|
|
................... |
|
................... |
ADİGE SOFRASINDA
ADETLER |
Çeviri: BABUG Ergün
Yıldız |
|
|
................... |
|
................... |
Yaşamın içersinde çok çeşitli nedenleri olabilecek
sevinçlerimizi mutluluklarımızı davetlere, kutlamalara
dönüştürdüğümüz zamanlar çoktur.
Düğün, dua, doğum günü,milli bayramlar ve günler, aile içinde
meydana gelen sevinçli olaylar, bir yere misafir olarak gitmek,
bir yerden misafir gelmesi, eski dostların karşılaşması, toplantı,
iş hayatındaki başarının ödüllendirilmesi ve bunlara benzer pek
çok nedenle yapılan toplantılar (хъуэхъу) temenni konuşması
yapılmadan olmaz.
Adigeler her zaman хъуэхъу/ h”ueh”u sofrasında bir araya gelen
grubun töreye uygun, yakışır şekilde toplanıp dağılmasına önem
verirler. Sofradaki büyüğün söyledikleri can kulağı ile
dinlenir,onun izni olmadan konuşulmaz söze girilmez, gruplar
halinde veya iki kişi arasında konuşma yapılmaz, toplantının
başından sonuna kadar toplantıya vesile olan sevinçli olay
paylaşılır, iyi dileklerde temennilerde bulunulur asla tartışma ve
sürtüşmelere müsaade edilmez. Eski bir Adige sözü “iyi
temenniler ile toplanıp, ağıtlarla dağılmayın” der.
İşte bu düşünceden dolayı da Adige sofrasında uyulacak kurallar
çok açık ve çok katıdır. Herkeste bu kurallara harfiyen uymak
zorundadır.
Kurulmuş olan o sofranın töreye uygun sürmesinden ve topluluğun
sorunsuz dağılmasından o sofranın thamadesi sorumludur.
Her yaşlı thamade olarak seçilmez. Bir topluluğa thamade olacak
kişide herkesin saygısını kazanmış olmak, kuralları ve töreyi
bilmek ve uygulamak, dikkatli zeki ve pratik düşünebilmek,
cemiyete hitap edebilmek ve sözünü dinletebilmek, tam ve uygun
kararlar alabilmek yaşlı olmanın dışında aranan özelliklerdir.
Genç nesil çeşitli vesilelerle tertip edilen bu tür toplantılı
yemeklere sık sık rast gelmektedirler.
Buralara katılacak genç nesil bu tür toplantıların kurallarını ve
uyulması gerekli prosedürünü bilmek durumundadır.
Bu nedenle gençlere bir bilgi olması açısından bu konuda
duyduklarımı bildiklerimi okuduklarımı ve yaşadıklarımı yazacağım.
Öncelikle toplanan insanların içerisinde saygın, nispeten yaşça
büyük ve toplantıya vesile olan konu hakkında bilgi sahibi bir
kişi (bu kişi gelen misafirlerden değil o çevreden ve o cemiyetin
içinden birisi olacak) thamade olarak jant|eye (baş köşe)
oturur.
Jant|e, sofranın kurulduğu o odanın içerisine gireni ve çıkanı
görebileceği tüm odaya hakim noktadır.
Thamadenin sağında ve solunda kalan oturma yerleri, thamadeden
sonra gelen büyüklerin yeridir.
Gurupta misafirler varsa, bu misafirlerin yaşlısı thamadenin
soluna, yerli grubun ikinci yaşlısı ise thamadenin sağına oturur.
Diğer sofraya oturacak olanlar misafir ve yerli karışık olarak
yaşlarına uygun biçimde otururlar.
(хъуэхъу) H”ueh”u sofrasında hizmet etmek, sofradakilerin
ihtiyaçları ve istekleri ile ilgilenmek, yemeklerin içeceklerin
uygun zamanda sofraya getirilip götürülmesi işlerini yapmak üzere
genç bir gurup (şh’eğerıt-щхьэгъэрыт) görev alır.
(Şh’eğerıt-щхьэгъэрыт) yerlilerden, aileye yakın gençlerden
seçilir veya sofranın büyüklüğüne göre daha fazla genç görev
alır. Fakat genç olsa da bu kişinin güler yüzlü, saygılı, sofra
kurallarını bilen birisi olmasına dikkat edilir. (Şh’eğerıt-щхьэгъэрыт)
sofrada thamadenin sağ elidir demek pek de abartı olmaz. Bu
kişiler genç olsalar da büyük bir erkek sorumluluğu ve davranışı
göstermek durumundadırlar.
Sofrayı thamade açar. Thamade bu açılış konuşmasında toplantıya
neden olan konuya da değinerek sofrada bulunanlara davete
icabetleri nedeni ile teşekkür eder ve kadeh kaldırır (бжьэ-bj’e).
Thamade kadehini bıraktıktan sonra diğerleri onun bu konuşması
için kadeh kaldırarak içerler.
Yemeğe ilk uzanması gereken de
thamadedir,diğerleri bundan sonra yemeğe başlayabilirler.
Thamadeden hemen sonra misafir grubun thamadesi olarak oturan kişi
kadeh kaldırarak konuşmasını yapar. Diğerleri, yani yaşlılardan
isteyen veya gençlerden konuşmak isteyip izin verilen kişiler
sırası ile konuşmalarını yaparlar.
İçkili toplantılarda h”ueh” söylenmeden kadeh kaldırılmaz,
bu esnada (yani хъуэхъу-h”ueh”u
söylenirken) ilk kadeh kaldıran da kadehi ilk bırakan da sofranın
büyüğüdür gençler ondan sonra içmekte serbest olurlar.
Gençler için yakışanı her (хъуэхъу- h”ueh”u) söylenişinde elindeki
kadehten bir yudum alarak bırakmaktır. Çünkü içkiyi alt etmiş
kimse yoktur. Bu nedenle aşırıya kaçarak sofra adabına
yakışmayan bir davranışta bulunmak cemiyete karşı saygısızlık
olduğu gibi toplantının amacına da gölge düşürür ki, bu da büyük
ayıp olarak kabul edilir.
“Evinde kendini eğit, sonra cemiyete gir” sözü bu tip nahoş
durumlara sebebiyet verenler için söylenmiş bir sözdür.
Sofraya birisi geç kalmışsa gelen kişi cemiyete katılmak için izin
ister buna gupmahuebj’e
denilir. Thamadenin veya büyüklerin izni ile bu
kişiye gupmahuebj’e
(гупмахуэбжьэ-iyi dilek kadehi) verilir. Gelen
kişi bunu içerek hizmet eden gence tekrar doldurtup kendisine
ikram edene geri verir.
Bundan sonra ancak geç kalan kişi sofradakileri selamlar ve yaşına
mevkiine uygun bir yere oturtularak sofradakilere katılır.
Bu tür toplantılarda olmazsa olmaz kural saygı ve sofra adabına
uymaktır. Kendi başına sofradan kalkıp oturmak içeri girip dışarı
çıkmak, yüksek sesle bağırarak konuşmak, kendi arasında fısıltı
ile konuşmak veya gruplaşarak konuşmak geleneklere ve kurallara
aykırıdır. Dolayısıyla ayıptır. Sofrada ne olup bitiyorsa her şey
thamadenin veya onun yardımcısı olan yaşlının izni ile olmalıdır.
Kişi bu tür yerlerde temsil ettiği aileyi içerisinde yaşadığı
cemiyeti utandırmamak için azami gayreti ve özeni göstermelidir.
Sofrada iken sağa sola yaslanarak kaykılıp yayılarak oturmak
ayıptır. O cemiyete ve temsil ettiği aileye karşı saygısızlıktır.
Bu tür toplantıları güzelleştiren en önemli şey Adige geleneğine
uygun edep dairesinde toplantının sürüp gitmesi ve her şeyin
olması gereken şekilde geleneğe uygun olmasıdır.
Sofra geleneğinin iki önemli ayağı (хъащ|эныш-h’aş’enış ve
щхьаныкъуэ- şh’anık”ue) misafire kesilen hayvan eti ve sofraya
getirilen yarım baştır.
Bu iki adet başlı başına bir seremonidir Adige sofrasında.
Haş’enış sofraya en son
getirilir, bu gelmeden misafirler sofradan kalkmaz, grup dağılmaz.
Çünkü h’aş’enış adından da anlaşılacağı üzere gelen misafirler,
toplanan cemiyet için kesilmiş hayvanın etidir ve bu şekilde
gelenler için hayvan kesilmesi o gruba ve gelen misafirlere değer
verildiğinin göstergesidir.
Misafirler artık kalkmak için isteklerini göstermeye ve yavaş
yavaş gitmek için izin isteyip hareketlenmeye başlayınca h’aş’enış
thamadenin talebi ile sofraya getirilir.
Bundan ayrı olarak thamadeye saygının bir göstergesi olarak da
kesilen hayvanın sağ yarım başı ve göğüs kafesi ayrı bir tabakta
thamadenin önüne getirilir. Bundan sonra thamade sofraya getirilen
bu etin kesilme nedeni olan konuklara ve konukların toplanma
nedeni olan konuya ilişkin bir konuşma yapar ve hep birlikte kadeh
kaldırılır.
Thamade önüne gelen bu yarım başı kendisi kırar veya yanında
oturan misafirlerin thamadesine ikram eder ki, bu durumda misafir
thamade gösterilen nezakete teşekkürle bu yarım başı tekrar
thamadeye iade eder. Çünkü o sofranın büyüğü ve sofrada düzenin
sorumlusu olarak yarım baş thamadenin hakkıdır.
Sonuç olarak bu yarım baş, burun kısmı, göz çukuru ve başın arka
kısmı olmak üzere üç parçaya bölünür (buna neh”ıj’ ah’e-нэхъыжь
|ахьэ) büyük hakkı denilir. Ayrıca kulak (нэхъыщ|э |ахьэ-neh”ış’e
ah’e) genç hakkı olarak verilir.
Başın dağıtılması şöyle olur: Önce kulağı kesilerek sofraya hizmet
eden gence (şh’eğerıt) verilir ve duyduğu güzel gelenekleri ve
kuralları kendisine örnek alarak hayatına uygulaması temennisi ile
hizmeti için kendisine teşekkür edilir.
Thamade başın arka kısmını kendisine bırakarak burun ve göz
çukurunu sağında ve solunda oturanlara ikram eder.
Bundan sonra misafir grubun thamadesi veya bir başka yaşlı,
thamadeye bir teşekkür konuşması yaparak bu tür nice güzel
toplantıda cemiyetin önünde içinde bulunması onları yüreklendirip
doğru yolu göstermesi temennisi ile uzun ömürler diler, teşekkür
ederler.
Bundan sonra leps (et suyu) içilmeden önce sofrayı açan
thamade (şesıjıbj’e-uğurlama içkisi) adı ile kadeh
kaldırır. Gelen misafirlere sağlıkla selametle evlerine
ulaşmaları, güzel bir yaşam sürmeleri yine böyle güzel günlerde
karşılaşmaları temennisi ile teşekkür konuşmasını yapar.
Eğer toplanan gurup için h’aş’enış kesilmemişse thamadenin önüne
kesilen tavuk veya hindi eti ile birlikte ayrı bir tabakta (negeğu-mide)
getirilir. Thamade bunu üçe bölerek bir parçayı kendisine diğer
iki parçayı sağında ve solundakilere verir.
Thamade bu parçayı sofradan kalkma zamanı geldiğinde yer, diğer
iki kişi ancak bundan sonra yerler kendilerine verilen parçayı.
Bundan sonra grup thamadeye saygılarını sunarak yavaş yavaş
dağılmaya başlar. “Cemiyeti bir arada tutabilen kişi bir cemiyet
değerindedir” sözü işte bu tür toplantıları başarı ile sürdüren
thamadeler için söylenmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|