...................
...................
ĞIŞ ŞILEHAN 100 YAŞINA GİRDİ

THARKOHO Safiyet
Adige  Mak Gazetesi, Temmuz 2013
Çeviri: AÇUMIJ Hilmi

                         
 
...................
...................

1913 yılında Hatlekuaye köyünde KHUAKO İlyas doğan kızına Şılehan ismini takar. Fakat kızını uzun zaman sevmek nasip olmaz.  O tarihlerde çıkan içsavaşta ölür. Annesi Fatimet bir kaç yıl kaynanası ile birlikte kalsa da daha sonra ağabeyi gelerek baba evine onu geri götürür.

Yıllar geçer. Annesi iyi dikiş dikmesi, örgü örmesi ile uzaklarda dahi tanınır olmuştur. O tarihlerde Voçepşıye'de yaşamakta olan DEYLEKO Said'in eşi vefat etmiştir. Çocuklarının anaya ihtiyacı olduğunu düşünerek, hoşlandığı bu bayanla evlenir.

Şılehan günümüzde dahi üvey babasının kendisine ne kadar iyi davrandığını anlata anlata bitiremez. Kucağına oturtur saçlarını okşayarak güzel sözler söyler. Bütün bunlardan dolayı kendisi de onu çok sever. Said'in ilk eşinden Harun ve Nehuat isminde iki oğlu vardır. İkinci eşi Fatimet'tende 4 çocuğu olur. Adları Hacmustaf, Hazret, Reşıd ve Raziyet’tir. Bütün bu çocuklar sanki bir anadan doğmuş gibi her zaman birlikte birbirlerine destek olurla. Köydeki komşuları da bu aileyi kendi aralarında gösterdikleri bu sevgi ve saygıdan dolayı sayarlar...

Deylekoların ailesine karışan kızda yavaş yavaş gençkızlığa adım atar. Köylülerinden dükkanda çalışan ĞIŞ Medin genç kızdan hoşlanır ve onunla evlenir. Şılehan hiç bir konuda yüzünü kara çıkartacak birisi değildir. Hamarattır, kaynanası ile edep çerçevesinde geçinir. Şılehan ve Medin'in altı tane çocuğu olur ise de bunlardan iki tanesi ölür. Bayzet, Şamset, Haniyat ve Temır'i ise yetiştirirler.

Yaşamda mutluluklar kadar zorluklar da vardır. Eşi ayrılıp başka bir aile kurduğunda da Şılehan umutlarını kaybetmez. Dul kadın olarak zorluklara göğüs gerer.

Şair NEHAYE Ruslan'a ait şiirden satırlar aklımıza geliyor.

Адыгэ бзылъфыгъ,
Бэри угъыгъ,
Гугъум уфызэу,
Шъузабэ убзэу,
Лъэхъэнэ къиным
УнатIэ залъэ...
Зыфэдэр пшIагъэ
ГъашIэм игъыбзэ,
Уныгъ, утыгъ,
Тыгъэм устыгъ... 

Adige kadını,

Çok ta ağladın,

Efkarın sıkıntısından,

Mahlulelikten,,

Zor zamanlardan,

Alnını kaplayan ...

Yaşamın ağıtının,

Öğrendin nasılını.

Anaydın, babaydın,

Güneşte kavruldun...

Evet herkesi anne kılan çocuklarıdır. Çocuklarının iyi nasibi olacağını, sağlık sıhhat içinde olacağını bildiğinde bunun yerine koyabileceğin dünyada hiç bir şey yoktu. Şılehan çocuklarının üzerine titreyerek hiçbir işten kaçınmadan yaşamını sürdürür. Köyde düzenlenen imecelere de katılır. Tütün tarlasında da çalışır. Fakat ne kadar çabalarsan çabala, zorluklar bazen nereden gelir bilinmez. Büyük oğlu Bayzet'in eşi erken vefat eder, onun çocuklarının üzerine de Şılehan titrermek zorunda kalır. Bu kelimeleri söylemesi, yazması kolay ama bu ne kadar gece uykusunun olmaması, ne kadar çok gelecek kaygısı, derin düşüncüler demek. Şansları varmış ki, Bayzet davranışları ile insancıllığı ile övgülere layık Asiyetle evlenir. Asiyet, ninenin de kocasının ilk eşinden olan çocukların da  kendisine olan güvenlerinin, umutlarının bilincinde olarak onlara karşı çok iyi davranır. Bayzet'in bu eşinden de Susan isminde bir bebekleri doğar. Susan tüm ailenin yaşamını güzelleştirir.

Şılehan Nine'nin kızları Şamset ve Haniyat, diğer oğlu Temır'de evlenirler güzel aileler kurarlar. Şılehan ninenin çok sayıda torunu var. Her birisi de ‘’sülalemi nasıl daha güzelleştirebilirimin’’ peşinde.

Sohbetimizin sonlarına doğru Şılehan nineye gelinlerinden memnun olup olmadığını sorduk. Bir saniye bile düşünmeden cevap verdi; 'Asiyet'i, Rim'i, Svet'i hiçbir şeyle değiştirmem. Onlara kızlarım gibi bakıyorum, onları yetiştiren anne-babalarından da  Allah razı olsun.'

Yaşam insanları birbirinden ayırabildiği gibi birbirlerine de bağlayabilir. 55 yıldır Şılehanla KUŞU Zoya komşular. Bu kadar zaman içerisinde adeta bir aile gibi olmuş haldeler. Yaşamın kendilerine sunduklarını paylaşıyor birbirlerine danışıyorlar. Zoye; '- Şılehan gibi akıllı, merhametli bir komşum var. Ona ablammış gibi bakıyorum, daha çok yıllar yaşamasını arzu ediyorum.' diyor.

İnsanların sana kıymet-değer vermesinden daha önemli ne olabilir ki? Böyle olmasına rağmen Şılehan'ı hala günümüze kadar üzen bir mevzuda var. Evrakları korumakla ve düzenlemekle görevli insanların ihmalleri yüzünden 100 yaşına girmiş bu nineyi ikinci dünya savaşı gazisi saymadılar ve bağlanması gereken aylığı bağlanmadı. Kendisine böyle muamelede bulunulmasından ise kırgın.

Şılehan nine yaşamı boyunca karşılaştığı tüm zorlukları oğulları ve kızlarından olan sayıları kırka ulaşan torunları bahçeye gelip gülüp eylendiklerinde unutyor, çok mutlu oluyor.