|
|
................... |
|
................... |
İFLAH OLMAZ SAVAŞ DÜŞKÜNÜ BİR BAŞKAN, KAFKASLARDAKİ
PİYONU VE KAYIPLARIYLA OSET HALKI |
KUBE D. Nefin |
|
|
................... |
|
|
Dünyada sanıyorum ki
kaybedilen bir özgürlük savaşı yoktur. Çeçenler bunun
yıllardır örneğini vermektedir mesela. Zaman içersinde
Güney Asya ve Afrika’da da bu tür egemenlik savaşları
yaşanmış ve anavatandaki halkların zaferiyle
sonuçlanmıştır. Her ne kadar sonraki
ekonomik süreçte egemen güçlere bağımlı olmak zorunda
kalsalar çeşitli belden aşağı tuzaklarla ekonomik
bağımlı hale getirilseler dahi sıcak savaşlarda başarı
gösteren taraf egemenliğini isteyen halklar olmuştur.
Ancak bu kez durum farklı. Mesela doğrudan bir egemen
güç yok ortada, özgürlük ilan etmek için savaş başlatan
bir toplumda yok. Enerjiyi yönetmek isteyen uzaktaki ve
çok yakındaki iki önemli güç var. Bunlar sanıyorum ki
21. yüzyıla uygun yeni savaş teknik ve yöntemleri.
Senaryoda başrol Gürcü lider Saakaşvili’nin bile olsa
elbette ki perdenin arkasında “thamadesi”, iflah olmaz
savaş yanlısı suflörü A.B.D. Başkanı George Bush mevcut;
bu sefer diğer başrol ise maalesef sevgili Osetler. Oset
halkının perde arkasında bir suflörü yok ancak yalnız
değiller. Rusya’nın “tüm” desteği ve dikkati Oset
halkının üzerinde. Bu istisnasız destek ve dikkat
Rusya’nın ağabeylik meramından ya da Oset halkıyla
olmayan dini ve ırksal birlikteliklerinden ileri
gelmemektedir elbette.
Rusya’nın da açık ve net iki kaygısı var. Birinci
kaygının adı malum olan enerji kavgası. Coğrafya’da,
dünya tarihinin başlarından beri var olan Rusya kendi
toprakları olarak gördüğü bölgedeki enerjinin yönetimini
Kamçatka Bölgesi’nden kapı komşusu olan Amerika’ya
kaptırmak niyetinde hiç değil. Belki başka sebeplerde
burada sayılabilir ancak en önemli diğer sebepse
Rusya’nın Kafkasların kartalı benim iddiası. Soğuk savaş
ertesinde; irtifa kaybeden ve ekonomik olarak dibe vuran
Rusya’nın yeniden doğuş sonrası tüm dünyaya güç
gösterisi arzusu.
Sadece iki dönem başkanlığında Rusya’nın kaybettiklerini
geri kazanmasını çok önemli ekonomik reformlarıyla
sağlayan Putin, gözleri bir kez daha üzerine hayret ve
hayranlıkla çevirtmiştir.
Hani halk arasında çok yaygın biraz avam bir tabir
vardır ya ''kendi kaşındı'' derler. Kendi kaşınan ya da
harakiri yapan Gürcü lider Saakaşvili’nin sonu
zannediyorum eski mevkidaşlarından Şvarnedze gibi olur
ya da biraz daha sabreder ve beklerse bir gece evinde
Rus uçağından atılan bir bombayla hayata veda eder.
Bunları şimdiden bilmek zor.
Gürcüler Rusya’nın Gori’ye girişinden itibaren savaş
psikolojisini tam anlamıyla yaşamaya başlamıştır.
Şehirlerini terk ederek, yakınlarını kaybederek,
acılarıyla dehşete düşmüşlerdir. Buna rağmen hala
sevgili başkanlarını Tiflis’teki mitingle
desteklemeleri; ''yoksa savaşa en başından beri karşı
değiller miydi'' sorusunu akıllara getirmiştir.
Tarih bir kez daha çok acı bir tecrübeye daha şahit
olmuştur Gürcüler için. Bu açıdan çok acı çeken ve bir
gecede tüm ailesinin kaybına şahit olan gürcü halkı
hatalarını üçüncü defa yinelemeyerek ne Saakaşvili’yi ne
de başka savaş yanlısı bir siyasetçiyi başkanlık
koltuğuna taşımazlar.
Ve acıların en büyüğünü yaşayan, anavatanlarında bile
sadece seksen bin civarı olan nüfusuyla var olan, biraz
huzur içinde kendi dil ve kültürleriyle yaşamak isteyen
Osetler. Kaybın en fazlasını onlar yaşadı. Zaten sayıca
azlardı, daha da azaldılar. Bir nesil daha savaş
anılarına maruz kaldı ve çok sevdikleri Türkiye
diasporasındaki Çerkeslerden somut bir destek henüz
alamadılar.
Türkiye’nin kuzeydoğu sınırında yaşanan, savaşa; ''ne
şiş yansın ne kebap'' görüntüsündeki dış politikası ise
komiklik sınırlarında kalmaktadır. A.B.D. ile olan
karşılıklı çıkarlarımızı gözettiğimiz kadar Rusya ile
olan çıkarlarımıza da bakmalıyız. Rusya; yıllık 50
milyon Dolarlık ticaret yaptığımız, 38 milyon Dolarlık
doğalgaz ilişkimizin olduğu ve beğensek de beğenmesek de
turizmde kayda değer önemli bir müşterimizdir.
Savaşın adı bile nefes alışverişimizi değiştirirken çok
yakındaki kardeşlerimiz savaşı maalesef duymakta,
görmekte ve yaşamaktadır. Bu acının bir an önce son
bulması ve yarın dünyaya gelecek tüm çocukların savaş
sesleri duymaması umuduyla… |
|
|
|
|
|
|
|