1800’lerde
Abhazları yurtlarından eden Ruslar, bugün bağımsızlık adına
attıkları adımları destekliyor ve borcunu ödüyor.
Abhazya bağımsızlığını 1810’da Rus ordusunun işgaliyle
yitirmişti. Ancak özellikle Abhazya’nın dağlık bölgelerinde
Rus Çarlığı’na karşı direniş 1864’e kadar sürdü. Kuzey
Kafkasya’yı tümüyle işgal eden Rusya, diğer Adıge boylarıyla
birlikte Abhazların da yarıdan fazlasını anayurtlarından
sürdü. O günden beri bağımsızlık mücadelesi veren Abhazya, bu
amacına şimdi Rusya’nın desteğiyle kavuştu.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birliğe bağlı
cumhuriyetler, birbiri ardınca bağımsızlığını ilan etmeye
başladığı andan itibaren yeni enerji kaynaklarına sahip olmayı
hedefleyen dünya devlerinin Kafkasya politikaları da yeniden
düzenleniyordu. Oyunda kartları ABD ile Rusya dağıtıyordu.
Birbiri ardınca bağımsızlığını ilan eden cumhuriyetler de
oyunda kartları dağıtan iki süper güçten birine yanaşarak bu
oyunda kendilerine yer açma çabasındaydı.
Bağımsızlığını ilan eden diğer cumhuriyetlere oranla
Çeçenistan, Abhazya ve Güney Osetya Cumhuriyeti’nin
bağımsızlık ilanı kendi parlamentolarının açıklamasından
ibaret kaldı. Zira Rusya, Çeçenistan’ın, Gürcistan’da daha
önce kendisine bağlı özerk cumhuriyetler olan Abhazya ve Güney
Osetya’nın bağımsızlığına geçit vermiyordu.
Abhazya Cumhuriyeti 1991’de bağımsızlığına ilan etti. Ancak
1992’de Gürcistan’da çıkan iç savaş sonrasında değişen
yönetim, 1978 Anayasası’nı rafa kaldırarak 1921’de çıkarılan
Menşevik Anayasası’nı yürürlüğe koydu. Gürcistan bu anayasa
değişikliğiyle 1921’den sonra diğer cumhuriyetlerle yapılan
anlaşmaları tek yönlü feshettiğini açıkladı. Bu açıklama, aynı
zamanda Abhazya Cumhuriyeti’ni tanımadığını ve Abhazya’nın
kendi toprakları olduğu iddiasını beraberinde getiriyordu.
Abhazya ile Gürcistan arasında 14 ay süren savaş da bir sonuç
getirmemiş Abhazya sorunu askıya alınmıştı.
Bu süreç içinde Gürcistan, ABD’ye yanaşırken Abhazya da Putin
yönetimindeki Rusya ile sıcak ilişkiler geliştiriyordu.
Rusya’nın bölgede ABD politikalarını sekteye uğratmak,
Abhazya’nın da Gürcistan’ın boyunduruğundan kurtulup
bağımsızlığını kazanmak için kolladığı fırsatı Gürcistan’ın
maceraperest Devlet Başkanı Saaşkaşvili, Güney Osetya’yı
işgale yeltenerek vermiş oldu.
Rusya, Güney Osetya’ya girerek Gürcistan’ı kendi topraklarının
içine kadar sürdü. Kesin bir yenilgiye uğrayan Gürcistan
sırtını dayadığı ABD’den umduğu desteği alamayınca, Güney
Osetya’dan çekilmek zorunda kaldı. Rusya, Gürcistan’a öldürücü
darbeyi Güney Osetya ile Abhazya Cumhuriyeti’nin
bağımsızlığını tanıyarak indirmiş oldu.
Tarihin tozlu sayfalarına baktığımızda, De Gaulle’ün ünlü
“Devletlerin ezeli dostları ve düşmanları olmaz, ancak
çıkarları olur” sözünü anımsamamak mümkün değil.
Zira Rusya, Akdeniz’e inmek arzusunun önünde engel olarak
gördüğü Kuzey Kafkasya’yı işgal etmek için diğer Adıge
boylarıyla birlikte Abhaz halkıyla da üç yüz yıl süren bir
savaş yürütmüş ve 1864 yılında kazandığı zaferle Abhazlar ve
Adıge boylarının yarısından fazlasını anayurtlarından
sürmüştü. Abhazya’yı geçmişte işgal ederek bağımsızlıklarını
elinden alan aynı Rusya şimdi de, Abhazya’ya bağımsızlığını
veriyor. İlhan Selçuk’un deyişiyle “Ak sakallı tarih baba”
bizleri şaşırtmaya devam ediyor.
İki asır süren bağımsızlık mücadelesi
Tarih boyunca büyük uygarlıklar ve imparatorluklara komşu olan
Kafkasya’nın tarihi, aynı zamanda “savaşlar tarihi”dir.
Geçmişte Sarmatlar, Hazarlar, Persler, Moğollar, Alanlar ve
Bizanslıların saldırılarına maruz kalan Kafkasya toprakları,
istilalara rağmen hiç kimseye yâr olmadı. MÖ 5 binli yıllara
dek uzanan Kafkas halklarının tarihinde savaşlar güçlü ve
kalıcı bir devlet kurulmasını önlediği gibi, göçler ve
sürgünler nedeniyle nüfus yapısı sürekli değişti.
Batı için İpek Yolu ne denli önemliyse, Rusya için sıcak
denizlere inmek de aynı öneme haizdi. Deli Petro diye de
anılan I. Petro, 1772 yılında ünlü vasiyetinde Doğu
politikasını şöyle açıklıyordu:
“Mümkün olduğu kadar Hindistan ve İstanbul’a yakın olmak
gerekir. Zira, buralara hükmeden dünyaya hükmeder.” Ancak bu
hedefe ulaşmanın önünde Kuzey Kafkasya engeli vardı. Kuzey
Kafkasya’yı zaptetmeden Akdeniz’e inmek mümkün değildi. Çerkez
adıyla tanınan Kuzey Kafkasya halkları Abhaz, Adıge, Asetin,
Dağıstan ve Çeçenlerden oluşuyordu.
Tarihte güçlü bir devlet kuramasalar da bağımsız feodal
beylikler oluşturan Kuzey Kafkasya halkları, 16. yüzyıldan
itibaren Rus ordularının saldırılarına maruz kaldılar. 16
yüzyılda başlayıp 19 yüzyıl sonlarına kadar süren Kafkas-Rus
savaşları Kafkas halkları adına büyük bir trajedi ile
sonuçlandı.
Rusya’nın işgali
Önce 1810’da Abhazya Krallığı Rusya’nın işgaline uğradı.
Abhazya, 1864’e kadar, Rusya’nın egemenliği altında, ancak
Abhazya beylerinin yönetiminde bir bölge olarak kaldı.
Abhazya’nın Karadeniz kıyıları, Rus ordusunun işgali
altındayken dağlık bölgelerinde Rus Çarlığı’na karşı
direnişler sürdü.
Buldukları her fırsatta ayaklandılar
1859’da İmam Şamil’in teslim olmasıyla Doğu Kafkasya’da zafere
ulaşan Rus Çarlığı, tüm gücüyle Kuzeybatı Kafkasya’ya yüklendi
ve 21 Mayıs 1864’te Kuzey Kafkasya’ya da hâkim oldu. Savaş
sonucunda, diğer Adıge boyları ile birlikte Abhaz halkının da
yarıdan fazlası topraklarından sürüldü. 21 Mayıs 1864’ten 10
Temmuz 1864’e kadar 200 binden fazla Kuzey Kafkasyalı
gemilerle Osmanlı topraklarına sürüldü. 19. yüzyıl sonuna
kadar Osmanlı topraklarına sürgüne giden Çerkezlerin sayısı
1.5 milyona ulaşmıştı.
Sürgün sonrasında Abhazya, Rus Çarlığı tarafından “Sohum
Askeri Bölgesi” olarak adlandırıldı. Ancak Abhaz halkının
Ruslara karşı direnişi bitmek bilmedi. Buldukları her fırsatta
ayaklanan Abhazların önde gelenleri ya idam edildi ya da
sürgüne gönderildi. Abhazya’da nüfus dengesini değiştirmek
isteyen Ruslar, bu topraklara başka halkları yerleştirdiler.
1917 Ekim Devrimi’nden sonra, yerel organların yönetimi
Menşeviklerin eline geçti. 1918 Martı’nda Bolşeviklerin
önderliğinde Abhazya’da başlayan ayaklanma sonucunda Sohum’a
Bolşevikler hâkim oldu. Ancak bu hâkimiyet uzun sürmedi ve 17
Mayıs 1918’te Sohum yeniden Menşevikler’e geçti. Menşevikler,
merkezi Tiflis olan Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti’ni
kurunca, Abhazya topraklarını bu cumhuriyete bağladılar.
Abhazya’da, 1921 yılı başlarında çıkan Bolşevik destekli
ayaklanma sonucunda Bolşevik Abhaz iktidarı kuruldu. 4 Mayıs
1921’de Abhazya’nın tamamına Sovyetler hâkim oldu. 28 Mart
1921’de Batum’da, Gürcistan ve Abhazya temsilcilerinin
katıldığı Bolşevik Partisi Merkez Komitesi Kafkasya Grubu
konferansında, Abhazya bağımsız bir sosyalist cumhuriyeti
olarak kabul edildi.
13 Aralık 1922’de Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ile
Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Ermenistan Sovyet
Sosyalist Cumhuriyeti ile Azerbaycan Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti birlikte Transkafkasya Federe Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti’ni kurdu.
1925 yılında kabul edilen anayasada, “Abhazya Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti, kendi topraklarında devlet iktidarını serbest
olarak, herhangi bir diğer iktidardan bağımsız olarak yürüten
egemen bir devlettir ve gerek Transkafkasya Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti, gerekse SSCB’den serbestçe ayrılma hakkına
sahiptir” maddesi eklendi.
Ancak 1931 Şubatı’nda Stalin yönetiminin aldığı kararla
Abhazya’nın birlik cumhuriyeti statüsü iptal edilerek
Gürcistan’a bağlı özerk cumhuriyet haline getirildi. Bu karara
direnen Abhaz Bolşevikler, Sibirya’ya sürüldü.
Gürcistan’a bağlı özerk bir cumhuriyete dönüştürülen
Abhazya’da Abhaz alfabesi değiştirilerek Gürcü alfabesine
geçildi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonrasında ise eğitim dili
Abhazca olan okullar kapatıldı. |