...................
...................
UZAKTAKİ YILDIZLARIN IŞILTILARI    - 3
(ЖЪОГЪО ЧЫЖЬЭХЭМ ЯНЭФ)

ŞHALAHO Abu (Шъхьэлэхъо Абу)
Шъыпкъагъэр-шэтапкъэ,Мыекъуапэ,1990.
Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız

                         
 
...................
 

Anlatılış ve olayları ortaya koyuş biçimlerine göre eski kahramanlık şarkıları ile tarihsel anlatı ve öyküler birbirine yakındır, sadece biçimleri farklıdır.

Kendisine ilişkin olarak şarkısı düzenlenmiş olayların bir de öyküleri bulunur ama olayları anlatan öykülerin hepsinin şarkıları yoktur. Şarkısı ve öyküsü beraber başlayan olaylar vardır, zamanın gerilerine gidildikçe, kalın sisler içinde ya şarkı ya öykü ya da ikisi birden yok olabilmektedir (en çok da şarkının kaybolduğu görülüyor), sadece iki türden birinin ayakta kaldığı durumlar da vardır.

Eski anlatı, öykü ve eski şarkılar konu (tema) yönünden farklıdırlar:

1. Dış düşmanlara karşı verilen savaşlar;
2. Adigelerin kendi içlerinde bulunan sınıfsal ve toplumsal mücadeleler;
3. Adige topluluklarının kendi aralarında görülen sürtüşme ve çatışmalar.

düşmanlara karşı verilen mücadeleleri dile getiren şarkı ve anlatılarda bağımsızlık, özgürlük (шъхьафитыныгъэ) ve canını budaktan esirgememe (псэемыблэжьыныгъэ) içerikli kahramanca naralar duyulur. "Псэр щэри, напэр щэфы" (Canından ol, ama onurunu yitirme) atasözünü  (гущы1эжъ) savsözünü (slogan) içselleştirmiş olan Adigeler, ülkelerini bütün düşmanlara karşı korkusuzca savunuyorlardı. Adigelerin bir başka halkın topraklarını ele geçirmek, onların ülkelerini yağmalamak ve o ülkeler insanlarını tutsak almak için yaptıkları tek bir saldırıyı olsun konu alan tek bir anlatı, tek bir tarihsel öykü ve şarkı yoktur (*). Sadece düşmandan korunma ve bu uğurda yiğitlik yarışmasında bulunma konuları vardır ve bu gibi konular anlatılır. Bir başka halkın toprağı üzerine yürünmüş olduğunu anlatan tek tük anlatılar da vardır ama bunlar ya öç almak (intikam) içindir ya da buyruğu altına girdikleri bir devletin ordusu saflarına alınıp savaşa götürülme biçimindedir. Bu tür anlatılar da tek tüktür. Eski anlatı ve tarihsel öyküler ile eski şarkılar, daha çok, dış saldırganlara karşı verilmiş olan yiğitçe ve özverili direnişleri konu edinirler. Bu anlatılarda Adige savaşçıların düşmana karşı korkusuzca direndikleri, Adige savaşçıların geçtikleri yerlerin zangır zangır sarsılmakta oldukları, bu yeri titreten seslerin rüzgara karıştığı, düşmana hücuma başlandığında tek bir atlının dahi geri çekilmediği ve çelikten mızraklarıyla düşmanın ödünü patlattıkları, geri püskürttükleri ve düşmanı yenmiş olarak geri döndükleri dillendirilir. Ancak Adigeler kendi kusurlarını ve hatalarını (шъобгэ) örtmeye, öykü ve şarkılarında gizlemeye kalkışmazlardı. Düşmanın gücü ve kahramanca davranışları da gizlenmezdi (yani sansür uygulanmazdı. -HCY). Örneğin bozkırlardan ilerleyip Adigelere saldıran Hun İmparatorluğu Hükümdarı Adıl (Atilla/Attila, V. yüzyıl; 406-453), Avar Hanı Baykan (Байкъан;VI. yüzyıl), Kırım Hanı Devlet Giray (Долэт-Джэрый;XVII. yüzyıl başlangıcı) ve daha başkalarına Adigelerin nasıl karşı koymuş ve yiğitçe çarpışmış olduklarına ilişkin anlatılar, çağları aşıp günümüze gelmişlerdir.

V. yüzyılda büyük bir Hun ordusu Adigelere saldırdı. Hunlar karşısında Adigelerin yenilip yenilmedikleri anlatılarda tam dile getirilmiyor, ama bu saldırının Adigeler üzerinde büyük bir yıkıma yol açtığı, bu olaya ilişkin şarkı ve öykülerin günümüze değin gelmiş olmalarından da anlaşılmaktadır. Olayın önemi (büyüklüğü) ölçüsünde, öykü ve şarkının da ömrü uzamaktadır. Şarkısı yitirilse bile, o olayın öykü ve anlatıları kalmakta, yaşamaktadır… Adıl’a (Atilla) ilişkin şarkı ve öyküler bu sayede yüzyılları (çağları) aşıp günümüze gelmişlerdir. Buna göre, Adigeler, amansız Hun (Гунн) saldırılarına kahramanca karşı koyuyorlar ve kendilerini savunuyorlar ama Hunlardan çok ağır darbeler yediklerini de anlatı, öykü ve şarkılarında gizlemiyorlar. Hunların Adige toprağını nasıl yağmaladıklarını ve nice acılara yol açtıklarını sıraladıktan sonra şarkı şöyle devam etmektedir:


Adıl’ın yol açtığı bela ve uğursuzluk
Nereden ve nasıl ortaya çıkıp geldi ki
dıl’ın eline düşmeyen kişi,
Belanın ne olduğunu nasıl bilsin ki,
Ayakta tutunabilmiş bir avuç Ant için
Kuytu ve ıssız mağaralar tek yaşam sığınağı,
Bizi bu beladan kurtarması için
Avşeg’e (**) yakarıyoruz.

(Адылым ибэлахьышхо мыгъор
Тыдэ мыгъом т къытфик1ыя?
Адылым пэк1эмыфагъэ мыгъомэ
Мэфаер амылъэгъугъ,
Антэуи къэнэгэ мыгъоми
Гъоч1эгъэжъхэр зэдяпсэуп1,
Мы ч1ып1эм тыдищыжьынэу
Аущэджым** тэ тыщэгугъу).

Şor Negume’nin “Adige Halkının Tarihi” (Адыгэ народым иисторие) adlı yapıtında da bu olup biten olaylara ilişkin bazı bilgiler bulunmakta, bazı şarkı dizelerine de yer verilmektedir: “Tanrının yardımıyla bizler, dağlarımız ve kuytu vadilerimiz (къуладжэ) bu uğursuz beladan  kurtuldular” (Тхьэм иш1уш1эк1э, тэри, тикъушъхьэхэри, тикъуладжэхэри лэжьэнчъэу бэлахьэм тыкъелыжьыгъ).  Şor Negume’nin yazdığına göre Ş’ad (Шъадэ) dağına, bu uğursuz beladan kurtuluş anısına Oşhamaf (1ошъхьэмафэ/Uğurlu Dağ/şimdiki Elbrus) denmeye başlandı. Şor Negume, Adıl’ın Hun birlikleri Ş’ad Dağı eteklerine dayanınca ilerlemelerini durdurdular, geri dönüp Adige toprağını terk ettiler, diye yazmaktadır. Peki, durum böyleyse, yukarıda sunulan kanlı dizeler, dökülen gözyaşları ve umarsız çırpınışlar da ne oluyor, bütün bunları  yansıtan  “bela dolu” sözcükler niçin söylenmiştir? “Bizler, dağlarımız ve kuytu vadilerimiz bu uğursuz beladan kurtuldular” diyenlerin,  Adıl’ın birliklerinin ulaşmamış olduğu bazı Adige grupları olduğu düşünülebilir. Başka bir olasılıkla bu anlatı, başka bir dönemde yaşanmış yıkım dolu bir olaya ilişkin bir anlatı da olabilir. Her ne olursa olsun, bu dizeler ulusun içine düşmüş olduğu zorlu bir dönemin ne denli acı dolu geçtiğini bize anlatmaktadır.


DİPNOTLAR:
(*)
Bu tümceyi Adigeleri yakından tanımayan ve Adigelerin (Çerkeslerin) 1915 yılı Ermeni katliamında yer aldıklarına ilişkin imada bulunmak gibi bir yanılgı içine düşmüş olan sayın Baskın Oran’a ithaf ediyorum. -HCY
(**)
Avşeg (Аущэдж)-Burada söylenen Avşeg adı daha sonraları şarkıya monte edilmiş olmalı. ”Avşeg” sözcüğü Grekçe ‘Avs+Gerg’=’Yısus (Исус)/İsa’ anlamını içeriyor. Avşeg’in Adigelerin “kan”ı (къан/oğulluğu), kurtarıcıları olması, Hıristiyan dinini benimsemeleri VI. yüzyılda gerçekleşmiştir. Grek (Bizans) İmparatoru Justinyan/Yustinyan (Adigelerin verdiği adla ‘Yustuk/Юстыкъу’ ) döneminde Adigelerin Hıristiyan dinine geçtikleri tarih kitaplarında yazılmaktadır. Justinyan 565 yılında öldü. Adıl (Atilla) V. yüzyılda Adigelere saldırdı (Miladi 450’liyıllarda). Bu bakımdan Adigelerin yüzyıl sonraları inandıkları adı, bir yüzyıl öncesine ait bu eski şarkıya yerleşmiş olduklarını düşünebiliriz-Abu Şhalaho.

Not: Metindeki siyahlaştırmalar bize aittir. -HCY