Önce selam eder gözlerinden incitmeden öperim.
Ben teknoloji
fukarasıyım. Ama yeğenim
İbrahim Çurey, o bilinen aletin içinden seni bulmuş ve okumuş.
Bana da okuttu. Sesini duymak mutlu etti beni.
. Erhancığım
ben Tavşandağlıyım biliyorsun. Coğrafyası gereği algılama ve
anlama özürlüsüyüm. Yanlış anladımsa da beni bağışla.
.
Erhancığım, ben doğduğum günden beri ”Dönüşçüyüm”
ve o nedenle gücümün ve aklımın yettiği kadar anavatana
gönderebildiğimiz, başta kızım olmak üzere yeğenlerim oldu. Onlara
maddi ve manevi destek olduk ve şu anda orada çok mutlular. Oradan
evlendiler. Bu eylemimizden de son derece mutluyuz. İnşallah bu
yolda devam imkanımız olur.
.
Erhancığım, sen ve bir başkası dönmediğiniz için mutlu iseniz
şahsen ben mutluluk ve saygı duyarım. O da sizin doğrunuz.
.
Şimdi neden “O” günün koşulları ile “bugünün” koşullarını
karşılaştırma ihtiyacı duydun? Tamam anladım ve zaten biliyordum.
“dönücü” olmayanların
ön sezililerinin ve ileri görüşlerinin derinliğini. Bizler
cahillik ettik. Bugünün Suriye’sini hesap edemedik.
Allah mübarek etsin. Hayırlı uğurlu olsun Suriyeli
kardeşlerimize. Kutluyorum seni! Hafıza-i beşer, nisyan ile şaşar.
.
Erhancığım, bugünlerde Paris iyi görünmüyor. Terör oraya da
sıçradı. (şaka)
Bu konuları, yani “dönüş”
ve “kalış” meselesini
seninde çok iyi anımsayacağın gibi 1970'lerden beri çeşitli
platformlarda tartıştık.
.
“Osmanlı kucak açtı, T.C kucak açtı.” Vallahi ben
bıktım bu kucak açma sohbetlerinden.
.
Ben ve ailem ve hatta sadece ben ”Çerkes”
insanı olarak kalabilmenin tek çıkış yolunun “anavatana” dönüşte
buluyorum. Ayıp mı? Sende “kalışta”
buluyorsun günah mı?
Neden bunca çekişme.
.
Erhancığım, seni kıracak ve incitecek bir ima, söz ve bir bakış
gerçekten beni üzer. Zira sen kim kimdir, ne ister ne istemez
bunları biliyorsun.
Bunca nüfusa sahip Kürtler ve Alevilerin “kendileri”
olarak kalamadıkları bir düzende yaşıyoruz. Çerkes'in esamesi
Ankara’nın sesinde var mı? Ankara, zaman kazanarak ve gündem
yaratarak meseleleri sulandırıp, cılkını çıkartıyor. Yok anayasa,
yok yasa, yok kanun ve sonunda insanlar lodos vurmuş balık gibi
yalpalayıp duruyor. Çerkesler, daha doğrusu “ben
Çerkes insanı” olarak yaşamak ve bunun içinde çıkış arıyorum.
Bak şu anda internet denilen şeytan dünyasında yazılan ve
söylenenlere, provakatör kaynıyor platform.
. “Çerkes’im”
demekle de Çerkes olunmuyor. Çünkü kimin Çerkes ve kimin Çerkesler
adına konuştuğu belli değil. O bakımdan ben sadece tanıdıklarımın
sözlerine ve eylemlerine katılıyor veya katılmıyorum.
.
Erhancığım, benim kızım ve yeğenim 1991 yılında değil 1989-1990
yıllarında anavatana kesin dönüş yaptı. Son iki tümcene katılmak
istemiyorum. Suriyeliler meselesine. Çünkü Suriyelilere Ankara
kucak açmadı. Osmanlı'nın İstanbul'u da. Mesele şudur. Zamanın
pay-ı tahtı İstanbul, Çarlık'a karşı Çerkesleri İslamlaştırarak
kullandı . Osmanlı yenik düşünce Çerkeslerde müttefiklerine
postalandı. Tıpkı günümüz Suriyesinde olduğu gibi. Bunu tam olarak
anlamadığımızda "kucaktan kucağa dolaşan!" bir
toplum olmaya devam ederiz.
.
Sevgili Erhan, tüm mesele “kucak
açılacak” bir duruma gelmemektir.
. Günümüzde yabancı
topraklarda yaşayan ve “kucak
açılan” Çerkeslerin acılı ve acıklı durumu seni hiç rahatsız
etmiyor mu? .
Canım kardeşim, benim oğlum ve torunlarımız Adigece’nin “A” sini
bilmiyorlar. Ama kesin dönüş yapan kızım ve yeğenim ve onun
çocukları şimdi Adigece’yi anadil edindiler. Bildiğiniz gibi
dilini yitiren toplumlar herşeyini yititir.
.
Erhancığım, şu veya bu şekilde anavatanda kalmış ve kalabilmiş bir
avuç insanımız olmasa idi, bizler Kafkasya'ya, değil
dönüş
yapmak, oralarda turist
bile olamazdık. Tarihin ve talihin bir cilvesi sonucu orada
kurulan sistem, orada
kalabilen bir avuç Çerkes'e tanıdığı, daha doğrusu; tüm küçük
halklara tanıdığı “kendi
kaderini kendi tayin etme hakkı” sayesinde ayakta
kalabildiler. Doğru, eksik veya fazla eleştirilebilir.
.
Sevgili Erhan, içinde birlikte yaşadığımız toplumların varlığına
ve bu ülke topraklarına sadakatimiz tartışılır mı? Ülkesiz
kalmanın acısını bilen insanlar olarak çalıştık, çalışıyoruz ve
çalışacağız. Bunda problem yok. Biz kimseden toprak ve bayrak
istemiyoruz. Sadece tekrar ediyorum “kendi tarihsel topraklarında
kendi kaderini kendi tayin eden bir toplum” olarak kalmak
istiyoruz. . Ayıp
mı? . Günah mı?
.
Sevgili Erhan, kişilerin söylem ve eylemleri zaman içinde lehte
veya aleyhte gelişebilir. Bu durum meselenin özünü değiştirmez.
Bizim meselemiz “Çerkes
insanı olarak” kalabilmektir. Burada veya anavatanda.
Dilerim Allah’tan burada da, Ürdün’de de ve daha nerede
yaşıyor isek orada Çerkes insanı olarak kalalım.
.
Gözlerinden öperim.
NOTLAR:
1) Çerkesler
tarih içinde yazı kullandı mı? 2) Çerkesler
tarih içinde devlet kurdu mu? (zamana uygun olarak) 3)
Çerkesler tarih içinde tüm insanlığın yararına olacak
veya örnek alacak bir uygarlık yaratıları var mı? 4)
Ve nihayet Çerkeslerin kadim yurdu bugünkü Kafkasya’dan ibaret
miydi?
Birazda bunlar ile ilgili kafa yormamız mümkün mü
acaba?
|