|
|
................... |
|
................... |
İKİLEM |
HABATRIKO Şermin Ençok
Marje
Ağustos-1992
Lena Organizasyon adına sahibi Sönmez Baykan |
|
|
................... |
|
|
-Ağlasın! -Ağlamalısın!
Tercümana gerek yoktu, o kadarını anlamıştım. Anlayamadığım
ses tonundaki ifadesiydi. -Ağlamalısın!
Kırgın mıydı?
Acıyor muydu?
Üzgün müydü?
İnce bir alay mı vardı?
Bu sözleri söylerken yüzüme bakmıyordu, gözü dışarıdaydı. Bir
dikili ağacın olmadığı uzayıp giden topraklar, susuzluktan
yanmış ekinler...
Sessizce dökülüyor üç-beş damla daha. Yutkunuyorum. Derin
nefes alıyorum. Döktüğüm her damla yaş dilimin döndüğü bir
sözcük olabilseydi diyorum. Yıllar öncesinden bir söz
hatırlıyorum. "Ağlamak acizliğin ifadesidir" -Aciz miyim,
diyorum.
Anneciğim yok! Köyüm yok! Okulum yok!
Annemi geri getiremem.
Köyümü yeniden kuramam.
Benden öncekiler biliyordu. Ben bilmiyorum ama benden
sonrakiler bilecek, bilmeli diyorum kendi kendime. Aciz
değilim! Dönüyorum arkama. Sevgiyle bakan mavi gözler,
altın pırıltıları olmayan gülen bir ağız. Tüm benliğimi
bir güven duygusu sarıyor. Milliyetçiliğin de ötesinde bir
duygu. Dostluk!
Bu duyguyu, güveni hissettiğim ilk Adigeyli. Benim için çok
önemlisin NEHAY Aslan. Seni seviyorum, senin özünde tüm
Adigey'i seviyorum.
Bu sessiz iletişimi kurduğum insan; dönmelisiniz
diyordu.
Dönmeliyiz?
Dönüşü düşünenler, uygulayanlar, beceremeyip geri dönenler...
Bunlarla ilgili hiçbir
şey düşünmedim şimdiye kadar. Çünkü ben dönmeyi hiç
düşünmedim.
Düşünmemiştim.?
"İnsanın anadilini bilmesi doğal hakkı"nın çiğnendiği zaman ve
mekanda yaşayan sıradan bir Adigey’im. Burada doğdum, burada
yaşadım. Tüm sevinçlerim, üzüntülerim, öfkelerim, hırsım,
ihtiraslarım... Buradan başka bir yerde yaşamayı hiç
düşünmedim.
Düşünmemiştim!
Dönecek miyim?
Kendimi tartıyorum. Bildiklerim, yeteneklerim,
öğrenebileceklerim... Çevreme bakıyorum; şimdiye kadar hiç
aklıma gelmeyen şeyleri düşünüyorum. Fuzuli ile aşkta acı
çekmeyi, Nedim'le dünyaya tozpembe bakmayı öğrendim.
Tasavvufta "enel hak" dedim. İnandım. Yunus'la, Mevlana'yla
yoğruldum. Gün bitimi dinlediğim fasıllarla dinlendim, Rumeli
türküleriyle şenlendim. Mavisini sevdim. Bozkırını özledim.
Tüm bunları yaşarken, ben hep bir Adige'ydim.
Ayrıcalığımı çevremdeki insanlara hep hissettirdim ama bir
Adige olarak Adigeyli olmayı hiç düşünmedim. Dönecek miyim?
KUŞU Asiyet "Dedelerinizin mezarları sizi bekliyor" demişti.
Gencecik anacığım bu topraklarda... Sevgilerim, emeklerim bu
diyarlarda...
Korkuyor muyum? Neden?
Açlıktan?
Hayır!
Ölmekten?
Hayır!
Sevgisizlikten?
Hayır!
Asalak mıyım?
Hayır!
Peki ne?
Dönecek miyim?
Yıllardır yazar-çizer kadrosu bu soruyu sordurmadı kendime.
Yaşadığım zaman ve mekanda da yapılacak işler vardı. Bende
....li bir Adige olarak kenarından, köşesinden!
Aklımca kayıp değer değilim, ne olduğumu biliyor ve
sorumluluğunu taşıyorum. Tüm savunma mekanizmalarım işliyordu
ve ben dönmeyecek idim! Kurtuluşun dönüşte, bendeki
ikilemi yaşamayacak "SABRA"lar
yetiştirmekte olduğunu biliyorum da dönecek miyim
bilmiyorum.
Üzgünüm... |
|
|
|
|
|
|
|