Dün
bir hanım kızımız dedi ki, bölünmemeliyiz. Bir ağaç olarak
mı yaşamalıyız yoksa bir orman gibi mi?
Bence bir orman gibi.
Ancak…
Bir sıkıntı var. Bazı ağaçlar diğer ağaçların tepesine
binmiş, güneş almasına engel oluyorsa o zaman orman
olmanın ne anlamı kalır?
İşte bu aşamada; bir ağacın, diğer
ağacın güneşini kesmeme ilkesini benimsemek gerekiyor.
Şu olmaz: Orman olalım ama sen güneşi görme…
Şu da olmaz: Orman olalım ama benim yaşam tarzımı
yaşarsan...
Hele hele şu hiç olmaz: Hem orman gibi olacağız hem benim gibi
yaşayacaksın…
Elbette bu tür dayatmalar, açık yüreklilikle dile
getirilmez. Satır aralarına yerleştirilir. Eğer sonuç
alınamazsa bu kez tehdit başlar.
İnanmazsanız şu başlığı okuyunuz: DÇB ortadan
kaldırılmalıdır.
Emrin olur padişahım…
Başka fermanlarınız varsa buyurun…
Başımız kıldan ince size haşmetmap…
Kim bu padişah?
Birleşik Kafkas Derneği diye adında ‘’Birleşik’’ ve
‘’Kafkas’’ olan bir dernek.
Neden böyle bir ferman yayınlıyor? Çünkü; DÇB’yi ‘’SSCB
sonrası Kafkasya’da ortaya çıkan yerel milliyetçi
taleplerin ve inisiyatiflerin kontrol edilmesi, ayrıca
Kafkas diasporası kuruluşlarının da yönlendirilmesi için
Moskova tarafından kurulan’’ bir örgüt olarak görüyor.
Nerden tutsanız elinizde kalıyor yazdıkları ferman. Daha
ilk paragrafında; yerel taleplerin ve inisiyatiflerin
kontrol edilmesi derken, Adigelerin kendi isimlerinde
örgütlenme isteklerine; bölücülük yapıyorsunuz diye
karşı çıkmak gibi…
Bunun altında yatan temel neden; düşündükleriyle,
insanlara sundukları arasında yatan farktır.
Birleşelim…
Peki kimler birleşecek?
Dini bütün Çerkesler…
Sonra?
Sonrası Allah kerim.
Kendi dillerinde selamlaşmayı bırakıp, Araplar gibi
selamlaşmayı dayatan bir anlayıştan, diğer ağaçların
güneşi görmesini beklerseniz hayal kırıklığına uğrarsınız.
Çünkü sinirlendiklerinde; iyot gibi açığa çıkıp sizi de
ortadan kaldırmaya çalışırlar.
2006 yılında padişahlığa soyunup, ‘’vurun kellesini’’
diyen bir anlayış…
Anadilini konuşamayan, adını soyadını Arap isimleriyle
donatmış bir ormanın içine güneşi görmek için girerseniz…
Çok beklersiniz. |