1)
YOZGAT SORGUN-OSMANİYE KÖYÜ
Konumu:
Osmaniye (Lo kıt), Yozgat'ın Sorgun ilçesine bağlı bir Aşuwa-Abaza
köyüdür. Köy, Sivas-Ankara karayoluna oldukça yakındır. Sorgun
ilçesine 10 kilometre uzaktadır. Her an, her zaman ulaşıma
açıktır.
Tarihçesi:
Köy halkı, Karaçay-Çerkes Özerk Cumhuriyeti'ndeki Kubina-Lo kıt
köyünden göç etmiştir. Her ne kadar bundan önceki bir yazımızda
köy halkının 1864 yılındaki büyük sürgünde Kafkasya'dan deniz
yoluyla gelen Aşuwa Abazalardan oluşan yaklaşık 5000 kişilik bir
grup olarak göç ettiğini yazmış isek de; bu tarihin yanlış
olduğunu bilahare öğrendik. Şöyle ki; Kayseri- Pınarbaşı-
Altıkesek köyünden Lo Fuat beyin tapu kayıtlarına dayanarak
yaptığı araştırma ve Türkiye’de Abaza (Abazinler) hakkında
araştırma yapan tarihçi Thaytsukh M.S.‘nin yaptığı incelemelere
göre ve Lo kıt (Osmaniye) köyü mezarlığında bulunan bir mezar
taşındaki bilgiler göz önünde bulundurulduğunda, köy halkının 1859
yılında Türkiye ye geldikleri ve köyü kurdukları anlaşılıyor.
Şöyle ki: Osmaniye köyü mezarlığında bulunan ve köyün kuruluşundan
sonra ilk ölen Çago Ahmet’e ait mezar taşında yazılı olan ölüm
tarihi 1862’dir. Köyün yaşlılarından duyduğumuza göre Osmaniye
köyünün kuruluşundan üç yıl sonra Çago Ahmet ölmüş ve
bahsettiğimiz anıt mezar yapılmıştır.
Kabardey ve Karaçay Çerkes bölgesi 1822 yılında Ruslar tarafından
işgal edilmiş bu bölgelerde yaşayan Abazalar ve Kabardeyler Rus
hakimiyetini kabul etmişlerdir. 1859 yılında bu bölgede yaşayan
5000 bine yakın Abaza nüfusu ile 10 000 bine yakın Kabardey ailesi
önce İstanbul’a gelmiş bilahere Anadolu’nun çeşitli yerlerine
genel olarak, Adana Uzun Yayla (Kayseri-Sivas) ve Yozgat
havalesine iskan edilmişlerdir.
Göç sebeplerinden biri; Rusların bir yerde bu insanlardan
kurtulmak istemeleri. İkincisi; göç edenlerin Müslüman oluşları,
Osmanlı Devletinin gizli daveti, Osmanlı ülkesine gelmeleri
halinde dini ibadetlerini rahatça yapabilecekleri düşüncesi
yatmaktadır. Üçüncü bir neden ise; gerek Abazaların ve gerekse
Kabardeyler’in feodal bir yapıya sahip olmaları… Zamanın çarı 2.
Aleksandr’ın en kısa zamanda kölelik düzenine son vereceğini açık
açık ifade etmesi, kölelik sisteminin kaldırılması halinde
rahatlıkları sona erecek olan sınıfların Çar’ın bu uyarısından
korkmuş olmaları… Başka tarihi sebeplerde olabilir... Biz sadece
ilk akla gelenleri belirtiyoruz 1859 yılında göç edenlerin
çoğunluğu feodal ailelerdir. Nesilden nesile gelen duyumlara göre
(Ben şahsen köyümüz halkından birçok yaşlı insandan duydum) göç
eden insanlar içinde fakir aile yoktur. Çoğunluğunun artmak
denilen torbalar dolusu altınlarının olduğu ve sahip oldukları
köleleri ile birlikte geldikleri söylenir. Hatta nüfus kayıtları
incelendiğinde ilk gelen aile reisi eşi ve sonra da sahip olduğu
kölenin (Gulami) adının yazılı olduğu görülecektir. Ben şahsen
feodalite, Aristokrasi
vesaireye
karşıyım ama tarihi gerçekleri de aksettirmek gerekir
kanısındayım.
PARENTEZ BİLGİ-
Tarihi gerçek: Çerkeslerin sürgünü ve Osmanlı İmparatorluğu'na
yerleştirilmesine karşılık Kafkasya'ya gayrimüslim ihracına
ilişkin iki süper güç arasında nasıl bir diplomatik trafik
yaşandı? Batı Kafkasya'da Kafkas-Rus Savaşı'nın sona ermesi,
Çerkeslerin sürgün edilmesi ve Osmanlı imparatorluğu sınırları
içine yerleştirilmesi sorunuyla yakından ilgilidir. Bu, Kafkasya
Genel Valisi Büyük Prens Mihail Nikolayeviç'in savaş bakanına
hitaben yazdığı mesajda açıkça ifade edilmiştir: "Savaşın ne zaman
sona ereceği meselesi, şu şartlarda bile bize düşman halkı
Osmanlı'ya ne kadar zamanda gönderebileceğimiz sorununa dayanıyor.
1) Bu nedenle bu sorun Rusya ve Osmanlı hükümetleri
arasında en aktif diplomatik yazışmaların ve görüşmelerin konusu
oldu. Görüşmeler sırasında her iki taraf da Çerkeslerin göç
ettirilmeleriyle ilgilerinin olmadığını kanıtlamaya ve böylece
onların gelecekteki kaderleri konusunda sorumluluktan kurtulmaya
gayret ediyordu. İstanbul'daki Rusya elçiliğinin bu mücadelede
önemli bir yeri vardı. Elçiliğin sadece Rusya Dışişleri Bakanlığı
ile değil, Kafkasya Ordusu Başkomutanı ve onun Kafkasya'daki
idaresi ile de doğrudan irtibatı vardı, ayrıca, durumu yerinde
inceleyerek Çarlık payitahtını ve İstanbul'daki elçiliği ayrıntılı
bilgiyle donatan Rusya konsoloslarının Osmanlı topraklarındaki
varlığı da diplomatik mücadeleyi kolaylaştırıyordu. Temmuz 1859'da
Rusya elçisi a. B. Lobanov-Rostovski, Başvezir Fuat Paşa ve
Hariciye Nazırı ali Paşa'nın onunla yaptığı bir sohbette,
Kafkasyalı Müslümanların Osmanlı İmparatorluğu'na yerleşme
serbestisinin sınırlandırılacağını, "Bu göçün son zamanlarda çok
fazla arttığını ve Babıali'ye yük olmaya başladığını
"açıkladıklarını bildiriyor.
2) Bunun ardından
verdiği resmi bir notada Osmanlı Hükümeti, Kafkasyalıların göçünün
durdurulmasını ve bundan sonra "her iki hükümetin onayı olmadan
göç yapılmamasını" talep etti.
3) Rusya hükümeti bu
notaya Kafkasyalı Müslümanların Mekke'ye gitmek için izin
istedikleri karşılığını vererek şöyle dedi: "Dini inançların
yerine getirilmesiyle ilgili bu isteğe karşı çıkamayız ve bunu
istemeyiz.
4) Bununla birlikte, Lobanov-Rostovski,
Ali Paşa'yla yaptığı mutad sohbetlerinden birinde, "Bu kadar
Kafkasyalıyı ayartıp Osmanlı sınırlarına yığılmalarına yol açan
asılsız söylentilerin ve abartılmış umutların hala Dağlıların
aklını çelmeye devam ettiğini" ve "yeni göçmenlerin Rusya sınırını
geçmeye hazırlandığını" söyledi. Osmanlı ajanları tarafından
Kafkasyalılar arasında yayılan, bir süre önce Rusya ile Osmanlı
arasında imzalanan antlaşmaya göre Rusya hükümetinin Babıali'ye
"Bütün Müslüman tabasını Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan
Hıristiyanlarla değiştirme hakkı verdiği" şeklindeki söylentilere
dikkat çekti.
5) Kafkasyalıların göçü sorununun
çözümünü hızlandırmak ve Osmanlı Hükümeti'nin engel çıkarmasını
önlemek için 1860'ta İstanbul'a Tuğgeneral M.T. Loris-Melikov
geldi. Kafkasyalıların Osmanlı'ya "toplu halde değil, küçük
gruplar halinde" göç etmesine izin veren bir anlaşma imzalandı.
6) Rusya hükümeti ayrıca Çerkeslerin Kafkasya
sınırından uzaklara, Osmanlı İmparatorluğu'nun iç bölgelerine
dağıtılması konusunda Babıali'nin onayını almayı başardı. 0 sırada
Rusya hükümeti, "Rusya 'ya karşı düşmanca tutum ve dini
hoşgörüsüzlükle dolu olan" göçmenlerin Osmanlı İmparatorluğu'ndan
geri dönmesinden çekiniyordu.
7) Bu şekilde, göç
hareketi resmi özellik kazandı ve 1861-1862 yıllarında da devam
etti. Bu süre zarfında 100 binden fazla Kafkasyalı "Muhammed'in
kabrini ziyaret etmek için Mekke'ye gitme gerekçesiyle, yerleşmek
niyetiyle Osmanlı topraklarına geldiler.
Devlerin anlaşması sonucunda Rus çarı devrin sadrazamına bir
mektup yazar. “Size bir kovan dolusu eşek arısı gönderdim. Sizi
sokacaklar ve rahatsız edecekler.” Devrin sadrazamı , Rus çarına
şu cevabı gönderir: “ Gönderdiğiniz eşek arılarını öyle
dağıtacağım ki, birbirlerini kolay kolay göremeyeceklerdir.”
Abazaların (Aşuwaların) göç tarihi olan 1859’dan bugüne kadar 152
yıl geçmiş, ancak anavatandan sürgün edilen Abazalar bugüne kadar
kendilerini bulamamışlardır.
Lo kıt (Osmaniye) köyünden bahsettiğimize göre biraz da
Kafkasya’da bu köy ile ilgili bilgileri aktarmamız gerekir
düşüncesindeyim. Karaçay-Çerkesk Özerk Bölgesinde üç tane Lo kot
vardır. Bunların isimleri şöyledir; Gum Lo kıt- Kubine Lo Kıt-
İncig Lo Kıt…
Bu köyler göç tarihi olan 1859 yılında Karaçay-Çerkesk bölgesinde
mevcut idi. Bu gün bu köyler halen aynı bölgede mevcuttur. Göç
tarihinde tüm beyler ya da feodallerin tamamı göç etmemiştir.
Örneğin bizim köyün beyleri olan Lo lar 1859’da göçe
katılmamışlardır.
Adana Tufanbeyli ilçesine bağlı Akpınar-Bolatpınar ve İğdebel adlı
Abaza köyleri vardır. Bu köyler bugün Karaçay Çerkesk-Özerk
Cumhuriyetinde bulunan Gum Lo Kıt köyünden göç etmiştir. Ancak Göç
tarihleri 1859’dur. (Tufanbeyli-Akpınar köyü web sayfasındaki göç
tarihi ve Altıkesek köyü web sayfasındaki tarih maalesef
yanlıştır). Akpınar Köyü=Lo kıt Lo Canbot’un oğulları Aslan ve
Selamgeri ve diğer sülaleler tarafından kurulmuştur.
Sorgun-Osmaniye köyüne 1859 yılında bey (Kinez-Ah) gelmediğine
göre, Adana-Tufanbeyli-Akpınar’a Lo Canbot’un çocukları geldiğine
göre Kayseri-Pınarbaşı
Altıkesek Köyü (Lo kıt) ‘a gelen bey (Kinez=Ah) İncik Lo kıtdan
gelmiştir. Başka bir deyimle
bu köye ait beyler göç sürecine katılan Lo beyleri İncik Lo kıt
köyündendir. Ancak şu açıklamayı da yapalım. 1917 devriminden
sonra Osmaniye köyü (Lo kıt) köyüne Mehmet ve Şevket adlı iki
Kardeş Sorgun-Osmaniye köyüne geldiler. Köylüler onlara yer
verdiler ev yaptılar. Ben o kişilere verilen ev yerini ve evlerini
biliyorum. Lo Mehmet köyümüz halkından bir kadınla evlendi. Sonra
iki kardeş köyü terk etti… Ben bu kişileri görmedim ve bilmiyorum.
Ama bizim köyden bu kişileri bilen üç dört vatandaş halen hayatta.
Lo Mehmet’in kızı Janset de halen hayattadır.
Osmanlı devleti tarafından gizli olarak çağırılan (davet edilen
Abaza ve Kabardeyler’in)
1859 yılında Osmanlıya yani İstanbul’a geldiklerinde kendi
istedikleri yerlere değil. (Zaten kendi istedikleri bir yer daha
önceden olamaz zira geldikleri ülkeyi bilmiyorlar.) Devlet
politikası düşüncesi ile tampon görevini yerine getirmek üzere bir
kısmını devletle sorun içinde olan Avşarlara karşı koyarak
Uzunyayla bölgesine diğer bir kısmını ise Ermenilerin yoğun olduğu
Adana ve Bozok (Yozgat) çevresine yerleşmelerini sağlamıştır.
Uzunyayla bölgesine giden Abazalar Kayseri-Pınarbaşı ilçesine
bağlı Altıkesek köyünü, Yozgat iline gidenler ise Sorgun
Osmaniye köyünü ve Adana Tufanbeyli ilçesine gidenler ise birkaç
yıl çeşitli yerleri gezdikten sonra bu günkü Akpınar köyünü
kurmuşlardır.
Sülaleler: Köyün kuruluşunda isimleri sayılacak olan aileler ise
şunlardır: Acbek, Aji, Aycan-Apsa, Aysan, Belag, Bıc,
Canımbey, Cguatan, Çagua, Çkudu, Tug, Kokua, Guana,
Hapat, Haştsa, Kebıça, K'am, Khanşokua, Kopsirgen, Kik, Laçış,
Mıkua, Nepş, Nır, Şaw
Waz.Rısta Kup,Şhamus. Аджьбекь, Ажьи, Айсан, Белагь, Быджь, Джанымбей, Чагва, Джьгьтlу, Тlыгь, Кlвакlва, Гвана, Хlапlатl, Хlашвцlа, Тлабыча, Кlам, Къаншвокъва, Къвапсырген, Кык, Квьпl, Латшыш, Мыква, Непщ, Ныр, Шау, Рыста, Уаз,
швxıамус.
PARENTEZ BİLGİ-
Ağıllı, Çarivaz ve Kendirlik köyü halkının Osmaniye Köyü halkı ile
birlikte Osmaniye köyünde bir müddet birlikte yaşadıkları bilahare
köyden ayrılıp bugünki köyleri kurdukları büyüklerden rivayet
edilmiştir. Ağıllı-Çarivaz ve Fuadiye köyleri yine büyüklerin
anlattıklarına göre Karaçay-Çerkeskteki üç Lo kıttan göç eden
kişilerdir. Fuadiye (Kuzğun) kesinlikle Gum Lo kıttan göçmüştür.
Bu husus büyüklerin belirttikleri tarihsel bir gerçektir.
Nüfusu: Rivayetlere göre köy, kuruluşunda yaklaşık 270 haneden
oluşmaktaydı. Ancak köyün kuruluşundan bir süre sonra bazı aileler
ayrılarak bugünkü Fuadiye, Çayırözü ve Ağıllı köylerini
kurmuşlardır. Türkiye’de 1909 yılında ikinci anayasal düzen
başladığında aristokrat ailelerin nezaretinde olan aileler
ayrılmış ve köy nüfusu yarıya düşmüştür.1950 yılından itibaren
kent ve ilçelere göçler başlamış ve köy nüfusu biraz daha
azalmıştır. Günümüzde Osmaniye'de yaklaşık 35 hane bulunmaktadır.
Sosyo-Ekonomik ve Kültürel durum:
Köyün kuruluşunda iskan müdürlüğünce belirlenen arazi ve otlak
sınırları oldukça genişti. Ancak zamanla azalan nüfus sonucunda
komşu köylerle arazi sorunları ortaya çıkmıştır. Ayrıca köyden
ayrılanların çoğunun ve köy sakinlerinin bir bölümünün
topraklarını komşu köy halkına satmışlardır. Bu durum da
asimilasyon ve yabancılaşmayı beraberinde getirmiştir. Nüfusun
hemen tamamı okur-yazardır. Köy ilkokulu 1957 yılında açılmıştır.
Köyün esas geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Tarım ürünü
olarak çoğunlukla buğday, arpa, nohut ve mercimek yetiştirilir.
Bununla birlikte küçükbaş hayvancılık da yapılmaktadır. Köye
ulaşım araçları ferdi otomobil ve traktörlerdir.
Köyde anadili kullanma oranı gün geçtikçe azalmaktadır. Özellikle
gençler Abazaca konuşamamaktalar. Buna karşın Kafkasya ve
özellikle Abhazya ile ciddi bağlantılar kurup buraları ziyaret
eden, kültürel konularda emek sarfeden, Abhazya'ya yerleşen
Osmaniyeliler bulunmaktadır. Bu isimlere örnek olarak Hapat Nizam
Ceylan'ı verebiliriz.
2) (LO KIT) KAYSERİ-PINARBAŞI-ALTIKESEK KÖYÜ
Altıkesek (Lo kıt) Köyü; Kayseri Pınarbaşı ilçesine bağlı bir
Abaza köyüdür. Pınarbaşı ilçesine 17 kilometre uzukta
bulunmaktadır. Köyün kuruculurı, bugünki Rusya Federasyonu içinde
bulunan Karaçay-Çerkesk Özerk bölgesinde bulunan İncik Lo Kıt
köyünden 1859 yılında göç etmişlerdir. Her ne kadar Altıkesek web
sayfasında “Gum Lo Kıt dan 1864 yılında göç etmişler diye yazılı
ise de hem köy adı ve hem de göç tarihi yanlıştır. Bu köyün
sakinleri bizim köy halkı ve Tufanbeyli Akpınar köyü halkı ile
bugün Uzunyayla köylerinde bulunan halkların çoğunluğu Abaza
beyleri Lo Cambot Lo Muhametgeri ve Kabardey beyi Hatokşoka
başkanlığında 1859 yılında İstanbul’ a gelmişler, göstermelik
olarak İstanbul-Eyüp bölgesini teklif etmişler ancak, Abaza ve
Kabardey göçmenlerinin gösterilen yeri yani Eyüp semtini
beğenmemeleri üzerine (Bu bölge ya da yerin beğenilmeyeceği
idareciler tarafından bilinmektedir. Bir an için beğenilse bile
göçmenlerin isteği değil Devlet Politikası yerine getirilecektir.
Bu yüzden 1859 yılında göç eden Abaza ve Kabardeyler devletle
çekişme içinde bulunan Avşarlara karşı TAMPONLUK görevini yerine
getirmeleri düşüncesi ile bu bölgeye yerleştirmişlerdir.
ALTIKESEK-LO KIT SÜLALELERİ; Afaij, Aji, Barasbi, Çko, Bic, Gimic, Ginaz (Hatkoy), Gulbek, Halbat, Hatkoy, Lo, Kişmaxa, Kisal, Küp, Kuakua, Nepşi, Rista, Афаижь, Ажьи,
Барасби, Чква, Быджь, Гымыч, Гьиназ, Гвылбек (Къвылбек), Хlалбат,
Хlаткъай, Кlвакlва, Ло, Кьысал, Квьпl, Непщ, Рыста, Кьишмахва.
PARENTEZ BİLGİ-
Ginaz ve Hatkoy ve de Halbat diye belirtilen sülalelerden Ginaz ve
Hatkoy sülaleleri komşu köy olan Kaynar köyden bu köye ailevi
nedenlerle göç eden ailelerdir. Halbat sülalesi ise Yukarı Boran
Dere köyünden bu köye göç etmiş bir Abaza (Aşkaruva) ailesidir.
Kültürel yapı
Köyde yaygın olarak Abazaca’nın Aşuwa aksanı konuşulmaktadır ya da
konuşulmaktaydı demek daha doğru olur. Bu aksan gençler arasında
pek yaygın değildir. Gençler genelde Türkçe’yi kullanmışlardır. Bu
nedenle gençlerin büyük kısmı anadilini bilememektedir. Altıkesek
köyü diğer akraba köylere oranla bu amansız asimilasyona karşı
mücadelede çok zayıf kalmıştır. Bunun başlıca nedenleri köydeki
kültürel ve sosyal durumun zayıf olması yabancılarla yapılan
evlilikler ve göçtür.
Köyde 1968 yılında kurulan ilköğretim
okulu ilk açıldığı yıllarda 50 -60 öğrenciye sahipken bu oran
yıllar geçtikçe göç nedeni ile giderek düşmüş ve şuan için
kapatılmıştır.
3) ADANA-TUFANBEYLİ - AKPINAR LO KIT KÖYÜ:
Köy halkının Osmanlı ülkesine geliş tarihi 1859’dur. Köy halkı
bugün Karaçay-Çerkesk Özerk bölgesinde elan mevcut olan GUM LOK
KIT köyünden göç etmişlerdir Ancak göç tarihi itibariyle birkaç
kez yer değiştirmiş olabilirler. Mühim olan tarih 1859’dur.
Akpınar köyü web sitesinde belirtilen göç tarihi yanlıştır.
Yukarıda da belirtmiştim; Kafkasya’ da Karaçay-Çerkesk Özerk
Bölgesi’nde üç tane Lo=Low kıt vardır. Bu köyleri bir daha
belirtiyorum. GUM LO KIT- KUBİNA LO KIT – İNCİK LO KIT.
Akpınar Lo kıt’ın beyi Cambot ve oğulları Aslan ve Selamgeri‘dir
Köyü kuran diğer aileler:
Kopsirgen, Hapat, Kas, Acbek, Lak,
Gırcın, Canımbey, Psınan, Napşı, Tseykhua, Aysan, Muradın, Cguat,
Yaş, Uçğuna, Taban, Candar, Kalmık, Şak, Guma, Gıda, Jiba, Mata,
Hata.
Къвапсырген, Хlапlатl, Къас, Аджбекь, Лак, Гырджын,
Джанымбей, Псынан (Псыноу), Непщ, Цlекъва, Айсан,
Мурадын, Джьгуат, Йащ, Уцгlвына, Табан,
Джандар, Къалмых, Шакъ, Гвыма, Гыда, Жьиба, Мата, Хlата.
Köye zamanla yerleşen yabancı aileler de olmuştur. 1951'de
Bulgaristan'dan göç eden kafileyle gelen 4 göçmen aile geçici
olarak köye yerleşmiştir.
Akpınar'da Abhaz ailelerin yanı sıra Hatıkhuay kökenli bir aile de
yer almaktadır.
NOT: Akpınar köyünde yaşayan sülale
adları Akpınar web sayfasından alınmıştır.
Nüfusu:
Köyün kuruluşundaki nüfus 85 hane ve 400 kişi iken Akpınar köyünde
bugün 185 hane bulunmaktadır. Köyün nüfusu, bugün itibariyle
yaklaşık 1500 kişidir.
Sosyo-Ekonomik Durum:
Köyde okuma-yazma oranı % 100'e yakındır. Üniversite eğitimi alan
genç nüfusun oranı da üst düzeydedir. İlkokul, Yukarı mahallede
cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak hizmet vermiştir. Aşağı
Mahalle'deki ilkokul ise 1963 tarihinde açılmıştır.
Köyün yol, su, elektrik ve sağlık gibi altyapı sorunlarının yok
denebilecek seviyede olmasına rağmen çeşitli nedenlerle köyden
kente göç etme dalgasından Akpınar Köyü de nasibini almıştır. Genç
nüfusun öğrenim yahut ekonomik nedenlerine ek olarak şehirde
yaşama arzusu, bölgenin eğitim görmüş insanlara altyapı olarak
cevap verememesi gibi sebeplerle Akpınar köyü de şehre göç vermeye
devam etmektedir. Bu yolla köy dışında yaşayan Akpınarlı nüfus,
1000 kişiye ulaşmıştır.
Köyün ana geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Tarım ürünleri
olarak çoğunlukla buğday, arpa, nohut, fasulye ve pancar ekimi
yapılmaktadır. Bunların dışında özellikle son dönemlerde patates
ekimi ve meyve yetiştiriciliği de önem kazanmıştır. Sulama amaçlı
yapılmış bir göletten yararlanılarak Akpınar arazilerinin büyük
bölümünde sulu tarım yapılabilmektedir. Köyde yaklaşık 15 yıl
öncesine halı dokumacılığı da bir diğer geçim vasıtası olarak
değerlendirilmekteydi.
Civardaki Diğer Kafkas Kökenli Köyler:
Tufanbeyli ilçesine bağlı Polatpınar ve İğdebeli köyleri
Abaza'dır. Kayapınar ve Koçcağız köyleri ise Kabardeydir.
Civardaki bir diğer Kabardey köy de Sarız ilçesine bağlı
Karakoyun'dur. Akpınar köyü Polatpınar ile 11 km, İğdebeli ile 15
km, Kayapınar ile 14 km, Koçcağız ile 7 km mesafede bulunmaktadır.
Bunların dışında Pınarbaşı (Kayseri) ve Göksun (K.Maraş)
ilçelerindeki diğer Çerkes köyleri de dahil olmak üzere komşu
Kafkas kökenli köyler arasında kız alıp verme ilişkileri
bulunmaktadır. Akpınarlılar arasında yabancılarla yapılan
evlilikler sınırlıdır.
Kültürel Durum:
Diğer birçok Kafkas köyünün aksine Akpınar köyünde anadil günümüze
kadar getirilmiştir. Köyde Abazaca'nın Aşuwa aksanı büyük oranda
konuşulmaktadır. Düğünler Abaza örf ve adetlerine göre
yapılmaktadır.
Son zamanlarda gerek ana dilde gerekse örf ver adetler alanında
asimilasyonun etkisi görülmeye başlamıştır. Baskı ve eziyet
nedeniyle uzun ve yorucu bir süreçte gerçekleşen bir sürgünden
sonra anayurtlarına elveda diyerek bu topraklara gelen ve burada
da adeta bir süre ölüm-kalım savaşı veren insanların adaptasyon
sorunlarının doğal bir sonucu olan asimilasyon ortamında öz
kültürü devam ettirmek her geçen gün zorlaşmaktadır. Söz konusu
olumsuz gidişatın etkisini kırmak için elbirliğiyle gayret
göstermek, kendisini sorumluluk üstlenmeye hazır hisseden herkes
tarafından bir görev olarak algılanmalıdır.
|