...................
...................
OĞLUM ÇERKESKA'YI REDDETTİ

13.05.2006

Kuban Paul Seauhmann
...................
...................

Çok anlamlı bir armağan geldi. Çok değerli bir büyüğümden.

Oğlum için mükemmel bir ulusal kostüm.

Duygulu anlar yaşadık.

Oğlumun ilk dikkatini çeken Çerkeska’daki fişeklik oldu. Ne olduğunu sordu. Söyleyince kostümü giymeyi reddetti. Daha 6 yaşında. Doğduğundan beri, tabanca, tüfek türü oyuncaklar yasak ona. Bu oyuncaklar dışında, şiddet içeren çocuk programlarını izlemesine de izin vermiyoruz. O da bu kurala her zaman uydu. Sorun çıkarmadı.

Hiç aklıma gelmezdi; bir gün Çerkeska’yı, üzerindeki fişeklik nedeniyle reddedeceği.

Hem üzüldüm, hem sevindim.


Üzüldüm, ulusal kostümü giymeyi reddetti.

Sevindim, savaştan çok barışa yönelik bir evlat yetiştiriyoruz.

Çerkeska, fişekliksiz düşünülemez bile.

Savaş kostümlerimize kadar işlemiş. Nereden kaçarsak kaçalım bir yerde yakalanıyoruz. Aslında fişeklik sadece barut taşıma amaçlı kullanılmıyor. İlaç kutusu olarak da işlev görmüş, hatta yiyecek taşımak içinde. Ancak çoğunlukla savaşta kullanılmak üzere barutluk olarak göğüslere yerleştirilmiş.

Sürekli savaşarak yaşamak
tüm alanlarda kendini gösteriyor.

Yüzyıllardır ne denli savaşçı olduğumuz dilden dile günümüze kadar geldi. Ne gariptir ki, savaşçılığımızla övünen bir toplum olarak nüfusumuzun yüzde 90'ı anavatanı dışında; dilini, kültürünü unutmuş durumda yaşıyor.

Çerkes adı kullanmıyor.

Çerkes soyadı kullanmıyor.

Çerkesce konuşamıyor.

Selam verirken; ya Hello ya Çüz ya da Selamünaleyküm diyor.

Xhabzeyle tanışmamış bile...

Demek ki, iyi savaşçı olmak yetmemiş.

Keşke, iyi kılıç sallayan kahramanlarımız olacağına; iyi kalem tutam yazarlarımız olsaymış...

Keşke, at üstünde iyi savaşan kahramanlarımız olacağına; iyi sporcularımız olsaymış...

Keşke, on yiğit savaşçıyla bin Rus'un üzerine saldırma cesareti olan kahramanlarımız olacağına; on bilim adamımız olsaymış...

Keşke, on binlerce gencimizi toprak altına gönderen onlarca kahramanımız olacağına; yüz binlerce gencimizi kalifiye eleman olarak yetiştiren bir tek kahramanımız olsaymış...

O zaman nüfusumuzdaki bu denge tam tersi olurdu.

Gün boyunca oğluma göğüsteki fişekliklerin geçmişini anlatmaya çalıştım.  Atalarımız belki zorunluluk nedeniyle barut ya da mermi koyuyorlarmış. Belki o anda bunun yararı olmayacağını algılayacak zamanları yoktu. Ancak sen; en küçük torun olarak bu fişekliklere renkli kalemlerini koyabilirsin, dedim.

Büyük olgunlukla; o zaman olur dedi ve Seauh sülalesinin en küçük ferdi törenle Çerkeska'sını giydi.

Şimdi fişekliklere hangi renk kalemleri koyacağımızı seçiyoruz.

Teşekkürler değerli büyüğüm bu anlamlı armağanınız için...