Yazın dili, ulusun kültürünün görünümü, onun manevi
zenginliğinin ölçüsüdür. Halkın en
değerli varlığı olarak da her zaman kalacaktır.
Yazın dilinin önemli özelliklerinden biri de halkın
konuştuğu dile sıkıca bağlı olmasıdır. Bununla
birlikte halkın konuştuğu her diyalekt yazın dili
olamaz.
Yazın dili, halkın konuştuğu diyalektlerin en yetkini
olup, herkesçe en kolay anlaşılabilenidir. Kısaca yazın
dili, dilcilerin en uygun buldukları diyalekttir. Yazın
dilinin oluşup gelişmesinde ozanların, yazarların önemli
rolleri vardır. Yazın dilleri bunların yapıtlarında
sağlamlaşır, yetkinleşir ve geniş halk yığınlarının malı
olur. Yazın dilinin geliştirilip güzelleştirilmesinde
.dilbilimcilere, basma ve bütün kültür görevlilerine
önemli görevler düşmektedir.
Yazın dilinin oluşumu, yazı diline bağlıdır. Yazı dili
olmadan yazın dili olamaz. Ancak yazı dili ile yazın
dili aynı zamanda başlamazlar. Yazın dilleri, yazı
dilinden çok sonraları başlar. Tarihin derinliklerinden
gelen kimi yazın dillerinde durum böyledir, örneğin;
Rus, İngiliz, Fransız ve benzeri yazın dillerinin
başlangıcı, yazı dillerinin başlangıcından çok sonraları
olmuştur. Bunun nedeni, bu dilleri konuşan halkların
sosyo- ekonomik yaşantılarının gelişmemiş olması sonucu,
yazı dillerinin toplumsal görevlerinin az oluşu idi. Bu
dillerin, yazın dillerini yaratabilmeleri için toplumun
sosyo-ekonomik yükselmesini sağlayacak koşulların
oluşması gerekiyordu.
Adigey yazın dilinin durumu değişiktir. Adigey yazı ve
yazın dilleri aynı zamanda başlamıştır. Bu nedenle
Adigey yazı ve yazın dilleri aynı anlamda
kullanılmaktadır. Ekim devrimine kadar -Adigey yazın
dilini etkileyebilecek ölçüde- bir yazı dili olmayan
Adigeler bu devrimden sonra yazın dillerini yaratabilme
olanaklarını elde etmişlerdir. Bu olanaklardan
birincisi; dilin toplumsal görevlerinin geliştirilmesi,
halkın kendi dili ile okuyup-yazabilir, öğrenim
görebilir duruma gelmesidir. Böylece Adigey dilinin
toplumdaki işlevi büyük ölçüde artmıştır. İkincisi;
dilin gelişiminin bilimsel yöntemlere dayandırılmış
olması, anadille eğitim yapan okulların arttırılması,
sanatsal ve politik nitelikteki gazete, dergi ve
kitapların çoğaltılması ve çeşitli sözlüklerin
hazırlanmış olmasıdır. Üçüncüsü; bu işleri yürütecek
ulusal kadroların yetişmiş olmasıdır.
Adigey dilbilimcisi Aşhamafe Davut, Adigey düz yazısının
kurucusu yazar Ç'eraş Tembot, Adigey nazmının kurucusu
Hatko Ahmet, Doç. Namitoko Yusuf ve benzerlerinin Adigey
yazınının yaratılmasındaki katkıları büyüktür. Ayrıca
Hatane Abdul, Hatana Ayişet ve Huwaj Mahmud da bu
işlerin başarılmasında canla-başla çalışmışlardır.
Adige halkı yazı dilinin ve kültürünün geliştirilmesi
gereksinimini öteden beri duyuyordu. Bu uğurda Adige
aydınlarından Net'awko Hacem, Bersey Wumar ve Negumo
Şore gibileri çok gayret göstermişlerse de Çarlık
devrinde olanak bulamamışlardı. Sosyalist Ekim
Devrimi'nden sonra halkımız kendi diliyle okuyup-yazma
olanaklarım elde etmiştir. Adige yazın dili Ç'eraş
Tembot'un ilk yazıları ve Hatko Ahmed'in ilk şiirleriyle
doğmuş olmasına karşın çabuk ilerlemiş ve büyük
gelişmeler kaydetmiştir. Bu gelişmede, yazın dilimizle
yazılan yapıtların yalnız ülkemizde değil, başka
ülkelerde de okunmasının, Adigey Tiyatrosu'nun
çalışmalarım bu dille sürdürmesinin, Adigey Radyosu'nun
ve Sosyalist Adigey Gazetesi ile Zekoşnığ dergisinin de
yayınlarını yine bu dille yapmasının büyük etkisi
bulunduğunu söyleyebiliriz.
Yazın dilinin doğru temellere oturtulması ve sağlam
ölçülere dayandırılması bu dile temel olacak olan
diyalektin doğru olarak saptanmasıyla mümkündür. Yazın
diline temel olacak olan diyalektler iki şekilde ortaya
çıkmıştır. Bunlar, politik, ekonomik veya kültürel
merkez durumunda bulunan bölgenin diyalekti veya o
toplumdaki büyük yazarların, yapıtlarını vermiş
oldukları diyalektlerdir. Örneğin; Rus yazın diline
Moskova diyalektinin, Fransız yazın diline Paris
diyalektinin temel olmasının nedeni, Moskova ve Paris'in
bu ülkelerin politik, ekonomik ve kültürel merkezi
durumunda bulunmalarıdır. İtalyan yazın diline Toskonya
diyalektinin temel olmasının nedeni ise büyük İtalyan
yazarlarından Dante Bokaccio ve Petrark'm yapıtlarını bu
diyalekt ile vermiş olmalarıdır.
Adige dillerinin oluşması ise bu kurallara uymamaktadır.
Burada politik, ekonomik, kültürel merkezin veya
yetişecek ünlü yazarların yazın diline temel olacak
diyalekti oluşturmalarını beklemek için zaman
kalmamıştır. Adigey dilinin yeni kazandığı büyük
toplumsal görevlerini yerine getirebilmesi için acele
olarak yazın dilinin oluşturulması gerekiyordu. Bu
nedenledir ki, Adigey yazın diline temel olacak olan
diyalekti dilbilimcilerin kendi çalışmaları ile
bulmaları gerekiyordu. Dilbilimcilerin kendi
konuştukları ve alıştıkları diyalekti temel almaları
uygun düşmezdi. Dilbilimcilerin Adigey yazın diline
temel alacakları diyalektin Adigey dilini konuşanların
tümü tarafından anlaşılabilmesi gerekiyordu. İşte bu
durumlar göz önüne alınarak Chemguy diyalekti Adigey
yazın diline temel alınmıştır.
Şimdi Adigey yazın diline temel olan diyalektin seçimi
konusunda Adige dilbilimcilerinin neler söylediklerine
bakalım.
Prof. N. F. Yakovlev ve Doç. D. A. Aşhamaf tarafından
1930 yılında çıkarılan Adigey Dilinin Kısa Grameri (Kratkaya
Grammatika Adigeyskogo Yazıka) adlı kitapta ''Chemguy
diyalekti yazın diline temel olmaktadır. Bu nedenle
Adigey dilindeki sesli ve sessizleri bu diyalektten
veriyoruz'' denmektedir.
Bu
iki yazarın 1941 yılında hazırladıkları Adigey Yazın
Dilinin Grameri (Grammatika Adigeyskogo Literaturnogo
Yazıka) adlı eserinde «Chemguy diyalekti üzerine yazın
dili kurulmuş oldu, bu aynı zamanda Bjedugh, Shapsugh ve
Abzegh diyalektlerin elementlerini de kapsamaktadır.''
denmektedir.
Temel diyalekt konusunda her iki yazarın aynı görüşte
olmadıklarını öne süren kimi dilbilimciler de vardır.
Örneğin; Mılıamecane Yusıf 5 Mart 1968 tarihli Adigey
Pravda Gazetesi'ndeki makalesinde Aşhamafe Dawıt'ın
Yakovlev'den ayrı olarak kendi başına yazdığı
yazılarında Bjedugh- Ç'enıgury diyalektini temel olarak
alma yanlısı olduğunu, Çemguıy diyalektinin tek başına
temel olmasının Yakolev'in görüşü olduğunu, Aşhamaf'ın
bu görüşü paylaşmadığım yazmaktadır.
Burada, Aşhamaf'ın görüşlerini açıklığa kavuşturmak
için, yazın dilinin kuruluşu, ilerlemesi ve gelişmesi
konusundaki ''Tratkiy Obzor Adigeyskih Diyalektov''
adlı eserine bir göz atalım. Aşhamaf in yazın dilinin
diyalektlerle ilişkileri hakkındaki toplum teorisi
şöyledir; ''Sovyet iktidarından sonra cumhuriyetlerde
oluşan ekonomik ve kültürel düzen nedeniyle, dilin
çeşitli diyalektleri birbirine karıştı, hızla ilerleyen
ulusal yazın dilleri kimi diyalektleri tasfiye etti.''
Yazar bu görüşten kaynaklanarak Bjedugh-Chemguy
diyalektinin yazın diline temel olduğunu yazmaktadır.
Aynı yapıtta yine bu konuda şöyle demektedir:
''Bjedugh-Chemguy diyalektleri üzerine yazın dilinin
kurulduğu yıllarda bu iki diyalekt kendi özelliklerini
bir diğerine karıştırmakta idi. Adigey'in ulusal
yazınının yeni başladığı bu yıllarda genç yazın dili,
ders kitapları ve gazetelerde Chemguy diyalekti temel
alınarak yazıldığından bu diyalekt kendi "belliklerini
Bjedugh diyalektine geçiriyor, Bjedugh diyalekti de
kendi fonetik ve morfolojik özelliklerini yitiriyordu.
Aşhamaf Dawıt bazı örnekler verdikten sonra şu sonuca
varıyordu: ''Yazın diline temel olacak olan diyalekt
bugüne değin belirlenmemiş olduğundan, ders kitapları,
gazeteler, sanat yapıtları ve çeviri yazıları Chemguy
elementleri çoğunlukta olmak üzere Bjedugh-Chemguy
diyalektlerinin karmasıyla çıkıyordu. Chemguy
elementlerinin çoğunlukta olmasının nedeni bu diyalektin
ses düzeninin daha uygun, olmasıydı. Birbirine karışan
bu iki diyalektten Chemguy diyalektinin ilerlemesinin
daha elverişli duruma gelmiş olmasıydı. Örneğin;Chemguy
diyalektinden ıslıklı sesler düşmüştü. Ses düzeni daha
yetkin olan
Chemguy
diyalekti Kabardey diyalektine de daha yakındı.''
Yukarıda belirtilen öğeler göz önüne alınmaksızın yazın
dilinin kurulamayacağını söyleyen yazar şu sonuca
varmaktadır: ''Yukarıda sözünü ettiğimiz özellikler, ilk
anda Bjedugh ve
Chemguy
diyalektleri arasındaki farkı küçükmüş gibi gösterirse
de bu durum, okullarda güçlükler doğurmakta,
çevirmenler, yazarlar ve redaktörler arasında
anlaşmazlıklar yaratmaktadır. Bu nedenle geliştirilmesi
daha uygun olan
Chemguy
diyalekti temel alınarak oluşturulan yazın dilinin üretilmesine
yardımcı olmak gerekir.''
Yukarıda sözünü ettiğimiz özellikleri bir araya
getirdiğimizde Mıharnecane Yunus'un görüşlerinin doğru
olmadığı görülür. Aşhamafe Davut'un ''Bjedugh-Chemguy
diyalekt'', ''Chemguy Diyalekt'' terimlerini bir arada
kullanmasının nedeni, her iki terimi aynı anlamda
saymasıdır. Bu iki terimi aynı anlamlı yapan, Bjedugh
diyalektindeki fonetik ve morfolojik özelliklerin yazın
dilinde kullanılmasının olanaksız olmasıdır. 1936
yılında Ülke Yürütme Kurulu'nun kabul ettiği ''Adigey
Orfografisinin Plânı'' ve 1940 yılında yayımlanan
''Adigey Orfografi Sözlüğünde'' Bjedugh diyalekti
formlarının yer almaması Aşhamafe'in görüşlerini
doğrulamıştır.
Filoloji bilimleri doktoru Ç'eraş Zeynep 1959 yılında
Sosyalist Adigey Gazetesi'nde yazın dilinin temel
kurallarının bozulmasının doğru olmadığını, kuralların
korunması gerektiğini belirterek şöyle demektedir :
''Çalışanların kültürünü yükseltecek olan özelliklerden
biride yazın dilidir. Yazın dili açık, düzenli,
anlaşılır olmalı; çalışanlara güç gelmemelidir. Vatan
savaşından önceki yirmi yıl içinde böyle bir yazın
dilini kazanmış bulunmaktayız. Bunun temeli Chemguy
diyalektidir.
Chemguy
diyalekti okuyup yazmak için daha elverişli, fonetik
kuruluş bakımından daha uygundur.''
Bütün bunlar çeşitli yazarların Chemguy diyalektinin
Adigey yazın dilinin temelini oluşturduğu görüşünü
doğrulamaktadır. Günümüzde bilimsel kurallara uygun
birçok sözlük yayımlanmıştır. 1968 yılında çıkarılan
Adigey Orfografi Sözlüğünün'' önsözünde yazarları şöyle
demektedir : ''Bu sözlük Adigey Ülke Yürütme Kurulu'nun
uygun gördüğü orfografik ölçüler temel alınarak
oluşturulmuştur.'' Bu ölçüler herkesçe bilindiği gibi
Chemguy diyalektinden alınmıştır. Bütün bunlardan Adigey
yazın dilinin gelişiminin yalnızca Chemguy diyalektine
bağlanmış olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Yazın dili
Chemguy diyalektinin bir çok fonetik ve gramatik
formlarını almamıştır. Diğer diyalektlerden, özellikle
Bjedugh diyalektinden aldığı sözcükler ile fonetik ve
gramatik formlar da Adigey yazın dilini
zenginleştirmektedir.
Yazın diline giren sözcük ve formlar çoğaldıkça yazın
dili daha da gelişecek yetkinleşecektir. Ancak bunların
yazın dilinin ölçülerine göre kullanılması
gerekmektedir.
Elli
yıl içinde Adigey yazını doğru yol izlemiş, oturmuş ve
büyük gelişme göstermiştir. Gelecekte daha çok
gelişeceğine kuşku yoktur. Günümüzde bu konuda tartışma
yersiz olduğu gibi zamana da ters düşmektedir. Bütün
Adige aydınlarının görevi yazın dilimizi
sağlamlaştırmak, güzelleştirmek, güçlendirmek için bütün
güçleriyle çalışmaktır. Yazın dilimizin gelişmesi dil
bilimcilerin önüne yeni sorunlar getirmiş bulunmaktadır.
Yazın dili ile diyalektler arasındaki ilişkiyi
derinlemesine incelemek, Adigeyce ve Kabardeyce
arasındaki yakınlığı daha iyi gösteren fonetik ve
gramatik formlar üzerinde daha ileri çalışmalar yapmak
ve fonetik ve gramatik yönünden Rusça'nın Adigece
üzerindeki etkilerini daha iyi belirleyebilmektir. |