Toplumsal yaşam nasıl durağan
değilse, xabze de durağan değildir. Xabzeyi durağan, statik ve
değişmez kabul etmek xabze ye en büyük ihanettir.
Büyük toplumsal çalkantıların yaşandığı 18 ve 19 yüzyıllarda
en çok etkilenenlerden olmuştur Çerkes toplumu ve Çerkesya.
Dünya da büyük alt üst oluşların
yaşandığı dönemde Kafkasya'yı ayrı tutamayız her halde.
Feodalizmin tasfiye sürecine girmesiyle merkezi krallıkların
güçlendiği Avrupa'da yeni bir sosyal sınıf ortaya çıktı:
Burjuvazi.
Batı Avrupa’nın deniz aşırı sömürgeleri elde etmesiyle Batı Avrupa
ülkeleri büyük sermaye birikimlerine sahne olmuştur. Batı
Avrupa'da bir taraftan sermaye sahibi olarak burjuvazi ortaya
çıkarken İngiltere'de olduğu gibi bazı ülkelerde de aristokratlar
sermaye sahibi olarak da güçlerini devam ettirdiler. Orta Avrupa
ülkelerinde denizciliğin olmaması nedeniyle deniz aşırı
sömürgelerden pay alamadılar. Çarlık Rusya'sı ise yayılma alanı
olarak Kafkasya ve Asya'yı kendisine hedef seçti.
Özellikle toplumsal büyük alt üst oluşların yaşandığı 18 ve 19.
yüzyıllarda Çerkes toplumunda da o zamana kadar olmadığı gibi
büyük değişimler yaşanmıştır. İç dinamiklerle değişmesi gereken
toplumsal yapı, dış dinamiklerle hızlı bir değişime zorlanmıştır.
Avrupa'da, Fransa'da başlayan Burjuva Devrimi etkilerini Çarlık
Rusya’sında göstermiştir.
Burada Avrupa Burjuvazisi ile ilgili küçük bir saptama da bulunmak
istiyorum: Krallığı ve aristokrasiyi deviren Fransız Burjuvazisi
yönetime gelir gelmez, eski aristokratları taklit etmiştir. Ordu
içinde yükselen ve güçlenen generaller yönetimi ele
geçirmişlerdir.
Bonapart generalliğinden sonra Mısır Seferi ertesi mareşal olmuş
ve nihayetinde kendisini imparator ilan etmiştir. Yönetici
aristokrasisi kalmayan veya güçsüzleşen Benelux ülkelerinde
Bonapart, yönetime kral olarak kendi yakınlarını atamıştır.
Benzer uygulamalar Roma İmparatorluğu'nda da görülmüştür. Tek
istisnası generalliğe yükselen askerler aristokratlardan, yani
Romalı yurttaşlardan idi.
Napolyon'un yenilmesi ile tekrar güç toplayan Avrupa aristokrasisi
kendi aralarına Osmanlı'yı da katarak, Kırım Savaşı'nda yeni bir
güçlerin mücadelesi gerçekleştirmişlerdir.
Kırım Savaşı başlarda Çerkesya ve Kafkas halkları için olumlu
yönleri var gibi göründüyse de felaketlerini hızlandıran bir etken
olmuştur. Sonunda da büyük felaket.
Fransız Burjuva Devrimi ve onu takip eden Sanayi Devrimi etkisini
Çarlık Rusya’sında köleliğin kaldırılmasında göstermiştir.
Köleliğin kaldırılması ile özgürleşen Rus eski kölelerine yeni
tarım toprakları kazandırmak için Çerkesya'nın
insansızlaştırılması gerekiyordu.
Aradaki tarihi gelişim ile ilgili bu hatırlatmadan sonra esas
konumuz olan xabze değerlendirmelerine dönebiliriz.
Daha önceleri değerlendirmelerimizde xabze ve siyasi yapılanmadan
söz etmiştik.
Çerkesya'daki siyasi yapıyı, zayıf yönetim bakımından
devletleşememiş sistem olarak nitelendirebiliriz.
Devletleşememiştir, çünkü daimi bir silahlı güç ve onu yöneten
siyasi bir irade yoktur.
Eğer ki, siyasi irade ve onun emrinde daimi silahlı bir güç
olsaydı, siyasi irade otoritesini göstermek için kurduğu silahlı
gücün ihtiyaçlarını karşılamak için vergi salması gerekirdi.
Siyasi güç topladığı vergilerle hem düzenli bir ordu oluşturur,
hem de otoritesini kabul ettirmek için hükümet binası kavramını da
beraberinde getirirdi.
Siyasi otoritenin gevşekliğinin yerine toplumu yöneten
yönlendiren; gerektiğinde anlaşmazlıkları çözen, kendine özgü bir
sistem olarak xabzeyi görürüz.
Xabzeyi yapmak (xabze ğauvın) toplumca yürütülen eylemler sonucu
idi.
Xabze yapıcı olarak toplumun temsilcilerinin oluşturduğu meclise
xase denirdi. Xasenin wunafe (oturum)
toplantısı/toplantıları sonucu varılan karara ğauva xabze
(oluşturulan/kabul edilen) olarak topluma duyurulurdu.
|