Günümüzde Suriye'de sürmekte olan
çatışmalar pek çok insanı zor durumda bıraktı. Yöneticilerin
kirli politikaları sebebiyle suçsuz sıradan halk azap
içerisinde. Suriye'de yaşayanlar yıllardan beri edindikleri
mülkleri bırakarak aileleri ve çocuklarının güvenliğini
sağlamak için ülkeyi terk etmek zorunda kalıyorlar. Bu zor
duruma düşenler arasında soydaşlarımız da var.
Kardeş Cumhuriyetler Kabardey-Balkar, Karaçay-Çerkes ve Adigey
ellerinden gelen imkanlar çerçevesinde soydaşlarımıza yardım
ediyorlar. Zor duruma düşen soydaşlarımıza mülkçe yardım
etmeye çalışırken aynı zamanda kendi yanlarında yaşamaları
için de davet ediyorlar.
Suriye'den gelen soydaşlarımızın durumları hakkında bilgi
almak için geri dönenlerin adaptasyonu merkezi müdürü ĞUÇ'ETL
Ashad ile görüştük. Onun belirttiğine göre günümüze kadar
Adigey'e gelenlerin sayısı 150'yi buldu. Adige Xase'nin de
yardımcı olduğu geri dönenlere yardım fondu çalışmalara
başladı. Fon yönetiminin aldığı karar uyarınca fonda verilen
yardımlar vasıtasıyla geri dönen ailelerin geçici süre
barınacakları evlerin kiralanmasına yardımcı olunuyor, ilk üç
ayın kirası ödeniyor.
|
ĞUÇ'ETL Ashad
Geri Dönenlerin Adaptasyonu Merkezi Müdürü |
Merkezin yöneticisi;
Soydaşlarımızı havaalanında karşılıyoruz. Emlakçılarla
anlaştık onlara mobilyalı evler arıyor hemen yeni yaşamlarına
adapte olmalarını arzuluyoruz. Ev ücretlerinin yanısıra burada
okumakta olan Suriye'den gelmiş 41 öğrenciye de her ay bin
Ruble yardım ediyoruz. Önümüzdeki günlerde fonda yapılacak
yardımlar çerçevesinde her birine üçer bin ruble vermeyi
amaçlıyoruz. Bunun yanısıra geri dönenlere yardımcı olmak için
Adige Cumhuriyeti Başkanı bir komisyon kurdurdu. Bu komisyonun
başkanı başbakan KUMP'IL Murat. Komisyonda ayrıca bakanlık ve
komite yöneticileri de bulunuyor. KUMP'IL Murat her
yöneticinin elinden gelen imkan çerçevesinde soydaşlarımızın
ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunmaları talimatını
verdi. Örneğin bu konuda sağlık bakanlığı geri dönenlere
yardımcı oldu. Evrakları için gerekli olan 3-4 bin Ruble kadar
tutan analizleri ücretsiz yaptırmalarını sağladı. Kentte
bulunan dört polikliniğe gelenleri gönderiyor gereken
işlemleri ücretsiz yaptırıyoruz. Ayrıca pasaport almaları için
gerekenleri de yapıyoruz.
Ashad'ın belirttiğine göre günümüzde geri dönmek isteyen daha
çok kişi var. Fakat, bunların dönmek için gereken evrakları
sağlamaları işlerini zorlaştırıyor. Merkez olarak kendilerinin
üzerlerine düşen görevleri yerine getirdikleri de söyledi.
Umutlarını kaybetmemeleri yaşamın üzerlerine yüklediği ağır
yükü bir nebze paylaşmak için Suriye'den gelmiş olan
ailelerden bazıları ile görüştük. Arasından sıyrıldıkları
zorluklar ve geri döndükleri tarihi toprakları hakkında
edindikleri izlenimleri öğrenmek üzere onlarla sohbet ettik.
Yaşadığımız topraklar bütün Adigelere ait
İlk görüştüğümüz aile TIĞUJ Naim'in ailesiydi. Naim ve eşi
Hilya üç kız evlada sahipler. En büyük kızları Raniya evli ve
bir çocuk sahibi. İkiz kardeşler Sipse ve Mariyana öğrenciler.
TIĞUJ ailesi Suriye'de Kurseyir isimli Adige köyünde
yaşıyorlardı. Bu köyde toplam 3000 kadar Adige yaşıyordu.
Gerçeği söylemek gerekirse Naim ve eşinin Çerkesce'yi güzel
konuşuyor olmalarına hayret etmekten kendimi alamadım. Dili
kaybetmemiş korumuş olmaları hakkında soru sorduğumda ise;
'Çerkes değil miyiz, Çerkes milletinden değil miyiz, neden
dilimizi korumayalım ki' diyerek cevap verdiler. Bunun üzerine
yüzyıllardır vatanından uzakta, başka ulusların arasında kendi
anadillerinde eğitimden yoksun bir şekilde olmalarına rağmen
dillerine kıymet vererek ev içinde kullanarak dillerini
korumuş olmalarına çok değer verdim. Biz kendi
cumhuriyetimizde yaşarken, anadilimizi istediğimiz gibi
kullanma, yazma özgürlüğüne sahipken pek çok ailenin
Çerkesce'yi önemsemediğini görmek üzüntü verici oluyor.
Gelecek nesillerimiz içerisinde Çerkesce'yi konuşmayı bırakın
anlamayanlar bile var olacak olması üzücü...
.
Naim'in belirttiğine göre geçtiğimiz kış geri dönüş için
Suriye'den, Nalçik, Çerkessk ve Mıyekuape'ye gelen heyet
içerisindeydi. Geri dönmek isteyen 150 kişinin imzaladığı ilk
müracaatı Moskova'ya kadar ulaştırmışlardı.
- Ben Adige Xase'de çalışıyorum. O zaman Xase'de işin gerçek
durumunu öğrenmek için soydaşlarımızın yaşadıkları
cumhuriyetlerde bulunduk. Kabardey-Balkar Cumhuriyeti başkanı
KANEKO Arsen'den Allah razı olsun, üzerinde kaygılandığımız
her şeyi bize çözdü. Köylere gittik, yaşamlarını gördük.
Karaçay-Çerkessk cumhuriyeti başkanı bizi hoş karşıladı,
ellerindeki tüm imkanları kullanarak zora düşenlere yardım
edeceklerini söyledi. Ardından Mıyekuape'ye geldiğimizde bizi
ÇEMIFO Gazi karşıladı ondan da çok razıyız. Aynı zamanda Adige
Cumhuriyeti Parlamentosu- Xase başkanı AŞE Muhammed'le de
görüştük, o da işlerimizi kolaylaştırdı. Suriye'ye
ulaştığımızda Adigelerin bizi iyi karşıladıklarını
soydaşlarımıza ilettik ve bizi beklediklerini de söyledik.
Vize almakta zorluk çektiysek te, gereken evrakları
hazırlayarak gelen ilk grupla birlikte geldik.
Naim'in mesleği inşaatçılık, evler yaptırıyor. Eşi ise
çalışmıyor, ev hanımı.
- Ben en çok, adeta yüreğimde yer alırcasına Mıyekuape'yi
seviyorum. Burada Tığujlar yaşıyorlar.. TIĞUJ Zavurdin beni
davet edip ağırlayarak sülalemiz hakkında ayrıntılı bilgi
verdi. Allah izin verirse diğer sülaledaşlarımla da bir araya
gelmek istiyorum. Bu üstünde yaşadığımız toprak dünyadaki tüm
Adigelere ait. Geri dönenlere toprak verilmeli, toprağımız
bol, fakat Rusya bunu kabul etmiyor. Çünkü buraya gelen bu
kadar insana da o zaman topraktan pay vermek gerekiyor.
Dünyanın Kürt'ü Adigey'e yerleşiyor. Ee biz Adigeler olarak
birbirimize yardım etmemeliyiz, öyle mi? Yahu Çerkes değil
miyiz (ты адыгэба шъыу!) İşte üzüldüğümüz şey bu.
Naim Suriye'de kendisine ait çok sayıda apartman'ı bırakıp
geldi, hiç birisini satamadı. Evlerinden bir tanesi üç milyon
kadar yapıyor. Bütün yaşamı boyunca edindiği mülkü bırakıp
başlarını kurtarıp buraya geldiler. Çünkü savaş sürüyor,
Çerkesleri de öldürüyorlar, yaşam güvencesi yok. Naim'in
damadının evini bomba ile yıktılar. Arabasını durdurup
elindeki parayı alıp kendisini de dövdüler, arabasından
attılar. Bu olayların ardından umutlarını iyice kaybettiler ve
böylece çabucak Adigey'e dönmeye karar verdiler.
Naim; 'Bize yardımcı olan herkesten Allah razı olsun. Ailecek
şimdi rahatız, şükürler olsun. Önümüzde çözmek üzere
düşündüğüm çok şey var. Bir başlangıcı olmadan ev yapmak
olmaz. Bu yüzden, bir pasaport işlerini bitirebilirsek,
çalışacağım. Geri dönenlere de elimizden geldiği kadar yardım
edeceğiz.
Fovkar Ziyat ve Raniya Suriye'nin Teterhable köyündenler. Genç
bir aile, ufak kızları Timaf üç yaşında. Aynı köyde imam
olarak çalışıyordu. Ziyat yukarıda bahsettiğimiz Naim'in
damadı.
- Eşimde ben de ilk defa Adigey'e geliyoruz. Daha önceleri de
atalarımızın çıktığı toprakları görmek istiyordum. Fakat ne
yazık ki zor duruma düşünce görmek nasip oldu. Savaş başlayıp
çıkmak zorunda kaldıktan sonra geldik. İstemeyerek ayrıldık
ama isteyerek te buraya geldik. Çok uzun zamandır vatanımız
diyorduk, gelmek istiyorduk. Ama böyle zor durumda kalıp
gelmek te istemiyorduk. Çünkü evlerimizi, akrabalarımızı,
sülaledaşlarımızı orada bırakıp geldik.
Vatanına dönmek isteyenlerin sayısı çok. Ama bu kolay bir iş
değil. İzin almadan çıkarsan öldürülürsün, olmaz şeylere maruz
kalabilirsin.
Ziyad'ın anlattığına göre daha önceleri Golan'da yaşıyorlardı
sonra Teterhable'ye göç etmek zorunda kaldılar. Günümüzde ise
evrakların çıkartılması için oraya gitmek zor, dolayısıyla pek
çok kişi evrak çıkartamadığı için şu an gelemiyor.
-İmam olduğum için beni oralardaki pek çok Çerkes tanıyor.
Aynı zamanda gruplar organize edip ümreye götürüyordum. Çerkes
köylerinde yaklaşık üç bin öğrenciye kur'an okumasını
öğretiyordum.
Ziyat'ın anlattığına göre babası vefat etmiş. Annesini de
getirirlerken, annesi Moskova'da havaalanında rahatsızlık
geçirince orada kaldı. Sağlığı düzelince o da buraya gelecek.
Bir tanecik kızkardeşi Şam'da kaldı. O'nun için de üzülüyor.
Ziyat'ın evine ise bomba düşüp içinde yaşanmayacak şekilde
yıkıldı. Sahip olduğu her şeyi bırakmak zorunda kaldı.
Ziyat; 'ŞHALAHO Asker ve Ç'ERMIT Muğdin Şam'a gelip
sıkıntılarımızı öğrenmişlerdi. Onlardan çok razıyım. Geride
kalan soydaşlarımız gözümüzün önünden gitmiyorlar, onlara
nasıl yardımcı olabilirizin peşindeyiz.
Geride kalanlar için üzülüyorlar.
Der Fikret ve eşi Neval bizi güzel karşıladılar. Böyle
olmasına rağmen yüzlerinden üzüntü akıyordu. Onların
anlattığına göre Şamlılar üç kızları bir oğulları var. İki
kızlarının evrakları hazır olmadığı için Suriye'de kaldılar,
onlar için üzülüyorlar. Fikret 69 yaşında, eşi ve kendisi
Kabardey, fakat edebiyat dilinde güzel konuşuyorlar.
Fikret yaklaşık 20 yıl kadar önce Adige Xase'nin davetlisi
olarak Nalçik'e gelmiş. Geri dönerlerken sülaledaşlarının en
çok yaşadığı yeri aramadan bir an evvel Suriye'den çıkalım da
neresi olursa olsun diye yola çıkmışlar.
Fikret uzun yıllar coğrafya öğretmenliği yaparak bu meslekten
emekliye ayrılmış. Neval ise ev hanımıydı, çocukların
yetişmesi ile ilgileniyordu. Aile içinde anadilde konuşuyorlar
çocuklarının hepsi Çerkesce'yi iyi derecede biliyorlar. Fikret
'nasıl olduysa da çocuklarımıza ana dilimizi unutturmadık'
diyor.
- Uzun zamandır anavatanımıza dönemek istiyorduk ama bir türlü
imkan bulamıyorduk, şimdiyse zor karşısında Suriye'yi terk
etmek zorunda kaldık. 'Bizim vatanımız da güzel, dilimizde
kaybolmadan bu karışıklıklarda kaybolmadan vatanımıza dönersek
daha iyi diyerek geldik' diyor.
Ç'EREF Neval (Fikret'in eşi) ; İki kızım aileleri ile
birlikte, annem, kardeşim, yakın akrabalarım hep Suriye'de
kaldılar. Hepside buraya gelmek istiyorlar. Geri dönmek için
gereken evrakları hazırlayıp Rus konsolosluğuna verdiler ama
'ticari vize için başvurmuşsunuz, bu yüzden sizi çıkartacağız'
diyorlar. Annem bize çok uzak olmayan bir yerde yaşıyordu ama
buraya gelirken yanına bile uğrayamadım, yüreğim yanıyor. Her
şeyden çok ona üzülüyorum. Bizim evraklarımız hazır olunca
herkes 'hemen çıkın gidin, sonra yolları kapatırlarsa
çıkamazsınız' deyince aceleyle başımızı alıp geldik. Kızımın
evi daha yakındaydı da, gece onların yanına gidip, sabah
erkenden havaalanına gidip yola çıktık. Her yer tehlikeli,
nereden kimin çıkıp seni vuracağını bilemiyorsun. Bir ihtiyaç
için evden birisi ayrıldığında yola bakıp duruyorsun acaba
geri dönebilir mi yoksa dönemez mi diye telaşlanıyorsun.
Geride kalanlar için çok üzülüyorum. Büyük kızımın iki çocuğu
var, öbürü yeni evli. Canımız, akrabalarımızla internet
vasıtasıyla konuşuyoruz ama durumları hiç iyi değil. Her gün
karışıklıklar daha da artıyor, daha korkulası bir hal alıyor.
Evimizi, arsamızı, arabamızı, tüm yaşamımız boyunca zorla bir
araya getirdiğimiz her şeyi bırakıp geldik. Evimizi satma
imkanı bulamadık, kime satacaksın ki, satayım desen de artık
çok ucuzlar. Boşalan evlerin içindekileri yağmalıyorlar.
Arabaları yakmazlarsa parçalıyorlar. Bir de bunları en çok
Çerkeslerin oturduğu mahallelerde yapıyorlar. Adigeler nerede
olurlarsa olsunlar gerçekten doğrular için çalışıyorlar,
doğruluk için çabalıyorlar, bunu da şimdi onlar kabul etmiyor.
Gerçekten, gerçeği söyleyeceksem evraklarım hazır olduğunda
sevinmedim, kızlarımı geride bıraktım. Onların evrakları
bizimkilerden önce hal olsaydı daha sevinirdim.
Evrakları ellerine ulaşan insanlar iki-üç gün öncesinden
evlerinden çıkıp yollarda beklemeye başlıyorlar, ya yolları
kapatırlarsa ya gelemezsek diye yollara çıkyorlar. Çıkıp
geleceğin yolu birileri kapatırsa ne olursa olsun bulunduğun
yerden başka bir yere gitmen mümkün değil ki. İşyerleri
kapalı, gelir kapıları kapalı, insanlar çok zor durumdalar.
Hırsızların sayısı çok arttı. Önceden Şam güzeldi, sabaha
kadar dışarıda kalsan da kimse bir şey yapmaz bir şey
söylemezdi ama şimdi gündüz bile sokağa dahi çıkmak çok
tehlikeli. Telefonla konuşsan bile, dinleniyorsun,
tercümanlarda bulmuşlar her dediğimizi araştırıyorlar,
imkanlar çerçevesinde telefonda bile olmaz bir şey
söylememelisin.
Neval sadece çocuklarının değil Şam'da oturan bir tane bile
Adige'nin zarar görmeden, hepsinin geri dönmesi için dua
ediyor.
Karışıklıkların sebebi olan hükümet karşıtı gruplar şu
sıralarda püskürtülmüş durumda. Bu kadar çok azap ve zorluk
çekmiş olan insanların yaşantılarının yeniden normale dönüp,
Suriye'nin yeniden barış ve huzur içerisinde yaşam bulmasını
arzuluyoruz. Soydaşlarımızın yanında olduğumuzun onları
desteklediğimizin bir belirteci de bu gün kardeş
cumhuriyetlerimizin başkanlarının uyguladıkları
politikalardır.
Bu felaketle Adigelerde ilintililer ve kendi milletlerini
kendi kendilerine korumaları gerektiğini öğrendiler. Gelecekte
zorluk ve kargaşalık içine düşmememiz temennisi ile. |