Anlatılış ve olayları ortaya koyuş biçimlerine göre eski
kahramanlık şarkıları ile tarihsel anlatı ve öyküler
birbirine yakındır, sadece biçimleri farklıdır.
Kendisine ilişkin olarak şarkısı düzenlenmiş olayların
bir de öyküleri bulunur ama olayları anlatan öykülerin
hepsinin şarkıları yoktur.
Şarkısı ve öyküsü beraber
başlayan olaylar vardır, zamanın gerilerine gidildikçe,
kalın sisler içinde ya şarkı ya öykü ya da ikisi birden
yok olabilmektedir (en çok da şarkının kaybolduğu
görülüyor), sadece iki türden birinin ayakta kaldığı
durumlar da vardır.
Eski anlatı, öykü ve eski şarkılar konu (tema) yönünden
farklıdırlar:
1. Dış düşmanlara karşı verilen savaşlar;
2. Adigelerin kendi içlerinde bulunan sınıfsal ve
toplumsal mücadeleler;
3. Adige topluluklarının kendi aralarında görülen
sürtüşme ve çatışmalar.
düşmanlara karşı verilen mücadeleleri dile getiren şarkı
ve anlatılarda bağımsızlık, özgürlük (шъхьафитыныгъэ) ve
canını budaktan esirgememe (псэемыблэжьыныгъэ) içerikli
kahramanca naralar duyulur. "Псэр щэри, напэр щэфы"
(Canından ol, ama onurunu yitirme) atasözünü (гущы1эжъ)
savsözünü (slogan) içselleştirmiş olan Adigeler,
ülkelerini bütün düşmanlara karşı korkusuzca
savunuyorlardı. Adigelerin bir başka halkın
topraklarını ele geçirmek, onların ülkelerini yağmalamak
ve o ülkeler insanlarını tutsak almak için yaptıkları
tek bir saldırıyı olsun konu alan tek bir anlatı, tek
bir tarihsel öykü ve şarkı yoktur (*). Sadece
düşmandan korunma ve bu uğurda yiğitlik yarışmasında
bulunma konuları vardır ve bu gibi konular anlatılır.
Bir başka halkın toprağı üzerine yürünmüş olduğunu
anlatan tek tük anlatılar da vardır ama bunlar ya öç
almak (intikam) içindir ya da buyruğu altına girdikleri
bir devletin ordusu saflarına alınıp savaşa götürülme
biçimindedir. Bu tür anlatılar da tek tüktür. Eski
anlatı ve tarihsel öyküler ile eski şarkılar, daha çok,
dış saldırganlara karşı verilmiş olan yiğitçe ve
özverili direnişleri konu edinirler. Bu anlatılarda
Adige savaşçıların düşmana karşı korkusuzca
direndikleri, Adige savaşçıların geçtikleri yerlerin
zangır zangır sarsılmakta oldukları, bu yeri titreten
seslerin rüzgara karıştığı, düşmana hücuma başlandığında
tek bir atlının dahi geri çekilmediği ve çelikten
mızraklarıyla düşmanın ödünü patlattıkları, geri
püskürttükleri ve düşmanı yenmiş olarak geri döndükleri
dillendirilir. Ancak Adigeler kendi kusurlarını ve
hatalarını (шъобгэ) örtmeye, öykü ve şarkılarında
gizlemeye kalkışmazlardı. Düşmanın gücü ve kahramanca
davranışları da gizlenmezdi (yani sansür uygulanmazdı. -HCY).
Örneğin bozkırlardan ilerleyip Adigelere saldıran Hun
İmparatorluğu Hükümdarı Adıl (Atilla/Attila, V.
yüzyıl; 406-453), Avar Hanı Baykan (Байкъан;VI.
yüzyıl), Kırım Hanı Devlet Giray (Долэт-Джэрый;XVII.
yüzyıl başlangıcı) ve daha başkalarına Adigelerin nasıl
karşı koymuş ve yiğitçe çarpışmış olduklarına ilişkin
anlatılar, çağları aşıp günümüze gelmişlerdir.
V. yüzyılda büyük bir Hun ordusu Adigelere saldırdı.
Hunlar karşısında Adigelerin yenilip yenilmedikleri
anlatılarda tam dile getirilmiyor, ama bu saldırının
Adigeler üzerinde büyük bir yıkıma yol açtığı, bu olaya
ilişkin şarkı ve öykülerin günümüze değin gelmiş
olmalarından da anlaşılmaktadır. Olayın önemi
(büyüklüğü) ölçüsünde, öykü ve şarkının da ömrü
uzamaktadır. Şarkısı yitirilse bile, o olayın öykü ve
anlatıları kalmakta, yaşamaktadır… Adıl’a (Atilla)
ilişkin şarkı ve öyküler bu sayede yüzyılları (çağları)
aşıp günümüze gelmişlerdir. Buna göre, Adigeler, amansız
Hun (Гунн) saldırılarına kahramanca karşı
koyuyorlar ve kendilerini savunuyorlar ama Hunlardan çok
ağır darbeler yediklerini de anlatı, öykü ve
şarkılarında gizlemiyorlar. Hunların Adige toprağını
nasıl yağmaladıklarını ve nice acılara yol açtıklarını
sıraladıktan sonra şarkı şöyle devam etmektedir:
Adıl’ın yol açtığı bela ve uğursuzluk
Nereden ve nasıl ortaya çıkıp geldi ki
dıl’ın eline düşmeyen kişi,
Belanın ne olduğunu nasıl bilsin ki,
Ayakta tutunabilmiş bir avuç Ant için
Kuytu ve ıssız mağaralar tek yaşam sığınağı,
Bizi bu beladan kurtarması için
Avşeg’e (**) yakarıyoruz.
(Адылым ибэлахьышхо мыгъор
Тыдэ мыгъом т къытфик1ыя?
Адылым пэк1эмыфагъэ мыгъомэ
Мэфаер амылъэгъугъ,
Антэуи къэнэгэ мыгъоми
Гъоч1эгъэжъхэр зэдяпсэуп1,
Мы ч1ып1эм тыдищыжьынэу
Аущэджым** тэ тыщэгугъу).
Şor Negume’nin
“Adige Halkının Tarihi” (Адыгэ народым иисторие)
adlı yapıtında da bu olup biten olaylara ilişkin bazı
bilgiler bulunmakta, bazı şarkı dizelerine de yer
verilmektedir: “Tanrının yardımıyla bizler,
dağlarımız ve kuytu vadilerimiz (къуладжэ) bu uğursuz
beladan kurtuldular” (Тхьэм иш1уш1эк1э, тэри,
тикъушъхьэхэри, тикъуладжэхэри лэжьэнчъэу бэлахьэм
тыкъелыжьыгъ). Şor Negume’nin yazdığına göre
Ş’ad (Шъадэ) dağına, bu uğursuz beladan kurtuluş
anısına Oşhamaf (1ошъхьэмафэ/Uğurlu Dağ/şimdiki
Elbrus) denmeye başlandı. Şor Negume, Adıl’ın Hun
birlikleri Ş’ad Dağı eteklerine dayanınca ilerlemelerini
durdurdular, geri dönüp Adige toprağını terk ettiler,
diye yazmaktadır. Peki, durum böyleyse, yukarıda sunulan
kanlı dizeler, dökülen gözyaşları ve umarsız çırpınışlar
da ne oluyor, bütün bunları yansıtan “bela dolu”
sözcükler niçin söylenmiştir? “Bizler, dağlarımız ve
kuytu vadilerimiz bu uğursuz beladan kurtuldular”
diyenlerin, Adıl’ın birliklerinin ulaşmamış olduğu bazı
Adige grupları olduğu düşünülebilir. Başka bir
olasılıkla bu anlatı, başka bir dönemde yaşanmış yıkım
dolu bir olaya ilişkin bir anlatı da olabilir. Her ne
olursa olsun, bu dizeler ulusun içine düşmüş olduğu
zorlu bir dönemin ne denli acı dolu geçtiğini bize
anlatmaktadır.
DİPNOTLAR:
(*)
Bu
tümceyi Adigeleri yakından tanımayan ve Adigelerin
(Çerkeslerin) 1915 yılı Ermeni katliamında yer
aldıklarına ilişkin imada bulunmak gibi bir yanılgı
içine düşmüş olan sayın Baskın Oran’a ithaf
ediyorum. -HCY
(**)
Avşeg (Аущэдж)-Burada söylenen Avşeg adı daha sonraları
şarkıya monte edilmiş olmalı. ”Avşeg” sözcüğü Grekçe
‘Avs+Gerg’=’Yısus (Исус)/İsa’ anlamını içeriyor.
Avşeg’in Adigelerin “kan”ı (къан/oğulluğu),
kurtarıcıları olması, Hıristiyan dinini benimsemeleri VI.
yüzyılda gerçekleşmiştir. Grek (Bizans) İmparatoru
Justinyan/Yustinyan (Adigelerin verdiği adla ‘Yustuk/Юстыкъу’
) döneminde Adigelerin Hıristiyan dinine geçtikleri
tarih kitaplarında yazılmaktadır. Justinyan 565 yılında
öldü. Adıl (Atilla) V. yüzyılda Adigelere saldırdı
(Miladi 450’liyıllarda). Bu bakımdan Adigelerin yüzyıl
sonraları inandıkları adı, bir yüzyıl öncesine ait bu
eski şarkıya yerleşmiş olduklarını düşünebiliriz-Abu
Şhalaho.
Not:
Metindeki siyahlaştırmalar bize aittir. -HCY |