...................
...................
UZAKTAKİ YILDIZLARIN IŞILTILARI    - 4
(ЖЪОГЪО ЧЫЖЬЭХЭМ ЯНЭФ)

ŞHALAHO Abu (Шъхьэлэхъо Абу)
Шъыпкъагъэр-шэтапкъэ,Мыекъуапэ,1990.
Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız

                         
 
...................
 

Felaket üstüne felaket yaşanıyordu. Bir yıkımın acısı  dinmeden yenisi geliyordu, bütün bu yıkımlar ulusun toparlanmasını ve gelişimini bir yüzyıl, bazen  birkaç yüzyıl gerilere atıyordu. Nitekim Adıl'ın (Attila) bıraktığı yaraların henüz tam sarılamadığı, ulusun yeni yeni  toparlanmaya başladığı bir sırada, VI. yüzyıl ortalarında Avarlar (1) boy gösterdiler, Bizans'ı (Grek diyarını) yağmalayıp semiren ve güçlenmiş olan Avarlar, sonunda Adigelere de saldırdılar. Avar ordusunun başında Baykan Han (Байкъан-хъан) (2) bulunuyordu. Baykan Han elçiler göndererek Adigelerden  boyun eğmelerini  istedi. Adigeler boyun eğmeyi reddettiler. Elçilerle yapılan buluşmada, Adige baş elçisi Lavırsen  (Лаурсэн),  bu acımasız yağmacıların  yüzlerine karşı,  tek bir kılıç ve tek bir kişi kaldıkları sürece, hiçbir güç karşısında Adigelerin asla boyun eğmeyeceklerini ve özgürlüklerinden ödün  vermeyeceklerini bildirdi. Avar elçileri,  arkalarındaki gücün büyüklüğüne güvenerek diklenmeye, küstahça ve aşağılayıcı sözler söylemeye başladılar. Bunun üzerine elçiler birbirlerine girdiler. Adigeler Avar  elçilerini öldürdüler. Çok öfkelenmiş olan Baykan Han 60 bin kişilik bir orduyla Adigelerin üzerine yürüdü. Adigeler yiğitçe karşı koydular, ama çok ağır kayıplar verdiler ve bu büyük güç karşısında yok olma durumuyla karşılaştılar. Düşman köyleri, ekin tarlalarını  ve otlakları ateşe verdi, önüne geleni öldürdü. En yiğit gençler  yitirildi, korunmasız  yaşlı başlı kişiler, çocuklar ve kadınlar umarsız durumlara düştüler. Anlatıya göre, Avarların zulmü karşısında korkuya kapılıp kaçışmakta olan insanlar, bir yerde iki üç gün olsun  durup dinlenmeyi  göze alamıyorlar, kendilerini bir an önce dağlara, ormanlara ve mağaralara atıp saklanmaya, kurtulmaya çalışıyorlardı.

Bu korkunç yıkım sadece eski şarkı ve öykülerimizde anlatılmakla sınırlı  kalmadı. Günümüze erişmiş ve birer kanıt değerinde olan  deyimlerimiz de vardır: “Baykan’ın ölüm yolu” (Байкъан ихьэдэ лъагъу), “Baykan’ın kıratı” (Байкъан ишы пк1эгъуалэр) gibi. Baykan Adigeleri tükenmenin eşiğine getirdi, önüne gelen her köyü  ateşe verdi, tarlaları tahrip etti. Verimli ekin alanlarının, tarlaların, meyve bahçelerinin yerini kurtların uluduğu  çalılık ve  dikenlikler kapladı. Adige tarihçisi Şor Negume’nin (1794-1844) yazdığına göre, o zamana değin özgür ve bağımsız bir yaşam sürdürmüş olan Adigelerin toplum yapısı ağır bir darbe almış oldu. Avar yıkımını dile getiren  bir şarkıyı  derlediğini belirten Şor  Negume, bu şarkının dizelerini de kaydetmiştir:

Baykan’ın kıratını çatlatıyor Yeliye kanımız (3) ,

Korkunç savaş ateşi  Adige toprağını sarıyor,

Ceylan (4) gibi en iyi gençlerimiz

Karşı koyuyorlar düşmana korkusuz birer atlı olarak,

Attan inenlerin (5), sağ kalanların gözyaşları yaz yağmuru gibi…

 

(Байкъаным ипк1эгъуалэр Елие къаным къегъал1э,

Зэозэрэл1эу щынагъор мы тиадыгэ ч1ылъэ щеублэ,

Псыбланэ (4) фэдэу тиныбжьык1эш1ухэр

Ащ ищынагъом пэш1уек1ох шыузэтесхэу,

Къепсыххэмэ (5), къанэрэмэ гъэмэфэ ощхыр янэпс…)

Adige beyi (pşı/пщы) Redede ile Tmutarakan Prensliği Prensi Mstislav, her biri kendi ordusunun  başında karşı karşıya gelirler, ancak savaşılmaz, onun yerine sadece iki prensin çarpışmakla yetindiklerine ilişkin anlatılar, hem Adigeler arasındaki sözlü öykü ve şarkılarda ve hem de Rus tarihçilerinin  (letopis) kayıtlarında bulunmaktadır.

Redede ile Mstislav arasındaki çarpışmaya ilişkin Adige anlatılarını ilk kez  kayda geçiren kişi, yine tarihçi   Şor Negume’dir. Negume’nin yazdığına göre İdarıpş (Идарыпщ/Prens İdar) (6), yanına Algerıko Hımış (Эльджэрыкъо Хъымыщ) ile Redede’yi, ayrıca genç savaşçılarını, Adige H’eğak’elerden (Хэгъак1э)  ve diğer Adige topluluklarından da yiğit savaşçıları alarak Tmutarkan Prensliği üzerine yürüdü. Başlarında prensleri Mstislav olmak üzere Tmutarkan ordusu da kendilerini karşıladı.

İki ordu birbirine yaklaştı ve karşılıklı saf tuttu; savaştan önce, o zamanlar adet olduğu üzere, Redede, savaşı önlemek için  Tmutarkan prensine seslendi: ”Ne diye gençleri ölüme sürükleyelim, ne diye karşılıklı savaşalım; niye kan akıtalım ki?” diyerek. Kendi karşısına cesur bir savaşçı (cengaver) çıkarmasını Mstislav’dan  istedi. Tmutarkan prensi öneriyi kabul etti, ancak cengaver çıkarma yerine,  kendi çıktı. Bir süre vuruştuktan sonra Mstislav,  Redede’yi yere düşürdü ve   keskin bıçağıyla onu boğazlayarak öldürdü. Bu vuruşma (mübereze) sonrasında savaşılmadı, ama Adigeler en iyi savaşçılarından birini  yitirmiş olmanın üzüntüsü içinde   geri döndüler. Birkaç yıl sonra Adigeler Redede’nin öcünü almak ve Tmutarkan Prensliği’ni ortadan kaldırmak için toplanıp Tmutarkan Prensliği’nin üzerine yürüdüler. Amansız bir savaş yapıldı, savaşı Adige tarafı kazandı. Adigeler Prensliği yok ettiler, Tmutarkan kentini  de yerle bir ettiler (Nogmov Ş. B. İstoriya adıgeyskogo naroda. Nalçik, 1958, s. 120-121).


Olup bitenlere ilişkin bu anlatımızın bir benzeri Rus vakayinamelerinde (kroniklerinde) de   yazılıdır. (. . ) Kuşkusuz Adige ve Rus vakayinamelerindeki anlatılar  arasında bazı farklılıklar  vardır. Örneğin Adige anlatısında Redede’nin Prens İdar’ın ordusu saflarında Tmutarkan topraklarına yürüdüğü söylenir, Rus vakayinamesinde ise Mstislav’ın Kasogların (Adigelerin) üzerine yürüdüğü yazılıdır. Adige anlatısında Mstislav’ın hileye başvurduğu, sivri bıçağını  (сыхьэджас)  gizlice çekip   yandan Redede’ye sapladığı ve   onu  öldürdüğü, ”Redede’nin Ağıtı”nda (Рэдэдэ исагъыщ) da anlatılır:


Rusların büyük prensi umarsız duruma düşünce

Sağ kalmak için hileye başvurdu,

Bıçağını çekti, ansızın ve kural dışı olarak

Sana sapladı, seni canından etti.

 

Урысмэ япщышхо ыгуи къызэк1одым

Идунай к1эхъопсыжьи  хъоршэрым  къеуси,

Исыхьэджасэ къырихи, умыш1ахэу блэбгъук1эм

Сыхьэджасэр къыхиси, ппсэ гущэр къыхихыгъ).

Rus vakayinamesinde ise durum  farklı yazılmıştır. Mstislav’ın  Redede’yi yenip devirdiği, ardından bıçağını alıp  onu öldürdüğü yazılıdır. Rus kayıtlarında Mstislav’ın Redede’yi yenmesi üzerin, Redede’nin mal ve mülkünü ve çoluk çocuğunu alma olayı dışında, bir de Kasoglara (Adigelere) vergi/bedel  (осэтын) yüklediği  de yаzılıdır. Redede üzerine olan  Adige anlatısı ile şarkısında ise, vergi  (осэтын) sözü geçmemektedir. Rus kroniğinde (vakayinamesinde) Mstislav’ın üstün gelmesinin yol açtığı sonuçlar, ardından Adigelerin Tmutarkan’ı yerle bir etmiş oldukları kaydedilmektedir. Redede’nin kendilerince söylendiği biçimde öldürülmüş olması, Adigeler arasında  büyük bir nefrete ve kızgınlığa  yol açmış, bunun sonucu olarak bir araya gelen  Adigeler Tmutarkan Prensliği’ni ve başkent Tmutarkan’ı yerle bir etmişlerdir. ”Redede’nin Ağıtı”nda (Рэдэдэ исагъыщ) şöyle denmektedir:

Duruma tanık olan  senin -öcünü almak- için savaştı, haberi duyan senin için ağladı,

Şapsığlar bir araya geldiler, Rusların büyük prensini

Kerç Boğazı’nda (7) sıkıştırıp ülkeden -süklüm püklüm-  kovdular.

 

(Зылъэгъурэр тфэзаоу, зэхэзыхырэр пфегъыхэу,

Шапсыгъэхэр зэфэси, урысмэ япщышхо

Хыт1уалэм (7) дафыжьи, хэкум гуа1оу рафыжьыгъ. )

Görüldüğü gibi, her iki taraf da olayı farklı anlatıyor ve değerlendiriyor, ama yaşanmış olan olaylar temelde birbirine uyarlı bir biçimde anlatılıyor. Üzerinden 960 yıl (8) geçmiş olan bir olay, yazılı kayıtlarda olduğu gibi, dahası yazılı kayıt gibi hala halkın hafızasında ve dilinde yaşamaktadır, her iki taraf anlatılarının  birbirinin benzeri, birleşiyor  olması da gerçekten  ilginç. Bu da bize eski anlatı ve şarkılarımızın güvenilir olduklarını göstermekte, halkımızın kendi tarihini, anlatı ve  şarkılarını doğru biçiminde gelecek kuşaklara aktarmakta olduğunu kanıtlamaktadır.


DİPNOTLAR:
1) Avarlar-Rus belgelerinde “Obreler” (Обрэхэр) biçiminde yazılmışlardır.
2) Baykan-han-Rus belgelerinde “Bayan” (Баян) olarak geçer.
3) Yeliye kan (Елие къан)-Koruyucu İsa (Исус) ya da eski bir koruyucu Adige İlahı olabilir. Buradaki “kan/къан” sözcüğü “koruyucu” anlamındadır. Örneğin “Savsırıkov ti kana” dendiğinde “Koruyucumuz Savsırıko” anlaşılmalıdır. ”Зиджэтэ эпшъэри Лъэпшъыу дикъаными къехъузыр” (Aydemirkan Destanından bir dize). Burada da Tlepş için “Koruyucu Tlepş/Лъэпшъэу дикъан” deyimi kullanılmaktadır. -HCY
4) Psıblane (Псыбланэ)- Su samuru (su ceylanı) anlamındadır. Burada yiğit delikanlıları tarif eden bir mecazdır. -HCY
5) Attan inmek (къепсыхмэ, къепсыххэмэ)- mecazi anlamda ölmek demektir. -HCY
6) İdarıpş (Идарыпщ)-İdar beyi. İdar ailesi, en güçlü ve en soylu Kabardey prens ailelerinden biriydi. Bu aileden olan Temrıko İdar 1557’de Rus korumasını benimseyen önde Kabardey beylerindendir ve Korkunç İvan’ın kayınpederi olmuştur. Nitekim Temrıko İdar’ın güzelliği dillere destan olan kızı Goşevnay (1544-1569), bilindiği gibi, Moskova’da kilisede vaftiz edilip Ortodoks Hıristiyan yapılmış ve Mariya adını almış, ardından ilk Rus çarı Korkunç İvan’a nikahlanmıştı (1561). -HCY
7) “H’ıt’uale” (Хыт1уалэ)-Karadeniz ile Azak Denizi arasındaki Kerç Boğazı’nın Adigece adı. -HCY
8) Prof. Abu Şhalaho’nun bu yazıya konu olan kitabının 1990’da yayınlandığı düşünüldüğünde, Redede-Mstislav olayının üzerinden bin yıla yakın bir zaman (998 yıl) geçmiştir. -HCY