|
|
................... |
|
................... |
UZAKTAKİ
YILDIZLARIN IŞILTILARI - 2
(ЖЪОГЪО
ЧЫЖЬЭХЭМ ЯНЭФ) |
ŞHALAHO Abu (Шъхьэлэхъо Абу)
Шъыпкъагъэр-шэтапкъэ,Мыекъуапэ,1990.
Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız |
|
|
................... |
|
|
Bu eski şarkı ve
öykülerimizde karşılaştığımız başlıca eksiklik,
olayların geçtiği tarihin belirtmemiş olmasıdır.
Değişik zamanlarda olmuş
olan olayları karıştıranlar ve birçok değişik olayı aynı
anda olmuş gibi gösteren öykülerimiz, eski tarihi
anlatılarımız (таурыхъыжъ) ve eski şarkılarımız vardır.
Örneğin Adigelerin Kitay Han ile yaptıkları savaşlar
üzerine olan bir anlatı, 17’nci yüzyılın ikinci
yarısında yaşamış Adige kadını Laşın'ın (Лащын) öyküsü,
11’inci yüzyıl sonlarında yaşamış Redede (Ridade)
üzerine öykü, 17’nci yüzyıl sonlarında yaşamış büyük bey
(олый) Verıy (Орый) üzerine anlatılar ve daha sonraları
da anlatılan bazı öyküler birbirine karışmıştır.
Bu öykü ve kahraman adlarının ve konuların birbirine
yakın olmaları bu tür hızlı değişim ve karıştırmalara
yol açmıştır. Bütün bunlar olaylara ve kişilere ilişkin
toparlamalar/değerlendirmeler (зэфэхьысыжь) yapılırken
çok dikkatli olmamız gerektiğini göstermektedir. Ancak
durumdan anlatılara (münakalata) güvenilmemesi gibi bir
anlam da çıkarılmamalıdır.
Biliminsanı B. D. Grekov, “Halk kendi geçmişini en iyi
biçimde bilir” demektedir (Gekov B. D. Kievskaya Rus’.
Moskova, 1949, s. 6).
Adigeler üzerine tarihsel ve etnografik bir çalışma
yapmış olan L. Y. Lyul’e, eski Adige şarkılarından söz
ederken, doğru bir biçimde, “şarkıların (пщыналъ)
Adigelerin tek tarihsel anıtları olduğunu”
belirtmektedir. Ancak “anlatıcının kendi soyu ya da
topluluğu lehine övücü eklemelerde bulunabildiğini,
yalan şeyler katarak şarkı söylediklerini de
görebiliyoruz ” diye yazmaktadır (L. Y. Lyul’e,
Çerkesiya. İstoriko-etnografiçeskie) (1).
Yapılmayan şeyi yapılmış gibi göstermeye kalkışırsan, o
zaman gülünç bir duruma düşersin. Kişilikli olan ve
kendini bile bir ozan, asla öyle şeyler yapmaz, ancak
övülmek isteyen ve bunun bedelini maddi olarak ödeyen
sahte “kahramanlar” çıkması da çok doğaldır. (2).
Yiğitlik marşları içine yerleştirilmiş bu gibi yalan
katkılar da görülebilen olgulardandı. Ancak bu gibi
şeyler kişi ya da olayın şarkısı söylenmediğinde ya da
şarkısı söylendikten sonra bu katmaların anlatıları da,
açıklamaları ile birlikte sunulurdu, bu anlatılar
böylece şarkılarla birlikte anlatılıp kuşaktan kuşağa
günümüze gelmişlerdir. Folklorumuzda böylesine
durumlarla da karşılaşılmaktadır. Bu bakımdan
folklorumuzu bir bütün halinde ele alıp, her söylenen
şey doğrudur ve her şeyini olduğu gibi benimsemeliyiz
diyemeyiz. Yukarıda söylendiği gibi, sakıncalı yanları
olan bazı şarkılarımız vardır diyerek, bunların şarkı
türünün tamamını kapsadığını söyleyemeyiz, şarkıların
hepsine de sakıncalı imişler gibi bakamayız. Bu büyük
bir yanlışlık olur.
Eski anlatı ve tarihi öykülerin, yiğitlik şarkılarının
içerdiği anlam ve yansıttıkları makamlar, halkımızın
etik ve estetik ideallerini ve dünya görüşünü bize
duyururlar. İster vakayiname yazıları, ister tarihi
yazılar olsun, isterse resmi belgeler olsun, yazılmış ve
kayda geçirilmiş olan bütün bilgiler, halkın kendi
şarkılarında bulunan gerçekçiliğin düzeyine erişemezler.
Kuşkusuz değişik yazılı belgeleri ortaya çıkarmak ve
bunları değerlendirmek gerekir. Bu yazılarda doğru olan
şeyler bulunabilir. Bu belgeler bize, en çok da
olayların olduğu tarihleri belirlemede yararlı olurlar.
İş bununla sınırlı da değildir: Şarkıların anlattıkları
ile belgelerde yazılı olanlar bir araya getirilip
değerlendirildiğinde, daha doğru bir
değerlendirmeye/sonuca (зэфэхьысыжь) ulaşılabilir.
DİPNOTLAR:
1) Söz konusu çalışma Murat Papşu tarafından
“Çerkesya, Tarihi-Etnografik Makaleler” adıyla Türkçeye
çevrilip yayınlanmıştır. -HCY
2) Rahmetli mizah yazarı Aziz Nesin, ”Soyadı
Kanunu” çıkınca bütün korkakların “Cesur”, yalancıların
“Doğru”, hırsızların “Sağlam” gibi soyadları almış
olduklarını söylüyor. Övgü öğeli anlatı ve şarkılar da
öyle şeylerdendir. -HCY |
|
|
|
|
|
|
|