Sevgili dostlarım, bu bir itiraftır. Ben “Baş Dönüşcü” Ali Çurey,
dönüşü savunduğum ve hatta buna inanıp, pratiğe geçirdiğim
kızımın ve yeğenimin ve
çocuklarının yaşamlarını
cehenneme çevirdiğimiz için pişmanım. Onlar şimdi inanılmaz
zorluklar ve baskılar altında yaşıyorlar. Her biri TC'de ,
Ürdün'de, Suriye'de şakır şakır Çerkesçe konuşurken ve Çerkes
okullarında ana dilleri
ile eğitim ve öğrenim görürken sırf kaprisimi tatmin için onları
okullarından koparıp anayurtlarına gönderdik.
Şu anda Çerkesçe konuşamıyorlar. “Çerkes'im” diyemiyorlar. Hatta
en ufak bir işte çalıştırılmıyorlar. Aç ve biilaç yaşamaya
çalışıyorlar. Ne gelebiliyorlar, ne de bizimle irtibatları kaldı.
Ah şu koparılası kafam,
yaktım kızımı ve dahi oraya gitmelerine sıcak baktığım daha
pek çok insanı. Burada onları ismen sayamıyorum. Çünkü Allah
korusun “Akla hayale gelmedik kumpaslarla” zindanlara tıkılırlar.
Oysa burada kalsalardı; devrimci, partici, dinci ve hatta buradaki
kardeşlerine akıl hocalığı yaparak gül gibi yaşarlardı. Pişmanım.
Nedamet içindeyim. Namerdim bir daha “Anavatan” denilen o lanetli
toprakları ağzıma alırsam.
Yaktık çocukları. Şimdi siyasi partilere üye, toplantılarda
itibar gören, söyledikleri
ayet gibi dinlenen kişiler olacaktı.
Ne gerek vardı, rahat neremize battı ise duramadık.
Dönüş de- dönüş!
Alsana dönüş! Sürün.
Sen zar zor köyden şehre gelmişsin, attan ve eşşekten kurtulup bir
iş ve aş bulmuşsun. Sana ne anavatandan, babavatandan. Çok
pişmanım. Hele kalışçıların, yani anti-dönüşçülerin devrimci
mücadelesini ve başarılarını gördükçe çılgına dönüyorum. Ulan Ali
Çurey, sana mı düşmüştü tek kızını anasından koparıp yadellere
göndermek. Madem “Dönüş”
çok iyi idi ise sen ne halt etmeye buradasın. İki yüzlü. Ne ikisi
kardeşim, yüzsüz!
Avukatlar, doktorlar, öğretmenler ve hatta profösörlerden
anavatana kesin dönüş yapanlar, sizlerin zoru ne idi. Vallahi
şaşkınlık içindeyim. Bari oturunda bir
özeleştiri yapın!
Ne halt etmeye
dönüş yaptınız.
Anavatanmış, Çerkeslikmiş, yok anadilmiş size mi düştü kardeşim.
Bakınız burada yani TC'de, Ürdün ve Suriye'de sizin gibiler köşe
üzerine köşe dönüyorlar. Ayda alemde ya derneklerde veya internet
denilen gavur icadı bir alet aracılığıyla Çerkeslere, siyasilere
ve hatta ekonomistlere akıl verip Çerkes olmanın tadını
çıkarıyorlar. Ha bende öyleyim, sanılmasın ki; “Dönüşçüyüm”
dediğim için döndüm. İyi ki dönmemişim. Ah şu döneklik ne güzel
şey! Mazeret mi yığınla. Savunma mı sonsuz. At atabildiğin kadar.
Öz eleştirinin lafımı olur. Yanıldık, aldatıldık, incelemedik,
araştırmadık. Daldık gitti bir dönüşçülük palavrasına.
Bakınız şu anda Çerkesliğimi hiç korkmadan
söyleyebiliyorum. Ve hatta Çerkesçe okumak ve yazmak serbest. Ama
anavatanda yasak. Bir tek sıkıntım var. Kiril alfabesini mi yoksa
Latin alfabesini mi kullanırsam daha pratik olur? Karar
veremiyorum. Bir de ne
hakkında ve hangi derin Çerkesçemle yazayım. TC'de Çerkes
okullarında öğrendiğim anadilim yetmiyor.
Ben “dönüşçüyüm”.
Dönüşü savunuyorum fakat kim veya kimler dönmelidir ve nasıl
dönmelidiri değil. Onun için kavgam kendimle. Sakın kimse
alınmasın, gerçek dönüşçülerin ve gerçekten dönmüşlerinde kimse
ile kavgası yoktur. Onun için genel veya özel eleştiriye ihtiyaç
yoktur. Anavatana dönmenin ve orada yaşamak istemenin özeleştirisi
ne ola ki. Mesele konuyu sulandırıp
“dönüş” gibi
gerçekten idealistçe realize edilen bir eylem ancak kutlanır.
İdealizm, adı üstünde.
Onun anlamı ancak ona inananların kutsalında saklıdır.
Sevgili dost veya dostlarım, sizleri sadece bir
Çerkes anne ve babadan doğduğunuz için seviyorum. Yani anne
ve babalarınıza saygımdan dolayı. Bırakınız hiç değilse onların
sütü kanı yüzü hürmetine susun. Veya atalarımızın o anavatan için
döktükleri kanları ve canları için susun. Ve hiç değilse şu
yaşadığımız günlerde vatanları adına toprağa
düşen Anadolu çocuklarını ve onların ebeveynlerinin ölüleri için
söyledikleri “sözlerden” ibret alın. Ve susun. Anavatana
savaşmaya, dövüşmeye, kan davası almaya değil, “var”
olmaya veya en azından “Çerkes
insanı” olarak kalma ve kalabilme umut ve ideali uğruna dönmek
istiyoruz. Ne mutlu dönenlere ve dönebilenlere.
NOT 1:
Bir Türkofil olarak, rahmetli Ulu Önder Mustafa Kemal’e ve dava
arkadaşlarına tanrıdan rahmet diliyorum. Çünkü bizlere böylesi
güzel bir ülkede özgürce yaşama imkanı sağladılar.
NOT 2:
Bir Rusofil olarak Sayın Putin’e yürekten teşekkür ediyorum.
Abhazya ve Güney Osetya'nın bağımsızlığını sağladığı için.
NOT 3:
Bir Çerkesofil olarak da anavatana dönüş yapan ve orada bizlere
dönüş yolu açtıkları için candan teşekkür ediyorum. Sağolsunlar,
var olsunlar…
|