Kafkas! Her
millet için bir anlamı vardır ama Rus milleti için ayrı bir
anlama sahiptir. Kafkaslar denilince sıradanlıktan çok uzak
akıl erdiremediğimiz hayallere kapılıyoruz!
Yaşanmış bu kadar acıya rağmen kötü sözler ve niyetler değil
ümit dolu arzular uyanıyor içimizde. Rus
devletinde, ailesi onlarca yıl önce bu esrarengiz ülke için
gözyaşları ve kanla feda olmayan, uzaklarda kahramanlıklarla
dolu savaşların gürültüsünü büyük bir heyecana kapılarak
Tanrı’ya gönül dolusu dua etmeyen bir insan var mı bilmiyorum.
Başına kardan çelenkler takmış yüksek dağlar da, güney
güneşinin yakıcı ışıkları da, meydana gelmiş faciaları tasvir
eden keder dolu efsanelerin objektif delilleri gibi durur
öylece. Bütün bu dinginliğe rağmen, Kafkas yiğitlerinin
hareketliliği ve coşkusu tasvir edilmez. Kahramanlıkları ise
anlatılmaz yaşanır.
Kafkaslar Rusya’nın ülkesel güvenliği, cihanşümul rolü ve
stratejisi ile organik şekilde bağlantılı olduğu için, Ruslar
bölgeyi kontrollerinde tutabilmek için son derece büyük güç
sarf etmiştir / etmektedir.
Rusların Kafkaslarda vermiş olduğu hakimiyet mücadelesinin
sonucunda bazıları, “Ruslara hizmeti, devletin ve milletin
varlığı, gelişmesi yolunda yapılan mücadele, tarihin olaylar
arasındaki zaruri ilişkisiyle, ahlak kuralları veya insanî
kuralların sınırlamadığı bir mücadele olarak görüyor”.
Ruslar ise Kafkas halkı için, “değerli olsalar bile, diğer
başka şeyler bizim halk ve devlet çevresiyle yeterli kadar
kısa zamanda tamamen birleşmese de yeryüzünden silinmelidir”
diye düşünmekteler. Böylesi acımasız bir düşüncenin Ruslar’a
değil, Almanlar’a ait olduğunu söylemek isterdim. Çünkü bu
düşünce Ruslar’ın devletçilik idealine karşıdır, üstelik onun
ruhî ve politik gücünün dayandığı temellerden birisini
sarsıyor.
Asıl önderleri veya perde arkasındaki kışkırtıcıları, elbette
Rus olmayan, sahte bir milli programa dayanan, kötülüklere
karşı mukavemet etmeyen bir okulun temsilcileridir. Diğer
halklardan olan ve ayrılıkçılık meydana getiren sağlam
güçlere, hatta onların herhangi bir kötü niyet beslemediği
durumlarda bile, karşı çıkmamak Rus vatanperverliğine zarar
vermekle mümkündür. Bu durumlarda bizim büyük ve güçlü bir
halk olmamız konusunda ortaya atılan herhangi bir düşünce asla
onu haklı göstermiyor. Büyük halk! Söyleyin bakalım,
çocuklarımızın ekmeğine, küçük kardeşlerimizin gücünün
tükenmesine sebep olmaya, ziyaretgahlarımızı aşağılamaya ve
ayrılıkçılık düşüren diğer halkların Rusçuluğa yardım eden
zayıf temsilcileriyle dalga geç Kafkas! Rus milleti için ne
unutulmaz hatıralarla doludur. Bu isim anıldığında
sıradanlığın akıl erdiremediği hayallere kapılıyoruz! Kötü
sözler ve niyetler değil ümit dolu arzular uyanıyor. Rus
devletinde ailesi onlarca yıl önce bu esrarengiz ülke için
gözyaşları ve kanla feda olmayan, uzaklarda kahramanlıklarla
dolu savaşların gürültüsünü büyük bir heyecana kapılarak
Tanrı’ya gönül dolusu dua etmeyen bir insan var mıdır? Başına
kardan çelenkler takmış yüksek dağlar da, güney güneşinin
yakıcı ışıkları da, meydana gelmiş faciaları tasvir eden keder
dolu efsaneler ve rivayetler de, Kafkas yiğitlerinin tasvir
edilmez kahramanlıkları da, hem yörenin halkları tarafından ve
Rus idealizmine ilham veren dahi şairlerimiz tarafından
terennüm edilmiştir.
Kafkas bize yabancı olamaz. Onun yolunda son derece büyük güç
sarf ettik. O, Rusya’nın cihanşümul rolü ve stratejisi ile
organik şekilde bağlantılıdır.
Kabileler arası problemlerin çözümünde Rus toplumunu şaşırtmak
için (çoğunlukla menfaat sebebiyle) yapılan teşebbüsler
yüzünden, genelde Rusçuluk için doğru ve hayati bakış tarzını
belirlemek gerekmektedir. Aynı şekilde samimî davranan
insanların fikirleri değişik olabilir. Bazıları, Ruslara
hizmeti, devletin ve milletin varlığı, gelişmesi yolunda
yapılan mücadele, tarihin olaylar arasındaki zaruri
ilişkisiyle, ahlak kuralları veya insanî kuralların
sınırlamadığı bir mücadele olarak görüyor.
Büyük ve güçlü olanlar hayata mahmur gözlerle bakmıyor, aksine
hayatın gerçeklerini uyguluyor. Geçmişin en değerli
rivayetleri “aklın, sağduyulu yaklaşımların ve ızdıraplı bir
kalbin arzuları” ile silahlanarak kendini birleştirici veya
ferdi bir şahsiyet olarak geliştiriyor. Büyük, aynı zamanda
güçlü olanlar, yalan, belirsiz veya karmaşık anlayışların
belirmesine izin vermeyen şablonlara ve davetlere önem
vermiyor. O, tembelliği, belirsizliği aklın gücüyle etki
altına almaya, rengarenk bir tablo çizen bu manzaranın
renklerini ve detaylarını anlamaya borçludur.
Eğer bu güne kadar karmaşık olan Kafkasya, insanlık için
ızdıraplı bir gizem olarak algılanıyorsa, insanlığın gerekeni
yapmasından, insani değerlerin gücünden söz etmemiz mümkün
değildir. Ne yazık ki, yabancı sözlerin ve anlayışların
esaretinden, yukarıda esas hatlarıyla gösterilen, tembelliğin
ve belirsizliğin boyunduruğundan kurtulmak mümkün değildir.
Gelişmişlik bir anlamda sahte ve hileden uzak olmak demektir.
Bir şeyin doğruluğunun ve gelişmişliğinin ölçütü, taraflar
arasında paylaşıldığı zamanda makul kabul edilebilmesidir.
Kafkaslarda yaşayan halklar, Kafkas’ı “ölüm makinesi” olarak
adlandırmıştır. Çünkü Kafkas’ın fethi kahramanlığın ve akla
hayale sığmayan gerginliğe, büyük kurbanlara mal olmuştur.
Kafkas halklarının kullandığı bir atasözümüzü var; “Ölünün
ardınca konuşmazlar”.
Kafkasya, araştırmacılar ve gözlemciler için objektif
sonuçlara varmak için gereken imkânı sağlayan koskoca bir
akademi gibidir. En çok da, sosyologların ve devlet bilimiyle
uğraşanların eğitimi için önemlidir.
Kafkasya’da yaşam ve insan karakterleri türlü türlü ve aynı
zamanda çok karmaşıktır. Milletlerin problemlerini oluşturan,
tarihi, sosyal ve ekonomik sorunlar Kafkasya`da da iç içe
geçmiştir.
Bölgenin idaresi ve burada yaşayan halkın sosyal özelliğinin
ve yaşam şartlarının kendine has yapısının önemi bazen
gerçekten, bazen de ikiyüzlülükle anlamak istemeyenlerin,
görevini gerçekten de yapıp yapmadığını kontrolünün güçlüğü
Kafkasya bu özelliğinden kaynaklanmaktadır.
Olayların ve problemlerin kökenine inmek için önce geçmişi
tanımamız gerekmektedir. Ancak o zaman Kafkasya’nın
sorunlarını çözmek ve gelecekle ilgili olarak belirli bir rota
çizmelerine yardım etmek mümkün olacaktır.
Kuzey Kafkasların Etnik Yapısı
Dünya üzerindeki en eski yerleşim bölgelerinden birisi olması
ve dünyadaki diğer topluluklarla ilişkisi olmayan dilleri
konuşan halkların oturmasından dolayı Kafkasya bölgesi,
sorunlu bir bölge olmuştur. Bütün bunlara yer üstü ve yer altı
kaynaklarının eklenmesi sorunları içinden çıkılmaz hale
getirmiştir. Sovyet döneminde, bölgede yaşayan halklar, tarihi
geçmişleriyle ilgili olarak sağlıklı bilgilere ulaşamadıkları
gibi baskıyla ya dayalı uygulamalarla yönetilmeye
çalışılmıştır. Buna rağmen Kafkasyalılar, bazı problemler olsa
da kimliklerini ve geçmişlerini bu güne taşımayı başardılar.
Bu gün gelinen noktada Kuzey Kafkasyalılar tarihlerine yeniden
sahip olmada ve geçmişlerini keşfetmede özgür olma mücadelesi
vermektedirler. Fakat bu süreç sağlıklı bir biçimde yürütülmez
ise bölge yeni çatışmaların ve hakimiyetlerin mekanı
olacaktır. Kafkaslarda yaşayan her etnik grubun ayrı bir
kökeni ve geçmişi olduğu için kendi içinde çatışmacı bir
ortamı üretme potansiyeli vardır. Şu anda yaşananlara zamanın
ruhuna uygun bir yaklaşım konularak çözüm üretilmez ise
geçmişten günümüze eski metinlerle, arkeolojik buluntularda
bile var olan, kültürel taşıyıcılar olan hikaye ve mitlerde
günümüze taşınan tartışmaların tekrarının yaşanmasına hiçbir
şey engel olamaz.
Hanlıklar ve prenslikler döneminde Kafkasya da kolonyal
tecrübeyi büyük oranda yaşamıştır. 19. yüzyılın ilk çeyreğinin
sonunda Rus imparatorluğunun Türkiye ve İran’la olan sınırları
kesin olarak oluştu ve 1991′de Sovyetler Birliği çökene ve
yeni bağımsız Transkafkasya cumhuriyetleri ortaya çıkana kadar
değişmeden kaldı. Büyük oranda Müslüman olan Kuzey Kafkasya,
1860′lara kadar Ruslara karşı direndi ve Rus hakimiyetini
kabul etmedi. Rusların hakimiyet süreci Kuzey Kafkasya ve
Transkafkasya halklarının büyük bölümünün, kolonyal yapıdan
kurtulup kolektif kültüre doğru evrilmesine imkan sağladı.
Kuzey Kafkasya’nın etnik yapısı Afganistan veya Balkanlara
benzemektedir. Bölgede etnik farklılık ve dil içinden çıkılmaz
surette birbiriyle farklı ama bir o kadar da bağlantılıdır.
Halkları ve dilleri sınıflandırmak için kullanılan kritere
göre Kafkasya’da, her biri farklı bir dil veya diyalekte sahip
olan elli kadar etnik grup gösterilebilir. Yerli milliyetlerin
büyük çoğunluğu Azerbaycan Türk’ü, Ermeni, Gürcü ve Çeçendir.
Azerbaycan Türkleri Türkçe konuşur.
Ermeniler eski bir Hint-Avrupa dil ailesine ait olan halktır.
Kafkasya’nın en eski halkları Gürcüler ve Çeçenlerdir. Ayrıca
Kuzey Kafkasya’da eski zamanlardan beri yaşayan bir düzine
kadar etnik grup vardır. Bu etnik gruba Abhazlar ve çeşitli
Çerkes alt grupları, Çeçenlerin kuzenleri olan İnguşlar ve
Lezgiler ve Dağıstan`daki diğer gruplar dahildir. Bu grupların
hepsi Kafkasya’nın etnik karışımını oluşturur.
Kafkasya’da, dünyanın ilk bin yıllık döneminde ortaya çıkan
Türkler arasında Azerbaycan Türklüğünün dışında dört Kuzey
Kafkasya Türk grubu daha vardır: bunlar Karaçay, Balkar, Nogay
ve Kumuklardır. Daha küçük Türk grupları da vardır bölgede.
Örneğin II.Dünya Savaşı’nın sonunda çeşitli Kuzey Kafkasya
halklarıyla birlikte sürgün edilen ancak 1950′lerin sonunda
diğer sürgün edilen halkların topraklarına geri dönmesine izin
verilirken kendilerine izin verilmemiş olan Gürcistan’ın
Ahıska (Mesket) Türkleri gibi. Dağların kuzeydoğusundaki
steplerde büyük bir alana sahip olan Kalmuklar ve Kuzey
Kafkasya’nın merkezinde oturan Osetler ise bu yapılardan
farklıdır. Küçük Fars gruplar da vardır. Yunanlı gruplar da
eski çağlardan beri Kafkasya’da yaşamıştır. Nihayet, bölgede
Kürtler, çeşitli Yahudi grupları, Asurlular son olarak da
Slavlar bulunur. Diğer halklarla karşılaştırıldığında Slavlar
bölgeye yeni gelmişlerdir.
Ruslar yerli halkla evlilik yaptılar. Rusların Kalmuklar ve
Kuzey Kafkasyalı dağ halkları ile yapmış oldukları evlilikten
doğan insanlar şimdi kendilerini Rus olarak tanımlamaktadır.
Diğer Ruslar, Kafkasya’ya, Ukraynalılar ve Beyaz Ruslarla
beraber, 18. yüzyılın sonunda göçmen, görevli, tüccar,
girişimci ve tekniker olarak geldiler. Rusların bölgeye göçü,
Çarlık yönetiminin son ve Sovyet yönetiminin ilk on yılında
hızla arttı, ancak 1970′lerin başından bu yana Rusların ve
diğer Slavların bölgeden dışarıya doğru göç etmeye başladığı
görülüyor. Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra Kuzey
Kafkasya’dan göç öylesine hızlanmıştı ki 6 milyonluk bölge
nüfusunun ancak 1 milyonu Slav’dır.
İçine doğdukları gurubun kültürü bütün Kafkasya halklarında
çok güçlüdür. Bu yerel dillerin yaşamasına imkan sağlamıştır.
Bu etnik bilincin yaşatılmasına önemli katkıda bulunmuştur.
SSCB’nin çöküşünden sonra etnik gruplar ve onların liderleri
etnik çatışma yerine etnik dayanışma yolunu seçmişlerdir.
Kuzey Kafkasya da Etnik Yapı içerisinde Din
Başka etnik yapılarda Din önemli bir faktördür. Fakat Kuzey
Kafkasya’da etnik yapının talî bir unsuru olagelmiştir. Farklı
etnik guruplara mensup insanların kendileriyle aynı inanca
sahip kişilere karşı bir yakınlık hissetmesi doğaldır. Ama bu
topraklarda yaşayan insanlar için ortak bir dine bağlılık, söz
konusu yaşadıkları vatan toprakları ise pek fazla önem
taşımaz. Kısaca farklı etnik gurupların çatışmasına din engel
olamaz.
Kuzey Kafkasya Müslümanları Sünni’dir.
Abhazya da yaşayanlar; Abhaz – Gürcü – Rus. Adige
Cumhuriyetinde yaşayanların %30`u Adige geri kalan Rus.
Dağıstan Cumhuriyetinde %5 Rus geri kalan Nogay – Kumuk – Avar
– Dargı – Lak – Sahur – Rutul – Lezgi – Agul – Tabasaran.
Çeçenistan ve İnguş cumhuriyetinde, %10 Rus geri kalan en
büyük gurup Çeçenlerdir, İnguşlar Kuzey Osetya sınırıyla
birlikte uzanır geri kalan Nogay ve Kumuktur.
Kabardey – Balkar cumhuriyetinde en büyük gurup Malkarlardır
geri kalan Kabardey, Karaçay ve Rus vardır.
Karaçay Çerkes cumhuriyetinde ise ülkeye hakim olan en büyük
gurup Karaçaylardır. Ondan sonra Ruslar – Adige – Abaza –
Nogay – Oset gelmektedir.
Kuzey Osetya`da yaşayanların (Ruslar Osetya`yı Güney ve Kuzey
diye bölmüşlerdir.) %90 Oset, 5% Rus, %3 Kumuk, %1 de
Gürcüdür. Bu gün Güney Osetya`da yaşayanların %90 Osetlerden
oluşmakla birlikte Gürcüler, Ruslar, az da olsa Müslüman Oset
(Alan) vardır.
Günümüzdeki çatışmanın başlıca nedeni olarak din, (bazen
Kafkasyalılarca kasten) hem yanlış anlaşılmaktadır hem de
yanlış gösterilmektedir. Örneğin Abhazlar Batı basınında
devamlı olarak Türk dili konuşan bir Müslüman halk olarak
tanımlanıyor. Oysa Abhazların büyük kısmı hiç Müslüman
olmamıştır.
Bölgede yaşanan müdahaleyi, zaman zaman farklı amaçlar için
Hıristiyan – İslam çatışması gibi göstermek gayretinde olan
liderler ve stratejistler olmuştur. Fakat din bölgedeki her
çatışmada Abhazya’da olduğu gibi temel çelişki değildir.
Sorunların temelinde etnik ve ekonomik çekişme ve toprak
vardır.
Kafkasya da Sorunların Temeli ve Bolşevikler
Lenin, Trotski ve Stalin tarafından 1917 Devrimi’nin en önemli
hedefi olarak, gönüllü birliktelik temelinde üç Transkafkasya
ulusunun birlikte kurduğu bağımsız cumhuriyeti ortadan
kaldırmak şeklinde belirlenmiştir. Dün SSCB’nin bu gün Rusya
Federasyonu’nun bölgede uyguladığı böl ve yönet politikası
temelinde 1936′da Transkafkasya Federal Cumhuriyeti feshedildi
ve Kuzey Kafkasya’nın çeşitli etnik bölgeleri de Sovyetler
Birliği’nin sonuna kadar yaşayacak olan yönetime zorlandı.
Moskova Kafkasya’nın yönetimini, bölge halklarını işbirliğine
değil, aralarındaki anlaşmazlıkları derinleştirerek kontrole
dayandırmıştır. Kafkasya halkları arasında kardeşlik değil her
alanda farklılıklar körüklendi.
Sovyet sisteminde ve günümüzde Kafkasya toplumlarında aktif
siyasete birçok dil, edebiyat, halk bilim, arkeoloji ve tarih
uzmanlığı girmek zorunda. Ancak o zaman Etnik gururların
duygularına ve hayallerine ulaşmak mümkün olacaktır. Bölgenin
içinde bulunduğu süreç, iyi değerlendirilmelidir. Etnik
temelli arayışlar birlikte yaşamaktan daha çok kendi
kaderlerini tayin yönelimine gireceklerdir. Ne yazık ki
bölgede meydana gelen değişimler çoğunluğun taleplerini
karşılayacak demokrasinin gerekleri ve altyapısı üzerine
değil, güç – şiddet temelli şekillenmelerdir. Guruplar
arasında asgaride birlikte yaşamak değil taleplerini azamiye
yükseltildiği çatışmacı bir anlayış her geçen gün
yükselmektedir. Rusya federasyonu başta olmak üzere, bölgeye
komşu ülkeler, bölgeyle ilgili hesapları olan ülkeler, rüzgar
ekip çiçek toplayamazlar. |