|
|
................... |
|
................... |
BZEYİKO
SAVAŞI |
VUNEREKO Ray
Çeviri: YENEMIKO Mevlüt
|
|
|
................... |
|
|
İ.Ö 17.-13. yüzyıllardan kalma
Hitit yazılı kaynakları, sınırları Kızılırmak yayının sağ
kıyısındaki geniş ovadan başlayan ve Pontus bölgesinin
hududuna yaklaşacak şekilde Karadeniz kıyılarına kadar uzanan
Hattiler’in, Anadolu’da yaşayan, en eski kabileler olduğunu
yazar. (Vunereko Ray, yirmi yıla yakın
Mıyekuape radyosuna program hazırladı. Köy köy gezerek
Adigelerin kültürel değerlerini topladı. Gazete ve dergilere
yazılar yazdı. Adigey’e giden yaşlı genç herkesi buldu,
folklor alanında onların söylediklerini kaydetti. Dört yıldan
bu yana Adigey Enstitüsünde çalışıyor. 1997 ve 1998 yıllarında
Türkiye’ye gelerek folklor araştırmaları yaptı. Ray, bir asra
yakın savaştıktan sonra Anayurtlarını terke zorlanan bir
halkın kültürel değerlerini, dünyaya bakışlarını, sosyal
ilişkilerini yeniden su yüzüne çıkarmanın ancak folk-lorla
mümkün olduğu görüşünde. 1998 yılının son aylarında üç yüz
sayfa olan “Adige Voredıjleri ile Ulusal Bilim” adlı ki-tabını
yayınlandı. Kitap, bir bilim adamına yakışır titizlikle
hazırlanmış. Gerçekten çok önemli olan “Ön söz”den sonra
“Tarihin İzleri”, “Adige Voredıjlerinin Yapılış Kural-ları”,
“Voredıj ve Söylence Anlatıcılarının Söylenceleri Koruma
Yöntemleri” genel ba-şlıkları altında, alt başlıklar yer
alıyor. Bibliyografya bölümünde 300’e yakın kaynak adı var.
Büyük Sürgün’den sonra Adige Tarihi içinde en önemli
olaylardan biri de, hiç kuşku yok, “Bzeyiko Savaşı”.
Adigelerin tarihsel süreçleri içinde demokrasi adına yapmış
oldukları bu savaşın nedenlerini ve sonucunu, edebiyatımızın
artık klasikleri arasında yer alan Meşbaş’e İshak’ın bir edebiyatçı
duyarlılığı ve sorumluluğuyla romanlaştırdığı kitabını
“Bitmeyen Umutlar” adıyla Türkçe’ye çevirmiştim. Şimdi de
“folk-lor” açısından, Vunereko Ray’ın kalemiyle bu olaya
bakalım.)
Çoktan beri bilim adamları arasında Bzeyiko Savaşı
tartışılıyor. Hanceri’den başlayarak bugüne dek bilim adamları
bu konuda yazı yazıyor, faklı görüşler ortaya koyuyor. 70’li
yıllara gelin-ceye dek, Avle Pşımaf’ın yazdığına göre, bu
konuda 53 ayrı çalışma yayınlanmış (1). Ondan sonra da
yayınlanan çalışmalar var. 1996 yılında, Bzeyiko Savaşı’nın
200’üncü yılı nedeniyle Mıyekuape’de bilim adamları büyük bir
toplantı yapmışlardı.
Çoğu bilim adamı, Adige ülkesinde (süregelen) sınıfsal
savaşın, Bzeyiko Savaşı’nın başlatılmasında da, bitirilmesinde
de önemli etkisi olduğu görüşünde. Savaş, Shapsugh fekol’leri
(Abzegh ve Natukuaylardan de katılanlar oldu) ile
Shapsughların kendi topraklarından kovdukları Şerel’ıko
Lekoleşler’i ve onların safında yer alan Bjedugh Pşı (Prens),
Vork (Şövalye)leri arasında oldu. Bzeyiko vadisinde meydana
gelen bu olay, aynı amaçla dünyada yapılmış diğer savaşlarla
kıyaslanıyor. Sözgelimi, Fransa’da meydana gelen ihtilale
benzetenler var Bzeyiko Savaşı’nı, en son Mıyekuape’de
yapılmış olan konferansta bu görüş ağırlıktaydı. Fakat bilim
adamı BIJ Ali, Adige ülkesinde 18. yüzyılın sonlarında yaşama
geçirilen demokratik yaşam ve anlayışının başlaması, Bzeyiko
Savaşı’nın yapılmasında etkili olduğu görüşünde (2).
Açıklık kazanan bir konu, tarihi yazanlar (bizim halkımızdan
olsun, başka halklardan olsun) Adige Tarihi’ni öğrenirlerken
olaya yaklaşım tarzları, yararlandıkları kaynaklar ve anılar
Adigelere ait değil, başka halklardan olup içimizde bir süre
kalan ve yaşamımızı ilginç bulup yazanlar. Bunun için de Adige
bilim adamları bu konuda başkalarının söylediklerini ve
yazdıklarını kanıt olarak gösteriyorlar. Fakat Adigeler,
yazıyı bilmedikleri zamanlarda bile tarihlerini
öğreniyorlardı, bunun için de belirlenmiş kurallar
koymuşlardı.
Adigeler, Bzeyiko Şavaşı’nı nasıl algılıyorlardı, sorusunu şu
son zamanlarda, tarihle uğraşanlar sormaya başladı.
Mıyekuape’de yapılan konferansta da bu soru bir kaç kes
soruldu. Bu sorunun yanıtı söylencelerde var, fakat hiç biri
söylencelerde aramayı aklına getirmiyor.
Adige tarihinin korunması için söylenceye büyük görevler
yüklemişti Adige halkı. Bu konuya tanıklık ediyor 19.
yüzyılında yaşamış olan Kalembıy Adilçeri’nin yazdıkları:
“Adige tarihinin anlatılması için türküden başka olanak
kalmamış olsa bile, Adige’nin karşılaştığı olayları ve dünyayı
algılayışını sadece onunla bile yazabilirsin” (3).
Doğru, tarihi öğrenenler için Adige söylenceleri önemli kaynak
olabilir. Olayların örgüsü içinde yer alan pek çok şeyi, bu
güne kadar güven duymadığımız söylenceler kanıtlayabilir,
aydınlatabilir. Böylesi bir konu, üzerinde konuştuğumuz
Bzeyiko Savaşı da.
Bu konuda söylenmiş olan voredıjler (kahramanlık halk
türküleri), söylenceler açıkça aydınlatıyor kendi Adigelerin
bu olayı algılayış biçimlerini. Söylencenin karakteri gereği
bir kaç yerde süslü sözler bulunsa da Bzeyiko Savaşı’nın
nedenini, nasıl geliştiğini, bu savaşta kimlerin bulunduğunu,
nasıl bir sonuca ulaşıldığını voredıjler, söylenceler
kanalıyla bir araya getirebildik. Söylenceler oldu Adigelerin
bakış açısını açıkça sergileyen. Voredıjlerin başka karakteri
var: Kahramanların davranışı bir-iki sözcükle betimlenirken, o
sözcüklerin altında gizlenmiş olan başka bakış açıları da var.
Bzeyiko Savaşı’nın başlamasına neden olarak söylencelerde
belirtilen tek sorun var: Adige Xabze (Yasası) bozuldu, halk
onunla idare olamaz hale geldi. Bunun kanıtı da Shapsugh
Lekoleşi olan Şerel’ıkolerin kendi egemenliklerini pekiştirmek
için xabzeye (yasalara) uymamaları.
Burada hemen belirtmeli ki; Adige’nin en çok değer verdiği
şey, kendi yaşam deneyimlerinden çıkardığı ve kendisinin
yapmış olduğu Adige xabzesiydi (yasaları). Adige yasaları,
politikadan ekonomiye dek, yaşamın içinde yer alan her türlü
olay ve konuyu kapsamına alıyordu. Kurallar koyuyordu ve
koyduğu kuralları kararlılıkla uyguluyor, koruyordu. Zaman
zaman xase (Adige Halk Kurultayı) toplanıyor, yaşama uygun
yeni düzenlemeler yapılıyordu. Toplumsal ilişkileri
düzenleyen, barış içinde yaşamalarını sağlayan Adige Xabze
(Yasası) idi.
Fakat, Adige Xabze (Yasası) uyarınca bir soruna çözüm
getirilemez, uzlaşma alanları kalmaz ise savaş olurdu. Bzeyiko
Savaşı hakkında anlatılan söylenceler bize bu bilgiyi veriyor.
Şerel’ıkolerin göstermiş oldukları her türden yasa tanımazlığa
Shapsughlar hemen sarılmıyorlardı. Adige xabzenin (yasanın)
çözüm bulacağını umarak, bazen yapılanları bağışlayarak, bazen
de yapılanları görmezlikten gelerek (güç yetiremeyeceklerini
bilen yoksul köylülerdi çoğunlukla yapılanları görmezlikten
gelenler), aradan çokça zaman geçti. Derken, diye anlatıyor
söylence, yiğit olduklarından kimsenin kuşkusu olmayan Melışe
kardeşlerin biçtiği çayırdaki otu getirmeleri için Şerel’ıko
adamlarını gönderdi. İki kardeş buna şiddetle karşı çıktı,
ancak, acaba Şerel’ıko ödünç ot mu istiyor, diye düşündüler ve
gelenlere:
- Otu nasıl götürmenizi istedi? Sahibine sorun mu dedi, yoksa
sormadan getirin mi dedi? dediler.
Gelenler, Adige yasalarına uygun olarak karşılandıklarını
görmezlikten gelerek, isteseniz de istemeseniz de (otu)
götüreceğiz, deyince Melışeler gelenlerden birini öldürdü,
böylesi bir soygun için bir daha gelmemeleri haberini
götürmesini öğütleyerek, diğerini bıraktılar. Fakat
Şerel’ıkolar burada da durmadılar. Shapsughların mallarını
yağmalamaya, karşı gelenleri öldürmeye başlayınca, Shapsughlar
artık dayanamaz hale geldiler, Şerel’ıkoleri aralarından
kovdular. Kaçanlar, canlarını kurtararak Bjedugh’a sığındılar.
Böylesine sana güvenerek sığınanların rahatlarını sağlamak,
gereksinimlerini karşılamak bir yana, onun düşmanını da düşman
bilmek Adige Xabzesi gereğiydi. Bunun gereklerini yerine
getirmemeyi de, benzeri bir daha görülmeyecek korkaklık
sayılıyordu. Böylece Shapsughlarla, Bjedughlar karşı karşıya
gelmiş oldular. Söylencelerin anlatımı bu şekilde. Daha
sonraları tarihçiler, halkın bu olaya bakışını göz ardı
ederek, Bzeyiko Savaşı’nın nedenlerini başka olaylara
dayandırdılar.
Ürdün’de yaşayan destan anlatıcısı SHAPSUGHE İndırıs’ın
Bzeyiko Savaşı ile ilgili olarak anlattıklarının tümünü
aktarayım. Onun anlattıklarında ulusal bakış ve anlayış
hususunda çok şey var.
“Sizin oradan Meşbaş’e’nın Bzeyiko Savaş’ı hakkında yazdıkları
da var. Fakat onun yazdıklarını bizim kabul etmemiz mümkün
değil”, diyor İndırıs. “Olduğu gibi yazmadı. Adigeler arasında
meydana gelen üzüntü verici olayları biraz göz ardı etmek
istediğini sanıyorum. Düşündüğü şey var. Bzeyiko Savaşı’nı biz
şöyle biliyoruz: Shapsughlardan üç kişi çıkmış adam öldüren,
soygunculuk yapan. Neyse, yolcuysan, söz gelişi işini
kovalayanı öldürmek, soymak yaşam biçimi olabilir mi! Bunu
kabul etmeyen Shapsughlar izlerini sürmeye başladılar, bunları
öldürelim, diyerek. Fakat diğerleri Bjedugh haç’eşine
sığındılar.
- Kimlerdendi onlar?
- Ben onları bilmiyorum, soygunculuk yaptıklarını biliyorum.
Bjedugh’a sığınanların arkasından gidip, bunları bize verin,
dediler.
- Bize sığınanları nasıl veririz, böyle şey olur mu?, diyerek,
Bjedughlar iki arada kaldıklarını belirttiler. Böyle bir yanıt
alınca, “Bjedughlar, öyle ise dinleyin”, dedi Shapsughlar,
“Bunların analarına, babalarına, kız kardeşlerine,
mallarına-mülklerine, evlerine-barklarına bir zarar geldiği
için koruduğunuzu düşünüyorsanız, diyecek sözümüz yok”,
dediler. “Fakat bunlar adam öldürüyor, soygunculuk yapıyor,
ülkeye zarar veriyorlar. Eğer sizden kötülük yapanları biz
korursak, şimdi yaptığınız gibi bizim içimizde kötülük
yapanları da siz korursanız, kötülük yapanları engelleyemez
duruma geliriz. Bunları bize geri verin,” dedilerse de
Bjedughlar kendilerine sığınanları geri vermek istemediler.
Çok güç durumda kalmışlardı.
-Vallahi, olan oldu ama konuklarımızı nasıl geri veririz? Olur
mu öyle şey! İnsanlar, konuklarını geri verdi, diyerek
başımıza kakmaya başlayacaklar. Nasıl olur?
- Sonra Shapsughlar ne dedi?
- Söylediklerimizi iyi düşünün, bu konuyu iyilikle çözelim.
Eğer böyle olmazsa biz bu işin arkasını bırakmak niyetinde
değiliz, savaşarak geri alacağız, dediler.
Bjedughlar da, “Eğer savaşmak istiyorsanız o sizin bileceğiniz
iş, yoksa biz konuklarımızı geri veremeyiz”, dediler. Sorun
çözümsüz bir hal aldı.
-Şimdi olanlara bak bakalım. İki tarafın da haklı olduğu
yönler var. Sen olsan kimden yana olursun? Nasıl bir seçim
yaparsın? Seçim yapma imkanı yok! Konuğunu geri vermek çok
zor. Diğeri de, kötülük yapanı yaşatmamak için peşini
bırakmıyor. Böyle olunca, kötülük yaparak sığınan birini ne
zamana dek koruyabilirsin? Koruyamazsın! Onun gibi olanların
ellerini ayaklarını prangayla bağlayarak sorunu çözemezsin.
Bunun içindir ki, diğerleri rica ettilerse de olmadı.
Sonra, bunlar kalktı, Bjedugh’a baskın yaptılar. Üçünü de
bağlayıp getirdiler. Üçüne de gerekli olan ceza verildi. Onlar
gibi düşünenlere de ibret payı vardı verilen cezada. Bu olay,
Bjedughların kalbini kırdı. Doğru kırılması da. Ben olsam,
benimde kalbim kırılır. Fakat, işin özünü kavramak isteyenler
için, Shapsughların yaptığı doğru.
SHAPSUGHE İndırıs bunları anlattı. Tarih bilimi açısından
kabul edilir, reddedilir yönleri var mı; doğru mu, yanlış mı
anlattıkları, biz bunlara bakmıyoruz, bizi asıl ilgilendiren
ulusal düşünce, ulusal bakış açısı. Adige’nin yazılmamış
tarihini, koyduğu yasalara uygun olarak düzenlediğini, en iyi
olanı ölçü alarak bugününe ve yarınına yön verdiğini bir kez
daha anlamımızı sağladı İndırıs, anlattıklarıyla. Adige Xabze
(Yasaları) bozulduğu zaman uyuşmazlık ve başkaldırının
olacağını söylüyor. Böylesine, Adige yasalarını her şeyin
üstünde görüyor.
Başka bir söylencenin anlattığına göre, Bjedughlar arasında
yaşamakta olan ileri görüşlü kişiler, konuk olarak sığınmış
olanların silahlı koruma altına alınmalarını doğru
bulmuyorlardı.
Bjedugh Pşı (Prens) ve Vork (Şövalye)leri bu konuyu görüşmek
üzere bir araya geldikleri zaman BJIHAKO Boroko:
- Şerel’ıkoler belalı konuk, soğuk kanlı olun!, demiş.
HAJEMIKO Betceri, “Ben, evime gelen konuğu kovamam,
korkuyorsan kalpağımı giy”, diye yanıtlamış.
Bu şekilde her kesin gözü önünde birini küçümsemek Adige
yasalarına uygun değildi, fakat Bjıhako söylemek istediğini
söylemezlik etmedi:
- Delikanlı, yönetici olduğun için sana saygı duymak benim
görevim, fakat aklın ermediği halde yaşlı olanı dinlemek
zoruna gidiyor. Senin kalpağını ben giymem, ben söylediğimin
ne anlama geldiğini biliyorum. Korkaklık söz konusu değil,
Bjedugh ve Shapsughlar boşu boşuna savaşacak, beni üzen bu,
demiş.
Söylencenin anlattığına kulak vererek, tam da bu anlatılanlar
gibi mi gelişti olaylar, demek doğru değil. Olayları süslemek,
biraz da abartmak söylencenin huyu. Fakat, bu anlatılanlar
arasında Adigelerin dünyaya bakış açıları, yaşamı
algılayışları var. Karşılaştığı olayları değerlendirebilmek
için halkın sağduyuya ve yeterli akla sahip olması her şeyden
önemli.
Adigey’in dünyaya bakışından kaynaklanıyor başka söylencelerde
anlatılanlar da: Hajemıko, Rus padişahına gidip top satması
için rica edince, “Rus Generalleri sevindi”, diyor, söylence,
“iki Adige boyu arasında savaş olursa güçleri azalır, oraları
almak kolay olur”. Zafer kazanırsa, Adigelerin Rusya ile barış
yapmaları için aracı olma konusunda Hajemıko’nın verdiği sözü
de unutmuyor söylence.
HAJEMIKO Betceri her kesin tanıdığı ünlü bir Pşı (Prens)
olduğu için, savaşta onun öldürülmesini utku saydı Shapsugh
kadınları. İki oğluyla kocasını savaşta kaybetmiş olan kadının
ağzından halkın Betceri’ye nasıl baktığına söylence açıklık
getiriyor:
- Shapsugh kadınları her doğuruşta benim oğullarım gibi
çocuklar doğurabilirler. Fakat Bjedugh kadınları yaşamları
boyunca doğursalar bile artık Hajemıko gibi bir erkeği
doğuramazlar, demiş Shapsugh ninesi.
Demek ki, Adige halkının özgürlükten ve birlik beraberlikten
anladığı, kendi düşüncelerinin ve yaşam biçimlerinin ürünü
olan Adige yasalarıyla yaşamlarını sürdürmekti. Bu yasalar
çiğnenecek olursa, Bzeyiko Savaşı’nda olduğu gibi üzücü
olaylarla karşılaşılıyordu. |
|
|
|
|
|
|
|