Değerli
hemşehrimiz Hajgasım Erdoğan Eser beyefendiyle sohbet
ederken ''Kafken bir uyanıştır'' dedi.
Aslında çok zıt iki sözcük bir araya gelince garip
duruyor. Ancak, son derece doğru bir tespit.
Ölüm hep ''son''u çağrıştırır. Bir bakıma da öyledir.
Dünya ile bağlantılarınızın tümü kesilir. Sonsuza dek bir
uyumaya geçersiniz. Fiziki olarak durum böyle. Asıl kötü
olan yaşarken sonsuz uykuya dalanlardır.
Ölüm nedeniyle sonsuz uyku Allah'ın emri. Yaşarken
sonsuz uyku
kimin emri?
Toplumun tümünü onurlandıracak her çalışma uyanıştır. Bu
açıdan baktığınızda Kefken, evet bir uyanıştır. Üzerindeki
ataleti bir kenara atıp, eline kazma kürek almak az iş mi?
Üstelik bir çadırda sert bir şiltenin üzerinde yatıp,
sabah erkenden çalışmaya kalkacak bir insanın uyuduğu
söylenebilir mi?
Kefken'in önemi; kültürel değerlerimiz, birlik, beraberlik
ve benzeri soyut kavramların, somutlaşmasıyla ortaya
çıkıyor.
Orada ilk adımı atan hemşehrilerimizi sevgi ve saygıyla
anıyorum. Mükemmel bir anıt yapmışlar. Güçleri olsaydı
eminim ki çok daha güzel şeyler yapacaklardı. O
insanlarımız uyanışı bizden önce yaşamanın hazzını
duymuşlar.
Belki bu projede de yapılamayacak, eksik kalacak bir çok
şey olabilir. Hiç sorun değil. Sonrakiler bir adım daha
ileri götürürler.
Biz şimdi nasıl şu anki anıtla gurur duyuyorsak, bu
projeden sonra yapılacak projede de onlar bizle gurur
duyacaklar. Bu böylece gelişerek devam edecektir.
Aynen bir kartopunun aşağı düşerken büyümesi gibi.
Önemli olan kartopunu hangi yamaca attığınızdır.
Çocukluğunuzda çokça yapmışsınızdır. Bir tepeye
çıkarsınız. Bir kartopu yaparsınız. Sonra dik bir yamaçtan
aşağı bırakırsınız. El kadar kartopu aşağı doğru düşerken
yoluna çıkan karları kendinde toplar ve dev gibi bir kar
kütlesi haline gelir.
İşte bu aşamada iki soru var. Birincisi; böyle bir kar
kütlesine gereksinim duyuyor musunuz? İkincisi;
duyuyorsanız, kar topunu tepenin hangi yamacından
atacaksınız?
Birinci sorununun yanıtına hayır diyorsanız, toplumsal
bilincinizi yeniden kontrol etmelisiniz. Evet diyorsanız.
O zaman yamacı iyi seçeceksiniz.
Eğer kar toplamamış yamaçtan kartopunu aşağı atarsanız,
kar toplayamadığınız gibi, kartopunuzda parçalara ayrılıp
yok olur.
Sevgili Hajgasım Erdoğan, işte doğru yamaçta durduğu için
Kefken'i uyanış olarak görüyor. Bu davranışlarına da
yansıyor. ''İçim içime sığmıyor, Ağustos'u
bekleyemeyeceğim'' diyor ve tek başına Konya'dan atlayıp Kefken'e bir günlüğüne gidip geliyor. Aradaki mesafe,
nereden baksanız otobüsle 13-14 saat.
Hajgasım Erdoğan ve niceleri Ağustos ayını iple çekiyor.
Kartopu da gittikçe büyüyor.
İşte uyanış bu.
İşte Kefken'in sırrı bu. |