...................
...................
AZERBAYCAN ve ŞİMALİ KAFKASYA CUMHURİYETİ’NİN ZOR GÜNLERİNDE DE BAZI EMEK SAHİPLERİNİN HİMMETİ

YENEMUK Mehmet Mahir

                         
 
...................
 
 

CİRCASİAN CENTER NOTU:

Okuyucumuz Jack Snowden, konuya ilişkin Osmanlıca'dan Türkçe'ye transkripsiyonu bize yollamıştır. Katkısından ötürü teşekkür ederiz.

Şimali Kafkas Muharebeleri >>>

......



Vizyonunu Turancılık ülküsü üzerine kurgulamış olan Enver Paşa Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında bir tampon devletçikler kuşağı oluşturarak, oradan da Hazar Denizi'ne ve ötelerine doğru uzayıp giden hesaplar içindeyken, 1’inci Dünya Savaşı yıllarında Ahmet Ağaoğlu’na Azerbaycan’da “Difai” örgütünü, İstanbul’da da başta Muşir Tuğa Fuat Paşa olmak üzere Kuzey Kafkaslı seçkin şahsiyetlere de “Türk Sıhhî Misyonu” örgütünü kurdurmuştur. Daha sonra “Türkiye'deki Kuzey Kafkasya Siyasi Muhacirleri Komitesi” adını alacak olan Türk Sıhhî Misyonu örgütünde Müşir Fuad Paşa'nın önemli bir yeri ve etkisi vardı. Bu komite Kafkaslarda Çerkesleri ayaklandıracak ve başına bir Osmanlı şehzadesi getirileceği bir kaç muhtar ülkeden oluşacak bir devletin teşkiline çalışacaktı.

Enver Paşa’ın o günün şartlarında gerçekleşmesi mümkün olmayan bu “tampon devletler” projesine, 1917 yılından itibaren uygulama alanı bulduracak bazı siyasi ve askeri gelişmeler görülmeye başlanmıştır.
Rusya 1’inci Dünya Savaşında Kafkas Cephesinde üstünlük sağlayarak Anadolu’nun Kuzey Doğusunu da işgal etmişken, Ekim 1917 Bolşevik İhtilali sonrasında başlayan yeni süreçte 3 Mart 1918’de Brest Litovsk antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştı. Bu Antlaşmanın konumuzu ilgilendiren hükümleri şunlardır:

• Osmanlı, Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan ile Rusya Devleti arasındaki savaş durumu sona erecek,
• Taraflar, diğer tarafın hükümeti veya devlet örgütü ve askeri aleyhine her çeşit kışkırtma hareketinden vazgeçecek,
• Rusya, Doğu Anadolu'da işgal ettiği yerler ile Artvin, Ardahan, Kars ve Batum'dan hemen çekilecekti.

Bu antlaşma neticesinde Rusya, Miladi 1877-1878 Rumî 1293 yılında cereyan eden ve tarihte 93 Harbi olarak bilinen savaş sırasında işgal ederek aldığı tüm toprakları, “Evliye-i Selase” yani Ardahan, Kars ve Batum’u Türkiye'ye iade etti. Antlaşmanın imzalanmasından sonra Osmanlı orduları bu bölgelere hemen girmiştir.

Fakat Kuzey Kafkasya ve Trans-Kafkas’ta durum hala karışıktı. 1917 yılı Aralık ayında, Bakü'de kurulan Bolşevik yönetiminin desteğiyle harekete geçen Ermeni silahlı birlikleri, Brest Litovsk’a rağmen 30-31 Mart 1918 tarihlerinde Bakü'de büyük bir katliama girişmişti. İki gün içerisinde yalnızca Bakü’de 17 bin sivil insan katledilmişti. Bolşevik Rus ve Ermenilerin Azerbaycan Türklerine karşı giriştikleri katliam hareketi kısa sürede diğer bölgelere de yayılmış, on binlerce masum insan öldürülmüştü.

Abdülmecid Çermoyyef

Rusya’nın dâhili ihtilaf içinde çalkalandığı dönemde Dağıstan’ın kurtuluşu için siyasi faaliyetler sürdürülüyordu. Dağıstan’ın ileri gelenlerinden Abdülmecid Çermoyyef, Haydar Bammat gibi şahsiyetler ülkelerine destek aramak için türlü zorluklarla Trabzon’a gelmişler ve 14 Mart-14 Nisan 1918 tarihleri arasında aralıklarla bin ay süren konferansa katılarak Osmanlı Devletinden yardım istemişlerdir. Daha sonra Batum’a gelen Dağıstan heyeti burada Enver Paşa ile görüşüp ondan da yardım istemişlerdir. Detayları görüşmek için Paşa ile birlikte İstanbul’a gelen heyet çok iyi karşılanmış ve ağırlanmıştır. Çerkes Teavün Cemiyeti aracılığı ile Osmanlı Hükümetinin desteğini alan Abdülmecit Çermoy ve arkadaşları, 11 Mayıs 1918’de İstanbul’da bir beyanname yayınlayarak Şimali Kafkas Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etmişlerdir.

“Aşağıda imzaları bulunan bizler, Kuzey Kafkasya’nın yetkili millet temsilcileri olarak şu konuları bütün dünya hükümetlerine duyurmayı şeref telâkki ederiz: Kuzey Kafkasya halkları, yasal ve olağan seçimlerle bir millî meclis oluşturmuşlardır. 1917 yılı Mayıs ve Eylül aylarında toplanan bu meclis Kuzey Kafkasya Birliği’ni ilan etmiş ve vekiller heyetini kurmuştur. Alınan kararlar şunlardır:

1) Birleşik Kuzey Kafkasya halkları Rusya’dan ayrılarak bağımsız bir devlet kurmuştur.
2) Yeni devletin hudutları, kuzeyden Dağıstan, Stavropol, Terek, Kuban ve Karadeniz, doğudan Hazar Denizi, güneyden ise Transkafkasya hükümetleri ile yapılacak anlaşmalarla tespit edilecek sınırlardan oluşmaktadır. Bu kararların bütün dünya hükümetlerine duyurulması ve bilgilendirme görevi aşağıda imzaları bulunan yetkili delegasyona verilmiştir. Bu çerçevede, imzaları aşağıda yer alan bizler, bugünden itibaren Bağımsız Kuzey Kafkasya Devleti’nin yasal şekilde kurulduğunu hür dünyaya beyan ederiz.”

Kuzey Kafkasya’nın bağımsızlığı, Türk, Alman ve diğer batılı ülkelerin basınında büyük ilgiyle karşılandı. Osmanlı Hükümeti, “Şimali Kafkas Cumhuriyeti”ni resmen tanıdı. 8 Haziran 1918’de Osmanlı yetkilileri ile Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti arasında Dostluk ve İşbirliği Antlaşması imzalandı. Bu Antlaşmayla Osmanlı Devleti Kuzey Kafkas Cumhuriyetine askeri yardımda bulunmayı, böylece onu dıştan ve içten gelebilecek tehditlere ve saldırılara karşı korumayı üstlenmiş oluyordu.


Kafkas İslam Ordusu

Rus ve Ermenilerden oluşan birliklerin katliamı yüzünden hemen her bölgeden yüz binlerce insan da yerlerini terk etmek zorunda kalmıştı. İstanbul’a, Azerbaycan’ın çok zor durumda olduğuna dair haberler gelmeye başlamıştı. Türkiye’nin müttefiki olan Almanya Türk Ordusu'nun Azerbaycan’a askeri yardım etmesine karşı çıkmakta idi. Başkomutan vekili Enver Paşa Azerbaycan’da durumun çok ciddi olduğunu anlayınca yaklaşık 20 bin kişilik “Kafkas İslam Ordusu”nu kurdu ve 29 yaşındaki üvey kardeşi Yarbay Nuri Beyi rütbe atlatarak fahrî ferik (Tümgeneral) yaparak komutanlığına atadı.
 

Nuri (Kıllıgil) Paşa

Bu görevi daha önce Albay Kazım (Karabekir) Beye teklif etmiş fakat Kazım Bey işlerinin çokluğu mazeretiyle reddetmişti. Azerbaycan’ın hür ve bağımsız bir Devlet olarak kendi ayakları üstünde durabilmesi için bin 130 şehit verecek olan Kafkas İslam Ordusu Azerbaycan’a geldiğinde halk yollara döküldü, orduyu coşkuyla karşıladılar. 25 Mayıs 1918’de Gence’ye, gelen Nuri Paşa, burada çalışmalarına başladı.


Kuzey Kafkas Ordusu

Osmanlı İmparatorluğu tarihin birçok döneminde Kuzey Kafkas halklarıyla genellikle Kırım Hanları üzerinden dolaylı bazen de direkt olarak temasta bulunmuştur. Kafkas halklarının zor dönemlerinde bekledikleri yardımlar genellikle yapılmamış veya yapılamamıştır. Fakat kendisi talep ettiği zamanlarda bu halklardan gerekli desteği almıştır. Ele alacağımız Kuzey Kafkas ordusu bu sürecin en önemli öğelerinden birisidir. Kafkas kökenli asker ve sivil bürokratlarla aydınların Bab-ı Âli ve Erkan-ı Harbiye Riyaseti'nden istek, telkin ve tavsiyeleri neticesinde Kuzey Kafkasya’da çiçeği burnunda Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’ni Rus birliklerine karşı korumak ve Dağıstan Harekâtı’nı gerçekleştirmek amacıyla “Kuzey Kafkas Ordusu” oluşturularak, komutanlığına da Çanakkale Grubu Komutanı olan Yusuf İzzet Paşa getirilmişti.
 

Yusuf İzzet Paşa

Yusuf İzzet Paşa, Çerkes asıllı olup, Kafkas tarihini incelemiş ve bu konuda eserler yazmıştır. Yusuf İzzet Paşa, hem Kuzey Kafkas Komutanı, hem de Kuzey Kafkas Cumhuriyeti nezdinde Osmanlı Devleti’nin siyasi ve askeri temsilcisi sıfatını taşıyordu. Kuzey Kafkas Ordusu Kurmay Başkanlığı’na da Yarbay İsmail Hakkı (Berkok) Bey tayin edilmişti. Çerkes kökenli olan Berkok Bey ordunun Erkânı Harbiye Reisi olduğu gibi Şimalî Kafkasya’nın bütün teşkilatının başı idi. Çerkes asıllı Yüzbaşı Mithat Şhaplı’da bu ordunun güzide komutanlarındandı. Bu ordunun temelini oluşturan 15. Piyade Tümeni, Romanya Dobruca'da Adigelerin Abzegh boyuna mensup TSEY Süleyman İzzet Bey komutasında savaşmakta iken bu cephede Rus ve Romenlerle mütareke imzalanması üzerine Başkomutanlık emri ile Köstence’den Batum’a Gümrü ve Azerbaycan’a nakledilmiştir. Kuzey Kafkas Ordusu'nun içinde katma değeri fazla olmayan Dağıstan milisleri de bulunmaktaydı.
Yusuf İzzet Paşanın görevi devralmasına kadar Komutayı vekaleten yürüten Yarbay İsmail Berkok 21/06/1334 (1918) tarihinde Kuzey Kafkas Halkına hitaben günümüz terkçesine aktardığımız aşağıdaki bildiriyi yayımlamıştır.


Bütün Kuzey Kafkasya Müslüman halkına

Sevgili ve muhterem Müslüman kardeşlerimiz. Sultan Mehmet Reşat Hazretleri tarafından Kafkas İslam Ordusu Kumandanlığı'na tayin buyrulmuş olan Nuri Paşa Hazretleri beni Kuzey Kafkas Kumandanlığı vazifesiyle buraya gönderdi. İlk vazifemiz, asırlardan beri Kur’an’ı yırtmak, İslam dinini ortadan kaldırmak amacını güden itilaf devletlerinden Rusya Hükümeti’nin sona erişini ve dağılışını görüyoruz. Mukaddes hilafet vazifesiyle yükümlü ve bütün dünyada yaşayan Müslümanların hayat ve mukaddesatından sorumlu olan biz Osmanlı milleti ve hükümeti 60 yılı aşkın zamandan beri kesintisiz olarak kibirli haçlıların saldırılarına karşı pençeleştik ve pençeleşiyoruz ve bu defa ki cihan harbine de aynı maksatla girdik ve bu uğurda yüz binlerce Müslüman evladını feda ettik.
 

İsmail Berkok

Bizim sizden isteğimiz: Ey asırlardan beri zulüm altında inlemiş olan Müslüman kardeşlerimiz, sizden beklediğimiz Rusların dağılıştan sonra yeniden doğma ihtimali karşısında varlığımızı korumak ve Müslümanların bir kısmı adına giriştiğimiz bu genel kavgada birbirine kaynaşmış yapı gibi yan yana durmak ve bu suretle zorlama ile yıkılmayacağını cihana göstermektir. Bu da bir birimize yardım etmekle mümkün olacaktır.

Şimalî Kafkas Kumandanı
İsmail Berkok


Derbend’in Alınması ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin yedi yıldızlı bayrağının göndere çekilmesi

Yusuf İzzet Paşa İstanbul’dan hareketle 29 Ağustos 19l8’de Batum’a geldi. Burada Enver Paşanın amcası Şark Orduları Grubu Komutanı Halil Paşa ile görüştü. Bu görüşmede Halil Paşa ona: Almanların iki taburluk bir kuvvetle Dağıstan Harekâtına müstakil olarak katılmak istediklerini söyleyerek, bu konudaki görüşünü sordu.

Yusuf İzzet Paşa: Dağıstan Harekâtında tek yetkili olmak istediğini, söz konusu iki Alman taburunun kendi emir ve komutasında harekâta, ancak Almanya’nın Kuzey Kafkas Cumhuriyeti’ni tanıması şartıyla katılabileceğini bildirmişti.
 

Halil Paşa

“Kafkas İslam Ordusu” Komutanı Nuri Paşa, 22 Eylül 1918’de Batum’da bulunan Kuzey Kafkas Ordusu Komutanı Yusuf İzzet Paşa’ya çektiği telgrafla: Derbent ve Petrovsk (Mahaçkale) şehirlerinin zaptı için, 15. Piyade Tümeni’nin görevlendirildiğini, Bakü-Haçmaz demir yolu onarımının birkaç gün içinde bitirilmesinden sonra birliklerin Haçmaz’a nakledilmesine başlanacağını haber vermişti. (18)

Kuzey Kafkasya’da Dağıstan için stratejik bir öneme haiz Derbend Yarbay Süleyman İzzet Beyin komutasındaki 15. Piyade Tümenine bağlı 56. Alay tarafından bir baskın taarruzu ile kısa sürede ele geçirilerek düşmandan temizlenmiş böylece Dağıstan’ın kurtarılması için önemli adım atılmıştır.
Derbend’in 4-5 kilometre kuzeyinde Kazak asıllı Albay Bicerakov kuvvetleriyle muharebelerin devam ettiği 13 kasım 1918’de, Kafkas İslâm Ordusu Kumandanı Nuri Paşa, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Devlet Başkanı Abdülmecid Çermoy, Kuzey Kafkasya Ordusu Komutanı Yusuf İzzet Paşa ve 15. Piyade Tümeni Komutanı Yarbay Süleyman İzzet Bey Derbent’te bir araya geldiler. 13 Ekim 1918 günü yapılan büyük merasimden sonra top sesleri arasında Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin yedi yıldızlı bayrağı Derbent Belediye binasının önünde göndere çekildi.
Törenden sonrası yapılan toplantıda Derbend’in alınmasından sonra ancak Petrovski (Mahaçkale) nin de alınmasıyla bütün Dağıstan’ın işgalcilerden temizlenebileceği fikri üzerinde ittifak edildi.


Petrovsk (Mahaçkale) un Alınması, Dağıstan’ın Ruslardan Temizlenmesi

Derbend’den sonra Petrovsk’un ele geçirilmesi Kuzey Kafkas Cumhuriyeti açısından hayati öneme haizdi. Burada Albay Biçerakov 4–5 bin kişilik bir kuvvetle durumunu muhafaza ettiği sürece Dağıstan’ın geleceği devamlı bir tehlike içinde olacaktı, Kuzey Kafkas Cumhuriyeti’nin bir askeri değer taşımayan milis kuvvetlerinden başka bir askeri dayanağı bulunmuyordu. Bu yüzden hükümetin ülke üzerindeki nüfuzu son derece sınırlı idi. Bu sebeple Biçerakov Petrovsk’ta bulunduğu sürece devletin bağımsızlığını sürdürmesi adeta imkânsızdı. Dağıstan’ın Biçerakov kuvvetlerince tehdit altında bulundurulması Azerbaycan’ın güvenliğini ve bağımsızlığını da tehlikeye sokabilirdi. Bu yüzden Biçerakov kuvvetlerinin Petrovsk’tan bir an önce çıkarılıp devletin kuzey sınırının tehlikeden arındırılarak emniyet altına alınması gerekmekteydi. Olayın ciddiyetine binaen, Kuzey Kafkas Komutanı Yusuf İzzet Paşa, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından beş gün sonra Petrovsk Muharebelerinin sürdüğü günlerde “Kafkas İslam Ordusu”ndan, şehrin bir an önce zapt edilmesi için iki piyade alayı kadar bir kuvvetin, cesur bir tümen komutanının emrine verilerek bir haftaya kadar Petrovsk Cephesi’ne gönderilmesini istemişti.

Bu arada İtilaf Devletlerinden bazı temsilciler ile Yusuf İzzet Paşa ve Kuzey Kafkas Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdülmecit Çermovef arasında görüşmeler başlamıştı. İtilaf temsilcileri; Türkiye ile İtilaf Devletleri arasında mütarekenin imzalandığını bildirmişler, ancak bu doğrultuda İstanbul’dan bir haber alınamadığından bunun başvurulan bir hile olabileceği düşünülmüştü. Gerçeği öğrenmek için İstanbul ile irtibat sağlanmaya çalışılmıştı. Diğer yandan Türk Heyeti, İtilaf Heyetine Petrovsk Cephesinde Biçerakov kuvvetleri ile Kuzey Kafkas Cumhuriyeti kuvvetlerinin çarpıştıklarını belirterek, mütareke yapılmış bile olsa, bunun harekâtı engelleyecek bir hukuki nitelik taşımayacağı bildirilmişti. Bu arada mütarekenin imzalandığı, İstanbul kaynaklı haberlerle de doğrulanmıştı. Petrovsk’tan gelen İtilaf temsilcilerinin teklifleri Kuzey Kafkas Hükümeti’nin siyasetine de uygun olduğu için, ikinci bir emre kadar harekâtın durdurulmasına karar verildi. Ancak yönelebilecek herhangi bir saldırıya karşıda karşılık verilecekti. Bununla birlikte Biçerakov kuvvetlerinin iki gündür süren muharebelerde çok sayıda ölü ve yaralı vermeleri nedeniyle Türk birliklerine karşı harekete geçmeleri mümkün görülmüyordu. Aksine Biçerakov. Petrovsk’a karşı yönelebilecek bir Türk taarruzundan çekindiği için, kuvvetlerini şehirden çekmenin telaşı içine girmişti. Yusuf İzzet Paşa İtilaf temsilcileriyle yapılmakta olan görüşmelerin sonuna gelindiğini ve şehri teslim etmeyi kabul ettiklerini bildiren bir yazıyı 15. Tümen Komutanı Yarbay Süleyman İzzet Bey’e gönderdiği sırada 8 Kasım’da Petrovsk’tan gelen bir heyet Süleyman İzzet Bey’le görüşerek Bıçerakov’un şehri tahliye ettiğini, vapurlara binerek kaçmak üzere olduklarını bildirmişlerdi. Yine aynı gün saat 14.00’de ahaliyi temsilen bir heyet Süleyman İzzet Bey’e gelerek: Biçerakov’un Petrovsk’u boşalttığını ve şehirde yağmanın başladığını, şehre kuvvet gönderilerek asayişin sağlanmasını istemişlerdi. Bunun üzerine Süleyman İzzet Bey, kendisi yaralı olduğu için 15. Tümen’i 38. Alay Komutanı Fahri Albay Selim Bey’in emrine vererek Petrovsk’a göndermişti.

Süleyman İzzet Bey

6 Kasım’da cereyan eden çarpışmalarda ayağından yaralanan 15. Tümen Komutanı Süleyman İzzet Bey 9 Kasım’da otomobille Petrovsk’a gelerek kendisi için hazırlanan eve yerleşmişti. Daha sonra başta Cumhurbaşkanı Abdülmecit Çermovef olduğu halde Kuzey Kafkas Komutanı Yusuf İzzet Paşa, Kuzey Kafkas Ordusu Kurmay Başkanı Albay Akif Bey, Milli Komite Başkanı Danyal Bey ve halktan temsilciler gelerek Süleyman İzzet Bey’i ziyaret etmişlerdi. Bu sırada hükümet konağı önünde toplanan halka 15 inci Tümen bandosu konser veriyordu. Milli Komite Başkanı Danyal Bey Süleyman İzzet Bey’e hitaben yaptığı konuşmada: “Siz Cumhuriyetimizin kurulması için büyük hizmetlerde bulundunuz. Cesaret ve yiğitliğinizi her yerde ispat ettiniz. En nihayet bizzat Tarki Dağı’ndaki muharebelerde en ön saflarda bulunarak ve yaralanarak bize İncikale’yi (Petrovsk-Mahaçkale) bağışladınız. Biz sizi ilelebet unutmayacağız” dedikten sonra bu günün hatırası olarak komite tarafından verilmesi kararlaştırılan değerli bir kılıcı Süleyman İzzet Bey’e takdim etmiştir. Yine ayni görüşmede Kuzey Kafkas Komutanı Yusuf İzzet Paşa, Süleyman İzzet Bey’i öven, başarılarını takdir eden bir konuşmadan sonra üçüncü dereceden kılıçlı Osmanlı nişanı ile altın liyakat madalyası takmıştı. Süleyman İzzet Bey’in teklifi üzerine 15. Tümen’in bütün subay ve erlerinin çeşitli şekilde taltif edilmesi kabul edilmişti.


Mondros Mütarekesi, Osmanlı Ordusunun Tahliyesi

Dağıstan toprakları, 8 Kasım’da Petrovsk’un kurtarılmasıyla işgalci Bicerakov kuvvetlerinden temizlenmişti. Bu tarih aynı zamanda Türk kuvvetlerinin Kafkasya’yı tahliye etmeye hazırlandığı tarihti. Türk askerinin sağladığı kısa süreli güvenlik ortamında Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti, kökleşme ve kurumlarını oluşturma fırsatı bulamamış, Türk birliklerinin bölgeden çekilmesinden sonra Çarlık yanlısı Anton İvanoviç Denikin kuvvetleriyle, Kızılordu'nun mücadele alanı haline gelmiştir. Pşimaho ve Mikail Halilov’un kurduğu hükümetler de bu buhranlı ortamda esaslı bir icraat yapamamış, ordu kurma teşebbüsünde başarılı olamamıştı.
General Denikin kuvvetleriyle kanlı savaşlar biri birini izleyerek sürdü. Adigey, Karaçay, Kabardey ve Oset bölgeleri düşman tarafından işgâl edildi. Millî Kuvvetler Dağıstan ve Çeçenistan’a çekilerek savaşa devam ettiler. Alhanyurt ve Gudermes’te savaş bir hafta sürdü. Kuzey Kafkasyalılar üstün kuvvetler karşısında tutunamadılar; Çeçenistan içlerine, Vedeno’ya çekildiler. Bu şiddetli savaşlar sonunda Kuzey Kafkasyalılar, bin kadarı kadın olmak üzere 20 bin şehit vermişlerdi.
 

Anton İvanoviç Denikin

30 Ekim 1918’de imzalanan ve 25 maddeden oluşan Mondros Mütarekesinin Kafkaslarla ilgili 11 inci maddesi şu hususları ihtiva etmektedir; “İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerden geri çekilecekler. Yine bölgeyi ilgilendiren 15’inci maddesi; “Bütün demiryolları, İtilaf Devletlerinin zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır. Bunların yanına Mavera-ı Kafkas demiryolları da dahildi. İş bu Kafkas hududu serbest ve tam olarak itilaf memurları idaresine verilecektir. Ahalinin ihtiyacının karşılanması da temin edilecektir. İş bu maddede Batum’un işgali dahildir. Osmanlı Hükümeti Baku’nün işgaline itiraz etmeyecektir.

30 Ekim’de imzalanan Mondros Mütarekesi haberleşme vasıtalarının yetersiz olması sebebiyle Kafkasya’da birkaç gün sonra duyuldu. Mütarekenin muhtevası Azerbaycan ve Dağıstan’da tam olarak bilinmiyordu. Bu yüzden herkes ümit ve iyimserlik içinde günlük görevlerini yapıyordu. Mütareke şartlarının ağır olduğunu gösteren ilk gelişme, Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’nın 21 Ekim 1918 tarihli emriyle ortaya çıktı. Bu emirle Şark Orduları Grubu ile birlikte “Kafkas İslam Ordusu” ve Kuzey Kafkas Ordusu’nun lağvedildiği ve Kafkasya’da bulunan Türk birliklerinin bu bölgeyi 24 Ekim’den itibaren altı hafta zarfında tahliye edecekleri bildiriliyordu. Bununla beraber, isteyen subay ve erlerin Azerbaycan ve Kuzey Kafkas Cumhuriyeti devletlerinin hizmetine girebilecekleri belirtiliyordu, Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’nın bu emrini Nuri Paşa, Petrovsk Cephesine ancak 30 gün sonra 11 Kasım’da ulaştırmıştı. Bu emre göre “Kafkas İslam Ordusu” Komutanı Nuri Paşa Azerbaycan Ordusu Komutanı, Kuzey Kafkas Ordusu Komutanı Yusuf İzzet Paşa ise Kuzey Kafkas Cumhuriyeti Ordusu Komutanı sıfatıyla görevlerini sürdürmeye devam etmişlerdi.

27 Ekim 1918 tarihli Harbiye Nezaretinin verdiği emir doğrultusunda 9. Ordu komutanı Yakup Şevki Paşa’nın emriyle bu durum tamamen değişmiştir. Bu son emirle Nuri ve Yusuf İzzet Paşaların Azerbaycan ve Kuzey Kafkas Cumhuriyeti Ordu Komutanlıklarında kalmaları imkansız olduğundan, derhal Azerbaycan ve Dağıstan’da bulunan birliklerin tahliyesine başlanacaktı.

9. Ordu’dan alınan emir gereği Osmanlı birliklerinin tahliyesine önce Petrovsk Cephesinden başlanılması kararlaştırıldı. Nuri Paşa tahliyenin en geç 14 Kasım akşamına kadar bitirilmesi gerektiğini, gecikildiği takdirde İngilizlerden pek çok uygunsuz hareketin yönelebileceğini Yusuf İzzet Paşaya bildirdi.

Dağıstan’da tahliyenin nasıl gerçekleştirileceği hususunu, Nuri Paşa Hat Komiseri Yüzbaşı Hasan Efendi vasıtasıyla Süleyman İzzet Bey’e gönderdiği emirle açıklıyordu. Nakliye faaliyetini 15 Tümen Komutanı Süleyman İzzet Bey idare edecekti.

Nuri Paşa’nın bu emrini Yusuf İzzet Paşa’ya ileten Süleyman İzzet Bey ondan: “15. Piyade Tümeni benim emrimdedir. Nuri Paşa karışamaz. Ben size tahliye için gereken emri veririm”, cevabını aldı.

Kuzey Kafkasya yapılması gerekenlerin bitirilemediğinin gayet iyi bilen ve bunun ıstırabını en derinden hisseden Yusuf İzzet Paşa geri çekilme konusunda ayak sürümüş fakat emri daha fazla geciktiremeyeceğini anladığından 15. Tümen Komutanına morali gayet bozuk bir vaziyette nakliyatın 27 Kasım’a kadar tamamlanması hususunda emir vermişti.
Çekilme esnasında Osmanlı birliklerinin komuta heyeti Gence’de toplandıklarında Nuri Paşa karşılaştığı Süleyman İzzet Bey’e “Hoş geldiniz, vazifenizi takdire şayan bir şekilde başardınız” demiştir. Komuta heyetine Gence Belediyesinin verdiği yemekte konuşmalar yapılmış fakat en anlamlı bulunan konuşmayı Azerbaycanlı yetkililere karşı Süleyman İzzet Bey yapmıştı. Konuşmasında; “Yollarda gelirken hiçbir şehit mezarı görmedim, belki bu şehitlerin hala kırlarda bulunmaktadır. Şehitler bir an önce toplanarak müsait bir yere defnedilmelidir. Bu şehitler içinde hiç olmazsa subayların isimlerini ve fotoğraflarını birliklerinden temin ederek, memleketinizin istiklali uğruna şehit olan bu kahramanları müstakbel tarihinize geçiriniz.” demiştir. Süleyman İzzet Bey bunu bilhassa Belediye Başkanından istemiş ve ondan yapacağına dair söz almıştır.

Kuzey Kafkas Ordusu Dağıstan harekatının başlamasından, tahliyesine kadar 9 subay, 195 nefer şehit, 22 subay, 398 er yaralı, 20 er kayıp veya esir vermişlerdir.

Kafkas İslâm Ordusu’nun çekilmesi, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti için yıkım olmuştu. Genç devletin, biri beyaz biri kızıl iki düşman cephe karşısında durumu gittikçe ağırlaşıyordu. Yeni durum karşısında Devlet Başkanı Abdülmecid Çermoy istifa etti. Yerine Pşimaho Kosok Kuzey Kafkasya Cumhuriyetinin 2. Devlet Başkanı seçildi. Kosok Hükümeti askerî ve siyasî iki sahada harekete geçti. Bütün millet seferber îlân edilerek mücadeleye hız verildi.
 

Pşimaho Kosok

Kafkasyalıların modern anlamda kurdukları ilk devletleri olan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti, uzun bir yaşam şansı bulamadı. Birbiriyle savaş halindeki Beyaz ve Kızıl Ordular için Kafkasya söz konusu olduğunda düşman ortaktı. Cumhuriyet de üç senelik ömrünü ard arda Beyaz ve Bolşevik (Kızıl) ordularla savaşmakla geçirdi. 1921 yılı ortalarında organize direnişler tümüyle sona erdi. Haziran 1921’de Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti yıkıldı ve Kafkasya yeniden Rus işgali altına girdi. 1921 de Şimalî Kafkasya Cumhuriyeti komünist Ruslar tarafından istila edilerek sona ermiştir.


FAYDALANILAN KAYNAKLAR:
* Nasır Yüceer - Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Ordusu’nun Azerbaycan ve Dağıstan Harekatı” Genel Kurmay Basımevi Ankara-1996
* Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3 üncü Ordu Harekatı; C. II, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1993
* Berkok - Büyük Hapte Şimali Kafkasya’da Faaliyetlerimiz ve 15 inci Fırka’nın Harekatı ve Muharebeleri (94 sayılı Askeri Mecmuanın 44 sayılı Tarih Kısmı) İstanbul Askeri Matbaası 1934
* Süleyman İzzet- Büyük Harpte 15 inci Piyade Tümeninin Azerbaycan ve Şimali Kafkasya’daki Harekat ve Muharebeleri. (103 sayılı Askeri Mecmuanın 44 sayılı Tarihi Kısmı) İstanbul Askeri Matbaası 1936
* Tevfik Ercan - Türk İstiklal Harbi 1. Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, Genelkurmay Basımevi; Ankara, 1992
* Dr. Vasfi GUSAR - Yeni Kafkas Dergisi 3. sayı Mayıs-Haziran 1959 “Şimalî Kafkasya İstiklali ve Türk Ordusu”
* Arzu ÖZKURT – Kafkas Vakfı. Bülten. Aylık Kültürel Dergi. “Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti”
* Hakan Albayrak –15/05/2006 tarihli Milli Gazete “Yedi yıldızlı bayrak”