|
|
................... |
|
................... |
BEŞ ADAM RUSLARI DEHŞETE
DÜŞÜRDÜ |
Abdullah Muradoğlu
|
|
|
................... |
|
|
Teşkilat-ı Mahsusa'dan Kuşcubaşı
Hacı Sami ve dört arkadaşı Keşmir üzerinden Pamir dağlarını
aşarak Batı Türkistan'a sızdı. 1916'daki, Ruslara büyük
kayıplar verdiren Yedi-Su İsyanları'nda önemli rol oynadılar.
Hind ihtilalini hazırlamak için Hindistan'a giden altı kişilik
ekibin başında Kuşcubaşı Eşref vardı. Ekibin elemanları Hacı Selim Sami,
Emrullah Barkan, Adil Hikmet, İbrahim Haklıer ve Tatar Hüseyin
'di. Ekip Bombay'a giderken savaş patlak verdi. Enver Paşa,
Eşref Beyi geri çağırdı. İngilizler, ekibin peşindeydi. Yol
haritası değişmişti. Eşref Bey, dostu Maskat Emirine uğrayıp
İstanbul'a, diğerleri ise Orta Asya'ya...
RUSLARLA MÜZAKERE
Hacı Sami ve arkadaşları Keşmir üzerinden Pamir dağlarını
aşarak Doğu Türkistan'a girdi. 1916'daki Ruslara büyük
kayıplar verdiren Yedi-Su İsyanları'nda önemli rol oynadılar.
Yusuf Gedikli'nin hazırladığı "Asya'da beş adam" adlı
hatıratında Adil Hikmet şöyle anlatıyor:"Çok defa yırtık bir
potini rüyalarımızda bile görmedik. Çok defa boş midelerimizin
şikayetini durdurmak üzere yumruklarımızı karnımıza bastık.
Pamirden Taklamakan çöllerinden ve her türlü vasıtalara malik
seyyah kütlelerinin geçmeye cesaret edemedikleri yerlerden
yalnız başımıza yürüyerek geçtik. Kırgızları ayaklandırarak,
mukden meydan muharebesinde Japonlara mağlup, fakat Türkistan
ihtilallerini kanlı bir surette bastırmağa muvaffak olduğundan
dolayı çarın sarayında büyük bir mevkiyi haiz olan meşhur
meşhur general Kuropatkin ile muntazaman muharebeler yaptık.
ÇİN CUMHURBAŞKANI GÖREV TEKLİF ETTİ
Bu muharebelerde gah mağlup olduk, gah galip geldik. O
meşhur generalin araya koyduğu Çinli general ile bir devlet
gibi mütareke akdettik. Rus gazeteleri sütunlarını bizim
hakkımızdaki havadislerle doldurdu. Japon matbuatı en mutena
sahifelerine bizim resimlerimizi bastı. İşte ben bu vakaları
tespit ediyorum."
Beş eylemci, Haziran 1919'da Şanghay'a ulaştı. Çin
Cumhuriyeti'ni kuran Dr. Sun Yat -Sen, Teşkilat'çılara ilginç
bir teklifte bulundu. Çin ikiye bölünmüştü, iç savaş vardı.
Bir adamını onlara göndererek Çin ihtilal ordusunda görev
almalarını ya da Çin dahilinde teşkilat yapmalarını istedi.
Teklifte bulunan sadece Çinliler değildi. Adil Hikmet şöyle
diyordu: "Kore Hariciye nazırlığına namzet olan ihtilal reisi
mister Kim ziyarete geldi. Kore ihtilalini idare etmemizi rica
etti. Bunu reddettik. Korelilerin Türk olduklarını,
ırkdaşlarımıza yardıma koşmamızı istedi. Kore ihtilalinin
misyoner tahrikleriyle alevlendiğini ve ABD'nin menafiğini
istihdaf ettiğini ve bizim, ırkımız için cinayet
yapamayacağımızı izah ettik."
ÖKSÜZ DEĞİLSİN
Adil Hikmet, 1921'de İstanbul'a geldi. Başkent işgal
altındaydı. 1914'de yola çıkarken altı aylık evliydi. Bir
çocuğu dünyaya gelmişti. İstanbul sularına girdiğinde hisleri
şöyleydi: "Henüz duvağıyla bıraktığım hayat ortağım ne halde?
Kızım bana sarılacak mı? Ben bu heyecanı şimdi daha şiddetli
hissediyorum. (...) İçeriye adım attığım dakikada velvele
koptu. Herkes birbirini kucaklıyordu. Şu köşede benim altı
buçuk seneden beri hayalimde yaşattığım kadın gözlerine mendil
tutmuş, hıçkırıyor. Şu ufak yavru kim? Siyah gözlerini bana
dikmiş, çekingen tavırlarla bakıyor. Eliyle çenesini okşuyarak
bir ayağını ileri geri oynatıyor. Kayınpederim torununu
kucakladı, bana doğru gelerek: İşte baban kızım, dedi, artık
öksüz değilsin."
Necip Fazıl'ın şeyhine 'teşkilat'tan teşekkür
İslam Milis Teşkilatı'nın kumandanlarından biri Teşkilatı
Mahsusa'dan meşhur komitacı Ömer Naci'ydi. Teşkilatı
Mahsusa'nın Şark cephesi "Kafkasya İhtilal Cemiyeti" namıyla
hareket ediyordu. Cemiyetin şubeleri Erzurum, Trabzon ve
Van'dı. Erzurum'un idaresinden Dr. Bahattin Şakir, Hilmi Bey,
Vali Tahsin Uzer sorumluydu. (Tahsin Bey Van Valisi iken
Bediüzzaman'ınçok yakın dostuydu. Medresetüz-Zehra'nın
açılması için defalarca İstanbul'a yazı yazdı. Neticede
üniversitenin temeli atıldı. Kuva-yı Milliye döneminde Atatürk
ve Fevzi Çakmak'ın Ankara'ya davet ettiği Bediüzzaman,Tahsin
Bey'in araya girmesiyle davete icabet ediyordu.) Ömer Naci ise
Van'da kalarak, Rusya ve İran dahilinde istihbarat ve
teşkilatla meşgul oluyor, çeteler teşkil ediyordu. Ömer
Naci'nin Teşkilat merkezine çektiği telgraflara göre Van'da
milis fırkası teşkilinde beklediklerinin çok üstünde netice
alınmıştı.
ÇETECİLERLE SAVAŞTI
Ömer Naci'nin sözünü ettiği milis fırkalarında Necip
Fazıl'ın şeyhi Abdulhakim Arvasi, Seyyid Taha, Seyyid Hacı
Baba Şeyh, Van ve Gevaş Müftüleri ile Bediüzzaman da vardı.
Şeyhler ve Hocaefendiler müritlerinden çeteler teşkil ederek
Ruslara ve Ermeni çetelerine karşı savaştılar. Bediüzzaman'ın
katibi Molla Habib İran cephesinde Teşkilat-ı Mahsusa'nın ünlü
isimlerinden Halil Paşa'yla mühim bir haberleşmeden sonra
şehit düştü. Milis Albayı Bediüzzaman ise Bitlis'te Ruslara
esir düştü. Esaretten kurtulup İstanbul'a geldi. Enver Paşa,
Nursi'nin İşaretül İcaz adlı eserinin kağıt parasını
karşıladı. Nursi, İstanbulun işgalinde Hutuvat-ı Sitte'yi
yazarak tavrını ortaya koydu Kadir Mısıroğlu'nun "Kurtuluş
Savaşı'nda Sarıklı Mücahitler" kitabındaki belgelere göre
bölgedeki milislerin kumandanı Ömer Naci, Şeyhülislam'a
telgraf çekerek Seyyid Abdulhakim Arvasi ve kardeşi Hacı Baba
Şeyh'in İran'da mücahede-i İslamiyeleriyle temayüz
ettiklerini, manevi nüfuzlarıyla mukaddes cihada bilfiil
hizmetlerde bulunduğunu bildirerek birer rütbe-i aliye ile
taltif edilmelerini istiyordu.
Mevlevileri ve Bektaşileri de milis yaptılar.
Teşkilat-ı Mahsusa'nın topladığı gönüllüler arasında
tarikatler ve aşiretler de vardı. Mevlevi Mücahit Alayı'nın
başında Veled Çelebi, Bektaşi Mücahit Taburu'nun başında
Cemaleddin Çelebi vardı. Kadiri, Nakşi, Rufailer Mevlevi Alayı
bünyesinde idiler. Yenikapı Mevlevi Şeyhi Abdulbaki Efendi ile
Erzincan Mevlevi Şeyhi İbrahim Hakkı Efendi de dervişleriyle
Şam'daki Mevlevi Alayı'na dahil oldu.
DERSİMLİ MÜCAHİTLER ALAYI
Vatan Özgül'ün "Balabanlılar" kitabındaki belgelere göre
Erzincan ve Dersim'de mukim Balabanlı alevi aşireti reisi Gül
Ağa ve Şadıllı aşireti reisi Kırmo Yusuf'un, Teşkilat'la sıkı
ilişkisi vardı. İlginç bir not: İttihad-i İslam, alevi
aşiretler arasında da kabul gördü. Balabanlı milislerden "Gül
Ağa'nın Mücahitleri" diye söz ediliyordu.
SITKI BABA YÜZBAŞI
Bektaşi Şeyhi Cemalettin Çelebi, Dersim'deki Alevi ocaklarını
ziyaret ederek, Teşkilat-ı Mahsusa'ya gönüllü topladı. Bu
gönüllülere Mücahidin-i Bektaşiye adı veriliyordu. Erzurum'da
Bektaşi Alayı Kumandanı Cemalettin Efendi'nin askeri danışmanı
Yüzbaşı Nuri Dersimi idi. Dersimi daha sonra ayrılıkçı
isyanlarda yer aldı. Bazı iddialara göre Dersimi, Teşkilat'ın
isyancıların içine sızmış başarılı bir elemanıydı. Bektaşı
Mücahit Taburları'nın Erzincan şubesinin başında yüzbaşı
rütbesiyle Alevi Babası ve ozanı Sıtkı Baba vardı.
Nurşin Şeyhleri Milis Teşkilatı kurdular
Bitlis'teki Nurşin Şeyhleri de Cihan harbinde müritleriyle
milis fırkaları kurdu. Bunların ikisi, Molla Sadrettin
Yüksel'in kayınpederi Şeyh Masum ve amcası Şeyh Muhammed
Ziyaüddin idi. Şeyh Ziyaüddin'in iki kardeşi şehit oldu,
kendisi kolunu kaybetti. Atatürk, Kuva-yı Milliye döneminde
yazdığı, "Nurşinli Meşayih-i İzam'dan Şeyh Ziyaüddin Efendi
Hazretlerine" başlıklı mektubunda "zat-ı fazilanelerinizin
Harb-i Umumi'nin imtidadınca Osmanlı ordusuna ifa eylemiş
olduğunuz hıdemat-ı bergüzidelerine ve Makam-ı Mualla-yı
Hilafet ve Saltanata göstermiş olduğunuz revabıt-ı
kalbiyelerine yakından muttali bulunuyorum. Bu sebeple zat-ı
alinize kalben pek büyük hürmetim vardır" diyordu. |
|
|
|
|
|
|
|
|