...................
...................
TEMİZ ELLER!

28.01.2006

Dr. YEDİC Batıray Özbek
...................
...................

DÇB ile ilgili forumda verilen internet sayfasına girince daha önce Marje’de yayınlanan  yazının kaynağı da anlaşılmış oldu. Büyük bir ilgi ve hayretler içinde okudum. İlginç, ilginç olduğu kadar düşündürücü bir yazı dizisi. Kimsenin  cevap vermemesinin nedenini şimdi anladım.  Yazı dizisini hazırlayanların perde arkasında kalmayı yeğlemelerinden olsa gerek.

Çok profesyonelce hazırladıklarını sandıkları DÇB dosyasında, KGB ya da FSB’nin koridor ve odalarında konuşulanlardan ve dosyalarında yazılanlardan haberleri olduğunu iddia ederek yazan bu kişiler acaba kendileri hangi kuruluşlarla beraber çalışmaktadırlar? KGB ve devamı olan FSB’nin kapıları han kapsı mı oldu acaba, ne dersiniz? Yoksa kendileri de ya sözlerini ettikleri ya da benzeri daha başka organizasyonlarla beraber mi çalışıyorlar?

DÇB’nin tüm üyelerine kulp takan, sataşan kısaca kendilerinden ya da kendi yaptıklarından ve yazdıklarından başkasını, temiz ve doğru bulmamak ruhsal dengesizliğin ve rahatsızlığın belirtileridir.

İşin en ilginç yani DÇB’nin sadece Adige kökenli üyeleri hakkında  karamalar yapılarak bir şeyler yazıldığıdır. Bunun nedeni çok açık. Tüm yazıyı okuyunca kin dolu  güzel cümlelerden oluştuğunu görebiliyoruz  ve bu da düşündürücü.

1. hata:

DÇB’nin Şenıbe Yura’nın başkanlığını yaptığı Dağlı Halklar Konfederasyonu’na karşı KGB tarafından kurdurulduğu.

Tamamen temelsiz mugalata  bir iddiadır. Çünkü Hollanda Den Allerding Eğitim Tesisleri’nde 4-6 Mayıs 1990  yapılan bir eğitim ve öğrenim seminerinde duygusal olarak ortaya atılarak  kurulmasına karar verilmiş olan DÇB’nin KGB’nin kurdurduğunu yazmak bilgi noksanlığından ya da art niyetlilikten kaynaklanmaktadır. DÇB’nin kurulmasına sizlerin KGB ajanı olarak nitelendirdiniz Kosta Efendiev  ve Anatol Kodzok karşı çıkarlarken, Kabardey Adige Xase’den katılan ünlü şairimiz Nalo Zawır kurulmasının isteyen en ateşli taraftarı idi. Ünlü edebiyatçımızın Şenıbe Yura’nın o yıllarda en yakın mesai arkadaşı olduğunu da  burada yazmakta yarar var. Hollanda’daki toplantıya Şenıbe Yura ve yakın arkadaşı Nihat Bidnıko’da davetli idiler. Vizeleri geciktiğinden katılamadılar. Devamlı olarak  telefon görüşmeleri yaptım ve bu kuruluşu desteklediklerini söylemişlerdir. Bu da Karaçay-Malkar sitesindeki iddiaları çürütmektedir.

Şenibe Yura’ya, Dağlı Halklar Konfederasyonu’nun KGB tarafından kurdurulduğunu iddia edenler de var. Örneğin Naira Gelaschwili. (Georgıen Eın Paradıes ın Trümmern.) Çünkü Abhazya gönüllülerinin önlenmeden toplanması, sınırlardan kolayca geçmesi vs. iddiaları kuvvetlendirmektedir.

Ayrıca Moskova’da  tutuklanıp yine Moskova’daki hapishaneden “kaçması!“, kaçtıktan sonra kendisinin aranmaması ve Nalçik Üniversitesi’nde görev verilmesi, Çeçenistan olaylarında pek aktif çalışmaması bu teorileri kuvvetlendirmektedir. Hapishaneden kaçırılınca RF dışına mı gitti ki, kendisi tekrar yakalanamadı?

Ankara’dan sonra Ürdün Amman’da yapılan  ikinci uluslararası kültür haftasında sayın Şenibe Yura öyle bir konuşma yaptı ki, pek çok kişi şaşırıp kaldı. Konuşmasında, sakın geri göç etmeyin, demek istercesine Kafkasya’yı bir cehennem olarak göstermişti. Kültür haftası süresince Şenıbe Yura ile beraberdik ve DÇB  hakkında rahatsızlığını belirtmediği gibi memnuniyetini dile getirmiştir.

2. Kalmık Yura

Kalmık Yura’nın kendi istemediği halde seçilme iddiası da tamamen uydurmadır. Aynı masada, beraber  tüzük hazırlayanlardan biri de odur ve tüzükte bir hukukçu olarak son sözü  söyleyen o olmuştur. DÇB başkanı olarak teklif edilince eğer istemeseydi  seçimi kabul etmeyebilirdi. İddia edildiği gibi istemeseydi İkinci kongrede başkanlık  teklifini kabul  etmezdi.

Dünyanın hangi devleti acaba sivil toplum organizasyonlarına kendi adamlarını katmıyor acaba?  Hem de kendi içimizden birilerini görevlendiriyorlar.

Karaçay-Malkar sitesinin DÇB’ye karşı olması ve onu yıpratmaya kalkması da olağandır. Ancak demokrasi kisvesi altında DÇB’yi karalaması ve buna bazı Adige ve Abhazların da destekçi olması anlaşılır değil. Karaçay Çerkessk’e yerleşen Ünal Nartok’a yaşama şansı vermeyenler ve Nalçik’e giderek yerleşmeye zorlayanlar  kimlerdi acaba?

KGB mi yoksa K… mı?