Sevgili
Dostlarıma,
Üç
Çerkesce sözcükten iki söz etmek istiyorum:
Önce bu gezegen, yani dünyamız; tüm canlı ve cansızların, daha
doğrusu, bu gezegende var olanların tümünün ortak mülküdür.
Kullanım
alanı kurallı ve
sınırlıdır.
Bu cennet bahçesinde birlik, kardeşlik
ve barış içinde “var” olmanın dışında henüz bir
başka dünyamız yok.
O
halde bu bahçenin ne kadarı sana çok ve ne kadarı sana azdır?
Var mı bunun tavanı ve tabanı?
Ve hangi düşünce ve inanç da
olursak olalım;
birileri,
bakınız x
veya
y
toplumuna, dünyanın şu kısmı veya şu bölgesini sana mülk
olarak verdim.
Orayı korumalı
veya
yetmezse bir başka yer veya bölgeyi de işgal edebilirsin. Dahası
buraları işgal ederken de, ölürsen birileri “benim cennetine
gireceksin” mi dedi?
Bu
mantıkla düşünecek ve öyle hareket edecek olursak; arzu ve
isteklerimiz sınırsızlaşmaz mı?
Dahası herkesin şehidi
kutsallaşmaz mı?
Oysa
insan aklı, ki, insanları diğer canlılardan farklı kılan doğanın
harika bir armağanı değil midir?
Sevgili dostlarım “Amma da iki söz ettin Ali Çurey” demeyiniz.
Çünkü “kalemim” müsaade etmiyor. Aklımı başımdan alıyor. Yani suç
“kalemin!”.
Gelelim
3 sözcüğe;
1-FIĞO
(фыгъуэ)
=
Kıskançlık-Çekememezlik-Haset-Ego (sözlerin soy ağacı, S.
Nişanyan)
2-GURIŞHO
(гурыщхъуэ) = Kuşku –
Şüphe- Kararsızlık, Güvensizlik
3-DZIH
(дзыхь) = Güven-inan
Şimdi şöyle arkanıza yaslanın ve kendinize sorun? Ve bu arada da
zihinsel faaliyetinizle kendi çevrenizde kısa bir gezinti yapın.
Bakalım nelerle
karşılaşacaksınız?
Sevgili dostlarım,
bu
üç kavram sözcüğünün, manyetik alanında bulunan; kişi, aile,
toplum, asla adalet içinde olamaz. Dolayısıyla birlik ve
beraberlik sağlayamaz. Kısaca hepimizin baş belası tılsımlı üç
sözcük.
Sevgili dostlarım, çok bilmiş havalarında yazdığım ve
kendince anlatmaya çalıştığım bu sözcüklerin “Ben neresindeyim“
yanıt bekliyorsunuz değil mi? Yanıtım şudur: teşhis tamam. O halde
“Bu hastalıktan nasıl kurtulabilirim?” sorusunu sürekli kendime
sorarak, onların kötülüklerini canlı tutma mücadelesi vererek.
Yüzde yüz değil, amaa; yüzümdeki dokuz maskeyi üçe indirdim. Ne
yazık ki daha henüz sıfırlayamadım. Çünkü
бзэгухь
belasından kurtulamıyorum.
Not 1:
Biz Çerkeslerde bu gezegenin insanlarıyız. Ol nedenle her kişi,
aile ve toplumda ne varsa bizde de aynısı mevcut. Biraz fazla ve
biraz eksik.
Not 2: Kızmayın. Başka yerlere çekmeyin. Ama özgün bir
ayrıcalığımız var. O da şudur: Henüz
“utanma “ duygumuzu tümden
yitirmedik. İnsanın en can alıcı özelliğidir “UTANMA DUYGUSU”.
Yani укIытэн
- ЕмыкIу - хьайнапэ
Бзэгухь
сынокIуэ бжэIсану
ситасхъэр
зэ къэувыIа къызэплъэкI
пщIэнукъым къэхъунур
тIасхъэкъым
лIэныгъэр
сщIэкъым
зэрыбжэсIанур!
хуомыщI
зыми
дзыхь
зышомгъэгьупщэ
зэрыщыIанур
бзэгухь !
А. Чурей
|