Halen Yunan askeri işgali altında bulunan Batı Anadolu,
yani Balıkesir, Bandırma, Erdek, Gönen, Biga, Kirmasti,
Mihaliç, Bursa, İnegöl, Yenişehir, Aydın, Manisa, İzmir,
Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar ile İzmit, Adapazarı,
Hendek, Düzce, Bolu ve yöresi Çerkes ahalisinin, biz
aşağıda imzaları bulunan yetkili temsilcileri ve Yunan
Hükümeti'nce onaylanan ''Şarkı
Karip Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti'' (Yakın Doğu
Çerkeslerinin Haklarını Koruma Derneği) kurucuları Birinci Dünya Harbi sonunda
büyük devletlerce kabul ve ilan edilen milliyet prensibi
ile ortaya çıkan milli hukukuna dayanarak İzmir'de
Kongre halinde toplanarak hazırlık halindeki milletlerin
hukukunu üzerine alan ve yenik devletlere kabul
ettirmeyi taahhüt eden Büyük İtilaf Devletleri ve
ortaklarıyla, özellikle Yunan, Çerkeslerin sığındığını
bildirerek milli isteklerinin yerine getirilmesini rica
etti. |
Anadolu'da bugün oturmakta olan Çerkesler, doğruya yakın
bir hesapla iki milyon kadardır.
Çerkesler; dil, adetler, duygular ve uygarlık itibariyle
milli geleneklerini korumuş ve devam edegelmişlerdir.
Çünkü eski çağlar tarihinin Doğu'da ve Yunanistan'da
kaydettiği uygarlıkların hepsine (Kafkas ırkını
doğurmuş) olan Çerkesler bir sebep unsuru olduğu gibi
çağımızın yüksek medeniyetini kuran beyaz ırkın ve
Arilerin seçkin ailesinden oldukları, İngiliz, Alman Rus
ve Yunan tarihçilerinin tarihi eserleri ile
saptanmıştır.
Çerkeslerin Arap hükümetlerinin çökmesi üzerine merkezi
Mısır'ın Kahire (şehri) olmak üzere tüm Arabistan, Kuzey
Afrika ve Suriye'yi de içine alarak kurdukları hükümetin
üç yüz yıl kadar yaşadığı ve milli yurtları olan
Kafkasya'da cumhuriyet şeklinde haiz oldukları idari ve
siyasi istiklali, Rus istilasına karşı tehlikede görünce
merhum Şeyh Şamil'in idare ve komutasında her türlü
savaş aracı ile donatılmış Rus İmparatorluğu'na karşı
yirmi yıl, sürekli olarak yiğitçe savaştığı herkesçe
tanınmakta ve bilinmektedir.
Adı geçen merhumun bu savaşları, ne yazık ki Rusların
büyük üstünlüğü karşısında zorunlu olarak başarısız
kalınca Rus Çarlarının güttüğü gizli emellerden haklı
olarak kuşku duyan üç milyondan ibaret olan Kuzey ve
Batı Kafkas Çerkeslerinden iki milyon miktarındaki
nüfusun (o zamanki Babıali'nin gösterdiği koruyucu
çağrıya uyarak) Türkiye'ye göç ettiği ve Kuzey
Kafkasya'da kalan bir milyon nüfusun çoğalması ile
bugüne kadar üç milyona ulaştığı Rus istatistikleriyle
saptanmıştır.
Bu hesaba göre Türkiye'ye göç eden iki milyon Çerkes
nüfusunun şimdiye kadar üç misli artarak altı milyona
ulaşması gerekirken, üzülerek söylenebilir ki, bugünkü
milyona yakın bulunmaktadır. Bunun nedenlerine gelince;
pek açık bir gerçek olduğu veçhile, Osmanlı Hükümeti'nin
inkarı mümkün olmayan kötü idaresinin sonucu olarak
çeşitli dert ve felaketlere kurban edilmek yüzünden
Çerkesler, dört milyon nüfustan yoksun kalmışlardır.
Kaldı ki, 13 sene önce Meşrutiyet idaresinin ilanı
üzerine siyasi olgunluktan mahrum ve ancak Türkçülük ve
Turancılık duygularıyla dolu olan ve tarihte misli
görülmemiş bir surette, diğer Osmanlı unsurlarını
yıldırma politikası ile Türkleştirmek gibi yanlış bir
politika izleyen Türk yöneticilerinin siyaseti, Türk
olmayan bütün unsurların milliyetlerini ve yaşama
güvenliklerini yok etmekle Çerkeslerde de ''yalnız
korunma amacı'' ile haklı bir şikayet ve perişan olma
hissi uyandırmış ve bunun sonucu olarak Çerkesler bu
devam edegelen zulümlardan kurtulmak amacı ile milli bir
gaye takibine ve millicilerin açıkça Çerkes milletini
mahva kalkışması dolayısıyla, onlar da silahlı savunmaya
ve çarpışmaya mecbur kalmışlardır.
Bu yüzden Çerkesler, binlerce değerli evladını ebediyen
kaybetti. Malları ve hayvanları yağma edildi ve köyleri
yıkıldı. Netice itibarıyla Çerkeslik, telafisi mümkün
olmayan maddi ve manevi bakımdan korkunç zarar ve
kayıplara uğramış olmakla beraber, bu mücadelesinde
sarsılmaz bir azimle sebat etmiş ve bugün de etmekte
bulunmuşlardır.
Gerçi Çerkesler, gerek komutan ve gerekse er olarak
Birinci Dünya Harbi'ne katılmadılar değil; fakat, bu
katılma diğer milletler gibi fiili, emeli, hissi
olmaktan ziyade ister istemez ve kanun (zoruyla olmuş)
idi. Mamafih, mütarekeden sonra Çerkeslerin az bir kısmı
Anadolu İhtilalcileri'ne (tamamen yanlış bir his ile)
katılmış ve bir nevi Mustafa Kemal'in hükümranlığını
kurmaya yarayacak fiili harekatta bulunmuş iseler de, Kemalistler'in
insanlık dışı hareketlerini ve yanlış siyasetlerini
onlar da yakından görüp anlayınca geri dönülmesi büyük
bir sakınca olmayacak kısa bir müddet içinde Çerkeslik
emelleri yoluna, pişmanlık duyarak bundan geri
dönmüşlerdir.
Özellikle Çerkesler, Halifelik Makamı'na manevi bakımdan
bağlı kaldıkları halde, Babıali'nin Kemalistlerle
birleştiğini ve bunca fedakarlığına rağmen Çerkesliği
tamamen ihmal ettiğini saklamaya lüzum görmedikten sonra
Çerkeslik, haklı ve tabii bir kararla, kendisine
kurtuluş vadeden ve bunu işgal bölgesinde fiilen ispat
eden Yunan Ordusu'na katılmayı, milli ve hayati
çıkarlarından saymıştır (nitekim daha önce de soylu
Arnavut ve Arap milletlerinin de Türklerden ayrılmakla
yabancı kurtarıcılara aynı sebepler ve kaygılar ile
eğilim gösterip katıldıklarına şüphe yoktur). Bundan
sonra, bir buçuk sene devam eden mücadele esnasında
Çerkesler; müslüman olan ve olmayan binlerce suçsuz
insan millicilerin kıyımından kurtarması itibarıyla
belirtmeye ve ölçülmeye değer hizmetlerde
bulunmuşlardır.
Yunan Hükümeti, taşıdığı milletlerarası insanlık ve
uygarlık nitelikleri gereği olarak din farkını göz önüne
almaksızın, Ermeni ve bilhassa Rum göçmenleri ile eşit
olarak ve belki fazlası ile Çerkes göçmenleri ve
mültecileri hakkında ilgi göstererek, onların iaşelerini
ve yerleşmelerini en iyi bir şekilde sağlamıştır.
Yunan Hükümeti'nin Anadolu'ya ayak bastığı tarihten
itibaren askeri işgal sahasına giren bölgelerde oturan
Çerkes ahalisine Kemalistlerin zulüm ve baskı yapmaları
üzerine sığınanlara, harp ederek esir aldığı
millettaşlarımıza, diğerlerinden farklı olarak yakınlık
ve hüsnükabul göstermesi, iyi davranması, itimat etmesi
ve kayırması bilhassa minnet ve şükranla anmaya ve
belirtmeye değer.
Bundan dolayı, bu gönül okşayıcı ve içten davranış
Çerkeslerin Anadolu'da uygarlık yeteneklerine sahip ve
kurtarılmaya layık bir millet olduğu ve Anadolu'da
Rumlarla Çerkeslerin karşılıklı olarak hayati
menfaatlerinin ve siyasi haklarının eşit olarak
korunması gerektiği inancından dolayı olduğunu,
Çerkesler kuvvetle ümit eder ve dilerler.
Konuyu ayrıntılı sunmaktan amaç:
a) Milli çehremizi göstermek,
b) Anadolu'da uygar milletlerin dikkat nazarını
çekmeye layık bir Çerkes milletinin yaşadığını
belirtmek.
c) (Üç yüz seneden beri sürekli olarak egemen
olan kötü idare yüzünden yıkılış vadisine yuvarlanan,
asri ve medeni bir idare kurmak kabiliyetinden yoksun,
içten dıştan Yakın Doğu'da ve dolayısıyla Avrupa'da bir
karışıklık ve harp kaynağı olan Osmanlı Hükümeti ve Meşrutiyet'in
ilanı ile onun yerine geçerek Osmanlılığın çökmesine
neden olan aşırı Türkçülerin uğursuz siyaseti,
Anadolu sahasında Türk'ten gayri bir milletin hayat
hakkını tanımamakta direndiği, medeniyet alemince
inkarı kabil olmayan bir hakikat olduğundan) bundan
böyle Çerkeslerin Yakın Doğu'da Türklerin uğursuz
yönetimlerinden kurtulmasıyla Yunan himayesi altında bir
barış ve esenlik olarak yaşamaları sebeplerinin
sağlanması arzularını göstermek ve dilemekten ibarettir.
Bundan dolayı, Büyük İtilaf Devletleri ve ortaklarınca
milli olan aşağıdaki isteklerimizin kabulünü ve
desteklenmesini kongremiz rica ve hemen harekete
geçilmesini sabırsızlıkla beklediğini soylu
kişiliklerine sunmakla şeref duyar.
1) Devletler arasında kabul ve ilan edilip eski
sulh antlaşmalarına konduğu gibi, gelecekteki Yakın Doğu
sulhuna da konması kuvvetle umulan azınlık halindeki
milletlerin hakları ve siyasi çıkarlarını temin ve
tatmin edecek olan madde hükümlerinin bütün
Çerkesleri de kapsamına alması.
2) Çerkes Milleti, Anadolu'da her bakımdan
kendisiyle aynı durumda ve karşılıklı menfaatlerle
bağlı bulunduğu Rum unsuru ile eşit haklar
çerçevesinde kader birliğine istekli bulunduğundan
dolayı, milli ilerleme ve gelişmesine kuvvetle ümit
ettiği uygar Yunan hükümetinin fiili himayesi altına
sokulması.
3) Çerkes Milletinin önce Halife ve Babıali'nin ve
sonra milli ve hayati çıkarlarını şevki ile giriştiği
bu mücadele yüzünden uğradığı bütün zarar ve ziyanların
barış yapacak taraflardan biri olan Türk Hükümeti'ne öde
turnesinin sağlanması.
4) Barış Konferansında yukarıdaki milli
isteklerimize karşı çıkıldığında, delilleri
göstermek, inandırıcı açıklamayı yapmak ve gerekli
savunmada bulunmak üzere, yüksek konferans meclisine
yetkili temsilcilerimizin davet buyrulması.
Bundan dolayı yukarıda açıklanan, kabul ve desteklenmesi
hususunda medeni yardım ve desteği birinci olarak Büyük
İtilaf Devletleri'nden; ikinci olarak Yunan
Devleti'nden; üçüncü olarak insanlık ve medeniyet
aleminden rica ettiğini ve beklediğini ve bundan böyle
milli emellerinin meydana gelmesine hizmet edecek siyasi
ve sosyal teşkilatı yapmak, Çerkeslerin gelenekleri ve
milli, dini ve medeni ihtiyaçları çerçevesi içinde
sağlamak; ilerlemek ve gelişmesi esaslarını düşünmek ve
hazırlamak; hükümetler ve yüksek meclislerle bağıntı
kurarak gerektiğinde yetkili temsilciler göndermek ve
siyasi girişimleri yapmak, lüzumlu evrakın
düzenlenmesine ve imzasına ve milli haklarının dayandığı
işlerin ve dayandığı hususların izlenmesine ve
sonuçlandırılmasına kongremiz kendi azası arasından
ayırıp seçtiği daimi yürütme kurulunu teşkil eden ve
daha önce Yunan Hükümeti'nce resmen tanınmış olan
''Şarkı Karip Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti'ni vekil
yaparak toplantısına son verdiğini, sunma vesilesiyle''
yüksek saygılarını takdim eyler. Yardım Allah'tan 24
Ekim 1921.
Adapazarı delegesi Bağ Talustan Bey
İzmit delegesi Çöle İbrahim Bey
İzmit delegesi Çiyo Kazı Bey
Hendek delegesi Bağ Osman Bey
Düzce delegesi Maan Ali Bey
Düzce delegesi Hamte Ahmet Bey
Kandıra ve Karasu delegesi Maa Şirin Bey
Yalova-Karamürsel delegesi Ancur Yakup Bey
Bilecik delegesi Bağ Rıfat Bey
Eskişehir delegesi Bağ Rıfat Bey
Geyve delegesi Çöle Arslan Bey
Bursa delegesi Harunürreşit Bey
Biga
delegesi Acur isa Nuri Bey
Gönen delegesi Lapez Yakup Efendi
Gönen delegesi Sahekomit Hafız Sait Efendi
Erdek delegesi Şahabel Hasan Bey
Bandırma delegesi Neçoko Hasan Bey
Bandırma delegesi Berau Sait Bey
Bandırma delegesi Berzek Tahir Bey
Balıkesir delegesi Bezadoğ Sait Bey
Manisa delegesi Pesevu Reşit Bey
Aydın delegesi Açofit Sami Bey |