...................
...................
İTİBAR KAYBI

02.10.2003

Kuban Paul Seauhmann
...................
...................

Bir insan düşünün. Gittiği kahvehanede insanlar onu görünce ayağa kalkıyor. Gençler, mekanı terk ediyorlar.

Bir insan düşünün. Yolda giderken, herkes ona selam veriyor. Hatırını soruyor. Elinde bir şey varsa, gençler koşup elinden saygıyla alıyorlar ve götürmesi gereken yere ondan önce ulaştırıyorlar.

Bir insan düşünün. Bütün tanıdık tanımadık komşuları evlerine konuk etmek için yarışıyorlar.

Bir insan düşünün.  Birinin evine konuk olduğunda, ev halkı büyük mutluluk yaşıyor.

Bir insan düşünün. Onun adını yeni doğan çocuklara veriyorlar, gençlere örnek insan olarak gösteriliyor.

Yukarda sözünü ettiğimiz insan, çok değil bundan 30-35 yıl önce oldukça fazla vardı. Diğer milliyetlerden insanlar,  imrenerek bakarlardı sokakta başı dik, umarsız ama çevresinin farkında olan bu büyüklerimize. Onlar, çoğu yerde adının önüne Çerkes sıfatı konarak anılırdı. Yani Çerkes sıfatı bir itibar konusuydu. Eğitim durumu ve sosyal konumu hiçbir zaman bu sıfatın önüne geçemedi. Yani iki validen biri Çerkes ise şöyle bir sonuç çıkardı: Çerkes olmayan “Vali Ahmet” Çerkes olan “Çerkes Vali”.

Bu durum, bütün sosyal statüler için geçerliydi. Çerkeslik her zaman kariyer, unvan ve ismin önüne konulurdu. Bu taksi şoföründe de, üniversite öğrencisinde de, bakkalda da aynıydı.

Adının ya da unvanın önüne “Çerkes” konulmuş her insanımızın özellikleri aşağı yukarı şöyle olurdu:

Güvenilir, ahlaklı, çalışkan, efendi, saygılı.

Nerede susup, nerede konuşacağını bilen.

Dedikodu ve önyargıdan uzak.

Elbette tüm bu özelliklere sahip olan insanımız, doğal olarak kahvehaneye gittiğinde, sokakta yürüdüğünde hak ettiği değeri alırdı.

Bu özelliklere sahipseniz, hangi ortamda olursanız olun insanlar sizin farkınıza varacaktır.

İster 10 milyonluk kentlerde yaşayın, ister 10 hanelik köyde.

Zamanımızda, durum biraz farklı görünüyor. Toplumsal statü daha çok başka yollarla aranır oldu.

Zengin olmak, ünlü olmak, rant sahibi olmak (ne demekse!), kabadayı olmak, delikanlı olmak, "dayı" olmak, hiçbir şey bilmeden çok şey bilirmiş gibi davranmak...

Siz arzu ederseniz bu listeyi uzatınız.

Birazcık güvenilir olamasak ne olur? Çalışmak yerine kısa yoldan köşe dönmek daha uygun değil mi? Delikanlılık argosunda “efendi ol” tehdit kavramına dönüşse ne olur ki? Her konuda, karşındaki büyükmüş, küçükmüş fark etmeden pabuç kadar dil oynatmakta ne sakınca olabilir? Susmak “kabullenmek” değil midir?

Bunların hepsi olabilir. Kişisel olduğu sürece ne sakıncası olsun? Kahvehanedeki, sizin Çerkes olduğunuzu bilmeyen kişi, bu özelliklerinizden dolayı sadece sizi cezalandırır.

Ne yapar?

Ne yapacak, kahveden girdiğinde size elbise askısı tavrı koyar. Ha gelmişsin, ha gelmemişsin onun için bir önemi yoktur.

İyi de siz bundan etkilenir misiniz? Eğer etkilenmiyorsanız hiç sorun yok demektir. Bu yaşam biçiminizle devam edebilirsiniz. Yok eğer etkileniyorsanız, o zaman oturup ciddi biçimde düşünmelisiniz. “Benim babam, dedem bu kahveye girdiğinde neden insanlar önemserken, beni önemsemiyorlar”. Bu soruyu kendinize sormanız gerek.

Acaba devir mi değişti, insanlar mı değişti, yoksa ben mi değiştim diye çok iyi bir analiz yapmanız gerekiyor. 

En kolayı; devir de değişti, insanlar da değişti deyip işin içinden sıyrılmak. Zor olanı Çerkes olmak. Eğer siz Çerkes gibi davranırsanız; en lümpeninden en entelektüeline, en efendisinden en berduşuna kadar size önceki devirlerde olduğu gibi saygı duyacaklardır. Belki kahvehaneye girdiğinde ayağa kalkmayacaktır ama sizi gördüğünde kendine çeki düzen verecektir.

Peki tüm bunlar, insanların bize saygı duymaları için mi yapılmalı?

Elbette hayır.

Biz eğer asimile olup, bu dünya üzerinden silinmek istemiyorsak, kendimiz gibi yaşamalıyız. Bunun koşulu da toplumsal konumumuzu her zaman ayakta tutmaktır. Bu davranış modellerini yaşatmadığınız sürece ne yaparsanız yapın adınızın önüne “Çerkez”den başka her şeyi koyarlar. “Delikanlı Mehmet” olursun ama delikanlılığın tartışılır. “Baba Ahmet” olursun ama babalığın tartışılır. "Yiğit Hasan” olursun yiğitliğin tartışılır. 

Eğer gerçekten Çerkes gibi yaşarsan, adının önündeki sıfat hiçbir zaman tartışılamaz. Toplumumuza en büyük hizmeti vermiş olursun.

Toplumsal davranış modelinin önüne hiçbir statü geçemez.

Şu an için dünyada hala toplumumuz ayrıcalıklı. Ancak bu ayrıcalığımız gün geçtikçe sıradanlaşıyor. Böyle giderse, bir süre sonra da yok olacak.

 

SonSöz
Çerkes, şakayı laubalilikten ayırabilendir. (Kuban)