Хъурэйищ
(Hureyisch):
Üç yuvarlak
1- Дыгъэ
(Dyge):
Güneş 2- Мазэ (Maze)
: Ay 3- Туней – Щıыналъэ
(Thuney – Shınalhe)
: Dünya
4- ЩIыщхьэ
(Schyschha):
Kuzey Kutbu 5- ЩIыхэ
(Schyhe):
Güney Kutbu 6- ЩIы - бгы – рырх
(SchIy - Bgy – Ryrh):
Ekvator
Can dostlarım, kadim varlığımızı aramak ve bununla ilgili bilgi ve
belgeleri tespit etmek, bir başka halkı “yok” saymak veya ırkçılık
yapmak değildir. Öyle olmuş olsa idi Ruslar Rus tarihini,
İngilizler İngiliz tarihini, Yunanlılarda Yunan tarihini
araştırmaz ve yazmazlardı. Onların kendi hakları ile ilgili
çalışmaları “ırkçılık” olmuyor da benim “zavallı” Çerkesler için
yazmaya çalıştığım iki satır neden ırkçılık veya bölücülük oluyor?
Ve hatta dünyayı “Çerkes” yapmak gibi bir algı oluşuyor. Vallahi
anlamıyorum.
Sevgili dostlarım, Hatti-Hititlerle Çerkesler arası benzerlik ve
ayniliği tespit eden sadece ben değilim. Hatti-Hititlerle ilgili
her kim ki bir çalışma yaptı ve yapıyorsa ki,
yabancılar “Kafkas
Öğeleri” tespitiyle bir genelleme yapıyor. Yerli bilimcilerde aynı
doğrultuda teşhis koyuyor. Hele, eli kalem tutan ve birazda
tarihimizi merak eden Çerkesce bilen Çerkesler ise Hatti-Hitit
dili ile benzerliği ve ayniliği hemen yakalıyor. (Abaza, Adıge,
Ubıx)
Can dostlar; Hatti-Hititler, Kafkasya - Küçük Asya ve Kuzey
Mezopotamya toprak parçalarında oniki (12) boylu konfedere bir
imparatorluktu. Tarihte ilk yazılı ‘’Barış Sözleşmesi’’ni yapandır
(Mısır ile). O tarihte henüz adı ve sanı oluşmamış bazı halkların
Hatti-Hititlerle ilinti kurması yanlıştır. Ama Hatti-Hititlerin
egemen olduğu bu topraklarda, belki de Kültürü de egemendi.
Ve öyle görünüyor.
O nedenle bugün “Eski Yunan” dediğimiz yerli
bir halk olan Yunanlarda, Hatti-Hitit kültüründen etkilenmiş
olamaz mı? Tespit ettiğimiz ve günümüzce eski Yunanca sanılan pek
çok sözcüğün kadim kimliği aktarmadır. Onun için onların
etimolojik açınımı veya bizzat morfolojik olarak Çerkesce’yi
çağrıştırmaktadır.
Canım kardeşlerim; bir de çok ilginç bulduğum bazı sorular var.
Bana soruyorlar: -
“Maya” sözcü Çerkesce’de var mıdır, diye. Buna yanıt vermeden önce
özellikle belirtmek isterim ki, bugün Çerkesler (Gurbetteki
Kafkasyalılar), Türkçe, Arapça veya bir başka halkın dilini
bilmiyor olsa idiler, acaba yine aynı soru sorulabilir miydi?
Elbette ki, hayır. O halde her halkın yaşadığı coğrafya ve
bu coğrafyada oluşan dilleri, kendi koşulları ile gelişir. O
toplumun sosyo-ekonomik ilişkileri doğrultusunda ihtiyaca uygun
olarak “sözcükler” doğarlar.
Onun için “Biz de bu sözcük neden yok, veya varsa nedir?”
sorusu yanlıştır. En çarpıcı bir kavram “Tanrı – Allah”
sözleridir. Tam
olarak bilemiyorum ama “Allah” sözü sanırım İslamiyet’le birlikte
Çerkesce’ye transfer oldu. İbranice’de
“Aloha, Yehova ve Yeh-Veh”
olarak zikredilir. Çerkesce’de ise
“Тхьэ (Tha)”
vardır. Bu kavramda semaidir, yani soyuttur.
Abazaca da “Ançö”,
Ubıx dilinde “Уэ
(We)” dir. Kısaca
her dilin bir özgün ve özel tarafı vardır.
Şimdi “maya” sözcüğüne bakalım. Ben bu sözcüğün
hangi dilden geldiğini
bulamadım. Bulan varsa yazsın. Ama “Мэ=koku,
Мэй - Мэ – Iэй = Kötü
koku” yakıştırması ile onu
da bize yazdım. Gelelim bilinen kısmına;
- Тхьэв
(Thav)
- ЩIэкIэ (чI)
(Shece): Hamur mayası
(kendiside ekşitilmiş hamurdur) - ЩIхыупцIатэ
(Schhyuptsate): Yoğurt
mayası (bu da ekşitilmiş yoğurttur) -
Лъатэ
(Lhate): Peynir mayası
(sığır cinsinden hayvanın “Ныбапхъэ – Nybaphe” adı verilen bir et
parçasıdır- Türkçe’sini
bilmiyorum). Bu parça
Шэджыпс – Shedzhyps (yeşil peynir suyunun içine konur, orada
ekşitilir. Peynir yapılacağı zaman, bu sudan süte katılır. Bundan
yapılan peynirin ismi Лъатэ
Къуей ‘dir. Ekşitilmiş yoğurt ile yapılan adı da Матэ Къуей‘dir.
Not 1: Sözlerimi tanrısal bir yakarışla bitiriyorum.
Дидхьэуэ Дитхьэщхуэ,
Мор Зыуафэ,
Мыр ЗыщIылъэ, Бзэмрэ
Псэмрэ, Уэращ;
Кьыдэзытар. Гурыщхъуэншэуэ,
уий къарумрэ,
уий лъэчIымрэ дифIэщ
мэхъу. (Didheue
Ditheschhue, Mor Zyuafe, Myr ZyschIyle, Bzemre Psemre, Uerasch;
Kydezytar. Guryschhuensheue, vi karumre , vi lechIymre difIesch
Meh.)
Not 2: Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın matematik ve geometri
ile ilgili Türkçeleştirdiği kavramları, Sözcü Gazetesi yazarı
Yılmaz Özdil’in kaleminden okuyunuz. Örnek
bir yazı.
Not 3: Lütfen benimle didişmeyin. Eksikliklerimi, hatalarımı
düzeltiniz. |