|
|
................... |
|
................... |
TERÖR İKİNCİ KEZ KABARDEY BALKAR'A ULAŞTI |
15.10.2005 |
|
Dr. YEDİC Batıray Özbek |
................... |
................... |
Hepinizin büyük bir ilgi ve endişeyle
Kabardey-Balkar’daki gelişmeleri takip
etmişsinizdir.
Terör ve terörü yaratanlar dar görüşlü,
başkalarının ipinde oynayan kişiler olduğundan
kimsenin şüphesi olmasın.
Eylemcilerin asıl amaçlarının -milliyetçilik mi,
dinsel mi, ekonomik mi, politik mi- daha sonradan
ortaya çıkacağından da kimsenin şüphesi olmasın.
Ben bu yazımda içinde yaşadığımız olaylara neden
olan eylemleri yazmak istiyorum.
Dayatmayla kişilere kendi inanç ve düşüncelerini
benimsetmeğe kalkışmak o düşüncenin ve
insanın beyinsel olarak zayıflığını küçüklüğünü
gösterir.
İslam dini zorlamayı red etmektedir. Bildiğim
kadarıyla ‘’la ikraha fi din'’ yani dinde zorlama
yoktur .
Eğer dinde zorlama olsaydı beş yüz senenin üstünde
tüm Balkanları hakimiyeti altında tutmuş olan
Osmanlılılar yöre halkını Müslümanlaştırırlardı.
Kanuni Sultan Süleyman çıkardığı kanunlarla
''imparatorluğumda yaşayan tüm halklar aynı
haklara sahiptir'' fermanıyla, her halkı ve her
dini inancı kanunlarla korumuştur.
Sovyetlerin yıkılmasından sonra Doğu bloğu
ülkelerine her dinden
misyonerler -sanki balta girmemiş ormanlarda
yaşayan halklarmış gibi görerek- doldu. Onlarla
birlikte emperyalizmin adımları yavaş yavaş ama
emin adımlarla doğu ülkelerinde duyulmaya başladı.
İslam din adamları da bu kervana; kuran kurslarını
bitirenler, belki de din adamı özellikleri
olmayanlar da katıldı. Kimse diplomasını, din
adamı olduklarını gösteren belgeleri sormadı,
araştırmadı.
Fethullah Gülen de okullarını açtı. Kimse nedenini
sormadı?
Kafkasya'dan genç çocuklar tarikatlarca tüm İslam
devletlerine okutulmaya götürüldüler. Kalanlarda,
tarikat okullarından kaçıp dönenler de oldu.
Maykop’ta 1992 yılında yapılan Adigey din
adamlarının müftü seçme kongresine dinleyici
olarak katılmıştım. Türkiye’den gelen Tokatlı
Yaşar hoca mikrofonu aldığı gibi, Türkiye'de
yaşamı boyunca ağzına alamayacağı sözleri,
şöyle haykırıyordu;
- Müftüyü de seçeceğiz, kadıyı da
seçeceğiz.
Nerdeyse, resmi olmasa da, gayri resmi olarak
şeriatı ilan ediyordu. Bu saçmalıklar yetmemiş
gibi Arap ülkelerinden Arap elbiseleri
giymiş 'din adamları!' getirdiler. Onları gören
yerli Adige halkı acayip kıyafetlerden dolayı
utandılar.
- Bunlar mı bize dini
öğretecekler diyerek alay edenlerde oldu.
Bir yıl sonra anavatana gittiğimde baş örtülü,
erkeklere el vermeyen kızlarımızın çoğalmaya
başladığını gözlüyor herkesi uyarıyordum.
Geleneksel Adige düğünlerinin günah diyenlerde
yetişmeye başladı.
Bilhassa Türkiye'den geri dönenler gelişen gerici
kökten dinci akımlar görüyor endişe ediyorlar,
korkularını dile getirenler var ama dinleyen yok.
Müslüman olursak;
- Votka içenlerimiz az olur, diyenlerde vardı.
Ürdün'ü örnek verdim.
- Müslüman ülkedir ama en çok içki içenler, yine Müslüman
Çerkesler, dedim.
Doksanlı yıllarda tanıştığım bildiğim her
bürokrata dışardan gelen ve gelecek olan her din
adamını denetlemelerini, diploma istemelerini
tavsiye ettim.
Yine dinleyen olmadı.
Kuranı Kerim’i herkesin anlaması gerekiyordu. Bu
açığı çok çok iyi kavrayan ve anlayan Tlıpzıv
Davut, Koşbaye Pşımaf ve Meşbaşe İshak Adigece’ye
çevirirler. Gerçektende çevirinin çok faydası
olur. Din adamları saçmalayınca, insanlar
saçmalıklara inanmamaya başlar.
Yinede terör Nalçik'te onlarca kişinin yaşamını
beraberinde götürüp gitti.
Eylemi yapanlar kim olursa, olsun hangi nedenle
olursa olsun, zararı yine hepimize oluyor...
İslam dininin en kutsal ayı olan Ramazan ayında,
terörü gerçekleştirenlere nasıl Müslüman
diyebiliriz ki?
Tüm gönlümüzce her türlü terörü, amacı ne
olursa olsun, nereden gelirse gelsin ve kim
yaparsa yapsın lanetliyoruz.
Kabardey- Balkar halkına geçmiş olsun diyoruz. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|