Bir
insan düşünün. Gittiği kahvehanede insanlar onu görünce ayağa
kalkıyor. Gençler, mekanı terk ediyorlar.
Bir
insan düşünün. Yolda giderken, herkes ona selam veriyor.
Hatırını soruyor. Elinde bir şey varsa, gençler koşup elinden
saygıyla alıyorlar ve götürmesi gereken yere ondan önce
ulaştırıyorlar.
Bir
insan düşünün. Bütün tanıdık tanımadık komşuları evlerine konuk
etmek için yarışıyorlar.
Bir
insan düşünün. Birinin evine konuk olduğunda, ev halkı
büyük mutluluk yaşıyor.
Bir
insan düşünün. Onun adını yeni doğan çocuklara veriyorlar,
gençlere örnek insan olarak gösteriliyor.
Yukarda sözünü ettiğimiz insan, çok değil bundan 30-35 yıl önce
oldukça fazla vardı. Diğer milliyetlerden insanlar,
imrenerek bakarlardı sokakta başı dik, umarsız ama çevresinin
farkında olan bu büyüklerimize. Onlar, çoğu yerde adının önüne
Çerkes sıfatı konarak anılırdı. Yani Çerkes sıfatı bir itibar
konusuydu. Eğitim durumu ve sosyal konumu hiçbir zaman bu
sıfatın önüne geçemedi. Yani iki validen biri Çerkes ise şöyle
bir sonuç çıkardı: Çerkes olmayan “Vali Ahmet” Çerkes olan
“Çerkes Vali”.
Bu
durum, bütün sosyal statüler için geçerliydi. Çerkeslik her
zaman kariyer, unvan ve ismin önüne konulurdu. Bu taksi
şoföründe de, üniversite öğrencisinde de, bakkalda da aynıydı.
Adının
ya da unvanın önüne “Çerkes” konulmuş her insanımızın
özellikleri aşağı yukarı şöyle olurdu:
Güvenilir, ahlaklı, çalışkan, efendi, saygılı.
Nerede
susup, nerede konuşacağını bilen.
Dedikodu ve önyargıdan uzak.
Elbette tüm bu özelliklere sahip olan insanımız, doğal olarak
kahvehaneye gittiğinde, sokakta yürüdüğünde hak ettiği değeri
alırdı.
Bu
özelliklere sahipseniz, hangi ortamda olursanız olun insanlar
sizin farkınıza varacaktır.
İster
10 milyonluk kentlerde yaşayın, ister 10 hanelik köyde.
Zamanımızda, durum biraz farklı görünüyor. Toplumsal statü daha
çok başka yollarla aranır oldu.
Zengin olmak, ünlü olmak, rant sahibi olmak (ne demekse!),
kabadayı olmak, delikanlı olmak, "dayı" olmak, hiçbir şey
bilmeden çok şey bilirmiş gibi davranmak...
Siz arzu ederseniz bu listeyi
uzatınız.
Birazcık güvenilir olamasak ne olur? Çalışmak yerine kısa yoldan
köşe dönmek daha uygun değil mi? Delikanlılık argosunda “efendi
ol” tehdit kavramına dönüşse ne olur ki? Her konuda, karşındaki
büyükmüş, küçükmüş fark etmeden pabuç kadar dil oynatmakta ne
sakınca olabilir? Susmak “kabullenmek” değil midir?
Bunların hepsi olabilir. Kişisel olduğu sürece ne sakıncası
olsun? Kahvehanedeki, sizin Çerkes olduğunuzu bilmeyen kişi, bu
özelliklerinizden dolayı sadece sizi cezalandırır.
Ne yapar?
Ne yapacak, kahveden girdiğinde size elbise askısı tavrı koyar.
Ha gelmişsin, ha gelmemişsin onun için bir önemi yoktur.
İyi de siz bundan etkilenir misiniz? Eğer etkilenmiyorsanız hiç
sorun yok demektir. Bu yaşam biçiminizle devam edebilirsiniz.
Yok eğer etkileniyorsanız, o zaman oturup ciddi biçimde
düşünmelisiniz. “Benim babam, dedem bu kahveye girdiğinde neden
insanlar önemserken, beni önemsemiyorlar”. Bu soruyu kendinize
sormanız gerek.
Acaba devir mi değişti, insanlar mı değişti, yoksa ben mi
değiştim diye çok iyi bir analiz yapmanız gerekiyor.
En kolayı; devir de değişti, insanlar da değişti deyip işin
içinden sıyrılmak. Zor olanı Çerkes olmak. Eğer siz Çerkes gibi
davranırsanız; en lümpeninden en entelektüeline, en efendisinden
en berduşuna kadar size önceki devirlerde olduğu gibi saygı
duyacaklardır. Belki kahvehaneye girdiğinde ayağa kalkmayacaktır
ama sizi gördüğünde kendine çeki düzen verecektir.
Peki
tüm bunlar, insanların bize saygı duymaları için mi yapılmalı?
Elbette hayır.
Biz
eğer asimile olup, bu dünya üzerinden silinmek istemiyorsak,
kendimiz gibi yaşamalıyız. Bunun koşulu da toplumsal konumumuzu
her zaman ayakta tutmaktır. Bu davranış modellerini
yaşatmadığınız sürece ne yaparsanız yapın adınızın önüne
“Çerkez”den başka her şeyi koyarlar. “Delikanlı Mehmet” olursun
ama delikanlılığın tartışılır. “Baba Ahmet” olursun ama
babalığın tartışılır. "Yiğit Hasan” olursun yiğitliğin
tartışılır.
Eğer
gerçekten Çerkes gibi yaşarsan, adının önündeki sıfat hiçbir
zaman tartışılamaz. Toplumumuza en büyük hizmeti vermiş olursun.
Toplumsal davranış modelinin önüne hiçbir statü geçemez.
Şu an için dünyada hala toplumumuz ayrıcalıklı. Ancak bu
ayrıcalığımız gün geçtikçe sıradanlaşıyor. Böyle giderse, bir
süre sonra da yok olacak.
SonSöz
Çerkes, şakayı laubalilikten ayırabilendir.
(Kuban)
|