...................
...................
DÇB’NİN İLK KONGRESİNDEN
SONRAKİ ANILARIM  -3

18.02.2006

Dr. YEDİC Batıray Özbek
...................
...................

Adigey Cumhuriyeti'nin sınır köyü olan ünlü bestekar ve şarkıcı Vımar Thabısım'ın köyü Fedz'e yaklaşınca insan selinin yolu kestiğini görüyoruz.

Çerkes elbiseli, yamçılı atlıların asfalttan dört nala bize doğru
geldiklerini görüyoruz. Atlılar otobüsün sağını solunu alırlar ve yavaş
yavaş insan kalabalığına doğru hareket edilir. Atlılar ellerindeki
tüfekleri havaya boşaltıyorlar, birden bire kendimizi dedelerimizin anlattığı 130- 150 senesi öncesinin atmosferinde buluyoruz.

Sahneye yakışmayan tek şey içinde gittiğimiz otobüstü. Zaten onu kim fark ediyor ki?

Fedz köylüleri adetlerimiz gereği karşılıyorlar. Karşılayanlar arasında, Adigey hükümetinin ileri gelen yöneticilerinden, Asiyet Khuşu, Ruslan Peneşü, Aslan Tembot ve diğerleri vardı. Burada zoraki bir ağırlanma ve düğünden sonra asıl hedefimiz olan, Bleçepsine köyüne gittik. Orada da aynı şekilde kalabalık bir hemşeri gurubu tarafından karşılandık. Öğle saat 12.00'de burada olmamız gerekirken akşam saat 20.00'de köye gelmiştik.

Sekiz saat beklemişti herkes bizi. Akşam yemeğini Bleçepsine köyünde yedikten sonra saat 23.00'e doğru Maykop şehrine ulaştık ve Haç'eşe dağıtıldık. Ancak kim uyuyabiliyor ki? Herkes aşağıya otel lobisinde, lokantasında hemşerileriyle sohbete başlıyorlar.

Gece geç vakit herkes odalarına çekilirler.

Maykop'ta kaldığımız günlerde, şehir gezdirilir, parlamentoda   hükümet temsilcileri ile beraber toplantı yapılır, istek ve dilekler dile getirilir. Öğleden sonra tiyatroda Adigey'in ileri gelen tüm sanatçılarıyla  tanışma  toplantısı yapılır. Akşam Nalmes Halk Dansları Grubu seyredilir. Oradan Mezdache lokantasında,
hükümetteki  bakanların davetlisi olarak, şerefimize bir yemekli   toplantı düzenlenir.

Ertesi gün Adigey'den ayrılarak Shapsugh bölgesine hareket edilir.

Akşam saat 17.00'ye doğru Shapsugh bölgesinin sınırında yüzlerce Adige tarafından karşılanarak, orada da bir düğün yapılır. Misafirlere
darıdan yapılma milli bir pasta ikram edilir. Oradan tekrar otobüs    ve taksilere binilerek Karadeniz boyunca Shapsugh köylerine hareket edilir.

Yol boyunca bize Shapsughlar hakkında bilgi verilir. 10 bin civarında Shapsugh Adige'si kalmış burada. Ancak Ermeniler durmadan topraklarımızı alıyorlar. Fransa, Amerika ve diğer ülkelerdeki zengin Ermeniler, Ermeni derneklerine bol miktarda para göndererek
toprak alıyorlarmış.

Peki kime alıyorlar? Kim olduğu mühim değil. Herhangi bir   Ermeni'ye alıyorlarmış. Ermeni olsun da kim olursa olsun.

Ya bizler ne yapıyoruz?

Hemşerilerimiz?

Tüm umutlarını bize bağlayarak yıllarca bizler için topraklarımızı
koruyan, cefakar, kahraman kardeşlerimize bizler ne
gibi bir yardımda bulunabiliyoruz?

Oraya giderek misafirperverliklerini suiistimal etmekten başka
ne yapıyoruz?

Konuşunca Çerkes'ten daha iyi olmadığını mangalda kül
bırakmazcasına söylüyoruz da paraya gelince hepimizin elleri   titriyor.  

Ne mutlu Ermenilere!  

Ne büyük bir mutluluk Ermeni olabilmek, diyor insan, derneğe verdiği on beş Mark'ı vermemek için, "çocuklarımın rızkından kesmek istemiyorum'' diyerek üyelikten istifa edenleri   görünce .

Akşama doğru Shapsugh köylerine varıyoruz. Köylerden birinde cenaze olduğu haberi verilerek, mızıka ve şarkı söylenmeden
köyden geçilir. Hedefimiz olan köye varınca, okul   bahçesinde   tüm çevre köylerden gelen Adigelerin toplandığını gördük. Hemen göz yaşlarıyla sarılıp, tanıştıktan sonra bir keçiye aptes   aldırılarak kurban edilir. Cenaze olduğundan, düğün yapmak istemelerine rağmen, delegeler ''acınız, acımız'' diyerek yaptırılmaz. İçimizden
temsilciler seçilerek, başsağlığına gönderilir. Gece bir birine yakın
köylere misafirler dağıtılırlar. Misafir gittiğimiz evlerde yine sofralar hazır.

Ertesi günü sabah saat 10.00'da köyden çıkılır ve deniz kenarında
Golovinka'ya varılır.