Adige
masallarında taşa dair ilginç, mesela insanların taş
kesildikleri sonra yeniden canlandıkları gibi anlatılara
rastlıyoruz. Onlar konuşuyorlar, insani niteliklere
sahipler, seviyorlar, merhamete de sahipler adalet için
de mücadele ediyorlar. Masallarda sonsuza kadar taş
kesilenlerde var belli bir zaman sonra yeniden
canlanacak olanlarda var.
Başka ulusların söylencelerinde de insanların taş
kesildiğine rastlıyoruz. Örneğin Rum efsanelerinde Zeus
kendisini dinlemeyenleri taşa çeviriyor, Meduze Gorgone
kendisine bakanları taşa çeviriyordu.
1982 yılında ikinci Vulape höyüğünden
Savaş Tanrı'sı
için yapılmış bir çerge çıkartmıştık. Burada bulunan
direğe saplanmış kılıç üzerine Meduze Gorgone'nin
işlendiği metal bir tabaka iliştirilmişti. Bu nesnenin
önü çergenin girişine bakıyordu. Böylece Mıvutler
soyguncu ve yağmacıların çergeye girmesi halinde ilk
olarak ona bakarak ya taş kesilecekleri yada
öleceklerini umuyor olmalılar.
Kızın Seçimi...
Masallarımızda ikizlerin bir kızı sevdikleri
de oluyor. Kendisi ile flört eden ikizlerin
kalplerini kırmamak için bir otlağın başına dikilerek ot
biçerek kendisine ilk ulaşanla evleneceğini söyler.
Delikanlılar birbirleri ile yarış ederek otlağın sonuna
birlikte ulaşıp kaşenlerinin eline uzandıklarında ikisi
birden taş kesilir.
Pek çok ulus taş veya taştan yapılmış nesneleri ibadet
yeri olarak veya ibadethanelerinde kullanıyorlar. Antik
çağlarda Adigelere ait böylesi yerlerde vardı.
Yispvuneleri (dolmenler), Тхьэнэшъу- dikitler, mezar
taşları, taştan kurban sunakları, yalnız başına bulunan
büyük taşlar, sınırları belirleyen taşlar vb. Avcılarda
mesela belirli taşların etrafında toplanırlardı.
Taşların gökyüzünden düştüğüne dair olan inançları
sebebiyle şimşek düşmüş taşların bulunduğu yerleri dua
yeri olarak kullanıyorlardı. Buralara belirli
yiyecekleri götürme adetleri
de vardı. Genelde kızartılmış veya haşlanmış kurban
etleri gibi.
Ev yaparken de temel anasının
(ЛъачIэ) köşelerine taşlar gömüyorlardı.
Taşların birbirine çarpılmasının ise iyi olmadığını
düşünüyorlardı. Çocuklu-ğumuzda
çakıl taşlarını birbirine çakarken ninelerimiz
gördüğünde ' Yavrum taşları birbirine vurmayın, yoksa
kuraklık olur' diyorlardı.
Dağların Zirveleri tanrıya ait sayılırdı
Ulusumuz eski dönemlerden beri dağlara önem veriyordu,
dağların zirvelerinde tanrıların yaşadığına
inanıyorlardı. Dağlara çıkan geçitlerde bulunan
kayaların üzerine hediyeler bırakıyorlardı. Böylesi
yerlere daha ziyadesiyle silah bırakıyorlardı.
Mıyekuape rayonunda Thaç'ışho ile Thaçıjıy tepeleri
bulunuyor. Eski çağlarda bunların tepelerinde dualar
ayinler yapıyorlardı. Eski Nart
söylencelerinde Thaşho'nun yaşadığı Oşhamafe'de
her yıl Tanrıların buluşup
ziyafet yaptıkları anlatılır. Bu toplantılarına her yıl
Nartların arasında insanlara en faydalı olanlarından
bazılarını çağırır ona da
büyük bir manda boynuzu dolusu beyaz üzüm şarabı ikram
ettikleri anlatılır.
Cadılardan günümüzde de korkuyorlar
Günümüzde de dağlardan gizli olarak cadıların toplandığı
söyleniyor. Yılbaşı geldiğinde onlar Sobay tepesinde
toplanıp yıl boyunca yapacakları iyilik ve kötülükleri
kararlaştırıp paylaşıyorlar. Paylarını deriden
bohçalarına koyup üzerinden uçtukları köylere
dağıtıyorlar.
Yeni yılın gireceği gece cadıların getireceği
zararlardan korunmak için bahçe girişlerine, ev
duvarlarının köşesine, bahçedeki tüm binaların etrafına,
kapılarına kül döküyorlardı.
İçinde çok mezartaşı olan mezarlıkları cin, şeytan, kötü
insanların uğrak yerleri olduklarına inanıyorlardı.
Bunlardan zarar görmemek için ok başları, kumaş
şeritler, bozuk paralar ve başka nesneleri
mezartaşlarının üzerine bırakıyorlardı.
Yispvuneleri mezardı
Yispvuneleri tamamı taştan yapılmış mezarlardı, ayin
yerleriydi. İlk yapılan dolmenlerde cenazeler dolmenin
duvarları dibine oturtturuluyordu. Bu yüzden (исыпIэ ун
- içerisinde oturma evi) yispvun diye isimlendirilmişler-di.
Dolmenler tek başlarına yapılmıyorlardı bir vadide pek
çok dolmen oluyordu. Örneğin Haceko'daki dolmen grubu
350 kadar dolmenden oluşu-yordu.
Kujıko deresi kıyısındaysa 600 kadarı bir
aradaydı.
İnsanlar kendi yaşadıkları evleri topraktan yapıyorlardı
ama sonsuza kadar ölülerinin yaşayacakları evleri
sonsuza kadar durması için taştan yapıyor-lardı.
Dolmenler insanlarca bozulmazsalar başlarına hiç bir şey
gelmez. Adigeler 5000 yıl öncesine dayanan bu dolmenleri
hiç kırıp yıkmadılar. Ulusumuza ait eski mezarlıklara
da, başka uluslara it mezarlıklara da hiç dokunmadılar.
Fakat son iki yüzyıldır topraklarımıza yerleşmiş olan
uluslar bu konuda onlara hiç acımadılar, kırdılar,
patlattılar, parçalara ayırdılar, dağıttılar.
Yispvunelerini Adigelerin yapmış olduğunun günümüzdeki
kanıtlarından birisi de Shapsughların
hala yılda bir kez bunlardan belirli bazılarının önün-de
toplanıp, dolmenin önüne yiyecekler götürüp bırakmaları
gösterilebilir.
Çocuğu olmayan kadınlar için....
Çocuğu olmayan kadını Adigeler nasipsiz sayıyorlardı.
Çocuk sahibi olma-sı için
belirli taşlık alanlara götürüyorlardı. Topraklarımızda
arkeologların bulduğu böylesi yerlerde var.
Nazar taşları
Eskiden taşları nazar değmesin diye de kullanıyorlardı.
Bunlar ortası delik ince yassı dere taşları idi. Bu
taşları ev girişlerine çocuğun beşiğine, yayıklara,
evlerin köşelerine takıyorlardı.
5 bin 500 yıl öncesinden
başlayarak günümüzde bile kullanılıp insanlarımız
tarafından farkına varılmayan taş aletlerde var. Bir
şey ezmek öğütmek için kullanılan taş değirmenler
ve taş tokmaklar. Pek çok köyde hala böylesi taşlarla
yiyeceklerimizi tatlandıran bjınıfşığu yapılmaya devam
ediyor. |