...................
...................
2017'NİN 21 MAYIS'I

20.05.2017

Ali Çurey
...................
 
...................



Sevgili dostlarım, güzel soydaşlarım. Yine bir 21 Mayıs'a idrak edeceğiz. Bu defa geride bıraktığımız 21 Mayıslardan farklı ne yapmayı düşünüyoruz? Şayet, her yıl olduğu gibi benzeri söylem ve eylemlerle anacaksak yazık. Yani “dostlar alışverişte görsün” misali!

Sevgili kurum ve kuruluşlarımız ve dahi seçtigimiz temsilcilerimiz. Yurtseverliğinizden ve bu konudaki içten samimiyetinize gövdemle imza atarım. Amma velakin, bu mesele için bunlar yetmedi ve yetmiyor.  Yetmediğini yaşayarak gördük ve görüyoruz. Sadece “sürgün ve soykırımı” unutmamak ve unutturmamaksa, ne zamana kadar ve kime?

Sevgili dostlarım, hepimiz yaşadığımız coğrafya parçalarının şu andaki durumunu görüyor ve biliyoruz. Al Suriye'yi! Ürdün'ü anlatmama gerek var mı? En sağlıklı ve en istikrarlı diyebileceğimiz TC’nin ise  Ermeni soykırımı ve Kürt sorunu ile başı dertde. Rusya Federasyonu ise 1990 yılından bu yana dışta ve içte toparlanmaya çalışıyor. Yani demem o ki, muhatap alabileceğimiz iki ülkede 21 Mayıs’ı anlayacak, dinleyecek ve bize “bu sürgün halk Çerkesler ne istiyor?” diyebilecek kadar bizimle ilgili değiller ve hatta Moskova ile Ankara birlikte bize kızabilirler de! Bu ikiliye Tiflis'e de eklerseniz, güvenlik alanımız daha da daralabilir. Peki; “yeni”, -yani tarafların en azından zımnende olsa hoş karşılayabilecekleri- makul bir söylem ortaya koyamaz mıyız? 

Canım kardeşlerim, çağımızın ulaştığı teknolojinin ve onun getirdiği olumlu ve olumsuzlukları bilmeyeniniz var mı? Bunun en görüneni  iletişim” ve “ulaşımdır”.  İnançların ve ideolojilerin alt üst olduğu bu zaman diliminde, kendimize bir soru soramayız mı?

Örneğin;  
- Biz bu çağın ve zamanın neresindeyiz?
- Kimden, niçin, nasıl ve ne istemeliyiz?  
- Bölgede ve hatta dünyada dengelerin yeniden şekillendirildiği bugünlerde, bir durum muhakemesi yaparak, ortak bir karar da uzlaşmak gerekmez mi? 
- İstek ve taleplerimizin karşılanabilirliği üzerinde ve mevcut koşullarda önceliğimiz ne olmalıdır?

Evet, “sürgün ve soykırım bir hakikat” ama gücümüz ve şu andaki imkan ve kabiliyetimizde bir gerçek.  Dahası, 153 yıldır içinde yaşadığımız ülke ve halklarına anlatamadığımız ve kabul ettiremediğimiz  “sürgün ve soykırım”ı şu geldiğimiz perişan dağınıklığımızla mı anlatacağız.

Kimimiz dinci, kimimiz devrimci, kimimiz goygoycu. Dahası utanç verici bir tutum. “Önemli olan insan olmaktır” sloganı. Sanki biz, “Çerkeslerden“ ve onun “var olma” hakkından söz ederken, “hayvan haklarından” mı söz ediyoruz! Elbette ki Çerkes insanından söz ediyoruz. Aynı insan şekilli bu varlıklar, Arap Araplığı, İngiliz İngilizliği, Alman Almanlığı, Roman Romanlığı ve Zenci Zenciliği ile övünürken kılları kıpırdamaz. 1500 yıl önceki, ulaşım hayvanı devenin, eşeğin, atın ve öküzün kutsallığından dem vurur. Bir gün veya bir an olsun, kendi tarihinden ve kendi kültüründen tek kelime etmez. Hiç duydunuz mu klavye silahşörlerinden, görsel ve yazılı basın kahramanlarımızdan “Negme Şore, Aytek Namitok ve General İsmail Berkok” isimlerini. 

Sevgili dostlarım, kısaca demem o ki; şu anda kurtuluşumuzun ve  var” olabilmenin tek reçetesi düştüğümüz yerden kalkmaktır. Kalkılacak yer de kadim anavatanımız Kafkasya'dır. 

Önemli olan “insansa” biz de insanız. O önemli olan “vatansa”, hani “gerisi teferruattır” diyorlar ya o halde bu inancımızın ve amacımızın, kime, hangi ülke ve hangi inanca zarar vardır? “Biz de var olmak istiyoruz”. Çünkü varız. Çünkü Tanrı'nın tanzimiyiz. Dilimi ve dinimi birlikte yaşamak ve onu gelecek nesillere aktarmak istiyorum. Adım; ırkçı, şovenist, bölücü ise bunları bana yakıştıranların adı ne ola ki! Ben de onlara; faşist, ümmetçi, biatçı, asimilasyoncu mu demem gerekiyor?  

Sonuç: Ne yapmalı?  Yanıtını, ilgililerin bir araya gelerek yapılacakları durum değerlendirmesi sonunda bulabileceklerine inanıyorum? Onu da kalıcı bir manifestoyla deklere edilmesini umuyorum.

 

Not 1: Teodor Hertzel’i okumanızı öneririm. (Doğum tarihi 2 Mayıs 1860 -sürgün tarihimizden dört yıl önce-,  ölüm tarihi 3 Temmuz 1904

Not 2: Bu güzel ülkenin ve onun kadirşinas Türk Milleti'nin varlığını borçlu olduğu sayın Mustafa Kemal Atatürk’e ve ailesine dil uzatanları lanetliyorum.

Not 3: Moskova ve Ankara dostluğu hayati önem taşımaktadır. Eşit mesafede durmak çok önemlidir. Hele Abhazya’nın bağımsızlığından sonra.

Not 4: Kişi bazında ve hatta toplum olarak kendisine hayrı olmayanın ve kendi aidiyetini inkar edenin hiçbir kişi veya topluma yararı yoktur, inancındayım. Çünkü, Türkçe'de iki güzel tümce var; Aslını inkar eden haramzadedir. Kendisine hayrı olmayanın kimseye hayrı yoktur.

Not 5: Rusya Federasyonu, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Çarlık Rusya’sı kavramlarını lütfen yerli yerinde kullanalım. Zira, her üç kavramın, Çerkesler için ve Çerkes tarihi için önemi  farklıdır. Şu anda Rusya Federasyonu, 17 milyon km2 toprağı ile dünyanın ikinci süper gücüdür.

Not 6: 21 Mayıs Sürgün ve Soykırım Anmalarımızda, şiddet, intikam ve kini çağrıştıracak eylem ve söylemlerden kaçınalım.



...................
...................
 
...................
...................