...................
...................
ASLAN ARI İLE BİR SÖYLEŞİ
ANKARA KUZEY KAFKASYA KÜLTÜR DERNEĞİ 25. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADI

Kafdağı
Kuzey Kafkasya Kültür Derneği, Aylık Kültür Sanat ve Haber Dergisi, Yıl: 1 Sayı: 1  Şubat 1987 Ankara

                         
 
...................
 

Kafdağı: Sayın Başkan, geçtiğimiz 6 Aralık'ta Derneğimizin 25. Kuruluş Yıldönümü kutlandı. Bu anlamlı ve önemli yıldönümü, aynı zamanda Türkiye'deki tüm Kafkas Kültür Dernekleri tarihinde ilk 25. yıl kutlama programı olma özelliğini de taşıyor. Böyle bir program düzenleme fikri nasıl oluştu? Kısaca anlatır mısınız?

Aslan Arı:
Tabii, memnuniyetle... Bilirsiniz hemen her toplumda, topluma hizmet edenlerin birer şükran plaketi ile de olsa onere edilmeleri gelenek olmuştur. Bizim de bu dernekte 25 yıldan bu yana her dönemde hiçbir karşılık beklemeden toplumumuza hizmet etmiş pek çok değerli hemşehrimiz var. Herhalde bilirsiniz, bir atasözümüz vardır: ‘’Yaşlısı olmayanın genci de olmaz’’ der. Derneğimizin bugününü onlara borçluyuz. Derneğimize ve kültürümüze hizmet etmiş insanları onere etmek, her şeyden önce hizmetin takdir edildiğini ifade etmektir. Tabii bunun aynı zamanda özendirici bir rolü de vardır. İşte bu düşüncelerle daha seçilmeden önce, göreve talip olduğumuz sıralarda, bizim çalışma dönemimize de rastlaması nedeniyle böyle bir 25. yıl kutlama programı düzenlemeyi önerdik. Doğal olarak geniş kabul gördü ve bildiğiniz gibi gerçekleşti.


Kafdağı: Sayın başkan, kuşkusuz bu çok güzel bir olay ama bizim geleneksel kültürümüzde böyle bir anma töreni ya da plaket gibi şeyler pek bilinmiyor. Bu nedenle böyle bir fikrin nasıl oluştuğunu sormak istemiştim.

Aslan Arı: Geleneksel kültürümüzde plaket gibi şeyler belki yok ama bizim insanımız kendisine ve kültürüne hizmet edenleri unutmaz, takdir etmesini de gayet iyi bilir. Anayurtta toplumumuz kendi doğal yaşamını sürdürürken bu tür şeyler kendi gelenekleri çerçevesinde ve belki kendine özgü biçimler de yerine getirilir ve gerçekten topluma hizmet edenlerin takdir edildikleri herkes tarafından 'kolayca anlaşılır ve bilinirdi ama günümüzde içinde bulunduğumuz koşullarda ancak anma törenleri ve şükran plaketleriyle bu tür görevler yerine getirilebiliyor.


Kafdağı: Peki efendim, tabii... Acaba şunu sorabilir miyiz? Bildiğiniz gibi Türkiye'de 25. yılını dolduran ilk Kafkas Derneği değil derneğimiz. Başlangıcı meşrutiyet yıllarındaki Çerkeş Teavün Cemiyeti'ne kadar uzanan İstanbul Kafkas Kültür Derneği var en başta ondan Şimali Kafkasya Kültür Derneği adıyla ayrılan (sonradan Kuzey Kafkasyalılar Kültür ve Yardım Derneği adını alan) Sultanahmet'teki Kafkas Derneği de Ankara Derneği’nden önce kurulmuş. Buna karşın Türkiye'de 25. yılını kutlayan ilk derneğimiz, Ankara Kuzey Kafkasya Kültür Derneği oldu. Sizce bunun ne gibi nedenleri olabilir?

Aslan Arı: 25. yıl, çeyrek yüzyıl olması bakımından önemli ve anlamlı bir yıldönümü kuşkusuz. Sözünü ettiğiniz kardeş Kafkas Kültür Dernekleri'nin 25. kuruluş yıldönümleri bir hayli gerilerde kaldı tabii. Onların neden 25. yıldönümlerini kutlamadıkları konusunda bu gün ben bir şey söyleyemem, daha doğrusu bilemem ama bizim 25. yılımızı kutlamamızı etkileyen etmenler hakkında herhalde şunları söyleyebiliriz:

Her şeyden önce bizim derneğimiz Türkiye'nin hemen ortasında ve başkentte... Dolayısıyla hemen her yerden gelen hemşehrilerimizle daha sık görüşme ve diyalog imkanımız var. Bu nedenle onların görüş, öneri ve eleştirilerini alabiliyor ve tabii değerlendirmeye de çalışıyoruz. (Bu vesileyle yeri gelmişken, derneğimizi ziyaret eden, görüş öneri ve eleştirileriyle bize yön veren bu değerli hemşehrilerimize teşekkür etmek isterim.) Tabii buna bağlı olarak sorumluluğumuz da artıyor. Daha iyi  daha yeni ve güzel çalışmalar bulup sunmak, bir bakıma iyi örnek olmaya çalışmak gibi bir yükümlülüğümüz doğuyor. Bu da bizi yeni şeyler düşünmeye yöneltiyor, kamçılıyor diyebiliriz.

Öte yandan Ankara'nın aynı zamanda bir üniversite ve memur kenti olması da her halde oldukça büyük önem taşıyor. Geleneksel kültür değerlerimizin kaybolmaya başlaması, sanırım bu kesimde daha çabuk ve kolay hissediliyor. Dolayısıyla kültürel çalışmalara daha çok gereksinim duyuyorlar. Buna bağlı olarak da kültürel talepleri, dilek ve önerileri daha fazla oluyor.

Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, Ankara Kuzey Kafkasya Kültür Derneği, özellikle 1970'li yıllardan başlayarak demokratik bir yapı, bir bakıma yönetim kururlarından bağımsız bir kişilik kazandı. Türkiye'nin hemen her yöresinden gelmiş ve hemen her Kafkas boyundan üyelerimiz var. Elbette farklı görüşlere de sahipler ama bütün bunlara karşın kabilecilik gibi, bölgecilik gibi bir bakıma hastalık diyebileceğimiz durumları ya da güncel politik çekişmeler gibi kimi olumsuz oluşumları aşabilmişler. Her üye her şeyden önce bu derneğin amacını benimsemiş bir üye olma bilincinde birleşmiş. Bu bilinçle demokratik bir hoşgörü çerçevesinde herkes dilek, öneri ve eleştirileriyle çalışmalara  katılabiliyor.

Sanırım biraz uzattık ama bir de şunu ekleyebiliriz. Bildiğiniz gibi derneğimizde bir Yönetim Kurulu'nun çalışma dönemi, iki yıl gibi uzun sayılabilecek bir zaman dilimini kapsıyor. Bu da Yönetime bir istikrar getiriyor, daha uzun dönemli bir planlama olanağı veriyor.

Kafdağı: Peki sayın Başkan, 25. yıl kutlama programındaki başlıca amaçlarınız nelerdi diye sorsam?

Aslan Arı: Aslında bir ölçüde önceki soruları cevaplarken belirttiğimi sanıyorum ama yine de satırbaşlarıyla şöyle belirtebiliriz.

Her şeyden önce derneğimizin 25. yılını doldurmuş köklü bir dernek olduğunu kamu oyuna duyurmak ya da hatırlatmak istedik.

İkinci olarak bu dernekte hizmeti geçen hemşehrilerimizin hizmetlerinin unutulmadığını, takdir edildiğini ve kendilerine şükran duyulduğunu ifade etmek, belki böylelikle bundan sonra dernekte aktif görev alması gereken üyelerimizi veya hemşehrilerimizi bir nebze de olsa özendirmeye çalışmak istedik.

Ayrıca bu derneğe değişik dönemlerde hizmeti geçen üyelerimizi ve bu derneğin amaçlarını benimsemiş hemşehrilerimizi bir araya getirmek yıllardır görüşememiş olanların görüşmelerine, tanışmayanların tanışmalarına imkan sağlamaya çalışmak istedik.

Ve nihayet geleneksel yiyeceklerimiz ve ulusal içkimiz maksıma eşliğinde derneğimizin 25. kuruluş yıldönümünün sevinç ve heyecanını hemşehrilerimizle paylaşmak istedik, diyebiliriz.

Kafdağı: Organizasyonu nasıl gerçekleştirdiniz sayın başkan? Doğrudan Yönetim Kurulu mu gerçekleştirdi, yoksa nasıl bir işbölümü yaptınız?

Aslan Arı: Hayır doğrudan Yönetim Kurulu değil. Bilindiği gibi ya da biraz önce de belirttiğim gibi, 1970'li yıllardan başlayarak derneğimizde bir çalışma geleneği oluştu. Yönetim Kurulu, çalışmalarını demokratik bir işleyiş içinde komisyonlar eliyle yürütür. 25. Yıl organizasyonu da böyle oldu. Genel çerçeve oluşturulduktan sonra, bir bakıma tertip komitesi gibi görev yapmak üzere bazı deneyimli arkadaşlarımızı bir komisyon içinde birleştirip görevlendirdik. Teknik ayrıntılarıyla birlikte tüm organizasyonu bu komisyon gerçekleştirdi.

Kafdağı: Bu arada hazırlık sırasında ya da programın başlamasından hemen önceki gün ve saatlerde duyduğunuz birtakım kaygılar yok muydu? Nasıl bir duygu içindeydiniz?

Aslan Arı: Doğrusu hiç kaygım olmadı. Çünkü hem görevlendirdiğimiz arkadaşlar deneyimli arkadaşlarımızdı, ne zaman, neyin nasıl yapılması gerektiğini gayet iyi biliyorlardı. Bu nedenle hiç kaygılanmadım. Hem de demokratik işleyiş, çalışma komisyonlarının iç işleyişlerinde de bir temel ilke idi. Dolayısıyla onlar da   üyelerimizin görüş ve önerilerini alarak değerlendiriyorlardı. Dolayısıyla herhangi bir kaygıya yer yoktu.

Ancak şunu belirtebilirim. Gece yaklaştıkça başka kentlerden hemşehrilerimiz telefonla arayarak gelmek istediklerini bildirdiler. Bir yandan sınırlı sayıdaki davetiyeler tükenirken, öte yandan da başka kentlerden gelmek isteyen hemşehrilerimizin sayısı gittikçe artıyordu. İşte o zaman salon kapasitesinin üstünde bir geniş katılımın olacağı iyice ortaya çıktı ve salonun yetmeyeceğini düşünerek rahatsız oldum. Böyle bir kaygı duyduğumu söyleyebilirim. Gerçekten de öyle oldu. Gerek Ankara'dan gerekse Ankara dışından hemşehrilerimiz adeta seller gibi aktı geldi ve tabii Ankara'nın en büyük düğün salonu bize dar geldi. Birçok hemşehrimizi davetiyesiz kabul etmek zorunda kaldık. Doğa! olarak bu da izdihamı arttırdı ama yapılacak bir şey yoktu. 510 saatlik uzak mesafelerden bu gece için Ankara'ya gelmiş hemşehrilerimizi nasıl dışarıda bırakabilirdik!

Kafdağı: Salona erkenden gelip sayın eşinizle birlikte konuklan karşıladınız. Derken program başladı ve açış konuşması için anons edildiniz. O andaki durumunuzu anlatır mısınız? Nasıl bir duygu içindeydiniz?

Aslan Arı: Aslında o kadar izdiham vardır ki, anonstan sonra kalabalıktan zor sıyrılıp mikrofona ulaşabildim. Hatta konuşmanın sonunda geleneklerimize uygun şekilde bir huaho konuşmasıyla kadehlerimizi hep birlikte kaldıracaktık. Onun için mutfakta hazırlanan halıwe ppş'e ve maksime tepsisi, izdiham nedeniyle zamanında ulaşamadı. Yakında duran üyelerimizden biri kendi kadehini verdi de töreni onunla yaptık. Bunu belki bir organizasyon hatası olarak değerlendirenler de olabilir ama bence bu denli çok katılım sevindirici olarak değerlendirilmeli. Bu ortamda tabii heyecanlandım, gururlandım, kısaca mutlu oldum. Bu kadar sıcak ilgi gösteren toplumuna karşı görevini yerine getirebilen bir insanın duyabileceği hazzı yaşadım.

Kafdağı: Program süresince sizi en çok etkileyen, duygulandıran: sevindiren ya da üzen neler oldu, diye sorsak ne dersiniz sayın başkan?

Aslan Arı: Onca insanın 34 saat gibi uzun süre boyunca şikayet etmeden, yakınmadan ayakta durup programı sonuna kadar izlemesi ve içtenlikle katılmış olması bence en anlamlı, en duygulandırın, tabii sevindirici yönüydü diyebilirim. Eğlence ağırlıklı olmadığı, hatta plaket sunma ve konuşmaların oldukça uzun sürmüş olmasına rağmen hemşehrilerimizin ilgilerini eksiltmeden sürdürmeleri gerçekten anlamlı ve gurur vericiydi.

Üzücü bir durum, sanırım olmadı. Ancak bu denli sıcak ilgi gösteren hemşehrilerimizi, onlara yaraşır biçimde daha büyük bir salonda, daha rahat bir ortamda ağırlayamamış olmaktan dolayı üzüldüm. Ne var ki buna imkanımız yoktu. Ankara'yı iyi bilmeyenler belki inanmakta güçlük çekebilirler ama gerçekten Ankara'da daha büyük bir düğün salonu bulamadık. Spor salonları da bizim 25. yıl programımızın içeriğine uygun değildi.

Kafdağı: Peki sayın başkan, gecede hiç mi aksaklıklar olmadı? Her şeye rağmen daha iyi şeyler yapılamaz mıydı? Yani sizce gece kusursuz muydu?

Aslan Arı: Hayır. Elbette yapılabilecek şeyler olabilirdi. Zaten kusursuzluk iddiasında asla bulunmadım. Elbette eksiklerimiz var. Yapamadıklarımız var ama hepsi ya da birçoğu katılımın çokluğuna karşılık salonun yetmezliğinden kaynaklanıyordu, demek istiyorum. Her şeye rağmen yapamadıklarımız da var elbet. Örneğin; plaket alacak olanlarla onlara plaketlerini verecek olanların sahneye yakın bir yerde bir arada oturmalarını önceden düşünüp sağlayabilseydik kuşkusuz çok dona güzel olabilirdi. Yine 25. yıl anısına özel olarak hazırladığımız bazı şeyler vardı. Onları gereği gibi duyuramadık, tanıtamadık, gösteremedik bile. Yirmi beş yıl içinde dernek organlarında görev almış hemen tüm kadroları, kendilerine plaket sunulan kurucu ve başkanlarımızın kısa yaşam öykülerini, yapılan konuşmaları ve resimleri içeren bir 25. Yıl Bülteni'miz vardı. 25. yıl bardakları ve rozetleri vardı. Yeni yıl takvim ve başka yayınlar, kitap ve dergiler vardı. İnanıyorum ki bunları edinmek isteyecek pek çok hemşehrimiz vardı ama bunları alabilmeleri için uygun bir ortam hazırlayamadık.

Kafdağı: Peki bunlar şimdi veya daha sonra dernekten sağlanamaz mı sayın başkan?

Aslan Arı: Sanırım bardaklarımız bitti ama hemşehrilerimizden talepler geliyor. Yeniden yaptırmamız gerekecek. Diğerlerinden de az kalmış olmalı. Tabii mevcut olanlarını hemşehrilerimiz derneğimizden alabilirler ama ben orada sunulabilseydi daha güzel olurdu demek istiyorum.

Kafdağı: Evet, tabii... Şimdi gecenin bir genel değerlendirmesini yapar mısınız diyecektim ama onu bir ölçüde yapmış oldunuz. Şöyle soralım: Sizce gece amacına ulaştı mı ya da ne ölçüde ulaştı sayın başkan?

Aslan Arı: Gecenin amacına ulaştığını ve 25. yılın geniş kitlelere duyurabildiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta gazete ilanını da düşünürseniz tüm Türkiye'ye duyurabildiğimizi söyleyebiliriz. Hizmeti geçen hemşehrilerimize sembolik birer plaketle de olsa takdir ve şükran duygularımızı ifade edebildiğimizi sanıyorum. Bu anlamlı günü geniş katılımlı ve coşkulu biçimde kutlamış ve yaşamış olduk.

Kafdağı: Sayın başkan, son bir soru: Bu anlamlı kutlama programına ilişkin olarak Kafdağı okuyucularına ve hemşehrilerimize ne söylemek istersiniz?

Aslan Arı: Öncelikle bu gecenin düzenlenmesinde emeği geçen değerli çalışma arkadaşlarıma, Ankara dışından gelenler başta olmak üzere bu anlamlı günümüze onur veren, mektup, telgraf, telefon ve gönderdikleri çelenklerle sevincimizi paylaşan, katılamadığı için üzüntü duyan tüm hemşehrilerimize şahsım ve derneğimiz adına içtenlikle teşekkür etmek isterim.

Kafdağı: Kafdağı çalışanları olarak biz de teşekkür ediyoruz sayın başkan.