Son günlerde İstanbul Abhaz Derneği'nden yollanan propaganda
(!) mailleri dikkatimi çekti.
Türkiye’de başlattıkları gerginliğe Abhazya'yı katma
girişimleri, beni çok rahatsız etmiştir.
Diasporada yaşayan tüm hemşehrilerin anavatanı sevmeleri, çok
sevmeleri doğal ve anlaşılır olmakla birlikte, meseleleri
anavatan desteği ile çözmeye çalışmaları son derece riskli bir
girişimdir.
Sonu nereye varacağı belli olmayan ve diaspora ile anavatan
arasında sıkıntılar yaratabilecek bu çabalara derhal son
verilmesi aklıselimin gereğidir.
İki konuyu biraz açmakta fayda görüyorum…
Birincisi; Abhazya Türkiye’de veya dünyanın başka bir
ülkesinde diplomatik temsilcilik açmaya kapatmaya,
temsilcisini değiştirmeye, yerini belirlemeye, kendi
diasporası da dahil hiç bir yapının karışmasına müsaade etmez.
Bu bağımsız bir ülkenin, bağımsızlığının göstergelerinden
biridir.
Abhazya Dış İşleri Bakanlığı veya gerekirse (kendileri bilir)
Devlet Başkanı, kendi diasporasından veya gerekli gördüğü
başkalarından görüş alabilir. Bu da tamamen kendi
inisiyatiflerindedir.
Dolayısı ile Abhazya'nın Türkiye’deki sayın temsilcisi, bizler
ve TC açısından tartışılamaz. TC Hükümetleri tarafından
tanınır veya tanınmaz (tanınması için gayret göstermeliyiz)
biz diaspora temsilcileri tarafından saygı ile kabul edilmesi
gerekmektedir.
Tavsiye etmemekle birlikte; nasıl ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin
dünya'nın her hangi bir yerinde görev yapan Büyük Elçisi, Baş
Konsolosu veya Konsolosları ülke politikalarına uygun olmayan
davranışları dolayısıyla veya ihtiyacınız olan desteği
sağlamadığı/sağlayamadığı vs sebebi ile Dış İşleri
Bakanlığı’na şikayet edilebiliyorsa, Abhazya temsilcileri de
dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar kendileri ile ilgili bir
sorun varsa Abhazya Dış İşleri Bakanlığı’na Abhazya
vatandaşları, hatta Abhaz diasporası tarafından uygun bir
dilekçe hazırlanarak, gerekçeler dahil yapılacak açıklama
yazısı ile bildirilebilir. Bunun adına şikayet diyebilirsiniz…
Değerlendirme ve nihai karar Abhazya yöneticilerinindir.
İkincisi;
Kafkas Abhazya Dayanışma Komitesi (KADK), 14 Ağustos 1992’de
Abhazya'nın saldırıya uğraması ile başlayan süreçte, diaspora
Çerkeslerinin, Abhazya'ya desteği organize etmek amacıyla
olağanüstü hallerde oluşturduğu gayrı resmi bir kurum olup,
kendisine hayat ve destek veren diaspora Çerkeslerine karşı
sorumludur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile veya Abhazya Devleti ile resmi
bir bağı yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin "ali menfaatlerini" korumak
kollamak gibi bir görevi ve sorumluluğu da yoktur.
Temel görevi kuruluş aşamasındaki asli işi olan Abhazya'ya
yardım ve destek sağlama, diasporayı organize ederek Türkiye
Cumhuriyeti üzerinde baskı oluşturma vs ile birlikte,
Abhazya Devlet politikalarının Türkiye’de ve gücü yettiği
ölçüde dünyada hayat bulması, konusunda uluslararası kurum ve
kuruluşları enforme etme de dahil her türlü enstrümanı
kullanarak Abhazya'nın tanınan bir ülke olması yolunda, gece
gündüz çalışmak ve yapılan, planlanan işler ve katedilen
mesafe konusunda kendisine hayat veren diasporayı
bilgilendirmektir.
Son yıllarda her ne kadar bunun tersi bir uygulama ile Türkiye
Cumhuriyeti Başkanı'nın dünya görüşüne paralel görüşte
olmayanlar, Abhazya'nın ali menfaatlerini sair her türlü
kaygının önüne koyanlar, fikir üretme ve gerekiyorsa eylem
yapabilme kabiliyetine sahip olanlar, özelliklede demokratlar,
KADK dışında tutuluyor, bilgiler halkımızla paylaşılmaktan
kaçınılıp, üç, beş kişinin tekelinde saklanmaya çalışılıyorsa
da bu uygulama kuruluş ilkelerine aykırıdır, yanlıştır.
Kurum ilk günden beri herkese açık olup, faydalı olmak
isteyen, zaman ayırabilen, her kesin katılımını ve desteğini
minnetle kabul etmiştir.
Kurum öz olarak her ne kadar asli görevlerini yapabilme
konusunda bir acz içine düşmüşse de bir Türkiye diaspora
organizasyonudur, adından da anlaşılacağı gibi Kafkas, Abhaz
diasporasına karşı sorumludur.
İstanbul Abhaz Derneği’nin ekli yazılarında bizlere dikte
etmeye çalıştığı gibi (!) Türkiye’de yeni kurumlar oluşturmak,
federasyonlar kurmak vs gibi bir görevi ve sorumluluğu da
yoktur.
Abhazya adına, Türkiye’de ve uluslararası arenada yapılması
gereken, yapılabilecek, tüm diasporanın desteğini
alabilecek ve KADK'nın görev alanındaki sayısız eylem
dururken, kişisel hesaplaşma gailesi ile toplumu bölme
hareketlerini organize etme çabalarına anlam veremiyorum.
Sonuç olarak;
Abhazya Kendi temsilcisini belirleme gücüne sahip tam
bağımsız demokratik bir devlettir.
Komite, Abhazya'dan veya Türkiye Cumhuriyeti'nden emir alan
bir yapı değildir. Türkiye diasporası Çerkeslerinin
oluşturduğu ve güç verdiği, Abhazya’nın ali menfaatlerini
korumak amacıyla oluşturulmuş gayrı resmi bir sivil
organizasyondur. Her şeye rağmen bu misyonu benimsemeyenlerin
KADK'nde bulunmalarının; başta Abhazya olmak üzere hepimize
zararı vardır.
KADK, yeni kurumlar oluşturmaya, mevcut kurumlar, oluşumlarla
ilgili karar almaya, yönlendirmeye, önderlik etmeye yetkili
bir oluşum değildir.
Bir Abaza Federasyonu kurulması gerekiyor ise bunun kararını
tabii ki Abaza halkı alacaktır. Gerek görülürse bu kararı
alacak azmi ve gücünün olduğunu herkesin bilmesi gerekir. Bu
yönde gerçek bir ihtiyaç belirirse tüm Çerkeslerin
destekleyeceğine de emin olmalıyız, KADK'nin kuruluşu buna iyi
bir örnektir.
Abazalar; aklı ile yüreği ile sevgisi ile dili ile herkesi ve
her kesimi kucaklayan liderliği ile önde olanlara
tahmata/thamade
derler, erken doğanlar ise ihtiyardır...
Aklı selim ile hareket ederek tüm yanlışlar düzeltilebilir.
Kadim kültürümüz bizlere doğru yolu gösterecektir. |