Tarihin birinde,
bir edebiyat dergisi yayınına ara vermek zorunda kalmıştı.
Ana sayfada şöyle bir cümle ile duyurmuşlardı haberi : “Araya
hayat girdi.”
Gün boyu bakıp bakıp düşünmüştüm bu cümle üzerine.
Sanırım doğru tanımlama değildi bu.
Fakat o dergiyi çıkartanlar araya giren insanı, riyakarlıkları,
küçük hesapları, çirkinlikleri uzun uzadıya yazmaktan
tiksindikleri için olsa gerek, az ve öz ifade etmişlerdi durumu.
“Araya hayat girdi.”
Bu gün aynı başlığı kullanmak zamanıdır.
Zaman zaman sıkılırsınız aynı şeyleri tekrar etmekten.
Bu aynı şeyleri tekrar, bir süre sonra kendini tekrara dönüşür siz
istemeseniz bile.
Bilirsiniz ki; yürüyüp gitseniz dünyanın yolunu katedeceksiniz,
fakat tek başına koşmaktansa birlikte emeklemeyi tercih edersiniz.
Birlikteliği bir zaruret olarak görmenizin nedeni, halkınızın el
ele tutuşmaya olan ihtiyacındandır.
Birlikte yürümek, engelleri birbirinden güç alarak aşmak, birlikte
düşüp kalkmak, birlikte gelişmek, üretmek yaratmak, yaşatmak...
Siz hayallerinizi bile “birlikte” kurgularken, başka yerlerde
başka birilerinin sizin gibi düşünmediğini; bırakın sizin gibi
düşünmelerini, sizin düşünmenize bile tahammül edemediklerini
farkedersiniz.
Farkedersiniz ki; onların birliktelikleri kendi içten
pazarlıklarına “asker” aramak babındadır.
Her şeyi bildiğini, her şeyin üstünde olduğunu zannedenlerin,
aslında kendi vahim durumlarının bile farkında olmadıklarını
anladığınızda en çok ta onlar adına üzülürsünüz.
Farkedersiniz ki; büyük adamlar da küçük düşler görebiliyorlar,
küçük hesaplar yapabiliyorlar.
Biraz zaman yitirmiş olsanız bile; üzülüp dertlenmeye, durup
düşünmeye bile değmeyeceğini anlamış olarak adımlarınızı
hızlandırır yürür gidersiniz yolunuza.
Farklı yol ve yöntemler kullanarak da olsa eğer gerçekten aynı
hedefe yürüyorsanız, bir gün bir yerlerde yine karşılaşacağınız
ihtimali gelir aklınıza.
Sonsuz bir üzüntüye kapılırsınız. |