1 Ağustos günü Adigey Cumhuriyeti
Parlamentosu’nun aldığı kararla repatriantların
(anavatana dönüş yapanlar) günü olarak resmen kabul
edilmiş ve her yıl kutlanmaktadır.
Anavatanlarına dönüş yapan Adigeler için bu günün
önemi çok büyüktür. 1 Ağustos 2005 yılına kadar
anavatanlarına dönenlerin sayısı üzüntüyle söylemek
gerekir ki çok az.
1864’den ve daha sonraki göçlerden sonra Kuzeybatı
Kafkasya’da sadece 30 bin Adige kalmıştı. 1. Dünya
Savaşı, Ekim Devrimi, Stalin’in hışmından arta
kalabilen ve 2. dünya savaşlarını da yaşayan bu
küçücük halk kendini yok ettirmeden günümüze kadar
ayakta kalabildiği gibi, tarihte ilk demokratik Adige
Cumhuriyeti’ni barış içinde sayıları milyonlarla
gösterilen biz diaspora Adigelerine hediye
etmişlerdir. Bununla yetinmeyerek birde dönüşçüler
için bir gün armağan etmişlerdir. Ettiler de bunun
değerini biliyor muyuz acaba?
Günümüzde nüfusu 100 bin, ortalama 20 bin aile, yani
çocukları, yaşlıları çıkarınca geriye kalan üretken
30-40 bin arasındaki Adige boylarından büyük başarı
sağlamışlardır. Düşünün otuz ile kırk bin kişinin ne
demek olduğunu!
Anadolu’da küçük bir kasaba diyebiliriz. Bu yürekli,
çağdaş kültürlü Adigeler; Adige bayrağını
dalgalandırırlarken, Adige sanatını, Adige bilimini
çağdaş seviyeye getirmişlerdir.
Ya sayımızı milyonlarla gösteren diaspora Adigeleri ne
yaptık acaba?
Dedelerimizin armağanı dilimize bile sahip çıkamadık.
Atalarımızın binlerce senelik sözlü anlatımlarını dahi
kurtaramadık, dedelerimizle beraber yüreğimiz
sızlamadan mezarlara gömdük.
Barış içinde yaşayan anavatanımıza, nedeni ne olursa
olsun dönemedik.
Anavatanda sayın büyüğümüz Hakkı Kurmel’in çuval dikme
fabrikasından başka hiç kimse herhangi bir
yatırım yapmadı.
Anavatanda sürgün anıtının projesi On beş yıldır hazır
olmasına rağmen, parasızlıktan yaptırılamıyor da
diasporadaki milyonlarca Adige’nin ve Adige
milyarderlerinden kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Maykop’ta Adige kültürünün araştıran bilim araştırma
enstitüsünün kütüphanesi parasızlıktan
yenilenemediğinden, belgeler yerlerde geziyor da
kimsenin umurunda bile değil.
Dini, camiyi bahane edenler 15 yılda bir cami
dahi yaptıramadılar Adigey’de. (Maykop’taki camiyi de
Emiratlardan bir şeyh yaptırmasaydı başkentimizde bir
cami dahi olmayacaktı.)
Hıristiyan misyonerleri kaç kilise yaptırdılar acaba
Adigey’de?
Hıristiyan misyonerler özel parasız kaç meslek okulu
açtılar acaba Adigey’de?
Ya bizler? Konuşunca ‘mangalda kül bırakmayan’ bizler
ne yaptık?
Ne mi yaptık? Benim söylememe yazmama gerek yok.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ne yaptığımızı? Neye
kabiliyetli olduğumuzu?
|