“Kule, içinde yaşayanına
ayrıntılardan arınmış sade bir yaşam sunar”
Bugün bakıyorum
da; Bir zamanlar kulemin penceresinde oturup düşündüğüm ya da
tasarladığım o an ki hayallerim-ümitlerim, kaygı ve korkularım
şimdi, kimisi canlı, kimi ise artık varlığını bile unuttuğum o
kadar farklı gerçeklere dönüşmüşler ki!
Zaman, yıllar sonra geriye baktığımızda yaşamın tüm
ayrıntılarını törpülüyor, ona çekidüzen vererek, sade bir
görüntüye kavuşturuyor. Hepimiz sonunda, bu sade görüntünün
ilhamından yararlanarak “ah biraz daha erken bu bilince varsam
da şunları gerçekleştirebilseydim” diye düşünüp hayıflanacağımız
günlere ulaşıyoruz.
Bir anda, yaşamın bizler için
dizginlerinden boşalmış ışıltılar saçan beyaz bir Arap atı
hızında geçip gittiğini kavrıyoruz. Geçmişte bıraktığımız ve
yaşarken nice anlamlarla yüklediğimiz türlü kırılganlıklar,
acılar, üzüntüler, sevinçler, öfkeler, hüzünler kısacası tüm
insani duygularımız artık bir anlam ifade etmeden, pişmanlıklara
da bulaşarak giderek silikleşip bulanıklaşıyorlar. Geride bir
şey bırakmadığımızın ürpertili gerçeğiyle baş başa kaldığımızda,
“asıl olan nedir?” diye düşündüğümüz o anlarda, hayıflanmaların
ve pişmanlıkların pençesinden kurtulmak, kader dediğimiz kendi
özel yaşamımızın ayrıntılarla dolu labirentleri içinde
kaybolmamak için yaşamın bizlere kazandırdığı en değerli hediye
olan deneyimlerimizden yararlanarak, doğru çalışmaları doğru
şekilde sürdürmemiz gerektiğini de idrak ederek telaşa
kapılmadan yeni hayallerin yeni ümitlerin peşine takılmamız
gerekiyor.
Gerçekleşme olasılığı hiç olmayan ütopyalara da dönüşse ümit ve
hayallerimiz en zayıf anlarımızda bizlere destek olan,
yaşamamızı sağlayan en büyük dayanağımız oluveriyor.
|