...................
...................
EVRENSEL DOĞRULAR

08.07.2006

Kuban Paul Seauhmann
...................
...................

''Bizi adam yerine koymuyorlar...'' diye başlık atmış makalesine Hürriyet gazetesi yazarı sayın Bekir Çoşkun.

Evrensel doğrular her yer için geçerli. Elbette Çerkes toplumu içinde...

Pekiyi ne diyor?

''
BİZLER tam "dünyanın en pahalı benzinine yapılan zamları nasıl protesto edelim" diye konuşurken, iktidar benzine on gün geçmeden, önceki gün 18’inci zammı yaptı.

Bunun anlamı şudur:

Halkı adam yerine koymuyorlar.

İnsanların tepkisini umursamıyorlar, topluma karşı saygısızlar.



Peki niçin?..

Politikacıların topluma karşı umursamazlığının ve saygısızlığının nedenini politikacılarda aramak, suçu onlara yüklemek doğru değil.

Onların saygısızlığına kanıt gerekmez.

Onlar bildiğiniz gibidirler.

Oysa iyi bakıldığında "adam yerine konulmayan bir toplumun" tek sorumlusu vardır:

Toplumun kendisi...

Biz, halk...

Böyle sessiz, tepkisiz, pısırık, demokratik haklarını bile kullanmaktan aciz bir kalabalığa kimse saygı göstermez.

Saygıyı hak etmek ile hak etmemek arasındaki farktır bu.



Bir kötü kalabalıktır bu.

Sessiz...

Pısırık...

İlkesiz...

Bir torba makarnaya, yarım ton kömüre oy’unu götürüp verecek kadar... Seçimlerde "çalsın ama iş yapsın" diyecek kadar... Zengini solcu, yoksulu sağcı olacak kadar... Dünyanın gözbebeği aydınlarını "vatan haini", eşkıyayı "kahraman" sayacak kadar...

Say say bitmez.

Böyle bir toplumu kim umursar?

Kim adam yerine koyar a gülüm...''

İşte bunları diyor Çoşkun...

Pekiyi, kendi toplumunu adam yerine koymayıp halkından insanlara -affedersiniz- ''itler'' diye hitap edenlere karşı bizim insanlarımız ne yaptı?

Sessiz davrandı...

Pısırık davrandı...

İlkesiz davrandı...

Bir Allah'ın kulu da çıkıp; sen kimsin be adam? Haddini bil, diyemedi...

Ne yapalım bu adam terbiyesiz, çapsız, elden ne gelir, diyen sessiz çoğunluk (!) bu kültürün yok olmasındaki en büyük sorumludur. Evet bu sessiz çoğunluk (!) nedeniyle haddini bilmeyenler önüne gelene sataşıyor. Efe edasıyla ortada dolaşıyor.

Çerkeslikten bir gram nasiplenmemiş bu tür insanlara karşı sesini çıkarmayan, ''bana dokunmayan bin yaşasın'' diyen sessiz çoğunluk bunun bedelini çok ağır ödediğinde iş işten geçmiş olacak.

Çerkes toplumu gün geçtikçe kan kaybediyor. Çerkeslik elbisesi inanılmaz büyük gelmeye başladı. Kollar yerleri süpürüyor. Çözüm burada ne yazık ki yok. Anavatana dönmedikçe akıl sağlığını yitirmiş, adı sadece Çerkes kalmış insan sayısı artacak. Önüne gelene sataşan, vuran-kıran, daha da ileri gidip terbiyesini yitirerek hakaretler yağdıranlar çoğalacak. Etrafımızı; kişiliksiz, kimliksiz, ağzından çıkanı kulağı duymayan Çerkesler (!) saracak.

Evrensel değerler inanılmaz bir katalizör. İşte bu değerler nedeniyle bu tür insanlar her yerde iyot gibi açığa çıkıyor. Ne kadar gizlenirse gizlensin, bir şekilde kendini dışa vuruyor. Xabzeymiş, haynapeymiş, büyükmüş, küçükmüş demeden ağzına geleni söylüyor.

Ne yazık ki, aristokrat Çerkes kavramı; ''kendini bilmez Çerkes'' sayısının hızla artması nedeniyle yok oluyor.

Her ulus, kendi içindeki bu sağlıksız bireyleri sessiz kalarak besledikçe; kazandıkları, kaybettiklerinin yanında denizde damla olacak.

Türk toplumu benzine yapılan zamlara sesini çıkarmayarak yalnız ekonomik olarak kayıplar veriyorlar.

Pekiyi kendi insanlarına ''itler'' diye hitap edene sesini çıkarmayanlar neler kaybediyorlar acaba?

Elli yıl sonra hep birlikte göreceğiz...