Kovalca (Biberd) köyü Eskişehir iline 41 km, Bozöyük ilçesine 7 km
uzaklıkta bulunan bir Abaza (Aşuwa) köyüdür. Köy halkı 1859
tarihinde Karaçay-Çerkesk Cumhuriyeti’nde bulunan Biberdkıt
(bugünkü adı Albırğan)
adlı köyden göç edip önce İstanbul’a sonra bugünkü Kovalca köyüne
yerleşmişlerdir. Köyün kurucu sülalesi Biberd ailesidir.
Apsuwalar, Karaçay Çerkesk Cumhuriyeti’nde yaşayan Abazalara Aşuwa
adını vermişlerdir. Dağların doğusunda ya da düzlükte yaşayanlar
anlamına gelmektedir. Aşuwalar da iki kısma ayrılmaktadır:
Aşkarawa-Altıkesek=Bezhağ=Tapanta
Şkarawa (dağlar
bölgesinde yaşayan) Tapanta (Asetinler böyle isimlendirir, anlamı
düz ovada ya da düzlükte yaşayanlardır) -Altıkesek (Karaçay
dilinde altıya bölünmüş halk ya da kabile anlamına gelir) Bezhağ
(Kabardeyce sayıları az değerli insanlar anlamına gelir). Tapanta
Aşuvawalarının altı beyi vardır. Bunlar: Biberd, Cantemir, Darıko,
Koça, Kılıç ve Lo’dur. Karaçay-Çerkesk Cumhuriyeti’ndeki Biberd
köyü aynı yerindedir. Ancak Kovalca köyü 70 hane olarak gelmiş ve
bugün köyde maalesef üç hane kalmıştır. İnsanın içini sızlatan bir
durum… İster inanın ister inanmayın sadece üç hane… Bekli de bu üç
hane de bu yazının hazırlandığı tarihte köyü terk etmiş
olabilirler… Bu köy halkından olan büyüklerimizden biri; Aziz
Meker’dir. Kısaca yaşam öyküsünü aktarayım.
AZİZ MEKER
(D. 1877) - (Ö. 1941, Ankara, Türkiye), Türk siyasetçi.
Kuzey Kafkasya'da bugünkü Karaçay-Çerkesk Cumhuriyeti'nde bulunan
Biberdkuace köyünde 1877 yılında doğdu. Abaza kökenlidir. İlk
eğitimini burada ve Batalpaşinsk (Çerkesk) köyünde yaptı.
Ailesinin Türkiye'ye göçerek Eskişehir yöresine yerleşmesinden
sonra 1889 yılında İstanbul Sultanisi'nde okudu.
Daha sonra
Fransa'ya giderek tarımcılık eğitimi gördü. İstanbul Halkalı
Yüksek Ziraat Okulu'nda öğretmenlik yaptı. Kafkas göçmenlerini
oluşturan "Çerkes Teavun Cemiyeti" ve "Şimalî Kafkas Cemiyeti" ile
"Kafkasya İstiklâl Komitesi" gibi kuruluşlarda aktif görevler
aldı, konferanslar verdi, broşürler yayınladı.
I. Dünya
Savaşı sırasında Tuşa Fuat Paşa'nın başkanlığındaki bir Kafkas
kuruluyla Avrupa'ya giderek Viyana, Berlin, Lozan vb. merkezlerde
bu komite adına ve Kafkas davası lehine temaslarda bulundu.
Çeşitli devlet adamlarıyla ve bunlar arasında Cenevre'de sürgünde
bulunan Lenin'le görüşmeler yaptı. Mondros Ateşkes Antlaşması
sonra Anadolu'ya geçerek Anadolu ihtilalinin saflarına katıldı.
TBMM tarafından Sovyet Rusya'ya gönderilen elçilik heyetinde
başkâtiplik olarak görevlendirildi. 1923 yılında Ankara'ya dönerek
Ziraat Okulu'nda öğretim üyeliği ve Ziraat Enstitüsü Başkanlığı
yaptı. 1932 yılında ise Tarım Başkanlığı Müsteşarlığını yaptı.
Abazaca, Türkçe, Rusça, Fransızca, Almanca biliyordu. Batık
köyünün başka meşhurları ise; Türkiye’nin ilk yarış atı
yetiştiricilerinden olan Karaşey Yusuf Bozkurt (Topal Yusuf) ve
Alim Bozkurt bu köylü olup yetiştirdikleri atlar uzun yıllar
mahalli ve ulusal yarışlarda çeşitli dereceler almışlardır. Daha
sonra yarış atı yetiştiriciliğini Remzi Bozkurt devralmış olup
ulusal çapta çeşitli başarılara imza atmıştır.
Köyün ilk
kuruluşunda köyde bulunan sülaleler:
Karaşey (къаращей), Kablah (къаблах1),
Tebuş (тебуш), Şarmet (шармат), Duğ (дуг1в), Ağu
(Aг1ву), Bekbulat (бекьбулат), Albot
(Албот1), Kam (к1ам), Çupa (чупа), Dal (дал) Bıc (быджь)
Meker (мекьер), Talustan (талустан), Kılıç (къылыч), Daş
(даш), Bala (бала), Bibard (бибард),
Karden (къардан), Şoğur (шог1вур), Haceney (х1адженей),
Agır (Агыр), Şererif (щерериф), Nır (ныр),
Tabis (табис), Çegerya (чегерйа) Mamuh
(мамух1в), Akayba (Акайба)
Not: Tarihi
bilgililerin bir kısmında Wikipedia’dan faydalanılmıştır.
KARAÇAY ÇERKESK ÖZERK BÖLGESİNDEKİ BİBERD KITLAR (ALBIRĞAN)
KÖYLERİ
İncig nehrinin sağında kurulmuş olan bu köy
İncik Lo Kıt köyüne çok yakındır. Köyde ilk ve ortaokul, çocuk
kreşi ve cami vardır. İncik Lo Kıt köyü ile ortaklaşa
kullandıkları kültür merkezleri vardır. Nüfusu 1997 yılı
sayımlarına göre 1796 kişidir. Köyde yaşayan başlıca aile (sülale)
adları şöyledir:
Agaça (Агача),
Aysan (Айсан), Abaza (Абаза), Aji (Ажьи), Agir (Агьир),
Bağ (Багъ), Bıc (Быджь), Blinaw (Блинау), Bar (Бар),
Brat (Брат), Bayramukul (Байрамкъвыль),
Bıko (Быкъва), Ğanşoko=Kanşoko (Гъаншвокъа=Къаншвокъа),
Gogua (Гвагва), Gumjaç (Гымжач1), Gerger
(Гьаргьар), Cbab (джьбаб), Cançor (Джьанчор), Dakum
(Дакъвым), Cgotan (джьгватан), İwan
(йуан), Kam (К1ам), Kadıj (Къадыжв), Kenca (Кьаджьа),
Kurçır (К1вырчыр), Ksal (Късал),
Kablah=Kıblah (Къаблах=Къыблах), Koç (Къвач), Kık (Кьык1),
Kumuk (Къвымыкъв), Kalmıkh (Къалмых), Kadağaz (Къадагъаз)
Kopsirgen (Къвапсыргьан), Kuaş (Къваш), Lamko (Ламкъва),
Mkhtsı (Мхцы), Msroko (Мсрокъва), Mussa (Мусса),
Meremkul (Meремкъвыль), Mamkhağ
(Мамхаг1), Hakoh (Х1ак1вахв), Napıc (Напыджь), Naşa (наша),
Napş (Напщ), Waz (Уаз), Pşmaho
(Пщмахва), Pafır (Пафыр), Tobıl (Тобыль), Tuk (Т1ык1в),
Urım (Урым), Wnajır (Унажвыр), Xırtsıj (Хырцыжв), Xoc (Х1ваджь),
Khbi (Хвби), Haçakız (Х1ачвакьыз), Hakurin (Х1ак1врин),
Haratoka (Х1аратокъва), Tsamba (Цамба), Şkhay (Шхай),
Şıbzıkho (щыбзыхва), Şay=Kurcır
(Шай=К1вырджьыр), Şhagoş (Шх1агващ), Şarmat (Шармат),
Fisiç (Фисич).
Sonuç olarak köyde 64 sülale ve 438 aile
yaşamaktadır. Her ne kadar 1997 sayımlarına göre köy nüfusu 1.796
kişi ise de bu günkü tarih itibariyle 2.000’i aşmıştır
kanısındayım. Bu arada Tarihi bir gerçekten sahsedelim Memlüklerin
Son sultanları Kansu Gavri ve yeğeni Tomanbay BİBERD
sülalesindendir.
Kansu Gavri ya da Gansu Gavri tam adiyla El-Eşref Kansu el-Gavri
(d. 1440-ö. 1516), Memlük Sultanı. Burci Hanedani'ndan olup
1501-1516 yılları arasında Memlük hükümdarlığı yapmıştır. Memlük
Devletinde hükümdarlar, birbirini takip eden iki hanedandan
seçilmiş olup, bu hanedanlar Memalik-i Bahriye ve Memalik-i
Çerakise (Burci)'dir. Kansu Gavri Çerkes asıllıdır. O dönemin
kaynaklarında hiç Arapça bilmediğinden de söz edilir. Kansu Gavri
okuyabilmek için Arap Edebiyatının klasiklerini tarihte ilk kez
Türkçe'ye çevirmiştir. Sultan'ın Türkçe yazdığı bir şiir divanı da
bulunmaktadır.
Kendinden önce Memluk Sultanı olan Al-Adil
Sayf ad-Din Tüman bay I saklanıp kaybolmasi ile Çerkes Memlûklu
emirler yeni bir sultan aramaya koyuldular ve ancak bir hafta
kadar sonra El-Ashraf Kansu al-Gavri'nin üzerinde anlaştılar.
El-Eşref Kansu al-Gavri bir Cerkes asıllı kölemen idi ve köle
olarak Sultan El-Eşref Sayfaldin Kayıtbay'in hizmetindeydi. Kırk
yaşına geldiği zaman bir Memlûk rütbesi olan "Onların Emiri" oldu
ve serbestisini kazandı. Sonra yeteneğine bağlı olarak çok çabuk
ilerledi Tarsus, Halep ve Malatya'ya Memlûk valisi oldu; "Binlerin
emiri" rütbesi verildi; Memlûk Sarayı'nda saray nazırı ve Baş
Vezir oldu. Sultanlığa aday olarak kabul edilince, önce bu görevi
almak istemedi. Fakat nufûzlu emirler israr ettiler ve kendisine
sadakatle hizmet edeceklerine dair yeminler ettiler. En sonunda
Kansu Gavri 1501de Memluk Sultanığını kabul ettiginde 60 yaşında
bulunmaktaydı. Fakat hala aklen ve fiziksel olarak zindedeydi;
kendi fikirleriyle ve hareketleriyle sert kararlar alabilmekteydi
ve hiçbir Emirin, ne kadar güçlü olursa olsun, kuklası olmamıştır.
Tahta geçince ilk önemli icraatı, her Memlûklu hükümdarı gibi,
daha önceki Sultanın taraftarlarının elimine edilmesi ve kendi
taraftarlarının devlet ve ülkenin en önemli görevlerine atanmaları
oldu. Eski Sultan taraftarları tahta zarar verirler diye
araştırıldılar, yakalandılar, tutuklandılar veya ülkenin
merkezinden uzak taraflarına sürgüne gönderildiler ve bütün
malları müsadere edildi. Buna karşılık Kansu Gavri'nin yakın
taraftarlarının köleliklerine son verilip azat edildiler, sarayda
ve ülkede ileri devlet görevlerine atandılar. Tuman Bay I
saklandığı yerden yeni rejime karşı komplolar planlamaktaydı.
Fakat Kansu'nun Sultanlığı ele almasından birkaç ay sonra ihanete
uğradı. Fakat Kansu Gavri'nin kendisi bu sabık sultanı ele
geçiremeden, kendi saltanatı zamanında idam ettirdiği bir Emir'in
kölemenleri tarafından bulunup öldürüldü. Bu surette Kansu Gavri
şahsen eski Sultanı öldürme ithamı altında kalmadı. Diğer
taraftan, Tuman Bay I'in idam ettirdiği bir önceki Memluk Sultanı
El-Eşref Canpolat'ın ölüsünün gömülmüş olduğu İskenderiye’den
Kahire’ye getirilerek eski Memluk Sultanları’na uygun bir mezara
gömüldü.
Kansu Gavri bundan sonra devletin maliye
sorunlarına el attı. Hazine boştu. Kansu Gavri yeni çok ağır
vergiler koydu. Bu birçok vergi yükümlüsünün 7-10 aylık gelirine
eşitti ve dinsel kurumlar ve hayır kurumları bile bu ağır
vergilerden muaf tutulmadı. Verginin tam toplanmasına ve vergi
kaçırılmamasına çok önem verildi. Müslüman, Hristiyan ve Yahudi
ayrımı olmadan bütün dinsel kurumlar şikâyete başladı. Kahire'de
vergi tahsildarları taşa tutuldu; Şam Valisi bir vergi
protestocusunun suikastine kurban gitti. Bu ağır vergiler iç ve
dış ticarete büyük ayak bağları olmaya başladı. Yükseltilen
vergilerden alınan miras vergisi dolayısıyla kimse ailesinden
gelen mirası eline geçiremiyordu. Sultan'ın bir malî danışmanı
kölelere vergi konulmasını savundu ve Sultan önce bu vergiyi uygun
gördü. Fakat bu özellikle nüfuzlu Memluklular arasında o kadar
büyük aksi tesir yarattı ki sonunda Sultan bu vergiyi uygulamaktan
vazgeçmek zorunda kaldı. Fakat Sultan'ın zalim tabiatına uygun
olarak, Sultan bu danışmanı işinden atmakla yetinmedi; onun dilini
kestirdi; kırbaçlatıp dayak attırdı; giysisiz olarak bir deveye
bindirtip şehir sokaklarında gezdirtti ve sonunda kendine atılan
taşlardan ölmemiş olan adamı idam ettirip öldürttü.
Vergilerden elde edilen hâsılat önce kendini Sultanlığa getiren
Memlûk emirlerine yeni, çoğu ülke dışından, bir sürü köle almasına
harcandı. Sonra Sultan imar işlerine girişti. İskenderiye, Raşid
ve diğer kaleler onartıldı. Nil Nehri kıyılarında su sistemlerini
ve kanalları yenileştirildi. Kahire'ye kendi ismini taşıyan
(Vékalet Al-Gavri) bir büyük cami, bir medrese, bir han, bir
sebilden oluşan bir külliye yaptırdı. Kahire kalesinde yeni
binalar yapıldı ve kalenin duvarlarının önü bağlık bahçelik
yapılıp hatta Suriye'den getirilen çiçeklerle bezendi. Mısır
dışında Mekke-Medine'de de büyük imar yapıldı: Hac için gelenlere
su sağlamak için yeni suyolları yapılıp Kutsal şehirlerin su
şebekeleri yenileştirildi ve Mekke'nin güzelleştirilmesi yeni
binalar yaptırdı. Yeni vergilerin bir kısmı ise Saray'ın
geliştirmesinde kullanıldı yeni mefruşat ve yeni kısımlar eklendi;
ahırlara atlar ve arabalar alınıp takımları için büyük harcama
yapıldı. Saray şairlerin, şarkıcıların, müzisyenlerin ve
meddahların devam ettiği bir büyük kültür merkezi haline
getirildi. Saray yetimlere, dullara ve fakirlere sadaka dağıtma
yeri haline geldi. Sultan'ın kendi ve etrafındakilerinim giyimi
kuşamı ve kullandıkları mallar herkesin diline destan oldu.
Memlûklu Emirleri arasındaki ilişkiler daha önceki hükümdarlar
zamanlarına nazaran daha uyuşumlu olarak geçmeye başladı. Buna
rağmen iki defa özel törenle Memlûklu emirler Kansu Gavri'ye sadık
kalacaklarını Kuran üzerine yemin ettiler ve Sultan Kansu Gavri de
hiçbir Memlûklu emrine zarar vermeyeceğine Kur'an üzerine and
içti. Süriye'de bedevilerin talan hücumları Suriye Valisi
tarafından hemen önlendi. Mekke ve Yanbu arasında Hicaz'da çıkan
anlaşmazlık ise Mekke Şerifi'nin yerinde müdahale etmemesi
nedeniyle Kahire'nin destekleriyle bertaraf edildi
Tomanbay, (tam ismiyle: Malik ul-Eşref Tumanbay) (Arapça:
طومان باى)
(d. Halep 1473 – ö. Kahire 1517). Mısır Memlukluları'nın son
hükümdarı (1516-1517). Sultan Kansu Gavri'nin yeğeni.
1516-1517 Osmanlı-Memlük Savaşı başlayınca Osmanlılar'la çarpışmak
için ordusunun başında Suriye'ye giden amcasının yerine Kahire'de
saltanat vekili olarak kaldı. Kansu Gavrinin Mercidabık Savaşı'nda
ölmesi (1516) üzerine Malik ül-eşref ünvanıyla Memluk hükümdarı
ilan edildi.
Mısır'ı savunmak için gerekli önlemleri almaya
başlayan Tomanbay, 10.000 kişilik bir kuvveti Canberdi Gazali
komutasında Gazze üzerine gönderdi. Ancak, Memluk ordusunu Han
Yunus'ta karşılayan Osmanlı Vezir-i azamı Hadım Sinan Paşa
Memlüklüleri büyük bir bozguna uğrattı (1517).
Daha sonra
Sina Çölü'nü geçen Yavuz Sultan Selim komutasındaki Osmanlı
ordusunun üzerine giden Tomanbay, yapılan Ridaniye Muharebesi'ni
kaybetti ve kaçtı (22 Ocak 1517).
Ancak bir süre sonra
çevresine topladığı 10.000 kişiyle Osmanlı egemenliğine giren
Kahire'yi bir gece baskını sonucu ele geçirmeyi başardıysa da
bunun üzerine yapılan şiddetli sokak savaşlarıyla kent yeniden
Osmanlı tarafından geri alındı.
Kaçan Tomanbay yakalandı ve
15 Nisan 1517'de Kahire kale kapısında asılarak idam edildi.
Böylece 267 yıllık Memlük Sultanlığı yıkıldı. Suriye ve Mısır
topraklarına Osmanlılar egemen oldu.
Not: Tarihi
bilgililerin bir kısmında Wikipedia’dan faydalanılmıştır.
KARAÇAY ÇERKESK ÖZERK BÖLGESİ ABAZA HABLE (BİBERD=ALBIRĞAN)
KÖYÜ
Bu köy 1925-26 yıllarında Albırğan Köyü’nden
ayrılan Abazalar tarafından kurulmuştur. Köyde ilk ve ortaokul ve
çocuk kreşi, sağlık hizmetleri veren kuruluşlar vardır. Bu köyde
yaşayan ailelerin sayısı 1997 sayımlarına göre 391 kişidir. Ancak
bugünkü tarihe göre bu sayının artığı ve en az 450-500’e ulaştığı
tahmin edilmektedir. Köyde yaşayan başlıca sülaleler şunlardır:
Karma (Къарма), Tlastankul
(Тластанкъвыл), Kemket (Кьемкьет), Malhöz (МалхIваз),
Çaçır (ЧIвачIвыр), Cbab (Джьбаб),
Abaza (Абаза), Şkhay (Шхайы), Meremşua (Меремшва),
Vurım (Урым), İvan (Йуан), Kulbek (Къвылбакь), Kuj (КIвыж),
Cut (Джьут), Tlabıçe (Тльабыча), Khağ
(ХъагIв), Kam (КIам), Nakuah (НакIвахв), Acbek
(Аджьбакь), Uşa= Umar (Уша=Умар),
Mudar (Мудар), Tşmakh (Тщмахв), Tobıl (Тобыль), Karden (Къардан),
Kabard (Къабард), Cenıkua=Canıkua (Дженыкъ=Джаныкъ)
KARAÇAY ÇERKESK ÖZERK BÖLGESİ TAPANTA (BİBERD=ALBIRĞAN) KÖYÜ
Bu köy 1925-26 yıllarında Albırğan Köyü’nden ayrılan Abazalar
tarafından kurulmuştur. Köyde ilk ve ortaokul ve çocuk kreşi,
sağlık hizmetleri veren kuruluşlar vardır. Bu köyde yaşayan
ailelerin sayısı 1997 sayımlarına göre 401 kişidir. Köyde yaşayan
başlıca sülaleler şunlardır:
Tıku
(ТIыкIва), Meremkul (Меремкъвыль), Koç (КIьачв), Tobıl
(Тобыль), Nehuş (Нахвышв), Şhaguaş (ШвхIагващ),
İvan (Иуан), Taur (Тауыр), Azar (Азар),
Bic (Биджь), Gogua (Гвагва), Kalmıkh (Къальмых), Khtur
(ХтIууыр), Degune (Дагвын), Kurçır
(Къвырчыр), Kadıj (Къадыжв). |