|
|
................... |
|
................... |
ADİGELERDE
SELAMLAŞMA |
K|URAŞIN Betal
F|eh"us Apş'iy
isimli kitabından
Çeviri: BABUG Ergün Yıldız |
|
|
................... |
|
................... |
Selamlaşma geleneği
insanlığın yaratılışından bu yana istisnasız tüm toplumlarda
müşterek bir davranış biçimi olarak devam edegelir.
İlk çağlarda iki insan karşılaştığında silahlı olmadıklarını,
silahlı olsalar bile birbirlerine karşı kullanmayacaklarını
göstermek için ellerini uzatır tokalaşırlarmış. O
dönemlerden başlayarak günümüze kadar ulaşan selamlaşma geleneği
pek çok ortak özellikler taşımakla birlikte aynı zamanda her
toplumun kültürünü, geçmişini, inançlarını ve dünyaya bakışını
yansıtan, toplumlara has ipuçlarını da içerisinde barındırır.
''İnsanların görünüşleri gibi kalpleri ve düşünceleri de
farklıdır" der bir Adige atasözü.
Bunu genelleyecek olursak milletlerin görünüşleri gibi düşünceleri
kültürleri ve yaşayışları da farklıdır
Yine Adige ifade biçimi ile söyleyecek olursak: Dünya bir teker
gibi döner, geceler günleri, günler ayları ve yılları, yıllar
asırları kovalar gider.
Toplumlar da bu değişen zamana paralel olarak değişirler; yaşayış
biçimleri, anlayış ve bakış açıları, kültürleri de bu değişimden
payını alır şüphesiz.
Eğer bu süreç içerisinde bir toplumun bireyleri kendilerine ait
olan değerleri terk eder, başka toplumların değerlerini, anlayış
yaşayış ve davranış biçimlerini benimserlerse bireylerden başlayan
bu kendine yabancılaşma, yavaş yavaş toplumun yok olup gitmesi ile
sonuçlanır.
Yani o halk süreç içerisinde başka toplumların arasında eriyip yok
olmaya mahkum olur.
Adige sözlü kültürü üzerine çok önemli çalışmaları olan ŞORTEN
Askerbiy Adige selamlaşma biçiminin sadece bir karşılaşma
sözcüğünden ibaret olmadığını, temel olarak insanı yüceltmek ona
değer vermek mantığı üzerine kurulmuş olduğunu, aynı zamanda
yaşanan hayata, yapılan işe dair düşünceleri ve iyi dilekleri de
içerdiğini belirtmektedir.
Bir başka özelliği ile varlıklı/fakir veya sosyal sınıf ayrımı
yapılmaksızın tüm cemiyet bireylerine yönelik olan Adige selamı,
biçim ve köken olarak incelendiğinde erken dönemlerden bu güne
yaşanan sosyal değişimleri de yansıtacak şekilde her döneme
hitabeden bir biçim alarak devam edegeldiğini görürüz.
Her türlü olaya ve duruma uygun formları olan Adige selam biçimi
geleneğimizde önemli bir yere sahip olması yanı sıra aynı zamanda
sözlü edebiyatımız açısından da incelenmesi gereken güzel bir
kaynaktır, der Askerbiy.
İşte bu nedenle yaşlı genç kadın erkek ayırımı yapmaksızın her
Adige'nin bilmesi gereken temel değerlerimizdendir Adige selamlama
biçimleri:
Bir kişi çalışan bir kişinin veya kişilerin yanına gittiğinde "uehu
f|eh'u apş'iy" sözü ile selamlar
Selama muhatap kişi/veya grup ise gelen kişiyi "ui uehu f|ı
yirik|ue" diyerek cevaplarlar
Ot veya ekin biçen birisinin yanına giden kişi "Şoşh apş'iy"
sözü ile selam verir "ui uehu f|ı yirik|ue" sözü ile selamı
alınır.
Tanışıp tanışmadıklarına bakılmaksızın bir kişi diğerinin yanına
geldiğinde "f|eh'us apşiy" diyerek selam verir, diğer kişi
"ue psou apş'iy" diyerek selamı alır.
Selamlaşmadan hemen sonra ise "uzepeş, uuzınşe" sözü ile
hal hatır sorulur, buna cevap olarak "zepeş' uh'u , tx|am
uiğauzınşe" cümlesidir.
Bir hasta ziyaretinde veya hastalık atlatmış bir kişiyi ziyarette
"lhepe mahue k'ıux|aj|ej" diyerek h'ueh'u selamı verilir.
Yoldan dönen kişi "oh'usıj" selamı ile karşılanır. Gelen
kişi ise "upsouj" sözü ile selamı alır.
Uzun süredir görüşmemiş kişiler karşılaştığında "ui l'ağuj f|ıue",
"ueueri neh'ıf|ıjıue" sözleri ile selamlaşırlar.
Çok samimi veya yakın kişilerin karşılaşmasında ise doğrudan
tokalaşılarak hatır sorulur.
Zamana yönelik bir kaç çeşit selam biçimi vardır. Sabah için "ui
pşedcıj| f|ıue", gündüz "ui mahue f|ıue", akşam "ui
pşıx|aşx|a f|ıue".
Gece bir yerden ayrılırken "nehu l|ef| fık'ik|" sözü ile
çıkılır, yolcu eden ise "ğuegu mahue, f|ık|e th|am unix|asıj"
sözü ile uğurlar.
Adigelerde hayata, ilişkilere ve zamana yönelik pek çok selamlaşma
biçimi vardır. Biz burada onlardan sadece bir kaç örnek verdik.
Bizim olanı, bize ait olanı kullanmamakla onun yok olması arasında
bir fark yoktur.
Eğer anadilimizi konuşacaksak onu en temiz şekilde konuşmak ve
kullanmakla yükümlüyüz.
Eskiler "ata mirası yedi nesil" derler. Bizler de çok eskilerden
bize kadar ulaşan bu mirası korumak ve bir sonraki nesile
aktarmakla yükümlü olduğumuzu bilmeli sözlü geleneğimize hak
ettiği değeri vererek günlük yaşamda kullanmaya gayret etmeliyiz.
NOT: Eski Adige selam
formları YERÇEN Xamırze tarafından derlenerek kayıt altına
alınmış, ŞĞEN Xazeşe tarafından da bir kitap haline getirilerek
yayınlanmıştır. |
|
|
|
|
|
|
|