehmet Reşit Bey (meşrutiyetçi yerel organizasyonun gerçek lideri), Hüseyin Tosun Bey (yeraltı faaliyetlerinin kilit adamı) ve diğerleri. (Hanioğlu, 1985, pp. 292-294)

Kuşkusuz, sonradan Tripoli (Trablus) hapishanesi baş amirliği görevinde bulunan Mehmet Emin, Genç Türk Hareketi ile en aktif şekilde ilişki kurmaya fırsat bulmuştu. Trablus’ta kaldığı yedi yıl boyunca, kötü kadere mahkum edilen Çerkesler ve Osmanlı milletinin büyümesi ve gelişmesini sağlayacak faaliyetlere başlanması için çok fazla efor sarf etmiş olan ve bu yolda vurgulanan kişi kendisiydi. Onun göz yummaları ve desteği olmadan yer edinemeyecek uygulama ve faaliyetlerin başlaması için, 1899’da, merkezi yetkilileri zorlayan, seriler halinde hapisten kaçan tutuklu Genç Türk Hareketi tarafından deklare edilen hükümet karşıtı belgelerin ikisinin gizli yollardan dağıtımı gibi hadiselerin var olması, bu durumu desteklemektedir. (17) (Hanioğlu, 1985, pp.293-294)

Aynı yıllarda, görünen o ki, Mehmed Emin, Çerkesler açısından ulusal-liberal yapıyı temel alan sınırlı, etnik bir oluşuma şekil verme girişiminde bulunmuştu. Aynı zamanda,1899’dan bu yana, çeşitli baskılar ve tehlikeler ile yüz yüze kalan öncü muhaliflerin arasında olan Mehmed Emin, bu hareketlerin devam ettiği yeni merkez olarak İngiliz yönetimindeki Mısır’a kaçmak zorunda kalmıştı. Burada geçen sürede Mehmed Emin Bey ve arkadaşları (ki, Mehmed Fazıl Bey bunlardan biriydi) Çerkes Birliği Hareketi ve onun yayın organı İttihat Gazetesi, aynı yıl içersinde faaliyete başladı. Yeni üyelerin katılımıyla birlikte güçlenen Birlik ve Gelişme Derneği’nin (İttihat-Terakki) Kahire temsilciliğine katılanlardan bize yabancı gelmeyen Mehmed Fazıl Bey olmuştu. Ancak, yakın bir zamanda yeni üyelerin çoğu tam anlamıyla açık ve etik olmayan nedenlerden dolayı bu birlik hareketinden ayrıldılar. (Hanioğlu, 1985, pp. 333, 633) Bu durum, onların kurucularından birinin raporu ve diğer kaynakların mevcut ifadelerine göre hem dernek hem de gazetenin çıkışının tarih öncesine genel bir bakıştır.

İmzasız yayınlanan diğer doküman ve belgelerden en ilginci de Rus-Kafkas savaşları yenilgisi ve ardından Osmanlı topraklarına sürgün edilen Kuzey Kafkasyalıların durumunu belirtmek amacıyla ‘‘Bir Çift Kelime’‘ (18) adında mütevazı bir başlık altında yazılan geniş anlatımlı, duygu içerikli kaleme alınmış bir makale idi.

Devam edecek...



DİPNOTLAR:
13)
Derneğin orijinal ismi, Osmanlı Türkçe’sinde ‘‘ Cemâiyyet-i İttihadiyye-i Çerakise’‘dir.
14)
Bu ilan, uzun zaman önce kaynakça olarak ender bulunan bir belgeydi. Bugün, sadece bazı özel koleksiyonlarda mevcuttur. Temin çalışmalarımızda gazetenin bir kopyasını bizlere sunduğu için Sayın Fahri Huvaj’a minnettarlığımızı sunuyoruz. Ne yazık ki, 5. sayfa kayıp idi. Gazete ve sayfa hakkında özet bilgilendirme için bakınız: Berzeg, 1996, pp. 2, 94-95
15)
LOH (Rusça Loov) adıyla bilinen soylu Abaza aile isminin Arapça yazılış şeklidir.
16)
Mehmed Emin, Kari’in-i Kirama (İttihad Gazetesi, p. 1).
17)
Mehmed Emin Bey, Genova’da yayınlanmış önde gelen Genç Türk mecmualarından ‘‘Osmanlı’‘ gazetesinde övgü ile bahsedilir. Bkz: Hanioğlu, 1985, p. 334
18)
B. Kelimeteyn (İttihad Gazetesi, pp. 2-4).