Felaket üstüne felaket yaşanıyordu. Bir yıkımın acısı
dinmeden yenisi geliyordu, bütün bu yıkımlar ulusun
toparlanmasını ve gelişimini bir yüzyıl, bazen birkaç
yüzyıl gerilere atıyordu.
Nitekim Adıl'ın (Attila) bıraktığı yaraların
henüz tam sarılamadığı, ulusun yeni yeni toparlanmaya
başladığı bir sırada, VI. yüzyıl ortalarında Avarlar (1)
boy gösterdiler, Bizans'ı (Grek diyarını) yağmalayıp
semiren ve güçlenmiş olan Avarlar, sonunda Adigelere de
saldırdılar.
Avar ordusunun başında Baykan Han (Байкъан-хъан)
(2) bulunuyordu. Baykan Han elçiler göndererek
Adigelerden boyun eğmelerini istedi. Adigeler boyun
eğmeyi reddettiler. Elçilerle yapılan buluşmada, Adige
baş elçisi Lavırsen (Лаурсэн), bu acımasız
yağmacıların yüzlerine karşı, tek bir kılıç ve tek bir
kişi kaldıkları sürece, hiçbir güç karşısında Adigelerin
asla boyun eğmeyeceklerini ve özgürlüklerinden ödün
vermeyeceklerini bildirdi. Avar elçileri,
arkalarındaki gücün büyüklüğüne güvenerek diklenmeye,
küstahça ve aşağılayıcı sözler söylemeye başladılar.
Bunun üzerine elçiler birbirlerine girdiler. Adigeler
Avar elçilerini öldürdüler. Çok öfkelenmiş olan Baykan
Han 60 bin kişilik bir orduyla Adigelerin üzerine
yürüdü. Adigeler yiğitçe karşı koydular, ama çok ağır
kayıplar verdiler ve bu büyük güç karşısında yok olma
durumuyla karşılaştılar. Düşman köyleri, ekin
tarlalarını ve otlakları ateşe verdi, önüne geleni
öldürdü. En yiğit gençler yitirildi, korunmasız yaşlı
başlı kişiler, çocuklar ve kadınlar umarsız durumlara
düştüler. Anlatıya göre, Avarların zulmü karşısında
korkuya kapılıp kaçışmakta olan insanlar, bir yerde iki
üç gün olsun durup dinlenmeyi göze alamıyorlar,
kendilerini bir an önce dağlara, ormanlara ve mağaralara
atıp saklanmaya, kurtulmaya çalışıyorlardı.
Bu korkunç yıkım sadece eski şarkı ve
öykülerimizde anlatılmakla sınırlı kalmadı. Günümüze
erişmiş ve birer kanıt değerinde olan deyimlerimiz de
vardır: “Baykan’ın ölüm yolu” (Байкъан ихьэдэ
лъагъу), “Baykan’ın kıratı” (Байкъан ишы
пк1эгъуалэр) gibi. Baykan Adigeleri tükenmenin eşiğine
getirdi, önüne gelen her köyü ateşe verdi, tarlaları
tahrip etti. Verimli ekin alanlarının, tarlaların, meyve
bahçelerinin yerini kurtların uluduğu çalılık ve
dikenlikler kapladı. Adige tarihçisi Şor Negume’nin
(1794-1844) yazdığına göre, o zamana değin özgür ve
bağımsız bir yaşam sürdürmüş olan Adigelerin toplum
yapısı ağır bir darbe almış oldu. Avar yıkımını dile
getiren bir şarkıyı derlediğini belirten Şor Negume,
bu şarkının dizelerini de kaydetmiştir:
Baykan’ın kıratını çatlatıyor Yeliye kanımız (3) ,
Korkunç savaş ateşi Adige toprağını sarıyor,
Ceylan (4) gibi en iyi gençlerimiz
Karşı koyuyorlar düşmana korkusuz birer atlı olarak,
Attan inenlerin (5), sağ kalanların
gözyaşları yaz yağmuru gibi…
(Байкъаным ипк1эгъуалэр Елие къаным къегъал1э,
Зэозэрэл1эу щынагъор мы тиадыгэ ч1ылъэ щеублэ,
Псыбланэ (4) фэдэу тиныбжьык1эш1ухэр
Ащ ищынагъом пэш1уек1ох шыузэтесхэу,
Къепсыххэмэ (5), къанэрэмэ гъэмэфэ
ощхыр янэпс…)
Adige beyi (pşı/пщы) Redede ile Tmutarakan
Prensliği Prensi Mstislav, her biri kendi
ordusunun başında karşı karşıya gelirler, ancak
savaşılmaz, onun yerine sadece iki prensin çarpışmakla
yetindiklerine ilişkin anlatılar, hem Adigeler
arasındaki sözlü öykü ve şarkılarda ve hem de Rus
tarihçilerinin (letopis) kayıtlarında bulunmaktadır.
Redede ile Mstislav arasındaki çarpışmaya ilişkin Adige
anlatılarını ilk kez kayda geçiren kişi, yine tarihçi
Şor Negume’dir. Negume’nin yazdığına göre
İdarıpş (Идарыпщ/Prens İdar) (6), yanına Algerıko
Hımış (Эльджэрыкъо Хъымыщ) ile Redede’yi,
ayrıca genç savaşçılarını, Adige H’eğak’elerden
(Хэгъак1э) ve diğer Adige topluluklarından da yiğit
savaşçıları alarak Tmutarkan Prensliği üzerine yürüdü.
Başlarında prensleri Mstislav olmak üzere Tmutarkan
ordusu da kendilerini karşıladı.
İki ordu birbirine yaklaştı ve karşılıklı saf tuttu;
savaştan önce, o zamanlar adet olduğu üzere, Redede,
savaşı önlemek için Tmutarkan prensine seslendi: ”Ne
diye gençleri ölüme sürükleyelim, ne diye karşılıklı
savaşalım; niye kan akıtalım ki?” diyerek. Kendi
karşısına cesur bir savaşçı (cengaver) çıkarmasını
Mstislav’dan istedi. Tmutarkan prensi öneriyi kabul
etti, ancak cengaver çıkarma yerine, kendi çıktı. Bir
süre vuruştuktan sonra Mstislav, Redede’yi yere düşürdü
ve keskin bıçağıyla onu boğazlayarak öldürdü. Bu
vuruşma (mübereze) sonrasında savaşılmadı, ama Adigeler
en iyi savaşçılarından birini yitirmiş olmanın üzüntüsü
içinde geri döndüler. Birkaç yıl sonra Adigeler
Redede’nin öcünü almak ve Tmutarkan Prensliği’ni ortadan
kaldırmak için toplanıp Tmutarkan Prensliği’nin üzerine
yürüdüler. Amansız bir savaş yapıldı, savaşı Adige
tarafı kazandı. Adigeler Prensliği yok ettiler,
Tmutarkan kentini de yerle bir ettiler (Nogmov Ş. B.
İstoriya adıgeyskogo naroda. Nalçik, 1958, s. 120-121).
Olup bitenlere ilişkin bu anlatımızın bir benzeri Rus
vakayinamelerinde (kroniklerinde) de yazılıdır. (. . )
Kuşkusuz Adige ve Rus vakayinamelerindeki anlatılar
arasında bazı farklılıklar vardır. Örneğin Adige
anlatısında Redede’nin Prens İdar’ın ordusu saflarında
Tmutarkan topraklarına yürüdüğü söylenir, Rus
vakayinamesinde ise Mstislav’ın Kasogların (Adigelerin)
üzerine yürüdüğü yazılıdır. Adige anlatısında
Mstislav’ın hileye başvurduğu, sivri bıçağını (сыхьэджас)
gizlice çekip yandan Redede’ye sapladığı ve onu
öldürdüğü, ”Redede’nin Ağıtı”nda (Рэдэдэ исагъыщ) da
anlatılır:
Rusların büyük prensi umarsız duruma düşünce
Sağ kalmak için hileye başvurdu,
Bıçağını çekti, ansızın ve kural dışı
olarak
Sana sapladı, seni canından etti.
Урысмэ япщышхо ыгуи къызэк1одым
Идунай к1эхъопсыжьи хъоршэрым къеуси,
Исыхьэджасэ къырихи, умыш1ахэу
блэбгъук1эм
Сыхьэджасэр къыхиси, ппсэ гущэр къыхихыгъ).
Rus vakayinamesinde ise durum farklı
yazılmıştır. Mstislav’ın Redede’yi yenip devirdiği,
ardından bıçağını alıp onu öldürdüğü yazılıdır. Rus
kayıtlarında Mstislav’ın Redede’yi yenmesi üzerin,
Redede’nin mal ve mülkünü ve çoluk çocuğunu alma olayı
dışında, bir de Kasoglara (Adigelere) vergi/bedel (осэтын)
yüklediği de yаzılıdır. Redede üzerine olan Adige
anlatısı ile şarkısında ise, vergi (осэтын) sözü
geçmemektedir. Rus kroniğinde (vakayinamesinde)
Mstislav’ın üstün gelmesinin yol açtığı sonuçlar,
ardından Adigelerin Tmutarkan’ı yerle bir etmiş
oldukları kaydedilmektedir. Redede’nin kendilerince
söylendiği biçimde öldürülmüş olması, Adigeler arasında
büyük bir nefrete ve kızgınlığa yol açmış, bunun sonucu
olarak bir araya gelen Adigeler Tmutarkan Prensliği’ni
ve başkent Tmutarkan’ı yerle bir etmişlerdir.
”Redede’nin Ağıtı”nda (Рэдэдэ исагъыщ) şöyle
denmektedir:
Duruma tanık olan senin -öcünü almak- için savaştı,
haberi duyan senin için ağladı,
Şapsığlar bir araya geldiler,
Rusların büyük prensini
Kerç Boğazı’nda (7) sıkıştırıp ülkeden -süklüm püklüm-
kovdular.
(Зылъэгъурэр тфэзаоу, зэхэзыхырэр пфегъыхэу,
Шапсыгъэхэр зэфэси, урысмэ япщышхо
Хыт1уалэм (7) дафыжьи, хэкум гуа1оу
рафыжьыгъ. )
Görüldüğü gibi, her iki taraf da olayı farklı anlatıyor
ve değerlendiriyor, ama yaşanmış olan olaylar temelde
birbirine uyarlı bir biçimde anlatılıyor. Üzerinden 960
yıl (8) geçmiş olan bir olay, yazılı kayıtlarda olduğu
gibi, dahası yazılı kayıt gibi hala halkın hafızasında
ve dilinde yaşamaktadır, her iki taraf anlatılarının
birbirinin benzeri, birleşiyor olması da gerçekten
ilginç. Bu da bize eski anlatı ve şarkılarımızın
güvenilir olduklarını göstermekte, halkımızın kendi
tarihini, anlatı ve şarkılarını doğru biçiminde gelecek
kuşaklara aktarmakta olduğunu kanıtlamaktadır.
DİPNOTLAR:
1) Avarlar-Rus belgelerinde “Obreler” (Обрэхэр)
biçiminde yazılmışlardır.
2) Baykan-han-Rus belgelerinde “Bayan” (Баян)
olarak geçer.
3) Yeliye kan (Елие къан)-Koruyucu İsa (Исус) ya
da eski bir koruyucu Adige İlahı olabilir. Buradaki
“kan/къан” sözcüğü “koruyucu” anlamındadır. Örneğin
“Savsırıkov ti kana” dendiğinde “Koruyucumuz Savsırıko”
anlaşılmalıdır. ”Зиджэтэ эпшъэри Лъэпшъыу дикъаными
къехъузыр” (Aydemirkan Destanından bir dize). Burada da
Tlepş için “Koruyucu Tlepş/Лъэпшъэу дикъан” deyimi
kullanılmaktadır. -HCY
4) Psıblane (Псыбланэ)- Su samuru (su ceylanı)
anlamındadır. Burada yiğit delikanlıları tarif eden bir
mecazdır. -HCY
5) Attan inmek (къепсыхмэ, къепсыххэмэ)- mecazi
anlamda ölmek demektir. -HCY
6) İdarıpş (Идарыпщ)-İdar beyi. İdar ailesi, en
güçlü ve en soylu Kabardey prens ailelerinden biriydi.
Bu aileden olan Temrıko İdar 1557’de Rus korumasını
benimseyen önde Kabardey beylerindendir ve Korkunç
İvan’ın kayınpederi olmuştur. Nitekim Temrıko İdar’ın
güzelliği dillere destan olan kızı Goşevnay (1544-1569),
bilindiği gibi, Moskova’da kilisede vaftiz edilip
Ortodoks Hıristiyan yapılmış ve Mariya adını almış,
ardından ilk Rus çarı Korkunç İvan’a nikahlanmıştı
(1561). -HCY
7) “H’ıt’uale” (Хыт1уалэ)-Karadeniz ile Azak
Denizi arasındaki Kerç Boğazı’nın Adigece adı. -HCY
8) Prof. Abu Şhalaho’nun bu yazıya konu olan
kitabının 1990’da yayınlandığı düşünüldüğünde, Redede-Mstislav
olayının üzerinden bin yıla yakın bir zaman (998 yıl) geçmiştir. -HCY |