Sevgili dostlarım, bu gün yine başınızı ağrıtacak, daha doğrusu “yeter
artık!” dedirtecek bilinen bir kısım sözcüklerden
bahsedeceğim. Önce, “mülk” sözcüğünün karşılığı olarak
bilinen “былым”den başlamak
istiyorum. Etimolojisine girmeden, kullanış biçimini sunayım: “Ари
дуней былым.” Nedir bu ve ne için söylenir? Çoğunuz bu tümceyi
mutlaka duydunuz. Onun için bu sözcük, bazen maddi ve bazen de
manevi değerlerimiz için kullanılır. “Nasılsınız?” sorusuna
“iyiyim” veya “çok iyiyim!” karşılığını veririz. Yani “Ари дуней
былым” kavramı. Bunun dışında, maddi, varlıklarınız için de
(былым) mülk karşılığında kullanılır. Bu sözcüğü hem anavatanda ve
hem de gurbetteki Adigeler mülk olarak kullanmaktadırlar.
Sevgili dostlarım, bu defa da bir başka kavram Pse (Псэ) =
Enerji – Ruh – Can sözcüğünü hatırlatmak istiyorum.
Sosyologlarımızın, etimologlarımızın ve dahi filologlarımızın
ciddi ciddi ilgilenmesi gereken çok ama çok önemli bir kavram
sözcüktür. Ve hatta tıp doktorlarımızın bile ilgisinden
kaçmamalıdır. Ben, niçinine, nedenine ve bu sözcüğün evrensel
kimlik kazanmış, türevlerine girmek istemiyorum. Çünkü haddimi
aşmış olurum. Zira, bunu izah edebilecek, bilgi derinliğine sahip
değilim. Özgün ve özel eğitim almış olmak gerekiyor. Zira, ilgili
terim ve terminolojiyi bilmemiz gerekiyor.
Sevgili dostlarım, Pse (Псэ) = Enerji – Ruh – Can için,
bilgilerinizi ve buna ait kavramları
gözünüzün önüne getirin. İlave olarak “Къуэ – ait” ve “Пкьы –
beden” ile birleştirin. Sonra, neden bu sözcüğün dilimizde önemli,
olduğunu anlayacaksınız. Ve hatta bir deyimimiz vardır. “Псым псэ
хэль - Suda, “Ruh-Can” vardır” diye. Ayrıca “Лаж – лэжэн – лажьэ”
sözcükleri (Çalışmak) anlamında kullanılıyor ise de, Adigece’de
“Лажэр – Лажьэр – зытэхуэн” tümcesinde, bedenin, çalışma hükmü ile
cezalandırılması vardır.
Sevgili dostlarım, hatırlayacaksınız; rahmetli Tevfik Esenç’i,
burnumuzun dibinde bulunan köyünde Ubıxça’yı bilen tek kişi
olarak, dünyadan göçtü. Ne acıdır ki, biz bunun farkında
olmadığımızdan, yani kayıp olmaya yüz tutmuş, bir dille
ilgilenmediğimiz için taaaaaa Fransa’dan bir fani zat geliyor,
Ubıxça sözcükleri yazıya geçiriyor. Ve biz de bunun ile
övünüyoruz. Benzer akıbetlerin, bizi beklediğini, sonradan ah-vah
etmenin, bir yararı olmadığını, yaşamak istemiyorsak; lütfen, yok
olmaya, küllenmeye ve başka bir dilin sözcüklerince işgal edilmiş,
dağarcığınızda, anne ve babalarınızdan, dedelerinizden,
duyduğunuz, sözcükleri tespit ediniz.
Sevgili dostlarım, sözcükler anadilimizin çekirdekleridirler. (Her
ne kadar tümceler içinde anlam kazansalar da, tümcelerin onlarla
kurulduğunu da unutmayalım.) Şimdi bir tepsi alınız; üstüne bir
adet buğday, bir adet arpa, bir adet mısır tanesi koyunuz. Sonra
tepsinin bir başka köşesine; bir incir çekirdeği, bir elma
çekirdeği, bir de armut çekirdeği ve isterseniz başka
çekirdeklerde koyunuz. Ve bu çekirdeklerin sonsuz bitki ve ağaçlar
sakladığını hatırlayınız. İşte, bir dilin sözcükleri de, aynen bu
örneklerde olduğu gibi, yüzlerce ses ve nefesi içinde saklarlar.
Sevgili dostlarım, pse ile ilgili birkaç sözcük sıralamak
istiyorum. ПсэхэлIэ = Mundar Псапэ = Sevap ПсэкIуэд =
Günah Псэущхьэ = Canlı – canlılar Псэуныгъэ = Yaşamak –
Yaşayan Псэу-псо = Yaşıyor
NOT: Her yok olan dil, denizleri, okyanusları,
büyük akarsuları besleyen derelerin kurutulması gibidir.
İnsanlığın diller okyanusunda var olabilmesi, antik ve kadim
dillerin varlığı ile zenginleşir. |