"3 gün için, 600 küsür Lira uçak parası
vermeyip, Ağustos'ta yıllık iznimde giderim"
dediğim için, tesadüfen o katliamdan kurtulan
biri olarak diyorum ki; Suruç katliamının
faili Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Mit Müsteşarı,
İçişleri Bakanı, Urfa Emniyet Müdürü, Urfa
Valisi, Urfa Komutanı’dır.
‘’Bu
solcular da her şeyi devlete atıyor’’ diyen
dingiller var, geleceğim oraya...
Pirsus (Suruç); IŞİD çetelerinin, Kobanê
saldırısından sonra Türkiye'ye geçen Kobanêli
sivillerin, çadırkentlerde yaşadığı bir yer.
Şanlıurfa'nın bu saldırılardan önce pek
bilinmeyen, Suriye sınırına çok yakın bir
ilçesi. Küçüçük bir ilçe. Kürdistan'da
olmasından ötürü, neredeyse ilçede yaşayan
insan sayısı kadar kolluk gücü de var. Kobanê
saldırılarından sonra gelenlerle artan nüfus,
onlara yardım getiren, ziyaret eden diğer
insanlarla beraber oldukça arttı. Tabi buna
paralel olarak kolluk gücü sayısı da arttı.
Ben çok kere gittim Suruç'a. Mesela Aralık
ayında gittiğimizde, (ki, kalabalık gittik o
zaman ve yardım malzemelerimiz de vardı)
Ankara’dan yola çıktıktan sonra peşimize
takılan ekip, belli noktalara kadar bizi hep
takip etti. Görev alanı bitene kadar
peşimizden gelen kolluk güçlerinin görev
yerleri bittikten sonra, peşimize yeni bir
ekip takıldı. Suruç'a kadar devam etti bu
şekilde. Sayısız kere durdurulduk, GBT
yapıldı. Kolluk güçlerinin bilgisi dışında,
kuş uçmaz, uçamaz orada.
Mürşitpınar
sınır kapısı, biz gitmeden evvel kapanmıştı
zaten. Biz daha yakından görelim Kabanê'yi
diye peşimizdeki Akrep’in siren sesine
aldırmadan sınır kapısına kadar gittik. Ta ki
önümüzü kapatıp, bize silah doğrultulana
kadar.
Detayları şu nedenle
söylüyorum; biz; Ankara'dan yanımızda çocuk
bezi, maması, oyuncaklar, ayakkabılar, kıyafet
ve sütlerle gelen insanları bile sayısız kere
durduran, GBT yapan, her defasında arayan
kolluk gücü, üzerinde bomba olan bir şahsı
fark etmeyecek öyle mi?
Hele bir de bu
mevsimde...
Sıcaklık 40 derece
civarındadır ve orası Kürdistan!
Normal şartlarda bile, sıcakta uzun kollu,
ceketli birini gördüğünde anında durduran,
silah mı taşıyorsun diye soran ve arayan
kolluk güçleri, üzerinde bomba taşıyan bir
insanın kıyafetlerini fark etmeyecek öyle mi?
Sahiden inanıyor musun?
Biz ’’katil
devlet’’ derken, siz tam olarak ne
anlıyorsunuz? Başbakanlık binası eline silah
alıp insan öldürdü, demiyoruz tabi ki!
Bahsettiğimiz katil devlet hitabı, sizin zeka
seviyeniz için belli ki bu.
’’Devlet
ne yapsın’’mış?
Devlet buna göz
yummasın.
Devlet elinde yardım
malzemesi ile giden herkesi sayısız kere
arıyorken, üzerinde bomba olanları da arasın.
Burada bile eşitlik istiyoruz fark ettiysen.
Ben, kişisel bir ziyaret gerçekleştirmek
istedim, planladım. Daha önce tanıştığım, her
birinin ayrı ayrı ama birbirine çok benzeyen
hikayeleri olan Kobanê'li çocuklarla
bayramlaşmak istedim. Oyuncaklar aldım,
kıyafetler. Gideceğimi bilen arkadaşlar da
hediyeler getirdiler... Ben gidemeyeceğimi
anlayınca, arkadaşlara götürdüm kendi aldığım
ve diğer arkadaşlarımın getirdiği hediyeleri.
Bizim yerimize bunları da götürün dedim.
"Oyuncakların içinde oyuncak silah yok
değil mi" dediler sadece. Oyuncaktan bile
olsa, silaha tahammül edemeyen, silah
istemeyen insanlardı onlar. Bombayla
parçalanarak can verdiler...
Çocuklukları, hayalleri, umutları çalınan bu
çocukların yüzlerini güldürmekti tek gayeleri.
Tek istedikleri, savaş mağduru bu çocukların
yüzlerinde bir tebessüm oluşmasıydı. İzin
vermediler! İzin vermediniz!
Arkasında
kimin ne hesabı varsa, kimin nasıl bir çıkarı
varsa Allah belasını versin, demeyeceğim!
Belalarını bizden bulacaklar. And olsun
aldıkları her canın hesabını soracağız.
Yemek yediğiniz, halay çektiğimiz,
uzandığımız, uyuduğumuz, bir bardak çayı
bölüştüğümüz o kültür merkezinin bahçesinde
katlettiğiniz arkadaşlarımız için yasta
olmadığımızı herkes bilsin.
Biz
kazanacağız. Kobanê kazanacak, insanlık
kazanacak.
Barbarlar, caniler, tecavüz
orduları ve onları besleyen soylular; belki
bizi de bir yerde bir şekilde öldüreceksiniz
ama sizden hesabı soracak birileri muhakkak
olacak.
Dün o bahçede 300 kişi vardı,
bugün bir bak kaç kişi var?
|