Sevgili kardeşlerime bugün birkaç Adigece sözcük sunmak istiyorum.
Seçtiğim bu sözcüklerin yaradılış ve oluşum tezlerine katkı
sağlayacağını umarım. Amacım, tartışma yaratmak değildir, sadece
üstünde düşünmeyi sağlamaktır.
лы + лъы (Et + kan) = лIы = (Adam – Адэ – Атэ - Ды –Ты )
Peki, (Къупщхьэ – kemik) nereden çıktı? Haddimi aşmak istemiyorum
ama, Adigece bilen tıp doktorlarımızdan bu sözcüklerle ilgili
bilgilendirme yapmalarını bekleme hakkımı kullanıyorum.
Yine, tekrar soralım; (лIы - adam) nedir ve nasıl, ne zaman,
nerede ayağa kalktı? Acaba (лы + лъы adam) değil de (хьэ) bugünkü
anlamda (цIыху- ıslak – bilen- beyaz) bir varlık mı oluştu?
Bu konuda “bilim dışı” konuşmak istemem. Ama neden önce “Doğurkan”
olan (АНЭ – Ны) değil de (Adam – Адэ). Elbette ki “inanmak” ve
“düşünmek” özgürlüğüne hiç kimsenin müdahale hakkı yoktur. Ancak,
somut bilgi ve belgeler aramakta, insan aklı sınırları içinde
meşru ve doğaldır.
Sevgili dostlarım, “Ali Çurey, insanlık tarihi ile ilgili
tartışılan ve bir sonuca bağlanamayan konu, zaten bu
söylediklerindir” diyebilirsiniz. Biliyorum, şimdiye kadar
söylenmeyen ve yazılmayan bir şeyi iddia ediyor değilim. Ancak,
bazı evrensel kimlikli sözcüklerin çok önemli bilgiler içerdiğine,
inanıyor ve onları konuşturmaya çalışıyorum. Hiç ciddiye
alınmayan, hatta duyulduğunda, peşinen reddedilen Abaza-Adige-Ubıx
dili sözcükleri, İnsanlık tarihi ile ilgili elle tutulur bilgiler
sunacaktır. Özellikle Haç - Hilal çatışmasının, gerçek kökeni ve
simgeler tarihi, çok önemlidir. Bu konuda tekrar ediyorum; Abaza,
Adige ve Ubıx dillerinde mevcut kilit sözcükler çok önemlidir.
Sevgili dostlarım, bu tarz söz ve yazılarımla ilgili bazı sevgi ve
saygıdeğer soydaşlarım “Ali Çurey tüm dünyayı Çerkes yapacak” vs
gibi, müstehzi yaklaşımlar sergiliyorlar. Ama eski Yunan, Latin,
İbrani, İrani ve Arapça sözcüklerden, söz açıldığında, çok
ilginçtir tıkları çıkmıyor. Ben bunlara kızmıyorum. Sadece
üzülüyorum. Zira, hepimizin doğduğumuz günden başlamak üzere,
evde, okulda, çarşı-pazarda, tüm görsel yayınlarda, dinsel
bilgilendirmelerde, tarih kitaplarında, sanatın hemen hemen tüm
dallarında, arkeolojide, mitolojide, söylence ve nakil
anlatımlarda kafalarımıza çakılan bu bilgilerdir.
Bundan kurtulmanın çok zor olduğunu biliyorum. Ne var ki, ben
teslim olmuyorum ve olmayacağım. Çünkü, elde mevcut belgeler
sağlam, onun için bu sahada azıcık çalışma yapan her çerkes insanı
kendiliğinden, kendisine, ait olan ve adeta “Uyan Uyan!” diye
seslenen emarelere dikkat.
Sevgili dostlarım; bunlara rağmen “Ne yani, öyle veya böyle olmuş,
oluyor veya olacak, var mı bir yararı?” dersen. Yanıtım; bir
Bektaşi fıkrasının başlık adı olacak “Be Eren, sen hiç
değişmemişsin!”
NOTLAR: 1)
Göksel inançlı kutsal kitaplarda, önce erkek yaratılıyor ve onun
bedeninden de kadın. ”Erkek egemen” kültürüde bunun sonucu mu?
2) Hiçbir çocuk kendiliğinden büyümez. O İlgi, bilgi ve
sevgi ile büyür. “Sözcükler” tıpkı çocuklar gibi, doğarlar ve
çocuk gibi büyürler. 3) Dile, zorunlu olanların dışında
giren, yabancı sözcükler, vücuda giren virüsler gibidirler.
Onları zamanında atmazsanız. Dili zehirler. Her dil için bu kural
geçerlidir. |