|
|
................... |
|
................... |
ADİGE
MECLİSİ ÖZGÜRLÜĞÜN MÜCADELECİSİYDİ |
Prof. Ç’IRĞ Ashad
Adige Devlet
Üniversitesi
Adige Mak, 28
Şubat 2009
Çeviri: ACHUMIJ Hilmi |
|
|
................... |
|
|
Rus-Kafkas savaşlarının son
yılları Adigeler için zor yıllardı. 1860 yılından sonra Rus
Çarlığı savaşı daha da şiddetlendirdi. Bu yıl Vladikafkaz’da
Dağlı halkları daha çabuk denetim altına nasıl alacaklarını
konuşmak üzere Rus generalleri toplantı düzenlediler. Bu toplantıya; Kafkasya
orduları komutanı Alreksandr Baryatinski, General Grigory
Filipson, Dmitri Milyutin: Nikolay Evdokimov ve Prens Mirsk
katıldılar.
Grigori Filipson’un amacı zor kullanmadan Adigeleri Rusya’ya
ilhak etmekti. Rjnu ile ilgili olarak Dmitri Milyutin
anılarında şöyle diyor: ‘’Filipson’un varsayımlarına göre,
yumuşak davranarak, Muhammet Emin’inde bize yardım etmesini
sağlayarak; bir bütün olarak Batı Kafkasya’yı Abzegh ve
Natukuaylar gibi itaat eder hale getirebiliriz. Bunun için
farklı bölgelere kaleler yollar yapmamız gerekiyordu. Bunu
yaparken de Türkiye ile aralarında olan ticarete de engel
olmamalıydık.’’
Bu bakış açısına Nikolay Yevdemikov keskin bir şekilde karşı
çıktı. Onun görüşüne göre Adigeleri topraklarından sürüp bu
bölgeye Kazakları yerleştirmek gerekiyordu. Milyutin şöyle
yazıyordu: ‘’Evdokimov’un planına göre dağlık arazide yaşayan
halkı buradan ya ovalık boş arazilere ya da Türkiye’ye
sürmemiz gerekiyordu. Onun bakış açısına göre öncelikli olarak
Shapsughlara saldırmamız dağlık araziye giden yol üzerindeki
ovalık bölgeyi temizlememiz, ardından Labe ve Şhaguaşe’den
itibaren dağlık bölgeleri doğudan doğru hareket ederek
dağlıları topraklarından sürmemiz gerekiyordu. Yevdokimov bu
planı iki veya üç yıl içersinde gerçekleştireceğini bize
taahhüt ediyordu.’’
General Baryatinski ve Mileutin de Evdomikov’un bu planını
desteklediler. Söz konusu ettiğimiz 1860 yılında Baryatinski
Rusya İmparatorluğu Askeriye Bakanı N. O. Suhozanet’e şöyle
yazmıştı: ‘’Hakimiyetimizi Batı Kafkasya’da güçlü kılabilmek
için yapmamız gereken tek şey dağları kazaklarla istihkam
etmek.’’.
Çar II. Aleksandr’da Yevdokimov’un bu zalim planını onayladı.
Adigelerle savaşan Rus ordularının başına Yevdemikov’u atadı.
Savaş daha kızıştı. İşgalciler acımasızca davranıp kan
akıtıyorlardı. Savaşa katılmış olan M. Venyukov’un
yazdıklarına göre: ‘’Adım adım ilerliyorduk. Askerlerin ayak
bastığı her toprak parçasında bir tane bile dağlı bırakmadan
sürüyorduk. Kar kalktığı gibi henüz ağaçlar yeşermeden (Şubat
ve Mart) yüzlerce dağlı köyünü yakıyorduk. Atlarımıza ekin
tarlalarını çiğnetiyorduk. Köylere ani baskın yapıp insanları
esir alabilirsek stanitsalar ve sahile ardından Türkiye’ye
gönderilmek üzere çıkartıyorduk.’’ Rus ordusunu yaptığı
zulümlerden bahseden dokümanları okudukça insanların saçları
diken diken oluyor, kalbi buruklaşıyor.
Yevdomikov, Shapsugh ve Wubıhlarla savaştığı yetmezmiş gibi
1861 yılında Abzeghler de savaş yapmağa başlıyor. Abzeghlerin
1859 yılında Rusya ile yaptıkları anlaşmayı zalim general
bozuyordu.
Adigeler umutsuzluğa kapılmadan düşmanla savaşıyorlardı. Bir
araya gelip 1861 Haziran’ında devlet kurdular. Soçi
yakınlarında Abzegh, Shapsugh ve Wubıh vekillerinin yaptığı
toplantının ardından ‘’Adige Milli Bağımsızlık Meclisi’’
kuruldu. Meclis 15 temsilciden oluşuyordu. Başkan olarak
BERZEC Ç’ırandıkho Hacı seçildi. Meclis düzenli bir ordu
oluşturdu. Meclis üyesi olarak ZANEKHO Kherebatır, İsmail
Berekhay, -yipa Dziaş, Biş- Hasan efendi. Rus-Kafkas
Savaşı’nın son yıllarında ulusun korunması ve yok olmaktan
alıkoyulması yönünde önemli pek çok sorunun çözümünde meclis
çalıştı. Denetimleri altındaki ülkeyi 12 yönetim birimine
böldüler. Yürütme organları oluşturdular. Her bölgede bölge
sorumlusu olarak bir müftü ve bir kadı atadılar, hükümlerin
yürütülmesi için mahkemeler kurdular.
Soçi’de kurulan meclis devlet yapısına sahipti. Böyle olmasına
rağmen bir takım tarih yazarlarının meclisin önemli bir etkisi
olmadığı ve devlet özelliklerine sahip bulunmadığını
yazdıklarını görüyoruz. Bu gibi asılsız yazıları yazanlar
genelde Krasnodar’da yaşayan tarih yazarları. Örneğin, Mihail
Pokrovske şöyle yazıyordu: ‘’Seferbıy’ın ölümünün ardından
yerini oğlu Kherebatır aldı ve Rusya’ya karşı yürüttükleri
mücadeleyi ilerleteceklerini belirtti. 1861 yılının yaz
mevsiminde Kostantinopol’den gelen Türk kaptanı (Ç’.A’nın
metninde kaptan kelimesi kullanılıyor Rusça’dan Adigece’ye
geçen bu kelime anlamına da gelir. -ç.n.-) Smeyl, Hasan Efendi
ve bir İngiliz subayı onun yanına aracı olarak geldiler. Bu
siyasi casuslar Wubıh, Shapsugh ve Abzegh ileri gelenlerini
kendi görüşlerine çekebildiler. Londra ve Konstantinopol’ün
planları doğrultusunda adeta oyuncakmışçasına ‘Adige Ulusu’nun
Yüksek Yürütme Organı’ isminde 15 temsilcili bir yapı
oluşturdular.’’ Bu konuda Pokrovske yalan söylüyor. Söz konusu
ettiği ‘’Lonfdra ve Konstantinopol planları’’ dünyaca
bilinmiyorlar, yoklar, böylesi bir belge hiç bir arşivde yok.
Günümüz tarihçilerinden Oleg Matvayev’de Pokrovski’nin
görüşleri ile hemfikir.
Ancak gerçekçi yazarların görüşleri ise bambaşka. Anatoliy
Fadayev, Leonid Lavrov, Valeri Kajorov’lar ise Meclisin gerçek
bir devlet yapısına sahip olduğunu yazıyorlar.
Meclisin kuruluşu Rusya, Türkiye, İngiltere ve Fransa’ya
duyuruldu. İngiltere adına Sohum’da görevli İngiltere elçisi
Dikson’a 5 Ağustos 1861 tarihli meclisin gönderdiği yazıda:
‘’Adigelere zorla hakim olmak için Rus devleti general kont
Yevdokimov’u. O yönetimindeki ordularla dört bir taraftan
ülkemizi çevirip bizi yok etmeye çalışıyor. Bu nedenle
meclisimiz en iyi 15 bin süvarimizle onun ordularına karşı
koyuyor.’’ Adigelerin hiç kimseye zararları dokunmadan özgürce
yaşam istekleri bu yazıda yer alıyordu. Yardıma ihtiyaç
duyduklarını da belirtiyorlardı.
Savaşı, barışçı bir şekilde neticelendirmek için Rus
yöneticilerle görüşmeler yaptılar. Kafkasya’daki Rus
ordularının komutanı ile görüşmek üzere Tiflis kentine elçiler
gönderdiler. Ancak general Orbilean’da barış yapılması
konusunda onları güvendirmedi. Ardından Pşıze bölgesine Rus
Çarı II Aleksandr’ın geleceğini o zaman ona arzularını
iletebileceklerini bildirdi. Bu tarihlerde Rus yöneticiler
aslında Adigelere yapacaklarını çoktan kararlaştırmışlardı.
Rusya Askeriye Bakanı Dmitriy Milyutin 29 Ağustos 1861 tarihli
yazısında Çar II. Aleksandr’a: ‘’Ekselansları, Prens
Orbeliani’nin göndermiş olduğu yazıda göreceksiniz. Bizim
denetleyemediğimiz Batı Kafkasya’daki üç ulusun; Shapsugh,
Wubıh ve Abzeghlerin elçilerini Tiflis’e gönderdikleri ve
Pşıze bölgesine geldiğinizde sizinle görüşmek istedikleri...
Ben sanıyorum ki onlar sizin yanınıza geldiklerinde barış
istediklerinde bizim verdiğimiz kararlardan vazgeçmemizi
sağlayamazlar. Batı Kafkasya’da yaşayan halkları yerlerinden
sürüp buraya kazakları yerleştirmeden bölgeyi tam denetim
altına almış sayılmayız.’’
1861yılı eylül ayında II.Aleksandr Batı Kafkasya’ya geldiğinde
Adige liderleri onunla görüştüler. Yaşadıkları alanda, dağlık
arazide yaşamalarına izin vermeleri halinde Rusya ile
anlaşmağa hazırdılar. Ancak Çar: ‘’Size bir ay mühlet
veriyorum. Abzeghler karar vermeli: Ya Kuban sahiline
yerleşmeğe ya da Türkiye’ye gitsinler.’’
Adigeler bu öneriyi kabul etmediler. Savaş daha da
şiddetlendi. Meclis’in emri ile 6 bin Wubıh savaşçısı 1862
yılında Abzegh’e yardım etmek için Şhaguaşe bölgesine
gönderildi. Şhaguaşe, Khurcıps ve Pşış yörelerinde kanlı
savaşlar oluyordu. Çarın sadık taraftarlarından, Adigelerden
nefret eden Arnold Zisserman yazdıklarında şöyle diyor: ‘’1862
yılında her taraftan Dağlılar ordularımıza saldırmağa
başladılar. Her tarafta savaş şiddetliydi. Kayıplarımız çoktu.
Bir bütün olarak birliklerin yok edildiğine çokça
rastlıyorduk.’’
Söz konusu ettiğimiz yılda Meclis ittifak-yardım bulmak
amacıyla İstanbul, Paris ve Londra’ya elçiler gönderdi.
Başlarında Wubıh Diplomatı DZİAŞ İsmail Berakhayoğlu vardı. Ne
yazık ki, bu devletler Adigelere yardım etmediler. Devlet
görevlisi olmayan insanlardan silah ve para yardımı yapanlar
Adigeleri gönülden destekleyenler vardı. Örneğin Adige
elçileri Hasan Hacı ve KUSTARIKHO İsmail 1862 Ağustosu’nda
Londra’ya gittiklerinde, diplomat David Urquhart elinden gelen
yardımı yaptı. Onun dostları tarafından elçiler İngiltere’nin
diğer kentlerine de götürüldüler, çeşitli toplantılarda
konuşturuldular. Urquhart ve yandaşları parlamentoyu Adigelere
yardım etmediği için suçluyorlardı. Londra ve diğer kentlerde
‘’Çerkes komiteleri’’ oluşturdular. Bu tip yardımların pek
faydası dokunmuyordu.
Rus-Kafkas Savaşı’nın son aylarında Adigeler kahramancasına
Rus işgalcilerine karşı savaştılar. Ancak ne yazık ki, düşman
çekirge sürüsü gibi çoktu ve savaşı kazandı. Savaş 21 Mayıs
1864 yılında bitti. Çarlık, Adigeleri Türkiye’ye sürdü. Ulus
dünyanın dört bir tarafına dağıtılmış oldu. Bu başımıza gelen
büyük bir faciaydı. Meclis elinden gelen çaba ile ulusun
bağımsızlığı için mücadele verdi, tarihimizde de unutulmayacak
bir yer buldu. |
|
|
|
|
|
|
|