Kafdağı:
Sayın Başkan, geçtiğimiz 6 Aralık'ta Derneğimizin 25. Kuruluş
Yıldönümü kutlandı. Bu anlamlı ve önemli yıldönümü, aynı
zamanda Türkiye'deki tüm Kafkas Kültür Dernekleri tarihinde
ilk 25. yıl kutlama programı olma özelliğini de taşıyor. Böyle
bir program düzenleme fikri nasıl oluştu? Kısaca anlatır
mısınız?
Aslan Arı:
Tabii, memnuniyetle... Bilirsiniz hemen her toplumda, topluma
hizmet edenlerin birer şükran plaketi ile de olsa onere
edilmeleri gelenek olmuştur. Bizim de bu dernekte 25 yıldan bu
yana her dönemde hiçbir karşılık beklemeden toplumumuza hizmet
etmiş pek çok değerli hemşehrimiz var. Herhalde bilirsiniz,
bir atasözümüz vardır: ‘’Yaşlısı olmayanın genci de olmaz’’
der. Derneğimizin bugününü onlara borçluyuz. Derneğimize ve
kültürümüze hizmet etmiş insanları onere etmek, her şeyden
önce hizmetin takdir edildiğini ifade etmektir. Tabii bunun
aynı zamanda özendirici bir rolü de vardır. İşte bu
düşüncelerle daha seçilmeden önce, göreve talip olduğumuz
sıralarda, bizim çalışma dönemimize de rastlaması nedeniyle
böyle bir 25. yıl kutlama programı düzenlemeyi önerdik. Doğal
olarak geniş kabul gördü ve bildiğiniz gibi gerçekleşti.
Kafdağı: Sayın başkan, kuşkusuz bu çok güzel bir olay
ama bizim geleneksel kültürümüzde böyle bir anma töreni ya da
plaket gibi şeyler pek bilinmiyor. Bu nedenle böyle bir fikrin
nasıl oluştuğunu sormak istemiştim.
Aslan Arı:
Geleneksel kültürümüzde plaket gibi şeyler belki yok ama bizim
insanımız kendisine ve kültürüne hizmet edenleri unutmaz,
takdir etmesini de gayet iyi bilir. Anayurtta toplumumuz kendi
doğal yaşamını sürdürürken bu tür şeyler kendi gelenekleri
çerçevesinde ve belki kendine özgü biçimler de yerine
getirilir ve gerçekten topluma hizmet edenlerin takdir
edildikleri herkes tarafından 'kolayca anlaşılır ve bilinirdi
ama günümüzde içinde bulunduğumuz koşullarda ancak anma
törenleri ve şükran plaketleriyle bu tür görevler yerine
getirilebiliyor.
Kafdağı: Peki efendim, tabii... Acaba şunu sorabilir
miyiz? Bildiğiniz gibi Türkiye'de 25. yılını dolduran ilk
Kafkas Derneği değil derneğimiz. Başlangıcı meşrutiyet
yıllarındaki Çerkeş Teavün Cemiyeti'ne kadar uzanan İstanbul
Kafkas Kültür Derneği var en başta ondan Şimali Kafkasya
Kültür Derneği adıyla ayrılan (sonradan Kuzey Kafkasyalılar
Kültür ve Yardım Derneği adını alan) Sultanahmet'teki Kafkas
Derneği de Ankara Derneği’nden önce kurulmuş. Buna karşın
Türkiye'de 25. yılını kutlayan ilk derneğimiz, Ankara Kuzey
Kafkasya Kültür Derneği oldu. Sizce bunun ne gibi nedenleri
olabilir?
Aslan Arı:
25. yıl, çeyrek yüzyıl olması bakımından önemli ve anlamlı bir
yıldönümü kuşkusuz. Sözünü ettiğiniz kardeş Kafkas Kültür
Dernekleri'nin 25. kuruluş yıldönümleri bir hayli gerilerde
kaldı tabii. Onların neden 25. yıldönümlerini kutlamadıkları
konusunda bu gün ben bir şey söyleyemem, daha doğrusu bilemem
ama bizim 25. yılımızı kutlamamızı etkileyen etmenler hakkında
herhalde şunları söyleyebiliriz:
Her şeyden önce bizim derneğimiz Türkiye'nin hemen
ortasında ve başkentte... Dolayısıyla hemen her yerden gelen
hemşehrilerimizle daha sık görüşme ve diyalog imkanımız var.
Bu nedenle onların görüş, öneri ve eleştirilerini alabiliyor
ve tabii değerlendirmeye de çalışıyoruz. (Bu vesileyle yeri
gelmişken, derneğimizi ziyaret eden, görüş öneri ve
eleştirileriyle bize yön veren bu değerli hemşehrilerimize
teşekkür etmek isterim.) Tabii buna bağlı olarak
sorumluluğumuz da artıyor. Daha iyi daha yeni ve güzel
çalışmalar bulup sunmak, bir bakıma iyi örnek olmaya çalışmak
gibi bir yükümlülüğümüz doğuyor. Bu da bizi yeni şeyler
düşünmeye yöneltiyor, kamçılıyor diyebiliriz.
Öte yandan Ankara'nın aynı zamanda bir üniversite ve
memur kenti olması da her halde oldukça büyük önem taşıyor.
Geleneksel kültür değerlerimizin kaybolmaya başlaması, sanırım
bu kesimde daha çabuk ve kolay hissediliyor. Dolayısıyla
kültürel çalışmalara daha çok gereksinim duyuyorlar. Buna
bağlı olarak da kültürel talepleri, dilek ve önerileri daha
fazla oluyor.
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, Ankara Kuzey
Kafkasya Kültür Derneği, özellikle 1970'li yıllardan
başlayarak demokratik bir yapı, bir bakıma yönetim
kururlarından bağımsız bir kişilik kazandı. Türkiye'nin hemen
her yöresinden gelmiş ve hemen her Kafkas boyundan üyelerimiz
var. Elbette farklı görüşlere de sahipler ama bütün bunlara
karşın kabilecilik gibi, bölgecilik gibi bir bakıma hastalık
diyebileceğimiz durumları ya da güncel politik çekişmeler gibi
kimi olumsuz oluşumları aşabilmişler. Her üye her şeyden önce
bu derneğin amacını benimsemiş bir üye olma bilincinde
birleşmiş. Bu bilinçle demokratik bir hoşgörü çerçevesinde
herkes dilek, öneri ve eleştirileriyle çalışmalara
katılabiliyor.
Sanırım biraz uzattık ama bir de şunu ekleyebiliriz.
Bildiğiniz gibi derneğimizde bir Yönetim Kurulu'nun çalışma
dönemi, iki yıl gibi uzun sayılabilecek bir zaman dilimini
kapsıyor. Bu da Yönetime bir istikrar getiriyor, daha uzun
dönemli bir planlama olanağı veriyor.
Kafdağı:
Peki sayın Başkan, 25. yıl kutlama programındaki başlıca
amaçlarınız nelerdi diye sorsam?
Aslan Arı:
Aslında bir ölçüde önceki soruları cevaplarken belirttiğimi
sanıyorum ama yine de satırbaşlarıyla şöyle belirtebiliriz.
Her şeyden önce derneğimizin 25. yılını doldurmuş
köklü bir dernek olduğunu kamu oyuna duyurmak ya da
hatırlatmak istedik.
İkinci olarak bu dernekte hizmeti geçen
hemşehrilerimizin hizmetlerinin unutulmadığını, takdir
edildiğini ve kendilerine şükran duyulduğunu ifade etmek,
belki böylelikle bundan sonra dernekte aktif görev alması
gereken üyelerimizi veya hemşehrilerimizi bir nebze de olsa
özendirmeye çalışmak istedik.
Ayrıca bu derneğe değişik dönemlerde hizmeti geçen
üyelerimizi ve bu derneğin amaçlarını benimsemiş
hemşehrilerimizi bir araya getirmek yıllardır görüşememiş
olanların görüşmelerine, tanışmayanların tanışmalarına imkan
sağlamaya çalışmak istedik.
Ve nihayet geleneksel yiyeceklerimiz ve ulusal
içkimiz maksıma eşliğinde derneğimizin 25. kuruluş
yıldönümünün sevinç ve heyecanını hemşehrilerimizle paylaşmak
istedik, diyebiliriz.
Kafdağı:
Organizasyonu nasıl gerçekleştirdiniz sayın başkan? Doğrudan
Yönetim Kurulu mu gerçekleştirdi, yoksa nasıl bir işbölümü
yaptınız?
Aslan Arı:
Hayır doğrudan Yönetim Kurulu değil. Bilindiği gibi ya da
biraz önce de belirttiğim gibi, 1970'li yıllardan başlayarak
derneğimizde bir çalışma geleneği oluştu. Yönetim Kurulu,
çalışmalarını demokratik bir işleyiş içinde komisyonlar eliyle
yürütür. 25. Yıl organizasyonu da böyle oldu. Genel çerçeve
oluşturulduktan sonra, bir bakıma tertip komitesi gibi görev
yapmak üzere bazı deneyimli arkadaşlarımızı bir komisyon
içinde birleştirip görevlendirdik. Teknik ayrıntılarıyla
birlikte tüm organizasyonu bu komisyon gerçekleştirdi.
Kafdağı:
Bu arada hazırlık sırasında ya da programın başlamasından
hemen önceki gün ve saatlerde duyduğunuz birtakım kaygılar yok
muydu? Nasıl bir duygu içindeydiniz?
Aslan Arı:
Doğrusu hiç kaygım olmadı. Çünkü hem görevlendirdiğimiz
arkadaşlar deneyimli arkadaşlarımızdı, ne zaman, neyin nasıl
yapılması gerektiğini gayet iyi biliyorlardı. Bu nedenle hiç
kaygılanmadım. Hem de demokratik işleyiş, çalışma
komisyonlarının iç işleyişlerinde de bir temel ilke idi.
Dolayısıyla onlar da üyelerimizin görüş ve önerilerini
alarak değerlendiriyorlardı. Dolayısıyla herhangi bir kaygıya
yer yoktu.
Ancak şunu belirtebilirim. Gece yaklaştıkça başka
kentlerden hemşehrilerimiz telefonla arayarak gelmek
istediklerini bildirdiler. Bir yandan sınırlı sayıdaki
davetiyeler tükenirken, öte yandan da başka kentlerden gelmek
isteyen hemşehrilerimizin sayısı gittikçe artıyordu. İşte o
zaman salon kapasitesinin üstünde bir geniş katılımın olacağı
iyice ortaya çıktı ve salonun yetmeyeceğini düşünerek rahatsız
oldum. Böyle bir kaygı duyduğumu söyleyebilirim. Gerçekten de
öyle oldu. Gerek Ankara'dan gerekse Ankara dışından
hemşehrilerimiz adeta seller gibi aktı geldi ve tabii
Ankara'nın en büyük düğün salonu bize dar geldi. Birçok
hemşehrimizi davetiyesiz kabul etmek zorunda kaldık. Doğa!
olarak bu da izdihamı arttırdı ama yapılacak bir şey yoktu.
510 saatlik uzak mesafelerden bu gece için Ankara'ya gelmiş
hemşehrilerimizi nasıl dışarıda bırakabilirdik!
Kafdağı:
Salona erkenden gelip sayın eşinizle birlikte konuklan
karşıladınız. Derken program başladı ve açış konuşması için
anons edildiniz. O andaki durumunuzu anlatır mısınız? Nasıl
bir duygu içindeydiniz?
Aslan Arı:
Aslında o kadar izdiham vardır ki, anonstan sonra kalabalıktan
zor sıyrılıp mikrofona ulaşabildim. Hatta konuşmanın sonunda
geleneklerimize uygun şekilde bir huaho konuşmasıyla
kadehlerimizi hep birlikte kaldıracaktık. Onun için mutfakta
hazırlanan halıwe ppş'e ve maksime tepsisi, izdiham nedeniyle
zamanında ulaşamadı. Yakında duran üyelerimizden biri kendi
kadehini verdi de töreni onunla yaptık. Bunu belki bir
organizasyon hatası olarak değerlendirenler de olabilir ama
bence bu denli çok katılım sevindirici olarak
değerlendirilmeli. Bu ortamda tabii heyecanlandım,
gururlandım, kısaca mutlu oldum. Bu kadar sıcak ilgi gösteren
toplumuna karşı görevini yerine getirebilen bir insanın
duyabileceği hazzı yaşadım.
Kafdağı:
Program süresince sizi en çok etkileyen, duygulandıran:
sevindiren ya da üzen neler oldu, diye sorsak ne dersiniz
sayın başkan?
Aslan Arı:
Onca insanın 34 saat gibi uzun süre boyunca şikayet etmeden,
yakınmadan ayakta durup programı sonuna kadar izlemesi ve
içtenlikle katılmış olması bence en anlamlı, en duygulandırın,
tabii sevindirici yönüydü diyebilirim. Eğlence ağırlıklı
olmadığı, hatta plaket sunma ve konuşmaların oldukça uzun
sürmüş olmasına rağmen hemşehrilerimizin ilgilerini
eksiltmeden sürdürmeleri gerçekten anlamlı ve gurur vericiydi.
Üzücü bir durum, sanırım olmadı. Ancak bu denli
sıcak ilgi gösteren hemşehrilerimizi, onlara yaraşır biçimde
daha büyük bir salonda, daha rahat bir ortamda ağırlayamamış
olmaktan dolayı üzüldüm. Ne var ki buna imkanımız yoktu.
Ankara'yı iyi bilmeyenler belki inanmakta güçlük çekebilirler
ama gerçekten Ankara'da daha büyük bir düğün salonu bulamadık.
Spor salonları da bizim 25. yıl programımızın içeriğine uygun
değildi.
Kafdağı:
Peki sayın başkan, gecede hiç mi aksaklıklar olmadı? Her şeye
rağmen daha iyi şeyler yapılamaz mıydı? Yani sizce gece
kusursuz muydu?
Aslan Arı:
Hayır. Elbette yapılabilecek şeyler olabilirdi. Zaten
kusursuzluk iddiasında asla bulunmadım. Elbette eksiklerimiz
var. Yapamadıklarımız var ama hepsi ya da birçoğu katılımın
çokluğuna karşılık salonun yetmezliğinden kaynaklanıyordu,
demek istiyorum. Her şeye rağmen yapamadıklarımız da var
elbet. Örneğin; plaket alacak olanlarla onlara plaketlerini
verecek olanların sahneye yakın bir yerde bir arada
oturmalarını önceden düşünüp sağlayabilseydik kuşkusuz çok
dona güzel olabilirdi. Yine 25. yıl anısına özel olarak
hazırladığımız bazı şeyler vardı. Onları gereği gibi
duyuramadık, tanıtamadık, gösteremedik bile. Yirmi beş yıl
içinde dernek organlarında görev almış hemen tüm kadroları,
kendilerine plaket sunulan kurucu ve başkanlarımızın kısa
yaşam öykülerini, yapılan konuşmaları ve resimleri içeren bir
25. Yıl Bülteni'miz vardı. 25. yıl bardakları ve rozetleri
vardı. Yeni yıl takvim ve başka yayınlar, kitap ve dergiler
vardı. İnanıyorum ki bunları edinmek isteyecek pek çok
hemşehrimiz vardı ama bunları alabilmeleri için uygun bir
ortam hazırlayamadık.
Kafdağı:
Peki bunlar şimdi veya daha sonra dernekten sağlanamaz mı
sayın başkan?
Aslan Arı:
Sanırım bardaklarımız bitti ama hemşehrilerimizden talepler
geliyor. Yeniden yaptırmamız gerekecek. Diğerlerinden de az
kalmış olmalı. Tabii mevcut olanlarını hemşehrilerimiz
derneğimizden alabilirler ama ben orada sunulabilseydi daha
güzel olurdu demek istiyorum.
Kafdağı:
Evet, tabii... Şimdi gecenin bir genel değerlendirmesini yapar
mısınız diyecektim ama onu bir ölçüde yapmış oldunuz. Şöyle
soralım: Sizce gece amacına ulaştı mı ya da ne ölçüde ulaştı
sayın başkan?
Aslan Arı:
Gecenin amacına ulaştığını ve 25. yılın geniş kitlelere
duyurabildiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta gazete
ilanını da düşünürseniz tüm Türkiye'ye duyurabildiğimizi
söyleyebiliriz. Hizmeti geçen hemşehrilerimize sembolik birer
plaketle de olsa takdir ve şükran duygularımızı ifade
edebildiğimizi sanıyorum. Bu anlamlı günü geniş katılımlı ve
coşkulu biçimde kutlamış ve yaşamış olduk.
Kafdağı:
Sayın başkan, son bir soru: Bu anlamlı kutlama programına
ilişkin olarak Kafdağı okuyucularına ve hemşehrilerimize ne
söylemek istersiniz?
Aslan Arı:
Öncelikle bu gecenin düzenlenmesinde emeği geçen değerli
çalışma arkadaşlarıma, Ankara dışından gelenler başta olmak
üzere bu anlamlı günümüze onur veren, mektup, telgraf, telefon
ve gönderdikleri çelenklerle sevincimizi paylaşan,
katılamadığı için üzüntü duyan tüm hemşehrilerimize şahsım ve
derneğimiz adına içtenlikle teşekkür etmek isterim.
Kafdağı:
Kafdağı çalışanları olarak biz de teşekkür ediyoruz sayın
başkan.
|