Kentin
Podgorno ve Kurganna caddelerinin kesiştiği yerde Oşade
höyüğü vardı. 19. yüzyılın sonlarında, 1897 yılı
Mayıs
ayında, Peterspurg'tan gelen ünlü profesör N. İ.
Veselevsko Oşade'de kazı yapmaya başlar.
Höyüğü 3 metre 20 santim kadar kazdıklarında, bir mezar
buldular. Mezar Şhaguaşe taşları ile örtülü idi. Mezarda
kemikleri yok olmaya yüz tutmuş bir ceset vardı. Onun
yanısıra bakırdan bir mızrak, gümüş küpe, kap kacak
kalıntıları
da
ceset
ile birlikte gömülmüştü.
|
10 metre 60
santimetre derinliğe, höyüğün zeminine ulaştıklarında
yuvarlak bir şekilde kireç taşı ile çevrilmiş bir yere
ulaştılar. Bunun ortasını bir buçuk metre kadar
kazdıklarında 20 metrekare kadar genişlikte bir çukura
ulaştılar.
Çukur, kuzey-güney doğrultusundaydı. Çukurun duvarları
ağaçtan, zemini ise Şhaguşe taşlarından yapılmıştı.
Kuyuda bulunan mezar kısmının üstü ise ağaçla
kapatılmıştı. Bunun üzeri toprakla doldurulduktan sonra,
yine, üzerine ahşap bir çatı yapılmıştı. Ağaçlar
çürüyünce üzerindeki toprak mezara dolmuştu. Çukur
ağaçlarla üç kısma bölünmüştü. İlk önce iki eşit odaya
bölünmüş ardından kuzeydeki doğu ve batı yönlerinde
olmak üzere ikiye bölünmüş.
|
Güneydeki büyük odanın ortasında
elleri ve ayakları toplanmış, başı güneye dönük
vaziyette, dişlerinden başka hiç bir şeyi sağlam
kalmamış bir erkek defnedilmişti. Diğer odalarda da aynı
şekilde defnedilmiş birer kadın cesedi vardı. Odalarda
onlarla birlikte gömülmüş pek çok nesnede vardı. En çok
nesnenin bulunduğu ise büyük odaydı. Bunun üzerine
Profesör N. İ. Veselovske acilen Peterspurg'tan kalkıp
Mıyekuape'ye gelmişti. Erkek cesedi kalıntıları üzerinde
altından pek çok eser vardı. Bunlar arasında 68 aslan
görünüşlü , 19 öküz şeklinde, 39 altın halkacık,
metreden biraz daha eksik olmak üzere öküz sembollerinin
takılı olduğu 6 gümüş ve altın borucuklar vardı.
Erkeğin başında altından şerit halinde
bir diadem vardı, altınlarla işlenmiş çok güzel bir
nesneydi. Büyük odadan çıkarttıkları arasında 14 gümüş
kap ile bir altından kap, altın düğmeler,kıymetli
taşlardan kolyeler ve başka şeylerde vardı.
|
Büyük odadan çıkartılanlar arasında
yer alan gümüşten yapılmış koşınıjıyenın bilimsel,
sanatsal ve topografik olarak büyük önemi vardı. Bunun
yüzeyinde bir bölge tasvir ediliyordu, dağlar ve oradan
başlayan iki küçük dere ile hayvan resimleri işlenmişti.
Bu kabartma resimlere bilimadamları büyük önem verdiler.
Bilimsel olarak bundan daha eski bir bölge haritası
günümüze kadar bulunmuş değil. Mıyekuape'deki Oşada
höyüğünden çıkartılan nesnelerin kanıtladığına göre, bu
anıt mezarın yapıldığı lider ve onun tabası, bütün bu
eserleri bırakanlar, milattan önce 2500 yıllarında
burada yaşamışlardı. Bilimin varsaydığına göre bu
insanlardan günümüzdeki Kuzey Kafkasya halklarından
Adigeler, Çeçenler, İnguşlar ve diğerleri türemişler. O
tarihlerde insanların varlıklılar ve yoksullar olarak
sınıflandığını, ataerkil bir aile yapısına sahip
olduklarını bu mezar gösteriyor. Büyük odada gömülü olan
varlıklı erkek ile iki vuneut bayanın gömülmüş olması da
bunun kanıtıdır. Oşade höyüğünden çıkartılan nesneler
aynı zamanda burada o tarihlerde yaşayan halkların
dünyanın diğer yerlerinden kopuk yaşamadıklarını da
kanıtlıyor. İran, Irak, Hindistan, Orta Asya, Suriye ve
Kuzey ülkeleri gibi farklı bölgelerden gelen nesneler
veya bunların etkileşimi onlara ulaşıyordu. Örneğin
Oşade höyüğünden çıkartılan boncuklar İran ve
Hindistan'dan gelen birüze ve serdolik taşlarından imal
edilmişti.
Bütün bunların hepsi bir arada Adige toprakları
üzerinde bulunan Mıyekuape'deki Oşade höyüğü tarifi
imkansız zengin bir tarihi anıt, antik çağlarda
buralarda yaşayan halkların kökenini tarihlerini,
anlatan, dünyaca önemli, dünya kültürünü kalkındıran
önemli bir eserdir. |