Bir
arkadaşım anlattı.
1980 öncesi grup halinde okula giderlerken karşı görüşlü
bir grupla karşı karşıya gelmişler. Bizimki en önde
elbette. Karşılıklı hakaretler başlayınca arkadaşım en
önde atılmış.
‘’Birine vuruyorum o dağılıyor ama öbürü geliyor. Bir süre
sonra nefesim tıkandı ve temiz bir dayak yedim. Meğer ben
en önde bunlara dalarken benim arkadaşlar toz olmuşlar.
Yıllarca konuşmadım hiçbiriyle. Sonradan düşündüm. Benim
amacım arkadaşlarımla okula gitmekti. Bu uğurda da dayak
yedim. Onları suçlamamalıyım. Herkes benim gibi cesaretli
olmayabilir. Farkına vardım ki ben aslında kaçan
arkadaşlarıma değil, okula giremeyişime üzülmeliydim.
Sonradan bu konuda çok tartışmalarımız oldu. Hepsi
kaçmasını bir nedene bağlıyordu. Sonunda konunun özü
konuşulamaz hale geldi.’’
Sizde zaman zaman toplumsal hareketlerde yalnız
kaldığınızı hissedebilirsiniz. Hem de yaşamın her
alanında. Bu sizi asla üzmesin. Dayak yeseniz de siz en
azından doğrusunu yaptınız. Sonrasını kaçanlar düşünsün.
Pekiyi…
Dayak atanlar ne olacak?
Onların durumu içler acısı.
Hiçbir zaman unutmayınız. Korkan insan her şeyi yapar.
Ne mi yapar?
İftira… Yalan haber… Arkadan saldırma, yani pusu… Tehdit…
Şantaj… İspiyon… Hedef gösterme… Kısacası, sağlıklı ve
cesur bir insanda göremeyeceğiniz her türlü özelliği
görebilirsiniz.
Bunların en zavallısı, hedef gösterenlerdir. Çok değil,
1-2 ay önce dinci bir gazete, hukuk adamlarını hedef
gösterdi. Ardından da Danıştay baskını gerçekleşti. Bu
dincilerin ne ilk hedef göstermeleriydi ne de sonu olacak.
Beni gösterecekler, sizi gösterecekler, kendileri gibi
düşünmeyen herkesi sırayla gösterecekler. Tetikçileri de
-becerebilirse- yok edecek.
Peki neden?
Çünkü korkuyorlar…
Öyle ya; sen politikandan eminsen, namusundan eminsen,
dürüstlüğünden eminsen, en önemlisi inancından eminsen
neden karşındakine saldırırsın ki?
Korkmuyorsan saldırmazsın…
Şimdi hemen aklınıza geliyordur. Nasıl bu kadar emin
yazabiliyorsunuz, diye.
Çok basit.
Açın forumlara bakın. Politikasından ve inancından emin
bir tek insan görüyor musunuz saldıran? Göremezsiniz.
Yiğitliği ile övünerek vurup, kıran, yaralayan ama adını
yazamayanların durumu ise trajikomik.
Artık 1800’lerde yaşamıyoruz. Halkına ihanet edenler o
dönemlerde de vardı. Ancak onlar avantajlıydı. Çünkü
bunlar lokal gruplar içinde kimsenin ruhu duymadan
hainliklerini yapıyorlardı. Kendi halkını Rus ve
Osmanlılara satarak paşa olan az insan mı vardı
sanıyorsunuz? Daha da ilerisi hem Ruslardan hem
Osmanlı’dan para alarak halkını ölüme terk edenler de
vardı. Arapsaçı gibi karmakarışık tarihimiz bu hainleri
kahraman diye hala önümüze sunuyor. Bilmeyen de saf saf
inanıyor.
Günümüzdekiler onlar kadar şanslı değil. Bu yazılan
çizilenler kitaplaştırılacak. Torunlarımız bu insanları
belki yalnız nikleriyle görecekler, ancak bilecekler ki,
2006’da korkusundan saldıran insanlar vardı.
Dinci katillere kendi halkından insanları hedef gösteren
hainleri okuyacaklar ve kendilerini kandırmayacaklar.
Evet, diyecekler; biz Çerkeslerin içinde de kendi halkını
satan hainler varmış.
Bu kez kendilerini kahraman olarak sunamayacaklar. Çünkü
yazdıkları çizdikleri kitap olarak kütüphanelerdeki yerini
alacak.
O nedenle nikle yazı yazmalarını doğru buluyorum. Hiç bir
torun, ilerde dedesinden utanmak istemez. |