...................
...................
PEYNİR GEMİSİ

06.02.2009

Dr. YEDİC Batıray Özbek
...................
...................

Yıllardır hep konuşuruz.

Her şeyin en iyisini, en doğrusunu, en ince ayrıntısına kadar biliriz.

Biliriz de söyleriz de...

Ancak bildiklerimizi, söylediklerimizi uygulamayı aklımın ucundan geçirmeyiz.

Her yerde, her fırsatta, “şunu yapmak, bunu yapmak gerekir” der, ders veririz. Ders veririz de bu gerekirleri her nedense kendimiz yapmayız.
Hep başkalarının yapmasını beklerim.

Başkaları, hep, hep başkaları!

Kendimiz yapmıyor ve başkalarından bekliyoruz.

“Ne yapılması gerektiğinin bilincinde olduğuma göre yapılması gerekeni neden kendim yapmıyorum” diye kendimize sorma gereğini de duymayız.

Diasporada olmayan tarihçinin, başka ülkelerde olabileceğini aklımızın ucundan geçirmeyiz.

Araştırma, okuma gereğini duymaz, ‘tarihimiz yok’ der kısa ve basit yolu seçeriz.

Yıllardır aynı konuları tekrar tekrar anlatırız.

Kendimizi, dünyanın, dünya uygarlığının merkezinde görürüz.

Adige olduğumuzdan gurur duyarız.

Duyarız da gururumuzun nedenini bilmeyiz.

Biz deneyimliler de “her yeni doğanla, yeniden doğarız”. Kimlik arayışına çıkan her yeni ile birlikte “Amerika’yı yeniden keşfetmek” zorunda kalırız.

Beyler!

Bırakın artık laf ebeliğini...

Yaşadığınız ülkede etnik haklar için verilen mücadeleye, gelinen noktaya bir bakma cesareti gösterin, ders alın.

Elde edilen hakların, kazanılan başarıların temelinde, on binlerin canları, kanları, gözyaşları ile ödedikleri bedeli düşünün.

Bir de kendinizi...

Bırakın dönüşü, görmek için bile gelmeye çekiniyor ve korkuyorsunuz.
Birçoğunuzun dönmemek için çeşitli gerekçeler bulmanıza da alıştık.
Ancak vatan istiyorsan, işte vatan.

Kan akıtmayacaksın.

Yardımlaşırsan, yokluk bilmeyeceksin.

Belki de bürokratik zorluklar diyeceksin. Artık o kadar zorluğa da katlanırsın.

Yeryüzünde, bu kadar kolay vatanına dönme şansı bulan “sürgün” varsa söyleyin.

Buyur gel.

Beğenmediğin şeyler mi var?

Varsa, medeni insanlar gibi maddi ve manevi gücünle değiştir.

Berlin’de yaşayan Degumuque Orhan’ın şarkısında dediği gibi:
“Fakirse de
Zenginse de
O benim ülkem
O benim vatanım” diyerek gel.

Gelmiyor musun? -Ki gelemeyeceksin-

O halde, hatırla “lafla peynir gemisi yürümediğini” ve bırak artık uzaktan akıl vermeyi...




CircassianCanada Notu:

Dönüş birliktir, gördüğünüz fotoğraf da kanıtıdır.

Sayın Yedic daha seksenli yıllarda, dönüş adına Kosova Adigelerini ziyaret etmişti. Eğer bir yerlere gidilecekse vatana dönülmesinden daha güzelinin olmadığını anlatmaya çalışmıştı. Zaten Almanya’da iken Yugoslavya Adigelerini yakından tanımıştı. Tsey İsmet’te bunlardan biriydi. İsmet anavatanın yeni damadı İrfan’ın amcası. İrfanlar ailecek artık Maykop-Mefehamle’de. Gelinimiz Kuşu Saide. Tseyler, “téşe” ailesi olarak saygı duydukları Yedicleri uygun buldu. Dr. Batıray memnuniyetle kabul etti ve Yediclerin evinde birliğin fotoğrafı oluştu.
 

Sağındaki gelini Saide ile Batıray beyin, merkezde yer aldığı fotoğraf karesi, birbirlerine kız alıp veren, xeku bekçilerini, Türkiye doğumluları, Yugoslavya doğumluları kıyı boyu doğumluları ve onların adıgabzeyi bilir güzelim çocuklarını bir araya getirdi. Aslında bu fotoğraf karesi bir detay. Adigelerin yoğun yaşadığı dünyanın hemen her ülkesinden, anavatana dönüş yapmış ve birbirleri ile evlilikler yaparak, diaspora ülkeleri ile anavatanı ve diaspora ülkelerini birbirine bağlayan, birliğimizin tarihini yazan, geleceğimizin umudu insanlarımızın yer aldığı çok büyük bir fotoğraf karesinin detayı.

Mutluluğumuzun mutluluğunuz olacağı umuduyla...