Abazin (Aşıwa-Aşkarıwa) halkından söz açılınca Abhaz
(Apsuwa) halkını anımsamak gerek.
(1)
Her iki halkın kökeni yakındır biri birine. Uzun çağlar
aynı bölgede var olmuşlardır. Abazinler ve Abhazlar, Basğ (Bask), Sanığ
veya Psıl adları ile anılan aynı atalardan
türemedir. Bu günkü Abhazya'da herhangi bir yaşlıya
''ataların nerelidir'' diye sorulduğunda ''Apısnılıdır
(Abhazyalıdır)'' diye yanıt verir. Bu yanıt
Abazin halkının ataları olan Zighleri de kapsar.
Bu durumda bir soru gelir aklımıza: ''O halde bu halk
nerede yaşardı?''
Psıllar Abhazya'nın daha üst tarafında yaşarlardı.
(2)
Onlara çok yakın olan dağlık bölgede ise Misimyan denen
kabileler otururdu. Psılların Güneybatı'sında Karadeniz
kıyılarında ise Basğlar otururdu. Bu halkın yurdu
Bzıb ırmağına kadar uzanırdı. Bu bölgenin daha
Güneybatısı'nda ise Psou suyuna kadar olan yerler
Sanığların yurduydi. Zıghler ise bu
topluluğun batısında yerleşmişti. Saydığımız bu guruplar
yaşam ve dil bakımından birbirlerine çok yakındılar.
Bilinen çağlardan bu yana Misimyanların yurdundan
dağların Kuzey yüzüne gelen yollar açıktı. Bu yollar
Sançar, Marıhu, Kulhor dağ geçitlerinden Kuzey'e
bağlanırdı. Yukarıda saydığımız halk toplulukları Abhaz
(Apsuwa) ve Abazin (Aşıwa-Aşkarıwa) halklarının ortak
atalarıdır.
Başta da belirttiğimiz gibi Abazin halkının ataları
Zighler, Sanığların komşusudur. Tarihi
araştırmalar ve destan incelemelerinden anlaşıldığına
göre bilinen ilk Abazin toprakları Abhazya'nın
Kuzeydoğu'sunda başlayan ve Tuapse de Karadeniz'e ulaşan
bölgeydi. Bugünkü Abazinlerin bir bölümünün Abhazya'dan
ayrılarak Teberda vadisine gelişlerini anlatan öyküler,
yukarıdaki açıklamayı çağımıza dek getirmektedir. Diğer
halk destanları ve öyküleri ise bu günkü Abazin halkının
bir bölümü olan Aşkarıwalarla bir küçük Aşıwa gurubunun
Abhazya'dan ayrılarak bu günkü Karaçay-Çerkessk
bölgesine geldiğini anlatır. L. Lavrov'un yazılarından
anlaşıldığına göre Abazinler, Adler, Tuapse Lazarev
bölgelerinde yaşardı. Abazin köyleri Soci'nin
Kuzeybatı'sına kadar olan bölgelerde dağınık biçimde
yerleşmişti. Bu bölgelerdeki yer isimleri Abazinlerin,
tarihin geçmiş çağlarında bu bölgelerde yaşadığını
kanıtlamaktadır.
Geçmiş çağlardan kalan belgelerden anlaşıldığına göre,
Abhazlar ve Abazinler Basklarla (Basğ) aynı derecede
yakındır. (Hatta Abzeghlerin bile bu yakınlıkta payı
vardır.)
L. N. Lavrov'a göre Aşkarıwa halkı Adler ile Gagre
arasındaki bölgede yaşardı. Bunların Kuzeybatı'sında ise
T'ap'anta (Aşmaların bir başka ismi) kabileleri
otururdu, Birinci yüzyılın ikinci yarısında Karadeniz
kıyılarında feodal toplum biçimi oluşmağa başladı. Bu
çağlarda Abhazya'da krallık yönetimini ve Abhaz kraliyet
hanedanlarını görüyoruz. Psıl ve Sanığ kabilelerinin de
Abhaz Krallığına bağlandıkları anlaşılmaktadır.
Konu ile ilgilenen bilim adamlarının anlattıklarına
göre, önce Abhaz (Apsuvva) halkı ortaya çıkmıştır. Daha
sonra Abhazlardan ayrılan guruplar Abazin halkını
oluşturmuştur. Z. V. Ançabadze adlı araştırmacı ''Abazğ
veya Bazğ ismi Abhazlardan olan bir halk gurubunun
ismidir. Bunlar Abazinlerdir. Bunlar şimdi Kuzey
Kafkasya'da yaşamaktadır. Bu halk T'ap'anta (Aşıwa) ve
Aşkarıwa kollarından oluşmaktadır'' der.
L. İ. Lavrov ise başka bir görüşü savunur. Lavrov'a
göre: ''Abazinler Abhazya'da yaşamamıştır. Karadeniz
kıyılarında, Kuzeybatı'da yaşamışlardır. Lavrov şöyle
yazmaktadır. ''Abazinlerle Abhazların dillerinin
benzerliği, yüzyıllar boyunca Abazin halkının ataları
ile Abhazların komşu olmasından ortaya çıkmıştır.''
'Kuzey-Batı Kafkasya halklarının ortaya çıkışı'' üzerine
L. İ. Lavrov'un araştırmalarında şu sözlere de
rastlanır. ''Abazinler, Karadeniz kıyılarında
yaşayan, Abhazlarla komşu olan ve fakat onlarla
kaynaşmayan halklardandır'' Abazinler 14 ve 15.
yüzyıllarda Kuzey Kafkasya'ya (dağların Kuzey yüzüne)
göç ederek yerleşmişlerdir. Bu nedenlerle, dilleri
üzerine araştırma yapan bilginlerin yazılarına bakalım.
S. H. Bğabja'nın yapıtı ''Abhaz dilinin Bzib
diyalektinde Abhaz ve Abazin dillerinin
karşılaştırılmasında yazar şöyle bir sonuca
varmaktadır.'' Bu konuda bilinen, Abhaz ve Abazinlerin
dil kurgusu bakımından aynı, fakat konuşma olarak
farklılık gösteren halklar olarak yan yana yaşamakta
olduklarıdır. Diyalekt ayrılıklar önceleri pek fazla
değildi, Giderek arttı. Şimdi bile her iki dilde
benzerlik çoktur. Gramer açısından ve sözcük olarak
benzeşim büyüktür. Bu benzeşime en uzak kalan T'ap'anta
(Aşıwa) diyalekti ile konuşanlar bile Abhazlarla
anlaşabilir.
Bu iki halkın dil benzerliği üzerine K. V. Lomatidze
şöyle der: T'apanta (Aşıwa) konuşma biçimi, Aşkarıwa ve
Apsuwa konuşma biçimlerinin gramatik gelişme üslubunu
korumuştur. Aşkarıwa konuşma biçimi ise Aşwa ve Apsuwa
konuşma biçimlerinin her ikisine yakındır. Arada bulunan
bir diyalekttir.'' Abazin halkının tarihi ve dili
üzerine çalışan A. Genko'nun yapıtı Abazin dilinde
Abazin sözcüğü ile ilgili şöyle bir bölüm vardır:
''Kuzey Kafkasya'nın diğer Çerkes halkı olan Adigeler
Güney komşuları olan, Karadeniz kıyısında yaşayan bütün
halklara (Abaza) derlerdi.''
Bu iki dil üzerine araştırma yapanlar, L. Lavrov'un
''dillerin benzeşmesi bu iki halkın komşu oluşundan
dolayıdır'' savı yanlış bir değerlendirme sayarlar. Z.
V. Ançabadze'nin şu sözleri de L. V. Lavrov'un savına
uymaktadır. ''Dil birliğinin halkın kültür benzeşiminden
doğduğu kabul edilemez. Çünkü, dil kültürün temelidir.
Sorun, dillerin benzeşimi değil, gramer benzeşimidir,
köken olarak sözcük benzeşimidir. Abazinlerin ve
Abhazların dillerinde gramer ve sözcük birliği vardır.
Bu benzerlik kültür yakınlığından doğmaz. ''Yukarıda
sözünü ettiğimiz diğer araştırmacıların görüşleri de bu
görüşe uymaktadır.
Abazinlerin atalarının Karadeniz kıyılarında, Soçi,
Tuapse, Lazarevsk yörelerinde Abhazya ile komşu olarak
yaşadıkları doğrudur. Ancak, bundan, bu çağlardan önce
Abazin ve Abhaz halklarının dil olarak, kültür olarak
yerleşme bölgesi olarak, aynı halk olmadıkları sonucu
çıkmaz.'' demektedir, Z. V. Ançabadze.
Açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere Abazin halkının
tarihini aydınlığa çıkartmakta Z. V. Ançabadze'nin
görüşünü gerçeğe daha yakın kabul etmekteyiz. Ancak,
Abazinlerin halk olarak, toplum olarak kendilerine has
bir düzen kurarak Abhazlardan ayrıldıkları görüşüne de
tam olarak katılmamaktayız. 15 ve 16. yüzyıllarda,
Abazinlerin kalabalık guruplar halinde Kuzey'e göçmeleri
sırasında Abhaz dilinden ayrı olarak, Abazin dili
oluşmuş durumdaydı.
Ançabadze'nin savını zayıflatan bir durum daha
görmekteyiz: Bu gün Adigey ve Abhazya da, bu bölge
halkları içinde diyalekt farklılığını yitirmemiş Abazin
gurupları ve köyleri vardır. Abhazlardan kopma olduğu
savunulan Abazin halkının bir bölümünün dil özelliğini
koruyarak yine Abhazlar arasında yaşaması Ançabadze'nin
savının tersine bir durumdur. Bu gün bile Abazin
gurupları Aphazya'nın Ahçıps, Psanman, Psıxu, köylerinde
ve Adigey'in Kuaş-Hable, Ulsk, Ulap köylerinde
yaşamaktadır. Bu durum ise Abazin halkının Kuzey'e göç
etmesinden önceki yüzyıllarda da var olduğunu
kanıtlamaktadır.
Bu savı doğrulayan bir belge daha var elimizde: 20
Temmuz 1864 tarihinde Varp yöresinde bulunan bir Rus
birliği komutanı kendi üstlerine yazdığı bir mektupta şu
satırlar vardır: ''Psıhu halkından olan 105 ailenin Huıj
vadisine yerleşmek için izin istediklerini size
duyurmayı görev sayarım.'' Sözü geçen aileler bu gün
Karaçay-Çerkessk Özerk Bölgesi'nde, Yinciğ ırmağı
vadisinde Büyük Huıj köyünde yaşayan Abazinlerdir.
(3)
Arşivlerde saklı olan bir belge daha var, bu belgede de
şöyle denmektedir: ''Tuapse de Abzeghlerle birlikte,
Abazinlerin Barakey kolu
(4)
Çarlık yönetimi yasalarına uyacaklarına ilişkin yeminde
bulundular.'' 1826 dan 1832 yılına dek, Kafkas
dağlarında yaşayan halklardan söz eden etnografik ve
istatistik belgelerinde, 10. yüzyılda bile Abazinlerin
halen Abhazlar ve Adigeler arasında yaşadıkları
anlaşılmaktadır. Bu belgelerden birinde şöyle
denmektedir: ''Apsını'da (Abhazya) Abazin ve Abhaz
adlarında iki halk gurubu yaşamaktadır. Bu halklar
kendilerini Abhaz ve Abaze olarak
isimlendirmektedirler''.
Şimdi Abazinlerin halk olarak ortaya çıkışını
inceleyelim. Bu çıkış 600 üncü yüzyıllardan önce
olmaktadır. Çünkü, bu yüzyıllarda Abhazya'da ve diğer
Karadeniz kıyısı halklarında gördüğümüz gibi, feodal
oluşum henüz başlamamıştı. Bilindiği gibi halkların
doğuşu, oluşumu, sınıfsal toplum oluşumuna bağlıdır.
Kuzey Batı Kafkasya da halkların ortaya çıkışı feodal
yapılı toplumun doğuşuna bağlıdır. Zira bu bölgede
yaşayanlar arasında eski köy cemaatlerinin oluşumu
kölecilik aşamasından feodal döneme ulaşmıştır.
6. yüzyıl içinde feodal düzen öncesi yaşamının
özelliklerine de rastlanmaktadır. 6. yüzyılın sonu ve 7.
yüzyılda Kuzey Batı Kafkasya'da yaşayanlar (Zıghlerle
birlikte) arasında feodal yapı oluşmaya başlamıştı. Daha
sonraları 7-8 ve 9. yüzyıllarda Abhazlar halk olarak
oluşumlarını tamamlamışlardır.
8. yüzyılda Kuzey Abazaları (Abazinler) arasında
chambısta (soylu) sözcüğü ve bu sözcükle nitelenen sınıf
ortaya çıkmıştır. Bilindiği gibi varlıklı soylu
ailelerin hayvan sürüleri vardı. Karadeniz kıyılarındaki
dar şeritte ise kalabalık hayvan sürülerini doyuracak
otlaklar yoktur. Abhaz, Abazin ve Gürcü soylularının
hayvanlarına yetecek otlak bulunamayınca, mera (otlak)
sorunu, daha Kuzey'e göç etme zorunluluğunu doğurmuştur.
Böylece Abazinlerin Kuzey'e göçü başlamıştır.
Abazinlerin Kuzey'e göçlerinin nedeni ve göçün nasıl
yapıldığı bu güne dek tam olarak aydınlığa
kavuşturulamamış ve tartışmalı kalmıştır. Devrimden önce
Çarlık dönemindeki araştırmacılar Abazinlerin Kuzey'e
toptan gelmediklerim peyder pey göç ettiklerini
söylemektedirler. Bu konuda bu güne dek sağlam bir görüş
birliği doğdu denemez.
J. Guldenştayn, S. Boronevsky, L, Lüle, Abazinlerin 17.
yüzyılda Kuzey'e geldikleri savını koymuşlardır. Bu
savın yanlış olduğunu elimizde bulunan yazılı bir belge
Yeğbağhkhue Dudarıkhua adlı Abazin prensinin 1555
yılında Kabardey elçileri ile birlikte bölgenin (Kuzey
Batı Kafkasya) temsilcisi olarak Moskova'da, Çar
nezdinde uzun süre kaldığım saptamaktadır.
16. yüzyılda Abazinlerin Kuzey'e (bu günkü
Karaçay-Çerkessk Özerk Bölgesi) ve Adigey'e
yayıldıklarını belirten Ekaterine Kuşeva'nın yazıları
vardır. Kuşeva'nın ''Kuzey Kafkasya Halkları ile Rusya
ilişkileri'' adlı yapıtında 1570 yılında yazılan bir
belgeden söz edilmektedir. Bu yazıda: ''Büyük Kaberdey
Prensi Temnkua, Abazinler ve Besleneylerin yardımına
geldi'' cümlesi vardır. Bu belgeler yukarıda
açıkladığımız yazarların ileri sürdükleri ''17. yüzyıl''
tezinin doğru olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Abazinlerin Kuzeye yerleşmelerinin bu yazarların
belirttiği tarihlerden çok önce olduğu böylece
kanıtlanmaktadır.
Diğer bir gurup yazar Abazinlerin Kuzey'e göçünü daha
eski çağlara götürürler. N. F. Yakovlev'e göre 11.
yüzyılda Abazinlerin Kuzey göçü başlamıştır. A. H.
Genko'ya göre: T'apantaIar (Aşıwa) 12 ve 13.
yüzyıllarda, Aşkarıwalar ise 14. yüzyılda Kuzey'e gelip
yerleşmişlerdir.
Elimizdeki belgelere göre 1239-1240 yıllarında Moğollar
Kafkasya'ya saldırmışlardı. Saldırının ağırlığı
karşısında sıkışan kıyı halkları Moğolların
ulaşamayacağı sarp dağ vadilerine çekildiler. O yıllarda
Kafkasya'da halkları etkile yen trajik olaylar ve
kıyımlar olurken, Abazinlerin göç açısından pek
etkilendiklerini sanmıyoruz. Abazinler arkada
bırakacakları otlak ve yaylaktan daha uygun bir yer
bulup yerleşme zorunluluğu duyarak göç etmişlerdir.
Kafkas dağlarının etekleri Moğol egemenliğine girerken,
halk Moğol barbarizminden kurtulmak için dağlara
sığınırken, bu faciayı göre göre Abazinlerin aynı
bölgeye göç etmek isteyecekleri gerçeklere uymaz. Bu yer
değiştirme olayı üzerine başka görüşler de ortaya
atılmıştır. Z. V. Ançabadze Abazinlerin 13 ve 14.
yüzyıllarda (AşıwaIar) Kuzeye yerleştiklerini söyler. Bu
düşünce Abazin konuşma dilindeki kimi sözcüklere ve
bunların karşılaştırılmasına dayanır. Abazince'de K'atan,
(Pulluk) Abhazca'da ''K'utanı'' yani saban anlamına
gelen bu sözcük 12. yüzyıla kadar Abazince ve Abhazca'da
yoktu. Bu müşterek sözcüğe bakılarak Abazinlerin 12.
yüzyıldan önce Kuzey'e yerleşmedikleri tezi
savunulmuştur.
12, 13. ve hatta 14. yüzyıl sonuna kadar Kuzey'deki
olaylar ve kargaşalık buraya bir halkı çekmez. Aksine,
ürkütüp uzaklaştırır. Zira. 14. yüzyıl sonlarına doğru
Orta Asyalı Timur'un orduları Kuzey Kafkasya'ya
saldırmıştı. Acımasız bir fırtına, önüne geleni yok
eden, taş taş üstünde bırakmayan bir yıkımdı Timur
ordusu. Bu istila yıllarında Kuzey'deki yaşam güçlükleri
karşısında Abazinlerin bu büyük saldırıyı göğüsleyerek
Kuzey'e yerleşebilmeleri zordur. Saldırganlar 15.
yüzyılın başlarında Kuzey Kafkasya'yı boşaltarak çok
geniş yaylak ve yerleşim bölgeleri bıraktılar. Toprağı
az olan, deniz kıyısında yaşayanların, boşaltılmış geniş
topraklara göz koyması olağandır. Abazinlerin Aşıwa
kolunun 15. yüzyılın başlarında bu topraklara yerleşmiş
olmaları gerekir. Göç uzun bir zaman bölümü içinde
peyder pey olmuştur. Aşkarıwa Abazinlerinin Kuzey'e göçü
ise 16. yüzyılın sonlan ile 17. yüzyılın ilk çeyreğinde
olduğu sanılmaktadır.
Aşkarıwaların bir bölümünün (Barakey kabileleri) o
çağlarda eski yerlerinden henüz ayrılmadıklarını
saptayan, 1882 yılında basılmış ''Russkaya Strarına''
gazetesinin 27. cildinde Berje'nin ''Kafkas İnsanlarının
Göçleri'' makalesi vardır. Yine 1843 yılında basılan
''Abhazya'nın Tarihi'' adlı yapıtta, Apışını (Abhazya)
toprağının nerelere dek uzandığı anlatılırken şöyle bir
bölüme yer verilmiştir. ''Bzıb ırmağı kıyılarından olup
da Huıj vadisine yerleşenlerin liderleri şöyle demiştir:
Bzıb (Abhazya'da) kıyısından Huıj (Karaçay-Çerkessk'te)
vadisine yerleşirken tüm mallarımızı kaybettik'' 1830
yıllarından 1860'lara kadar Abazinlerin nüfusu üç katma
çıktığına göre, onların 17. yüzyılda Kuzey'e
yerleştikleri savını nasıl kabul ederiz? (Buradaki müfus
artışı yalnız AşkarıwaIarı kapsıyor).
650 Aşkarıwa sülalesinin göç edebilmesi için iki yüz yıl
geçmiştir. Arşiv belgelerinden anlaşılacağı üzere 19.
yüzyılda Kuzey'e göç edenlerin sayısı giderek artmıştır.
Yukarıdan beri yaptığımız açıklamalar sonunda şöyle bir
sonuca ulaşabiliriz. Aşıwa Abazinlerin 15 ve 16.
yüzyıllarda Kuzey'e yerleşmişlerdir. Aşkarıwa
Abazinlerinin ise 18. yüzyıl ortalarına kadar Kuzey'e
göçlerini sürdürmüşlerdir. Son Aşkarıwa göçünün 1864
yılında yapıldığı bilinmektedir. Dağı aşan Abazinler
önceleri Teberda, Kubina, Yinçiğ, vadilerine Guım ve
Malka ırmakları kıyılarına yerleşmişlerdir.
Abazinler 18. yüzyılda iki diyalekt ile konuşan karma
bir halktı. (Aşıwa Aşkamva) Aşıvvalar ayrıca 6 bölüme
ayrılmaktadır. Tatar ve Türklerin (Altı Kesek Abaza)
deyimini kullanmaları bu nedenledir.
(5)
Her gurup kendi prenslerinin aile ismini almıştır. Bu
gruplar şunlardır.
1) Looğ: 18. yüzyıl ortalarında, kendilerine
bağlı ailelerle birlikte Kubina, Guım, Malka,
yörelerinde rastlanmaktadır. L. Lavrov'un yazılarına
göre ''1802 yılında Guım kıyısında Looğlara bağlı 150
Abazin aile yaşamakta idi. ''Anlatılan olaylara göre
Krasna-Vostok köyünün (eski adı ile Guım Looğkıt)
kuruluşu şöyledir. Bu köy halkı önce Psitu yöresi, sonra
Teberde vadisi, Kabardey bölgesinde Wuırda dağı
etekleri, Proçnokopskaya yöreleri, Zolka suyu kıyıları,
Aşkuakuan, Bakşıt yamaçlarını dolaştıktan sonra 1861
yılında Guım ırmağı kıyısındaki bu günkü köy yerini
seçerek yerleşmişlerdir.
Kubina köyü (eski adı ile Kubina Looğkıt), yaşlıların
anlattıklarına göre ilk yerleşme yerleri bunların da
Guım ırmağı kıyısı idi. Daha sonra Kardanığ suyu
kıyılarına gitmişlerdir. Oradan da ayrılarak Uçkul'a
yerleştiler. Uçkul'u bıraktıktan sonra 1862 yılında bu
günkü köyü kurmuşlardır. A. N. Genko'nun belgelerine
göre Yineiğçıkum (Küçük Yinciğ) köyü Aşıwaları
Gunahçır'dan ayrılarak Uçkul'a yerleşmişler, daha sonra
1861 yılında bu günkü yeri seçmişlerdir.
2) Bibard: (Bu günkü Albırğan köyünü Kuran
Aşıwalar) Dağların Kuzey yamaçlarına gelince Önceleri
Küçük Yinciğ ve Kubina kıyılarına yerleşmişlerdir. 1787
yılında iki guruba ayrılıp, bir gurubu Guım vadisine,
diğer gurubu ise Marihu vadisine yerleşmişlerdir. Guım'a
gidenler kısa bir süre sonra dönmüşlerdir. Marihu'ya
yerleşenler 1831 yılına kadar orada kaldılar. Daha sonra
her iki gurup birleşerek bu günkü Albırğan (Bibardkıt)
köyünü kurdular.
3) Darıkua: Dağların Kuzey'ine geldiklerinde
diğerleri gibi birçok yer dolaştıktan sonra şimdiki
Psıjkıt (Darıkuakıt) köyünü kurmuşlardır.
4) Khıhç: 17. yüzyıl başlarında Küçük Yinçiğ ırmağı
kıyılarına geldiler. Daha sonra 1787 yılında Guım
vadisine göç ettiler. 1804 yılına kadar burada
yaşadılar. 1805 yılında bir gurubu Guımlooğkıt'a göç
ederek onlarla birleşti. Geri kalanlar ise bu günkü
Psewuk'e Daxe (Khılıç kıt) köyünü kurdular. Genko'ya
göre Khılıç gurubu bu günkü Khaçubiy rayonu sınırları
içinde kalan Karamurzinskoe köyü yakınlarında
yaşarlardı. Daha sonra diğer Abazin ve Kabardey
köylerine dağılmışlardır.
5) Jantemir: Pyatigorsk yakınlarında yaşamakta
idiler. 1794 yılında 6.264 kişilik bir gurubu Pyatigorsk'a
yerleşmiştir. Jantemirlerin bir kolu ise 1746 yılında
Guım ırmağının yukarı kısımlarında görülmektedir.
(6)
6) K'açua: 18. yüzyıl başlarından itibaren diğer
Aşrvva güruhları içine dağılmış ve bir kısmı da 1863
yılında Türkiye'ye göç etmiştir.
Yukarıda da açıkladığımız gibi Aşkarıwa Abazinleri daha
geç çağlarda dağları aşarak Kuzey'e gelmişlerdir. Bağ,
Tam, Mısılbıy, Kızılbiy, Başılbıy, Barakhey, Şegerey
kollarına ayrılmaktaydılar. Bunlardan Barakheyler 18.
yüzyılın ilk yarısında Kuzey Kafkasya'da yerleşik duruma
geçmişti. Barakheylerin çoğunluğu, Khızübiy, Başılbıy,
Mısılbıylerin bir bölümü 1861-1863 yılları arasında Sydı-Yismeyl-Gebehua
adlı 3 sülalenin yönetiminde Osmanlı topraklarına göç
etmişlerdir.
(7)
Geride kalan boylar birleşerek bu günkü Huıj Du (Büyük
Huıj), Huıj Çıkuın (Küçük Huıj), Çagariya, Abaza Hable,
Apsıua köylerini kurmuşlardır. Bir bölümü ise (özellikle
Başılbiylerden geriye kalanlar) Adigey ve Kabardey
bölgelerindeki köylere dağılmışlardır.
1860 yılında Kuzey Kafkasya'da kurulmuş olan Abazin
köylerinde yaşayan Abazinlerin sayısını Rus subayı
Korlokov belirtmektedir: Bu tarihte Huıjdu köyünde
1.532, Şegerey'de 1.188, Bibardkıt'da, 1.276,
Darıkuakıt'da 1.594 Abazin yaşamaktaydı (kentlerde
yaşayanlar hariç). Bu saydığımız köylerin halkı daha çok
at, sığır ve koyun yetiştirmekteydi. Tarımla uğraşanlar
ise daha çok buğday, arpa, mısır gibi tahıllar ve bahçe
ziraatı, meyve yetiştirmekle meşguldü. Toprakla uğraşan
nüfusun o zamanki sayısını bilmemekteyiz. Patates,
fasulye tarımı yapanlar da vardı. Yetiştirdikleri
ürünleri ve el sanatı ürünlerini, kendilerinin imal
edemedikleri mallar karşılığı satarlardı.
İstatistiklerden anlaşıldığı üzere Kuzey Kafkasya'da
kalabalık yerleşme merkezleri çoğalınca, bu tür ticaret
daha da gelişti. 1849 Nisan'ının 23 ünde Battalpaşinska
(bu günkü Çerkessk kenti) pazarında Abazinlerin 1.000
post, 800 yamçı, 578 Çerkes elbisesi, 400 yün çorap, ve
eldiven, 300 büyükbaş hayvan, 4.500 at, sattıkları
anlaşılmaktadır. Karşılığında 19.044 som (altın para)
almışlardır. Aynı gün satın aldıkları mal listesi de
şöyledir: 15 bin metre sırma sim, çok sayıda yatak ve
masa örtüsü, semaver, 3.200 sandık
(8),
280 ayna...
Aynı şekilde Pyatigorsk, Georgiyevsk, Stavropol, ve
diğer kentlerde de pazarlar kurulur ve buralarda da
Abazinler alışveriş ederlerdi.
Ekim Devrimi'nden sonra yaşam biçimi değişmeye başlamış
ve kentleşme hızlanmıştır. Bu gün Abazinler
Karaçay-Çerkessk Özerk Bölgesi'nde, yukarıda saydığımız
köylerde ve Karaçayevsk, Teberda, Çerkassk, Yerkenşahar,
Yersokan gibi yerleşme merkezlerinde diğer Çerkes
gururları ile bir arada yaşamaktadırlar.
NOT:
DOROGOY
SÇASTYA (Sbornik Proyzvedeniy Abazinskiy Avtorov-
Çerkessk 1975) adlı derleme yapıt içinde bulunan Şenkaua
Boyka'nın yazısından Türkçeleştirilmiştir.
1)
Abazin ismi Abhazlar dışında Aşıvva-Aşkarıwa halk gurubu
için kullanılmıştır (çevirmenin notu).
2) Bu gün bile Uzunyayla'daki Abazin Köyleri biri
birleri için Psıl-barıpş adım kullanırlar (çevirmenin
notu).
3) Ünlü Abazin yazarı Jır Hamid'in doğduğu köy,
Haki Aşkarıwa diyalekti ile konuşur (çevirmenin notu).
4) Bu koldan ayrılıp Türkiye'ye gelen bir gurubun
kurduğu, Eskişehir yöresinde Kovalca köyü vardır
(çevirmenin notu).
5) Uzunyaylada Looğ'ların kurduğu bir Abazin
köyü şimdilerde bile ''Altıkesek'' (Looğkıt) adını
taşımaktadır (çevirmenin notu).
6) Bu guruba Kabardeyleşmiş şekilde halen
Türkiye'de bulunan Kabardey köylerinde rastlanmaktadır.
Örneğin Juğ, Yesan soyları gibi (çevirmenin notu).
7) Bu gurupların Türkiye'de kurdukları köyler
şunlardır:
|
a) Kazancık-Borandere, Potuklu (Başılbiy) (Yoluhey)
(Yismeylkıt) Bu üç Köy Kayserinin Pınarbaşı ilçesine
bağlıdır.
b) Karacaören (Gebekuey, bu köyün bir kısmı
Başılbeydir)
Demirboğa (Başılbey Tavladere -Başılbiy ve Mısılbiy
karışıktır-). Bu üç köy Kazançık köyünden
ayrılmadır. Bu köyler Sivas'ın Şarkışla ilçesine
bağlıdır.
Yeniyapan (Siydkıt, Başılbıy, Barakey, Mısılbiy,
Kızılbıy karışımıdır) Sivas'ın Şarkışla ilçesine
bağlıdır. Yukarıda saydığımız üç köy 1868 yılında
Kazançık'tan ayrılmışlardır
c) Sivas Yıldızeli yöresi, Halkaçayır, Cizözü,
Çırçırköyleri Aşkarıwadır
d) Tokat -Artova-Erbaa yöresi, Bulamır,
Alpudere, Fındıcak köyleri Aşkarıwadır (çevirmenin
notu).
e) Yozgat-Alaca-Çorum yöresi, Çerkes Osmaniye
(Looğtut), GökÖren (Bzagaakıt) Osmaniye Sorgun'a
bağlı olup Aşıwa'dır, Gökören ise Alacaya bağlı olup
Aşkarıvva'dır.
f) Tufanbeyli yöresi Aşıwa, köyleri. |
8)
Bu gün bile bu sandıklardan bol miktarda uzunyayla
Köylerinde bulunmkatadır. (At derisi kaplı Sandıklar). |