|
|
................... |
|
................... |
ÇERKES
KİMDİR, ADİGE KİMDİR? |
01.12.2010 |
|
Dr. YEDİC Batıray Özbek |
................... |
................... |
Son günlerde bu konu
üzerinde gereksiz tartışmaların yapıldığını duyuyoruz.
Gereksiz, çünkü Çerkes ile Adige sözcüklerinin
literatürde kullanılışı bu iki teriminin aynı bir halk
için kullanıldığını görüyoruz.
Gerhard Deeter 1958 yılında yayınlanan (Bonn
Yıllıkları) adlı yapıtının 60. sayfasında ‘Çerkeslerin
Milli Adları’ adı altındaki makalesinde şöyle
yazmaktadır. Cenevizli Seyyah Giorgi İnteriano
15.yüzyılın ikinci yarsında şöyle yazmaktadır: Taman
yarımadasında Adigeler yaşamaktadır. Bu adı günümüzde
diğer tüm Adigelerde kullanmaktadırlar. Görüldüğü gibi
Adige kelimesi anlamı ve kapsamıyla Çerkes sözcüğüyle
örtüşmektedir.
Çerkes sözcüğünün kaynağı
Çerkes sözcüğünün kaynağı hakkında çok çeşitli
bilgiler verilmektedir. Çerkesler hakkında ilk
bilgiler MÖ 5. yüzyıla ulaşmaktadır. Herodot'un
‘Suhai’ sözcüğü daha sonraki Zugi (Zuhi=İnsan)
sözcüğüyle aynı anlamda kullanılırken bu sözcükler
günümüzdeki ‘Çerkes’ sözcüğüyle eş anlamda
kullanılmaktadır. Xenephon MÖ 2. yüzyılda
Skylax ''Kerket'' sözcüğünü kullanılırken daha
sonra Strabonlardan (Cercetea =Sersetea) söz
etmektedir. Gürcü kaynaklarında ‘Kavkazi’
kullanılırken kendi kendilerini ‘Zihi’ ile
tanımlıyorlar.
MS.10 yüzyılda ilk defa ‘Adige’ sözcüğü ortaya çıkar.
Adige sözcüğünün anlamı da bilinmemektedir. Gökçe
(1979:7) Adige sözcüğünü şöyle açıklamaktadır: ''Çerkes
diye yüksek mevkilere gelen Adigelere derlerdi’'.
Bu yaklaşımda yeterli olmamaktadır. Adige halk
etimolojisinde ise anlamı ''üstün''dür. Hatta ‘biz
güneşin huzmelerinden doğduk’ denmektedir.
Alman bilim adamı Eichwald (1838:356) göre Bizans
yazarı Chalcocondylas 15. yüzyılda Zarkassen
sözcüğünü kullanmaktadır. Büyük bir olasılıkla Çerkes
sözcüğü bu kelimeden türetilmiştir.
Araplar ‘'Kerkes'’, Cenevizliler '’Kirkasi'’
kelimesini kullanır. Ünlü Kafkasolog A. Dirr
(1908:206) Çerkes sözcüğünün antik devirde kullanılan
‘'Kerket’'ten türetildiğine inanmaktadır. Yine
Dirr pm 54. cilt, 204-212 sayfalarında ‘'Günümüzdeki
Kafkas Halklarının Adları'‘ adlı makalesinde Kafkas
halklarını şöyle gururlandırmaktadır.
1. Grup: Gürcü, Las, Mengrel ve Svaanlar
2. Grup: Abazalar, Çerkesler ve Wubıhlar.
3. Gurup: Çeçenler ve Lezgiler
Dirr bu gururlandırmayı yaptıktan sonra Abaza ve
Çerkesleri bizlere tanıtmak amacıyla Abazaları ve
Çerkesleri ayrı ayrı incelemektedir. Tatarca ve Türkçe
''başkesen'' anlamına gelmektedir. Ruslarla
birlikte 1860'lı yıllarda Adigelere karşı savaşan
Almanya'nın Prusya prensi Albrecht von Preusen ise
Çerkes sözcüğünün kahraman ve yiğit kişiler için
kullanıldığını yazmaktadır.
Çerkes sözcüğünün kapsamı da genelde sadece Adige
dillerini kullanan halklar için kullanılmaktadır.
Geçen yüzyılın en tanınmış Kafkasologu Dr. A. Dirr
1908 yılında Petermanns Mıtteılungen dergisinin 54.
cildinin 206. sayfasında şöyle yazmaktadır: Adigece
konuşan bir çok Adige kabileleri içine alan Tscherkess
(Circassian) sözcüğüdür. Hemen hemen tüm Kafkasologlar;
(Lopatinski, Ljulje gibi) Adige eşittir Çerkes
denklemini kabullenmişlerdir. Dil bilimciler ve
etnologlar Çerkes ile Adige'yi aynı halk için
kullanırken, politik ve belerestik literatürde tüm
kuzey Kafkaslarda yaşayan halkları bu tanım adı
altında toplamaktadırlar.
Gelelim Adige ya da Verq xabzeye.
Adige halkının tarih boyunca geliştirdiği ve herkesin
uyması gereken davranış biçimlerine xabze
denilmektedir. Gürcü biliminsanı Naira Gelachwili,
xabze diğer Kafkas halkları arasında da yaşamaktadır.
Ancak en ince teferruatlara kadar tatbik edenler
Çerkeslerdir demiştir. ''Cennet Bir Ülke Harabe İçinde
Berlin 1993'' adlı yapıtının 13. sayfasında şöyle
yazmaktadır: '’Kafkas halkları içinde Çerkesler en
katı ve detaylı gelenekleri geliştirmişlerdir.
Geleneklerine göre elaçıklığı, cesaret, başkalarına
yardım ve insanlık temel esaslarıdır. Bu özellikler
bir werkin uyması gerektiği geleneklerdir. Mal mülk
sahibi olmak için çalışmak zenginlik ve zenginliğini
göstermeyi ayıp sayarlardı. Werk kendi eşya ve
mallarını akraba, dost ve misafirlere hediye ederdi.
Hediye vermek ve dağıtmak yaşamlarının temel
amaçlarını teşkil etmektedir. Alışverişle uğraşmak,
pazarlık yapmak çok ayıp sayarlardı. Bu Adige xabzeler,
Şota Rustaveli'nin ''Kaplan Derili Kaplan'' adlı
poeminde de işlemektedir.
’Saklarsan yitirirsin. Hediye verirsen kazanırsın.’ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|