Yıllar
öncesine ait bir mektup geçti elime. Kabardey'den bir
arkadaşım yollamıştı. Üzerindeki pula baktım. Ardından,
artık mektup atmadığının hüznünü yaşadım.
Aslında mektup ya da kart atma alışkanlıkları hızla yok
oldu. Oysa çağdaş insan e-mail kullanmayı, salt acil
durumlarda kullanır. Asli olarak mektup ve kart kullanmak
gerekir. El yazısı ne denli kötü olursa olsun, ondan izler
taşır. Daha da önemlisi bir emeğin göstergesidir.
Kağıdı alacaksınız, masaya oturacaksınız. Yanlış
yazdığınız sözcükleri -tükenmez kalemle yazdığınızdan-
silemeyecek yeni bir kağıda geçeceksiniz. Belki önce
müsvette yazıp, sonra temize çekeceksiniz. Sonra zarf
bulacaksınız. Mektubu özenle katlayıp içine koyacaksınız.
Kokunuz kağıtla birlikte zarfa girecek.
Yakınsa yürüyerek, uzaksa belki otobüs, belki minibüse
binip postaneye gideceksiniz.
Posta pulunu yapıştırıp, mektubu göndereceksiniz. Kısacası
e-maille 3 dakika da yapacağınız bir işi belki 1-2 saat
harcayıp yapacaksınız.
Emin olunuz buna değer.
Ben bu mektubu alıp açtığımda, Nalçik'in ve arkadaşımın
kokusunu almıştım.
Özenle kağıdı açıp, sevgili annem ve babamın karşısına
oturup Kirilce okumaya çalışmıştım. Çoğu sözcükleri
telaffuz edemediğim için bazen babamın bazen annemin
gülümsemesine neden olmuştum.
Değerli arkadaşıma yanıt da yazdım yine sevgili babam ve
annemin yardımıyla.
Ne denli kötü bir durumdu. Ben Kiril alfabesiyle ne doğru
dürüst okuyabiliyorum ne de yazabiliyorum.
Sonuç olarak, duygularımı aktaramadım.
O zamanlarda farkına varmıştım ki, dil bilmek de yetmiyor.
Aslında anlamsız cümleler oluşturuyorsunuz. Bunun bir
başka versiyonunu da İngilizce'de yaşamıştım. ''Yüreğim
sızlıyor'' cümlesini kullandığınızda karşınızdakinin yüzü
endişeyle buruşuyor, ''hemen doktora görünmelisin'' diyor.
Siz aslında çok üzüldüğünüzü ifade etmeye çalışırken, çok
farklı bir algılama çıkıyor ortaya.
Mektup önümde duruyor. Yıllar önce gelmesine karşın hala
Nalçik kokuyor. Posta pulu bana ben ona bakıyorum. Değerli
arkadaşıma, oturup duygularımı, özlemlerimi aktaramıyorum.
Kültürün en önemli normlarından biri deyimler, o topluma
özel oluyor. Atasözlerinde ve şarkılarda çokça
karşılaşırsınız. Bir türlü o sözü çeviremezsiniz. Anlamı
bir garip olur. Dili konuşabilenler bu konuda çok sıkıntı
yaşarlar.
Dil bilenler bir bakıma çok şanslı. En azından
kültürlerinin temel nüvelerinde olan deyimleri anlayabilme
olanağına sahipler. |