...................
...................
ŞOVENİZM-SOSYAL ŞOVENLİK

KHAMKO Cemil Polat
Yamçı Dergisi, Mayıs 1977-Şubat 1978,
s. 27

                         
...................
 
...................

Şovenizm genel anlamda mutaassıp (bağnaz) ulusçuluktur. Şovenlik toplumculuk dilinde dünya toplumculuğu amacını kendi ulusunun çıkarları uğruna harcamak anlamında kullanılır. Ülkeler vardır demokratik, ülkeler vardır insan haklarına saygılı, yine ülkeler vardır yöneticileri diktatör, halkları mazlum...  Tüm insanlarca özlemi duyulan yönetim şekli halkları değişik uluslardan da olsalar demokratik bir yönetim düzeyinde barış içinde bir arada yaşayabilme şartlarına kavuşturulabilerek ''halkların kardeşliğini'' her fırsatta vurgulamak kişiye hak ettiği değeri vermek. İnsanla meta arasındaki farklılığı görebilmek.

Bu tür ülkelerin varlığına günümüzde bir çok örnek vermek mümkündür. Ancak çoğunluğun bunlara katılmasını amaçlayan demokratik görüş sahibi kişilerin karşılaştıkları engeller mutlaka birden fazladır. Biz konumuz gereği bunlardan yalnız birine öz olarak değiniyoruz: Şovenizm.

Bu anlamda sosyal şoven, oportünist deyimleri ile eşanlamlıdır.
(Orhan Hençerlioğlu. Felsefe Sözlüğü S. 361.)

Şovenizmin temel dayanağı sınıf çelişkileridir. Sosyal şovenler halk yığınlarını barış ve savaş konusunda devrimci görüşlerden uzaklaştırır. Şovenlerin milli mesele konusundaki görüşleri burjuvazininkinden hiç de farklılık göstermeyen bir görünümdedir.

Sosyal şovenler kitleleri baskı altında tutabilmek için (korkunun) en geçerli bir silah olduğunu iyi bilirler. Kitlelerin kendilerine güven duymaları ve ezilen halkların birleşmesi ile halkların bağımsızlığı yaklaşmaktadır. Bu da hakim ulus şovenizmini çatırdatmaktadır. Lenin'in belirttiği gibi şovenizmin maddi temeli ''asalaklaşmış, çürümüş'' kapitalizmdir. Şovenist bir işçi hareketi ulusların kendi kaderini tayin konusunda ilerleme yapamayacağı açıktır. Biz emperyalizme yani kapitalizme karşı devrimci bir mücadeleden yanayız. Emperyalizm başka milletleri ezen milletlerin bu baskıyı yayma, artırma ve sömürgeleri aralarında yeniden pay etme çabasıdır.

Bu yüzdendir ki, bugün milletlerin kendi kaderini tayin hakkı sorunu hakim milletlerin sosyalistlerinin davranışına bağlıdır. Hakim milletlerin herhangi birinde (İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri'nden herhangi bir sosyalist eğer ezilen milletlerin kendi kaderini tayin hakkını (ayrılma hakkı) tanımıyor, o uğurda savaşmıyorsa gerçekte o bir sosyalist değildir. Bir şovendir.
(1)

Yine sosyal şovenlerin bir başka özelliği olarak; onlar halkların kendi kaderini tayin hakkını tanıdıkları zaman da başka ulusları örnekleyip, onlar için ezilen halkların özgürlüğünü-bağımsızlığını savundukları halde kendi ülkelerinde milliyetlerin, sınıfların kendi burjuvaları tarafından ezildiğim, sömürüldüğünü görmezler. ''Alman şovenlerinin bu sahtekarlığının kökü savaşta düşmanları olan İngiltere'nin ezdiği halkların bağımsızlığına duydukları yakın ilgiyi bağıra çağıra dile getirdiği halde kendi milletlerinin ezdiği halkların bağımsızlığı konusunda alabildiğine kızarıp bozararak sessiz kalmalarıdır.'' (2)

Bir başka nokta daha var; milli meselenin çözümünün devrim sonrasına ertelenmesi tezi! Devrim hareketine yarar getirmeyeceği hatta işçi sınıfı ve birtakım müttefiklerini ürküteceği v.s. Oysa işçi sınıfı ve dünya emekçi kitleleri devrimci bir dünya görüşü içinde birleşip donatılmadıkça, burjuva şartlanmalardan kurtulmadıkça, proletaryanın mücadelesi doğrultusunda yürüyemezler. Burjuvazi onları her an kendi dilediği yönde sürükleyebilir. İşte bunun içindir ki, milli mesele tehir edilmeye tahammülü olmayan bir taleptir. ''Hatta bu istek mutlak bir istektir. Sosyalizm kurulmadan önce de gerçekleşme ihtimali olan (binde bir de olsa) bir istektir.'' (3) Bugün sosyalist olmayan fakat gerçek demokrasinin uygulandığı bazı ülkelerde çözümlendiğim örneklemek mümkündür. Çünkü şovenizmin mezarına gömüldüğü uygarlık düzeyine varılmıştır. Ancak şovenizm çağımızda tümüyle yenilgiye uğramış değildir. Emperyalizm, sömürgecilik ve milli baskı var oldukça sosyal şovenizm de var olacaktır ve dün olduğu gibi bugün de ciddi bir karşı mücadele verilmesi gerekmektedir.

Vurgulanması gereken bir başka nokta; ezilen ulus dar görüşlülüğü! Sosyal şovenizm genellikle hakim sınıf tarafından ortaya atılan ve uygulanan bir hastalıktır. Bunun yüzyıllar boyu getirdiği baskı ve zulüm sonunda ezilen ulusun birliğine zarar veren sekter eğilimlerin sonunda dar görüşlü milliyetçilik akımlarının çıkış noktası olmuştur. Yüzyılların yarattığı eziklik, yapılan baskı ve zulüm hakim ulusa karşı nefret ve kin yaratmış; neticede ezen ulusla halk tabakaları arasında sürtüşme doğmuştur. Bunun ortadan kalkması, gönüllü birliğin doğması ileriyi görebilen aydınlara yüklenmiş bir görevdir.

''Hakim milletlerin sosyal demokratları o hak uğrunda, onun için içtenlikle mücadele vererek ezilen milletlerin ayrılma hakkına sahip olmalarını    istemelidir. Çünkü aksi takdirde milletlerin eşit haklarının ve milletler arası işçi sınıfı dayanışmasının tanınması boşuna lafazanlıktan başka bir şey olmaz ve iki yüzlülüğün daniskası olur. Öbür yandan ezilen milletlerin sosyal demokratları da bütün milletlerin işçilerinin hakim millet işçileri ile birleşip kaynaşmalarına en büyük önemi vermelidirler: Yoksa bu sosyal demokratlar ister istemez her zaman halkın ve demokrasinin çıkarlarına ihanet eden ve her zaman ilhak edip başka milletleri ezmeye hazır olan kendi milli burjuvazilerinin müttefikleri olacaklardır.''
(4)

Çağımızın her ulus burjuvazisinin kendi çıkarları uğruna ulusal kışkırtmalarda bulunması doğaldır. Halk tabakalarının devrimci geleneğinin bilinç ve örgütlenme düzeyinin zayıf olduğu geri kalmış kapitalist bir ülkede burjuvazi fakir halk tabakalarını kendi söven bayrağı altında toplama çabasındadır.

Ülkemizde açık örneklerini gördüğümüz şekliyle şovenizm sergilenmektedir. Bir yanda başka ülkelerde yaşayan soydaşları üzerinde uygulanan baskıları bayrak ederken; kendileri milli baskıyı katliama kadar vardırmaktadırlar.

1) Doğuda Ulusal Kurtuluş Savaşları S. 131.
2) A.g.e. S. 166.
3)
Özgürlük Yolu Sayı : 6.
4)
Doğuda Ulusal Kurtuluş Savaşları S. 153.