Çok
anlamlı bir armağan geldi. Çok değerli bir büyüğümden.
Oğlum için mükemmel bir ulusal kostüm.
Duygulu anlar yaşadık.
Oğlumun ilk dikkatini çeken Çerkeska’daki fişeklik oldu.
Ne olduğunu sordu. Söyleyince kostümü giymeyi reddetti.
Daha 6 yaşında. Doğduğundan beri, tabanca, tüfek türü
oyuncaklar yasak ona. Bu oyuncaklar dışında, şiddet
içeren çocuk programlarını izlemesine de izin vermiyoruz.
O da bu kurala her zaman uydu. Sorun çıkarmadı.
Hiç aklıma gelmezdi; bir gün Çerkeska’yı, üzerindeki
fişeklik nedeniyle reddedeceği.
Hem üzüldüm, hem sevindim.
Üzüldüm, ulusal kostümü giymeyi reddetti.
Sevindim, savaştan çok barışa yönelik bir evlat
yetiştiriyoruz.
Çerkeska, fişekliksiz düşünülemez bile.
Savaş kostümlerimize kadar işlemiş. Nereden kaçarsak
kaçalım bir yerde yakalanıyoruz. Aslında fişeklik sadece
barut taşıma amaçlı kullanılmıyor. İlaç kutusu
olarak da işlev görmüş, hatta yiyecek taşımak içinde.
Ancak çoğunlukla savaşta kullanılmak üzere barutluk olarak
göğüslere yerleştirilmiş.
Sürekli savaşarak yaşamak
tüm alanlarda kendini
gösteriyor.
Yüzyıllardır ne denli savaşçı olduğumuz dilden dile
günümüze kadar geldi. Ne gariptir ki, savaşçılığımızla
övünen bir toplum olarak nüfusumuzun yüzde 90'ı anavatanı
dışında; dilini, kültürünü unutmuş durumda yaşıyor.
Çerkes adı kullanmıyor.
Çerkes soyadı kullanmıyor.
Çerkesce konuşamıyor.
Selam verirken; ya Hello ya Çüz ya da Selamünaleyküm
diyor.
Xhabzeyle tanışmamış bile...
Demek ki, iyi savaşçı olmak yetmemiş.
Keşke, iyi kılıç sallayan kahramanlarımız olacağına; iyi
kalem tutam yazarlarımız olsaymış...
Keşke, at üstünde iyi savaşan kahramanlarımız olacağına;
iyi sporcularımız olsaymış...
Keşke, on yiğit savaşçıyla bin Rus'un üzerine saldırma
cesareti olan kahramanlarımız olacağına; on bilim adamımız
olsaymış...
Keşke, on binlerce gencimizi toprak altına gönderen
onlarca kahramanımız olacağına; yüz binlerce gencimizi
kalifiye eleman olarak yetiştiren bir tek kahramanımız
olsaymış...
O zaman nüfusumuzdaki bu denge tam tersi olurdu.
Gün boyunca oğluma göğüsteki fişekliklerin geçmişini
anlatmaya çalıştım. Atalarımız belki zorunluluk
nedeniyle barut ya da mermi koyuyorlarmış. Belki o anda
bunun yararı olmayacağını algılayacak zamanları yoktu.
Ancak sen; en küçük torun olarak bu fişekliklere renkli
kalemlerini koyabilirsin, dedim.
Büyük olgunlukla; o zaman olur dedi ve Seauh sülalesinin
en küçük ferdi törenle Çerkeska'sını giydi.
Şimdi fişekliklere hangi renk kalemleri koyacağımızı
seçiyoruz.
Teşekkürler değerli büyüğüm bu anlamlı armağanınız için... |